14 ŞUBAT, ÇARŞAMBA, 2018

Tarihsel ve Fütüristik: Hibrit Kimlikler

Fransız sanatçı Raphaël Barontini, ülkemizdeki ilk kişisel sergisini The Pill’in ev sahipliğiyle gerçekleştiriyor. “Bir Asteroid’ten Duvar Kilimi” adlı sergi, sanatçının tekstil kolajları ve portrelerinden oluşuyor.

Tarihsel ve Fütüristik: Hibrit Kimlikler

24 Ocak tarihinde kapılarını açan “Bir Asteroid’ten Duvar Kilimi” sergisi, genç yaşına rağmen dünya üzerinde pek çok önemli kuruma konuk olmuş, önemli koleksiyonlarda yer almış Fransız sanatçı Raphaël Barontini’nin tekstil ve portre kolajlarını bir araya getiriyor. Şahsen, adını daha önce 11. Afrika Fotoğraf Bienali’nde duyduğum sanatçının, farklı ve kendine has üslubuyla oluşturduğu bu kolaj çalışmaları, mekân üzerinden sağladığı bütünlükle gelişiyor.

Rıdvan Bayrakoğlu

Sergilenen iki büyük tekstil kolajı, daha ilk anda izleyicinin odak noktası oluyor. Galeriye adım atıldığı anda, oluşturulmaya çalışan bir mekân – kurgu paralelliğinin içine giriliyor. Dev boyutlarda diyebileceğimiz bu kumaş parçalarının üzerinde kullanılan karakterlerin her biri, hem tarihsel hem de fütüristik izler taşıyor.

Oluşturulan karakterlerin gerçekçiliği ve gerçeklikten uzak halleri hemen hemen her çalışmada mevcut olan tezat bir algı. Sanatçının kolajlarını üretirken geleneksel kolaj tekniğinden uzaklaşmamış olmasının yanı sıra, kullandığı baskı tekniğinin de dijital-miş gibi bir algı oluşturması farklı bir görsel deneyim yaşatıyor.

​Sergide yer alan portreler; hibrit kimlikler, tarihsel ve fütüristik olmaları dışında, doğu-batı sentezini de bünyelerinde barındırıyor. Lakin bu doğrultuda yer alan hibrit kimlikler aslında birer gelecek imgesi hâlinde. Tüm bu hibrit portreleri referans olarak alırsak eğer, akıllarda şu soru oluşuyor: “Bir kültür kaç katmandan oluşabilir? Böyle bir geleceğe yer var mı?

    Rıdvan Bayrakoğlu

    Avrupa tarihi üzerine bir kitap karıştırıyor olsaydınız mutlaka göreceğiniz simalar, Afrika kökenli totemlerle bir araya geliyor. Her biri farklı mizaçlara sahipken tek boyutlu bir düzlem üzerinde ayrışmadan yeni bir düzlem oluşturuyorlar. Barontini’nin “teklik” felsefesi böylece net bir şekilde görülüyor. Portrelerde yer alan kişiliklerin dönemsel ve coğrafik uzaklıkları, kimliklerini zamansızlaştırıyor. Bu insanlar kimler ve nereye aitler?

    Segide kullanılan kum öbeği ve Barontini’nin New Yorklu müzisyen Mike Ladd ile ürettiği bir ses enstalasyonu da bütünlüğü sağlayan unsurlardan. İkisinin birleşimi, kurulmakta olan bir geleceğe, geçiş yapılan bir boyut kapısına dönüşüyor. Böylece izleyici tarafından mekân – eser bütünleşmesi yakalanabiliyor.

    ​“Bir Asteroid’ten Duvar Kilimi” ismi kulağa ilk etapta farklı geliyor. Barontini ise sergi ismini Amerikalı bir jazz orkestrası olan Sun Ra’nın aynı isimli şarkısından aldığını dile getiriyor. Başka dünyalardan geldiğine inanılan bir vizyona sahip, evrensel bir felsefesi olan orkestranın müziğinden esinlenilen bu isim, sergiyi tam anlamıyla tamamlıyor.

    Rıdvan Bayrakoğlu

    Günümüzde popülerliğini koruyan kolaj tekniğini farklı bir çerçeveyle ele alan ve yorumlayan Fransız sanatçı, klasik üslubu fütüristik üslupla harmanlıyor. İdeolojik çerçevede, kültürler arası çatışmalara bir alternatif sunan Barontini, “Bir Asteroid’ten Duvar Kilimi” sergisiyle dillerin, ırkların ve pratiğin kesiştiği bu ortak kümeyle, yeni ve farklı kimlikleri tanıtıyor.

    ​Raphaël Barontini’nin “Bir Asteroid’ten Duvar Kilimi” sergisi, 31 Mart tarihine kadar The Pill’de görülebilir.

    0
    7019
    0
    800 Karakter ile sınırlıdır.
    Yorum Ekle
    Geldanlage