ETKİNLİKLER
YAKLAŞAN ETKİNLİKLER
22
HAZİRAN

Ülkemiz fotoğraf sanatının en önemli isimlerinden Şahin Kaygun’un, aramızdan ayrılışının üzerinden tam 20 yıl geçti.

Yaşadığı dönemlerde belgesel fotoğrafın büyük ustası Ara Güler ile adı birlikte anılan Şahin Kaygun, ülkemizde fotoğrafa getirdiği yeni yaklaşım biçimleri, özgür anlatımları ve farklı teknikler üzerinden oluşturduğu fantastik olarak adlandırabileceğimiz fotoğraflarıyla haklı bir ünün sahibi olmuştu.

Onun sanatsal dehası ve duyarlılıyla ürettiği dışavurumcu fotoğrafları -özellikle kullandığı karışık malzemenin varlığıyla- bazen farklı alanlara yatay geçiş yapsa da, üretiği işlerin altyapısının daima fotoğraf olması, onu sıklıkla uç değerleri başarıyla kullanan sıra dışı bir fotoğrafçı yapmıştır ve 41 yıllık ömründe hep özgün bir fotoğrafçı olarak anılmasını sağlamıştır.

70’li yılların ikinci yarısında çıkışını gerçekleştiren Şahin Kaygun, özellikle 80’li yılların ilk yarısından itibaren, gerçekleştirdiği tematik sergileri ve her sergisinde kullandığı farklı teknik yaklaşımlarla gündemde kalmayı bilmiştir. Bugün teknolojinin açtığı yoldan giderek yapılan çağdaş/deneysel fotoğrafçılığın aksine, içeriğini, teknikle buluşturma çabasına girerek özgün örnekler üretmede kullanan Kaygun, o günlerin hâkim anlayışına da karşı durarak azımsanamayacak bir cesaretle işlerini üretmiştir.

Şahin Kaygun; siyah beyaz grafik çalışmaları, belgesel fotoğrafları, Anadolu görüntüleri, sanat insanları, polaroidleri ve boyamaları başta olmak üzere farklı konular ve yöntemlerle durmaksızın çalışmalarını sürdürdü. Ve her zaman estetiği ön planda tutarak, adeta bir piramitin tepeye doğru giderek daralan basamakları gibi dikkatle en yukarılara kadar çıktı. Ama hangi konunun üzerine hangi teknikle giderse gitsin, fotoğraflara bakıldığında vizörün arkasında hep aynı gözün (ve ardındaki beynin) izlerini görmek mümkündü.

En önemli özelliklerinden biri de, diğer sanatlarla olan yoğun ilgisiydi. Çok kitap okur, sürekli bir şeyler yazar, yeni teknikler deneyerek fotoğraflarını üretirdi. Atölyesi, her zaman sanatçı dostlarıyla dolup taşardı. Bu sanatçılar, genellikle döneminin en önemli yazarları ve ressamlarıydılar. Dost ve arkadaşlarına yaptığı her işle ilgili fikir sorar, tekniklerini saklamaz, fotoğrafa ait tüm sırlarını paylaşırdı.

Kaygun, Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda aldığı güzel sanatlar eğitimini, grafik sanatı üzerinden sinemaya başarıyla çevirebilmişti. Bir Şahin Kaygun sergisi izlendiğinde, yanlızca sergilenen fotoğraflara değil, işlerin galeri duvarlarında yan yana getirilişinden, paspartu ya da çerçevelerin seçimindeki özene de bakarak ekstra bir özenin de farkını hemen görürdünüz.

Yönetmlenliğini yaptığı Afife Jale ve Dolunay filmlerinde de bu estetik hep sürdü. Bir yandan da reklam filmleri çekmeye devam ediyordu Şahin Kaygun. Şu an yaşıyor olsaydı, günün dijital tekniklerini düşüncesindeki görüntüleri daha hızlı ve kaliteli bir biçimde insanlara indirmek için kullanacağı kuşkusuzdu. 

Yaşasaydı, bazı şeylerin yine değişmeyeceği kesindi. Yine deliler gibi çalışıyor, farklı estetik anlayışlarda ürettiği eserlerini dost, arkadaş ve hayranlarıyla yine paylaşıyor olacaktı.

Şahin Kaygun 20 yıldır aramızda olmasa bile, ürettiği çarpıcı fotoğraflarla aklımızda yer etmeyi ve görmesini bilenlere de yeni ufuklar açmayı sürdürüyor.

Ve en önemlisi de Şahin Kaygun üretim kalitesinin yanında; estetik anlayışı, cesareti ve devamlılığıyla Türkiye’nin gerçek anlamdaki ilk fotoğraf sanatçısı ünvanını doğal olarak kazanmıştır.

Çağdaş fotoğrafın bu ilk dönem şövalyesini,  sevgi ve özlemle anıyoruz.



Şahin Kaygun ve Sanatı
00:00
30 KASIM
30 KASIM

Yaşasaydı, bazı şeylerin yine değişmeyeceği kesindi. Yine deliler gibi çalışıyor, farklı estetik anlayışlarda ürettiği eserlerini dost, arkadaş ve hayranlarıyla yine paylaşıyor olacaktı.

Geldanlage