04 MART, SALI, 2014

Altay Öktem'in ilk romanı yeniden

Altay Öktem’in çarpıcı ilk romanı “Filler Çapraz Gider”, yıllar sonra yeniden Yitik Ülke Yayınları tarafından okurlarıyla buluşturuldu... Altay Öktem’in 90’lı yıllarda, daha edebiyat egzersizleri yaptığı bir dönemde yazıp yıllarca çekmecesinde sakladığı, 2001’de Stüdyoimge Yayınları tarafından yayınlanıp kısa sürede iki baskı yapan Filler Çapraz Gider, uzun yıllar belli bir okur kitlesinin, özellikle çizgi dışında durmayı seçenlerin başucu kitabı olmuştu.

Artful Living okurlarına özel kitaptan bir tadımlık da sayfalarımızda...

Altay Öktem'in ilk romanı yeniden

Altay Öktem’in çarpıcı ilk romanı “Filler Çapraz Gider”, yıllar sonra yeniden Yitik Ülke Yayınları tarafından okurlarıyla buluşturuldu...

Altay Öktem’in 90’lı yıllarda, daha edebiyat egzersizleri yaptığı bir dönemde yazıp yıllarca çekmecesinde sakladığı, 2001’de Stüdyoimge Yayınları tarafından yayınlanıp kısa sürede iki baskı yapan Filler Çapraz Gider, uzun yıllar belli bir okur kitlesinin, özellikle çizgi dışında durmayı seçenlerin başucu kitabı olmuştu.

Bütün erkeklerin Kerim, bütün kadınların Leman olduğu sıradan, bir o kadar da tuhaf bir dünyayı, bütün ayrıntılarıyla ama çok yalın bir dille anlatmış bize Altay Öktem. Bu roman, bir çeşit yalnızlaşma ve yabancılaşma manifestosu olarak da okunabilir.

Romanda metinlerarası ilişkilerin kullanılması, yer yer öykü, tiyatro ve fotoğraf tekniklerinden yararlanılması, gerçeklikle sarmaş dolaş olan kimi fantastik öğeler, bizi, 90’lı yıllarda kaleme alınan bu romanın farklı katmanlarını da keşfetmeye zorluyor.

Bu boğucu ve kasvetli dünyada ya hepimiz aynı kişiyiz, ya da hepimiz çok farklıyız ama bunun bir anlamı yok! İkisi de aynı kapıya çıkıyor çünkü kurallar aynı: Filler hep Çapraz Gidiyor!

Yitik Ülke olarak, çapraz giden fillerin üstündeki 12 yıllık ölü toprağını kaldırdığımız için mutluyuz. Gerisi size, Kerimlerle Lemanlara kalmış…

