01 HAZİRAN, PERŞEMBE, 2017

Tohumlar Büyürken İnsanlar Ne Yapar?

13. Sharjah Bienali’nin İstanbul ayağı olan “Bahar” sergisi 13 Mayıs’ta bir Hıdrellez partisiyle açıldı. Bienalin dört anahtar kelimesinden biri olan “mahsul” teması etrafında şekillenen sergi, farklı disiplinlerden düşünür ve sanatçıların araştırma ve yeni iş üretimlerine destek veriyor. 

Tohumlar Büyürken İnsanlar Ne Yapar?

13. Sharjah Bienali’nin küratörü Christine Tohmé bienalin bu yılki edisyonunu dört muhatap çerçevesinde kurguladı. Network ağları üzerine temelleri atılan bienalin İstanbul’daki sergi küratörü Zeynep Öz oldu. Diğer muhataplar arasında ise Kader Attia, Lara Khalidi ve Ashkal Alwan yer alıyor. Her bir küratör bienal kapsamında kendi şehirlerinde birbirinden farklı projeler geliştirdi ve de birer kelimeye odaklandı. Zeynep Öz İstanbul’daki sergiyi “mahsul” teması etrafında çizerken Dakar’da Kader Attia “su”, Ramallah’ta Lara Khalidi “toprak – dünya”, Beyrut’ta Ashkal Alwan “yemek” kelimesiyle haşır neşir oldu.

Bienalin İstanbul ayağına geri dönecek olursak söze mekân seçiminden başlamak gerek. İstanbul sanat sahnesinin İstiklal’den koptuğu, Dolapdere, Karaköy ya da Nişantaşı’nın daha aktifleştiği günümüzde  “Bahar” sergisi de alternatif mekân seçimiyle dikkat çekti. Rotayı Sultanahmet’e çevirerek birçoğumuzun varlığından haberdar olmadığı Abud Efendi Konağı’nı kendine mekân olarak seçen bienal şüphesiz ki bu eski konağa çok yakıştı.

©Nazlı Erdemirel

Bu noktada konağın hikâyesine biraz değinmek gerekli. İsmini Ahmet Abud Efendi’den alan ve Sultanahmet’te yer alan Abud Efendi Konağı, aile bireyleri tarafından kullanıldıktan sonra bir Amerikalı’ya satılır. Ardından Genç Hristiyan Erkekler Birliği (YMCA) binası olarak faaliyete başlar, devamında Amerikan Erkek Lisan ve Ticaret Dershanesi olarak kullanılır. 1969’da ise Yücel Kültür Vakfı’na geçen bina hâlâ vakfa ait. Simetrik yapısıyla dikkat çeken konak, kalem işi tavanları, barok süsleme örnekleri ve manzara resimleriyle bezeli. Konağa bağlı olan hamam ve spor salonu, çatı katı, merdivenler ve ilk girişteki kiler bölümü dahil olmak üzere bienale ruh katan hayat veren bir mekân seçimi olduğu muhakkak.

©Nazlı Erdemirel

Sanatçı/araştırmacılarla birlikte serginin çerçevesini çizen Öz, ayrı disiplinlerden dört kişiyle çalıştı. Performans disiplininden Onur Karaoğlu, sinemadan Deniz Tortum, yazı ve tarih üzerine Suna Kafadar ve de güncel sanat alanından Fatma Belkıs. Onur Karaoğlu’nun araştırmasındaki “Tohumlar büyürken insanlar ne yapar?” cümlesi ise sergiye bahar esintilerini veren ilham kaynağı oldu.

​Sergideki her bir iş konağın ıssız odalarına kendi hikâyesini fısıldıyor. Pınar Öğrenci, konakla Yerebatan Sarnıcı arasında yer alan avluya yerleştirdiği Yalnızca Ölü Balık Akıntıya Kapılır adlı video enstalasyonuyla Van Gölü’ndeki kefal göçünü anlatıyor. Sanatçı kendi evindeki mobilyalarla kurguladığı yerleştirmede mobilyalara barikat görevi yüklüyor. Sanatçı bu çalışmasıyla direniş ve zorunlu göç kavramlarının altını çiziyor.

©Nazlı Erdemirel

Kapı aralığından içinde adımlar atmak için çağıran Kara adlı işiyle João Modé izleyiciyi yarattığı çok kültürlü mikro ormana davet ediyor. Sanatçı ayrıca merdivenlere yerleştirdiği koku enstalasyonuyla Brezilya tohumlarının esansını konağa taşıyor. Ek Biç Ye İç’ten Ayça İnce&Begüm Atakan konağa fermantasyon merceğinden bakarak turşu atölyesi gerçekleştiriyorlar. Signs Of Time konağın merdiven boşluğundan ortak üretimleri olan K’aad, Kaat, Kayıt, Kağıt adlı işlerini sallandırıyorlar. Bu kağıttan kolaj kağıt, gazete, dergi, tahıl, tohum, toprak, kil, bakliyat, su, tutkal, sebze, bitki, yapraklardan oluşarak konağın eskimiş, boyası dökülmüş duvarlarının bir parçası izlenimi yaratıyor.

Bryony Dunne Hayvanat Bahçesinden Tohumlar adlı çalışmasında iki yıl süren araştırması sonucu hayvanat bahçesinden topladığı yere düşen tohumları, kabuklarına gerçeküstü hayvan derileri çizerek yorumluyor. Yönetmenliğini Edward S. Porter’ın üstlendiği Sanatçının İkilemi isimli sessiz film ise stüdyosunda uyuyakalan bir sanatçının hikâyesini anlatıyor. Olivia Plender sergiye ses enstalasyonuyla katılıyor. Enstalasyon konuşmayı kaybeden birisinin konuşma terapisi ile konuşmayı yeniden öğrenmesini konu alıyor.

Joana Hadjithomas & Khalil Joreige’nin çalışması Abdallah Farah isimli kurgu bir fotoğrafçının hikâyesini anlatıyor. Biriken film ruloları, banyo yapılmamış ve gün ışığına çıkarılmaya ihtiyaç duyulmamış filmler fotoğrafçının savaş günlerini ve kayıp aşkını anlatıyor. Onur Gökmen’in Bütün Irmaklar Denize Akar, Yine de Deniz Dolmaz adlı video çalışmasında bir silindirden diğer bir silindire betonun akıtılmasını izliyoruz.

Sanatçı inisiyatifi Torna’nın Folio dergisi iş birliğinde sergiye dahil olduğu Bu Kitabı Bir Kadın Yazdı adlı işi ağırlık, harabe ve tarih temaları etrafında kelime, kitap ve kağıtların yer aldığı bir çalışma. DAS Art Project’in Genetiğiyle Oynanmış isimli sergileri konağın hamam kısmına dağılıyor. 

©Nazlı Erdemirel

Aslıhan Demirtaş Hep Bahar adlı işi sera algısından çıkan bir yerleştirmeyle sergiye katılıyor. Sanatçı gün ışığı yerine “büyüme ışığı” denilen grolux floresan lambaları kullanarak dinamik bir oda tasarlıyor ve uyanışı akla getiriyor. Ülgen Semerci ve Burcu Yağcıoğlu, Karanlıkta ve Sıcakta adlı üretimlerinde konakla birlikte büyüyen bir patates tasvir ediyorlar. Konağı tarlası olarak gören patates, pencerelerden dışarı taşıp, çatlaklardan filiz vermek üzere büyümeyi bekliyor.

Bengi Güldoğan sergiye Kalhana adlı birkaç parçalık yerleştirmesiyle katılıyor ve de kendi aile anılarından tarım coğrafyasına vurgu yapıyor. Sena Başöz, Mutlak Gerçekliğin Yanıp Sönen Işığında adlı çalışmasıyla serbest kalan arzu ile buzluktan çıkan ve canlanarak serbest kalan bir çift kuş arasında ilişki kuruyor.

Alev Ersan Üç Ayinli Oda ile konağın çatı katında bir ses ve çizimlerle dolu kurgu yaratıyor. Merve Ertufan Bir Cevap Şaşırtabilir mi? ile anlık sözler, ilintiler, rastlantılar ve uyuşmazlıklar üzerinden bir ses enstalasyonu ile bizleri karşılıyor. Ali Taptık ArchieveSET 14.0 adlı kısa öykü enstalasyonuyla sergide yer alıyor. Deniz Tortum ise Geceleri Bilgisayar isimli video enstalasyonuyla güvensiz düzeni eyleme geçiren pratikler, kişiler ve blockhain teknolojisi üzerine bir deneme ortaya koyuyor. Fatma Belkıs, konağın girişindeki enstalasyonuyla bir sazlık kurguluyor.

Onur Karaoğlu​ ©Nazlı Erdemirel

Sergi kapsamında ayrıca Onur Karaoğlu, Biriken, A Corner in the World ve Deniz Başar’ın performansları gerçekleşti. Ayrıca Zeki Akasya’nın bir röportajı ve Kerim Bayer’in paftaları yayın olarak çıkartıldı.

13. Sharjah Bienali’nin İstanbul ayağı olan ve Zeynep Öz’ün başarılı küratörlüğüyle gerçekleşen “Bahar” Sultanahmet’te yer alan Abud Efendi Konağı’na çok yakıştı. Sergiyi gezmek için son tarih: 10 Haziran.

0
7375
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage