Su Altı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği (SUFOD) üyelerinin eserlerinden oluşan “Dokuz Ada: İstanbul’un Dokuz Canı” başlıklı fotoğraf sergisi, 19 Nisan 2026 tarihine kadar Büyükada Taş Mektep’te sanatseverlerle buluşuyor.
İBB Kültür ve İBB Miras’ın ev sahipliğinde gerçekleşen “Dokuz Ada: İstanbul’un Dokuz Canı” sergisi, Su Altı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği’nin (SUFOD) gerçekleştirdiği farkındalık projesi kapsamında hayata geçiriliyor. Derneğin 60’a yakın üyesinin 2025’in yazında yaptıkları dalışlarda çektiği fotoğraf ve videolardan oluşan sergi, Adalar’ın büyüleyici su altı yaşamını gözler önüne sererken aynı zamanda müsilaj ve hayalet ağların yarattığı tehlikeyi de tüm çıplaklığıyla belgeliyor. Adalar’ın sadece karada değil, deniz altında da korunması gerektiğinin altını çizen sergi, tüm yurttaşlarına, sivil toplum kuruluşlarına ve yetkililere, bu konuda acil ve kararlı adımlar atma çağrısında bulunuyor. Sergi, dünyada sınırları tek bir ülkeye ait tek deniz olan Marmara Denizi’nde, İstanbul yakınlarında bulunan dokuz ayrı adanın su altı yaşamından çarpıcı ve renkli karelerden oluşuyor. İstanbul’un, her türlü tehdide rağmen yaşam mücadelesi veren su altı canlılarına yer veren sergi aynı zamanda iki önemli soruna, müsilaja ve hayalet ağlara da dikkat çekiyor.
“Tarihi köşkleri ve çam ormanlarıyla tüm adaların merkezi olan Büyükada; tarihsel kimliğiyle Heybeliada; Sait Faik hikâyelerine konu olan Burgazada; sert kayalık yapısıyla Kınalıada; sürgünler ve mahkemelerle anılan Yassıada; 2021’de doğal koruma alanı ilan edilen Neandros; yalnız ve ıssız Sivriada; gizemli Sedef Adası ve adaların en küçüğü Kaşık Adası… Marmara Denizi’nin ortasında inci taneleri gibi sıralanan, İstanbul’un bu “Dokuz Can”ı yalnızca eşsiz kara ekosistemleriyle değil, aynı zamanda zengin su altı yaşamıyla da İstanbul’un en değerli doğal miraslarından biri. Marmara Denizi’nin su altı florası ve faunası hem doğanın dengesine hem de İstanbul’un sürdürülebilir geleceğine katkı sunuyor.
Ancak son yıllarda Marmara Denizi kıyılarında artan deniz kirliliği, plansız yapılaşma, bilinçsiz avcılık, atık yönetimindeki eksiklikler ve iklim krizinin etkileri, Adalar çevresindeki bu gizemli dünyayı da ciddi biçimde tehdit ediyor. Müsilaj felaketi ve deniz dibinde yıllarca çözünmeden canlıları tuzağa düşüren “hayalet ağlar”, Adalar’ın su altı ekosistemini geri dönüşsüz bir sona sürüklüyor.”