Filler Çapraz Gider, Altay Öktem, Yitik Ülke Yayınları, 125 Sayfa

Altay Öktem, 1964 yılında İstanbul’da doğdu. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 1992 yılında ilk şiir kitabı Eski Bir Çocuk’u çıkardı. Ardından Sukuşu (1992), Beni Yanlış Öptüler Aslında (1993), Çamur Şiir (1995), Her şey; Oda Kırbaç Ayna (1998), Sokaklar Tekin Değil (2003), Parça Tesirli (2005) ve Dört Kırıtık Opera (2009) adlı şiir kitapları yayımlandı. 2006 yılında ise toplu şiirlerinin bir bölümü Beni Yanlış Öptüler adıyla Everest Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. 1988’de Ali Rıza Ertan, 1990’da Yaşar Nabi Nayır, 1995’te Orhon Murat Arıburnu, 2000’de ise Cemal Süreya ödüllerini aldı. Şiirin yanı sıra Filler Çapraz Gider, Tanrı Acıkınca ve Bu Kitaptan Kimse Sağ Çıkamayacak adlı romanları da bulunan Altay Öktem, denemelerini Hayat Bazen Çentiklidir, İçimde Bir Boşluk Var ve Yaram Yanlış Yerde adlı kitaplarda topladı. Aslında Saçları Siyahtı adlı bir öykü kitabı da bulunan Öktem, altkültürlerin iletişim aracı olan fanzinleri incelediği Şeytan Aletleri adlı kitabı 2000 yılında yayımladı. (2. baskı Everest Yay. 2006) Kadıköy Karg’art’ta açtığı Genel Kültürden Kenar Kültüre 101 Fanzin adlı serginin ardından aynı adlı fanzin seçkisini ve Şehrin Kötü Çocukları adlı fanzin şiir antolojisini yayımladı. 2007’de Sık Rastlanan Hastalıklar Atlası adlı deneme kitabı, 2010 yılında ise, Aslında Saçları Siyahtı adlı kitabındaki öykülerle, kitaplara girmeyen öykülerini tek bir ciltte toplayan Sonsuz Sıkıntı adlı öykü toplamıyla birlikte, çocuklar için kaleme aldığı Çalılar Dünyası adlı masal kitabı yayımlandı. 2010 İstanbul Kültür Başkenti ve Heyamola Yayınları’nın ortak projesi içinde Anadolu Yakasının Sıfır Noktası: Bağlarbaşı adlı kitabı yazdı. 2013 yılında, Tupac Shakur’un şiirlerini Sabri Kaliç ile birlikte Türkçeye çevirdi. Kitap Betonda Yeşeren Gül adıyla Marjinal Yayınları tarafından yayımlandı.

Tadımlık:

    - Beni seviyor musun?

     - Bir zamanlar lâle de sendin bize, peymâne de sen, 
   Bağda ırmaktın akan, bahçede rüzgârdın esen.


     - Doğru söyle...

     - Göl sanırdık ne zaman dalsak elâ gözlerine,
     Seyrederdik seni günlerce gülistan yerine.


     - Bak, senden dört yaş büyüğüm, ayrıca öğretmeninim. Ne bekleyebiliriz ki bu ilişkiden? Evlenmeye kalkamayız... Böyle de süremez…

     - Saçlarındaydı bütün tılsımı bin bir gecenin,
     Seher alnında, şafaklar gülüşündeydi senin.


     - Allah kahretsin, kes şu şiiri...

Kerim kesti şiiri. Faruk Nafiz’i hiç sevmediği halde, belki de lise
yıllarından aklında kalan bu dizeler dudaklarından dökülüvermişti.

Aslında böyle bir geceye de uymuştu bu şiir.

Hiçbir şey söylemeden kapıyı kapattı, çıktı. Bir daha dönmedi o
eve. Onun dersinden kalacağı kesindi artık.

Daha önce böyle güzel bir gece yaşanmamıştı bu kentte. Kendini
çok rahat hissediyordu. Ellerini paltosunun ceplerine soktu. Soğuktu.
Gece lambalarının, bekçi düdüklerinin arasından sıyrılarak, bir arkadaşıyla birlikte tuttukları eve doğru yola koyuldu. Uyuyacaktı.

O kadınla ilişkileri başlayalı daha bir ay bile olmamıştı. Üniversitenin ilk yıllarındaydı Kerim. Daha lisenin etkisinden tam olarak kurtulamadan apar topar bir ilişkiye girmiş, yeni bir şehre, beklediğinin çok dışında olan bir eğitime, fakülte ortamına uyum sağlamaya çalışırken, hiç ummadığı bir ilişkinin içinde buluvermişti kendini.

Eve gider gitmez yatağa girdi. Kendini hem çok yorgun, hem de
hiç kimsenin olamayacağı kadar mutlu hissediyordu. Sabah kalkar
kalkmaz bir çay demleyip bu aşkın öyküsünü yazmayı planladı. Daha
önce öykü yazmayı hiç denememişti ama olsun. En azından lisedeyken
en başarılı olduğu ders kompozisyondu. Her şeyin bir ilki vardı
nasıl olsa. Bu da onun ilk öyküsü olacaktı. Uykuya daldı.

0
4278
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle