
Eleanor Atkinson’ın küçük köpek Bobby’nin dostlarıyla yaşadığı maceraları, vefa, merhamet ve umut dolu hikâyesini anlattığı kitabı Sadık Dost Bobby, Carpe Diem Kitap’tan çıktı.
Sadık Dost Bobby, on dokuzuncu yüzyılda İskoçya'nın Edinburgh kentinde gerçekten yaşamış bir köpek olan Bobby'nin etkileyici sadakat hikâyesine dayanıyor. Kitap; Bobby’nin vefat eden sahibi İhtiyar Jock’un mezarını yıllarca terk etmeden beklemesi, sadakat ve vefa kavramlarını somut bir olay üzerinden anlatıyor. Kayıp, yas, özlem gibi duygular, yumuşatılmış bir dille ama gerçekçi şekilde işleniyor. Özellikle genç okurların duygusal gelişimini destekleyerek kayıpla başa çıkmanın doğal bir süreç olduğunu öğretmeyi amaçlıyor.
Pentland tepelerinden Edinburgh'un tarihi sokaklarına uzanan gerçek bir dostluk ve sadakat hikâyesi. İhtiyar John ve sevimli köpeği Bobby, dağlarda mutlu bir hayat sürerlerken yaşanan talihsiz olaylar onları ayırır. Yaşlı adamın vefatıyla Bobby en yakın dostunu kaybeder. Ama küçük köpek, sahibinin Greyfriars Mezarlığı'ndaki mezarı başında yıllarca beklemeye kararlıdır. Fakat Bobby bu bekleyişte yalnız olmayacaktır. Heriot Okulu'nda okuyan Tom ve kız kardeşi Alis, hayırsever lokanta sahibi Bay Trail ile birlikte Bobby'nin bakımını üstlenirler. Okulun diğer öğrencileri ve mahalledeki iyi kalpli insanlar da onlara yardımcı olurlar.
Bodrum Uluslararası Film Festivali (BIFF), 14 ülkeden 19 filmden oluşan programıyla 3-8 Ekim tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak.
Bodrum Uluslararası Film Festivali (BIFF), T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği, Muğla Valiliği, Muğla Büyükşehir Belediyesi, Bodrum Kaymakamlığı, Bodrum Belediyesi ve Kos Adası Belediyesi iş birliğiyle düzenleniyor. Bodrum Sinema ve Kültür Derneği, 12 yıllık Bodrum Türk Filmleri Haftası ve CineBodrum Sektör zirvesinden edindiği deneyimle Bodrumlulara uluslararası bir film festivali sunuyor. Bodrum Kalesi, Oasis Cinemarine Salonları, Bitez Plajı ve Değirmenler Tepesinde yapılacak olan gösterimlerde 14 ülkeden 19 film izleyiciyle buluşacak. Festivalin 4 Ekim akşamı Bodrum Kalesinde yapılacak açılış gecesinde, yönetmenliğini Gökhan Arı, yapımcılığını Mustafa Uslu’nun üstlendiği Bi Umut açılış filmi olarak Bodrum Uluslararası Film Festivalinde dünya prömiyerini gerçekleştirecek.
Bodrum Uluslararası Film Festivali (BIFF) hakkında detaylı bilgiye ve programa buradan ulaşabilirsiniz.
SANATORIUM, küratörlüğünü Uras Kızıl’ın üstlendiği “Şeylerin Fısıltısı” başlıklı sergiyi 10 Ekim-22 Kasım tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
“Şeylerin Fısıltısı”, Selim Birsel, Sinem Dişli, Sibel Horada, Emre Hüner, Ege Kanar, Çağla Köseoğulları, Ali Miharbi ve Yağız Özgen’in sergiye özel olarak üretilmiş ya da yeniden kurgulanmış manzaraya dair, araştırma temelli süreçsel üretimlerini bir araya getiriyor.
Merkezine manzara [landscape/ landschap] kavramını alan sergi, manzaraya salt pitoresk bir mecra olmanın ötesinde yaklaşıyor. Manzaranın kavramsallık düzeylerini tartışmaya açarak, kavramı genişletmenin olanaklarını arıyor. Manzaranın bir kavram olarak ele alınma biçimi imgenin de günümüze içkin yeni anlamlarını veriyor. Romantizmle birlikte manzara, toplumsal, politik ve ekonomik ilişkileri açık etmenin bir kudretini oluştururken; günümüzde ise insan sonrası dönemecin [posthuman turn] de etkisiyle bakışını insan olmayan ötekiye doğru çeviriyor. İnsan olmayan ötekinin hikâyesine kulak kabartmak sergi dâhilinde imgenin de yeni içeriğini belirliyor.
Sergi hikâye anlatıcılığı pozisyonunu üstleniyor. İnsan olmayan şeylerin mevcudiyetini yeniden formüle edilmiş bir manzara/imge düzeyinde görüngüye çıkarmayı hedefliyor; varlıkla ilgili ontolojik bir problemi açık ediyor. Bunun için de ilk olarak hikâyenin merkezini değiştirmek suretiyle gerçek ile kurmaca, ampirik ile spekülatif, mutlak ile izafi geriliminde dolanarak yeni anlatılara alan açıyor. İmgenin süreçsel ve olumlayıcı bilgiler üretmesine imkân tanıyor. İnsan etkinliklerinin toplamından ibaret olmayan bir dünyada insan olmayan ötekinin pozisyonunu ve konumunu manzara ölçeğinde inceliyor.
“Şeylerin Fısıltısı”, insan olmayanları da içeren anlatılar kurgulamasıyla sezgisel ve duygulanımsal rezonanslar oluşturuyor. Ses, renk katmanları, kimyasal tepkimeler ve poliüretan köpük, plastik epoksi, silikon, cam, lastik/kauçuk vb. unsurların katılımıyla hikâyelerin parçalarını tamamlayan bedenlenmiş manzara örüntüleri gerçekleştiriyor. Sergi, galeri mekânını tıpkı imgede olduğu gibi yeniden formüle ediyor. Ofis alanı olarak kullanılan arka mekânı, depo işlevi gören ve spiral merdivenle inilen alt katı sergiye dâhil ediyor.
Künye:
1. Çağla Köseoğulları, Dağ, Video (Fotoğraf üzerine garfik animasyon)
2. Ege Kanar, Probe, 3 Kanallı Video, Ses, 7_47
16. İtalyan Kültür Merkezi Arkeoloji Sempozyumu bu yıl “Anadolu’da Araştırma ve Arkeolojik Mirasın Değerlendirilmesi Arasında Kültürel Etkileşim Olguları ve Süreçleri” ana başlığıyla 4 Ekim Cumartesi günü ANAMED’de gerçekleşecek.
Sempozyum; İstanbul İtalyan Kültür Merkezi Müdürü Salvatore Schirmo’nun ve İtalya Büyükelçisi Giorgio Marrapodi’nin girişimleriyle, Ankara İtalyan Büyükelçiliği himayesinde düzenleniyor. Türk topraklarına dağılmış miras üzerinde Türk meslektaşlarıyla birlikte çalışan İtalyan arkeologlara, sahada yürütülen çalışmaların sonuçlarını karşılaştırma olanağı sağlayan etkinlik, İtalyan ve Türk iş birliğiyle yürütülen kazılar, araştırmalar ve incelemeler sayesinde Türkiye’nin zengin kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Sempozyumda Arslantepe, Hierapolis, Karkamış, Kültepe, Uşaklı Höyük, Porsuk-Zeyve Höyük, Hattuşa, Tripolis ve Tokalı Kilisesi gibi önemli arkeolojik alanlarda faaliyet gösteren arkeologlar konuşmacı olarak yer alacak.
İtalya’nın, eğitim, araştırma ve kazılar konusunda Türkiye’deki arkeolojik çalışmalara katkılarına odaklanan bu köklü buluşmada, tarihi mirasa katkı sunmak için Türk kurumlarıyla iş birliği içinde çalışan İtalyan ekipler ülkemizin batısından doğusuna önemli arkeolojik alanlarda gerçekleştirdikleri kazıları, keşif süreçlerini, buluntuları ve hedeflerini anlatacaklar. Konuşmaların İtalyanca ve Türkçe simultane tercümeyle gerçekleştirileceği 16. İtalyan Kültür Merkezi Arkeoloji Sempozyumu’nda paylaşılan bulgular, önümüzdeki aylarda ayrıca kitap hâline de getirilecek.
16. İtalyan Kültür Merkezi Arkeoloji Sempozyumu’nun akademik oturumları 4 Ekim Cumartesi günü herkesin katılımına açık ve ücretsiz olarak ANAMED’de gerçekleşecek. Oturumlar sabah 9.00’da başlayıp gün boyu sürecek. Katılmak isteyenler, iicistanbul.esteri.it üzerinden etkinliğe kayıt yaptırabilirler.
1. Maria Andaloro - Bizans Kapadokya
2. Maria Andaloro - Bizans Kapadokya
3. Leopoldo Repola, Andreas Schachner, Massimiliano Marazzi - Hattusa
4. Anacleto D Agostino, Valentina Orsi, Demet Taskan - Yozgat-Usakli Hoyuk
5. Francesca Balossi, Yilmaz Selim Erdal - Malatya Arslantepe
Alternatif rock’ın efsanevi ismi Morrissey, 16 Aralık’ta Volkswagen Arena’da ve 19 Aralık’ta ATO Congresium’da, Piu Entertainment organizasyonu ile müzikseverlerle buluşacak.
Neslinin en büyük söz yazarlarından biri olarak kabul edilen Morrissey, İngiliz müziğine olağanüstü katkılarıyla Ivor Novello Ödülü’ne layık görüldü. Hem şarkıları hem de sahne performanslarıyla milyonları etkileyen sanatçı, Britanya popunun en güçlü figürlerinden biri olmayı sürdürüyor. Bugüne kadar çıkardığı 13 stüdyo albümü ve 15’i İngiltere listelerinde ilk 10’a giren toplam 15 albümü ile müzik dünyasında derin izler bıraktı. California Son ve Low in High School albümleriyle ABD listelerinde de ilk 10’a yükselmeyi başaran sanatçı, kariyerini global başarılarla taçlandırdı.
Daha önce iptal edilen konser sonrası yeniden Türkiye’de sahneye çıkmaya hazırlanan Morrissey, güçlü repertuvarı ve sahne enerjisiyle dinleyicilerine unutulmaz bir müzikal deneyim yaşatacak. İstanbul ve Ankara konserlerinin biletleri 3 Ekim Cuma 12.00’de Bubilet’te satışa çıkacak.
Su Altı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği (SUFOD) üyelerinin eserlerinden oluşan “Dokuz Ada: İstanbul’un Dokuz Canı” başlıklı fotoğraf sergisi, 19 Nisan 2026 tarihine kadar Büyükada Taş Mektep’te sanatseverlerle buluşuyor.
İBB Kültür ve İBB Miras’ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Dokuz Ada: İstanbul’un Dokuz Canı” sergisi, Su Altı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği’nin (SUFOD) gerçekleştirdiği farkındalık projesi kapsamında hayata geçiriliyor. Derneğin 60’a yakın üyesinin 2025’in yazında yaptıkları dalışlarda çektiği fotoğraf ve videolardan oluşan sergi, Adalar’ın büyüleyici su altı yaşamını gözler önüne sererken aynı zamanda müsilaj ve hayalet ağların yarattığı tehlikeyi de tüm çıplaklığıyla belgeliyor. Adalar’ın sadece karada değil, deniz altında da korunması gerektiğinin altını çizen sergi, tüm yurttaşlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve yetkililere, bu konuda acil ve kararlı adımlar atma çağrısında bulunuyor. Sergi, dünyada sınırları tek bir ülkeye ait tek deniz olan Marmara Denizi’nde, İstanbul yakınlarında bulunan dokuz ayrı adanın su altı yaşamından çarpıcı ve renkli karelerden oluşuyor. İstanbul’un, her türlü tehdide rağmen yaşam mücadelesi veren su altı canlılarına yer veren sergi aynı zamanda iki önemli soruna, müsilaja ve hayalet ağlara da dikkat çekiyor.
“Tarihi köşkleri ve çam ormanlarıyla tüm adaların merkezi olan Büyükada; tarihsel kimliğiyle Heybeliada; Sait Faik hikâyelerine konu olan Burgazada; sert kayalık yapısıyla Kınalıada; sürgünler ve mahkemelerle anılan Yassıada; 2021’de doğal koruma alanı ilan edilen Neandros; yalnız ve ıssız Sivriada; gizemli Sedef Adası ve adaların en küçüğü Kaşık Adası… Marmara Denizi’nin ortasında inci taneleri gibi sıralanan, İstanbul’un bu “Dokuz Can”ı yalnızca eşsiz kara ekosistemleriyle değil, aynı zamanda zengin su altı yaşamıyla da İstanbul’un en değerli doğal miraslarından biri. Marmara Denizi’nin su altı florası ve faunası hem doğanın dengesine hem de İstanbul’un sürdürülebilir geleceğine katkı sunuyor.
Ancak son yıllarda Marmara Denizi kıyılarında artan deniz kirliliği, plansız yapılaşma, bilinçsiz avcılık, atık yönetimindeki eksiklikler ve iklim krizinin etkileri, Adalar çevresindeki bu gizemli dünyayı da ciddi biçimde tehdit ediyor. Müsilaj felaketi ve deniz dibinde yıllarca çözünmeden canlıları tuzağa düşüren “hayalet ağlar”, Adalar’ın su altı ekosistemini geri dönüşsüz bir sona sürüklüyor.”
Coral Rumble’ın annesinin bakımını tek başına sırtlanmış on yaşında bir çocuğun İtalya’da yeni baştan şekillenen hikâyesini anlattığı kitabı Jakub’un Su Samuru, Tuğçe Özdeniz’in çevirisiyle İlksatır Çocuk’tan çıktı.
Jakub, MS hastası annesinin bakımını tek başına sırtlanmış henüz on yaşında bir çocuktur. Öyle ki sorumluluklarının yüküyle zaman zaman bir çocuk olduğunu bile unutur; her günü rutinlerle dolu, annesine adanmış bir hayattır onunki.
Aile dostları Konikler biraz olsun havası değişsin diye Jakub’u İtalya’ya, tatilleri geçirdikleri Casa Nella Foresta’ya davet eder. Jakub ayak sürüye sürüye, aklı annesinde, Koniklerle yola koyulur. Ancak bu yolculuğun sonunda eve dönen, büsbütün başka biri olacaktır. Doğanın kalbindeki tatil evinde özgürlüğün ve maceranın tadına varan Jakub kendine beklenmedik dostlar edinir ve de Piccolo adını verdiği yaralı bir su samuru. Dünyanın düzenine, doğaya ve en çok da kendine dair keşfettikleriyle Jakub hayatını yeni baştan şekillendirecektir.
JJ Arena ve geçtiğimiz ay açılan JJ Arena Garden, Oktoberfest ile müzikseverleri ağırlamaya hazırlanıyor. 11 ve 12 Ekim’de Pulse organizasyonuyla gerçekleşecek +1 Sunar: Oktoberfest kapsamında; Hey Douglas (Live), Islandman, Sattas, Cümbüş Cemaat, Can Bonomo, Can Ozan, The Flat Band ve A.R.C sahne alacak.
+1 Sunar: Oktoberfest kapsamında 11 Ekim Cumartesi günü; 70’ler Anadolu funk’ını elektronik beat’lerle bugüne taşıyan Hey! Douglas (Live) ve Doğu’nun ezoterik melodileriyle Batı’nın kulüp sahnesini aynı dalgada buluşturan kolektif Islandman müzikseverlerle buluşacak. JJ Arena Garden sahnesinde ise barış, özgürlük ve ritim mottosunu reggae groove’uyla sahneye taşıyan Sattas ile coşkulu performansı ile Cümbüş Cemaat açık havaya enerji getirecek.
+1 Sunar: Oktoberfest’in ikinci günü 12 Ekim Pazar; özgün tarzıyla çok sevilen Can Bonomo ve akustik gitarın yalınlığıyla indie-folk’un samimi hikâye anlatıcısı Can Ozan JJ Arena sahnesinde olacak. JJ Arena Garden sahnesinde ise İstanbul’un en sevilen enerjik cover gruplarından The Flat Band ile ezbere bildiğiniz rock marşlarından oluşan repertuvarlarıyla bir başka favori cover grup A.R.C müzikseverlerle buluşacak.
+1 Sunar: Oktoberfest’in biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Geçtiğimiz günlerde 20. edisyonuyla sanatseverleri bir araya getiren Contemporary Istanbul, 16 ülkeden 52 çağdaş sanat galerisine ev sahipliği yaptı ve 579 sanatçının 931 eserini 54.320 ziyaretçiyle buluşturdu.
Akbank ana partnerliğinde, 24-28 Eylül tarihleri arasında Tersane İstanbul’da gerçekleştirilen Contemporary Istanbul’un 20. edisyonu, dünyanın dört bir yanından gelen 54.320 ziyaretçiyi ağırladı. Contemporary Istanbul’un 20. edisyonunda bazı el değiştirmeler arasında Canan Tolon, Tony Cragg, Chelsea Culprit, George Condo, Burhan Doğançay, Takashi Murakami, Erol Akyavaş, Gülnur Özsoy, Edward Burtynsky ve Alkan Avcıoğlu, Tracey Emin, Melis Buyruk, Azade Köker, Bettina Pousttchi, Gil Heitor Cortesao, Jose Carlos Martinat, Santiago Parra, Seda Gazioğlu ve Sefa Çatuk, Alessandro Twombly ve Leonardo Meoni ve Elena Damiani’nin eserleri yer aldı.
Contemporary Istanbul 20. edisyonunda, ABD’nin Türkiye diplomatik temsilciliği iş birliği ile Guggenheim Müzesi Onursal Başkanı Jennifer Stockman ağırlandı. Amerika çağdaş sanat sahnesine odaklanan Focus America bölümü kapsamında Leila Heller Gallery’nin yanı sıra Amanita, Revolver Galería, Pontone / Friedrichs Pontone, Heft Gallery gibi önemli galeriler de Türkiye’de ilk defa izleyici karşısına çıktı.
Contemporary Istanbul’un Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli şunları söyledi: “20 yıl boyunca Contemporary Istanbul üç ilkeye bağlı kaldı; uluslararası bir fuar olmak, kültürel etkileşim ve alışveriş için bir platform yaratmak, fuar sona erdikten sonra da varlığını sürdürmek. Bugün CI yalnızca bir fuar değil; İstanbul’u çok yönlü uluslararası bir merkez hâline getiren canlı bir kültür platformudur. Koleksiyonerleri, sanatçıları ve galerileri buluştururken, Contemporary Istanbul Vakfı aracılığıyla sanatsal ve eğitsel projelerle sosyal bir sorumluluk da üstlendik. Tüm zorluklara rağmen bölgedeki kültürel sürekliliğimizi koruduk. Eminim sanat ve teknoloji etrafında gelişecek tartışmalar, sanatçılara daha iyi bir gelecek kurma fırsatı verecek.”
Contemporary Istanbul hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
İletişim profesörü Kara Alaimo’nun çevrimiçi dünyanın kadınlar ve kız çocukları üzerindeki yıkıcı etkilerini ortaya koyduğu kitabı Çevrimiçi Tuzaklar, Sevda Akyüz’ün çevirisiyle Doğan Kitap’tan çıktı.
Çevrimiçi Tuzaklar sadece bir tehlike haritası değil; aynı zamanda bir çıkış yolu da sunuyor okuruna. Alaimo, gerçek yaşam hikâyeleri, araştırmalar ve uzman görüşleriyle hazırladığı bu kitabıyla kızlarımızı nasıl koruyabileceğimizi, kendi platformlarımızı nasıl güçlenme aracına dönüştürebileceğimizi ve dijital dünyada nasıl güvenle var olabileceğimizi anlatıyor. Alaimo; sahte haberlerden çevrimiçi tacize, fenomen kültüründen dijital şantajlara kadar kadınların hedef alındığı tüm karanlık yönleri ortaya çıkarıyor.