30 EYLÜL, ÇARŞAMBA, 2015

IŞİD ve Tarihi Eser Kaçakçılığı

Suriye ve Irak'ta antik kentleri ele geçiren IŞİD, dünyaya "dehşet salma" şovunun bir parçası olarak tarihi eserlere saldırıyor. Ancak örgütün gelir kalemlerinde ikinci sırada da "tarihi eser kaçakçılığı" yer alıyor. Terörist faaliyetlerinin finansmanını petrol satışlarından sonraki Suriye’de yağmalanan tarihi eserler olduğu ve Türkiye’nin de sanat eserlerinin aklandığı pazarlardan biri olduğu son aylarda çeşitli yayın organlarında açıkça ifade edilen bir olgu.

IŞİD ve Tarihi Eser Kaçakçılığı

IŞİD'in Suriye'deki antik vaha, UNESCO dünya mirası kapsamında olan Palmira'yı istila edişinin ardından, tüm dünyada arkeologlar nefeslerini tuttu, tarihi bölgede yaşanacakları bekliyor. Bu IŞİD açısından bir ilk değil, örgüt antik kalıntıları ve heykelleri yıkışını bir şova dönüştürerek dünya kamuoyuna pazarlasa da, görünenin ardında çok kârlı bir ekonomi var. 2014 yazından beri IŞİD, antik bölgelerde yağmaladıklarını uluslararası piyasada kaçakçılara satmakta. Basit bir fırsatçılık hikayesi gibi gözüken tarihi eser kaçakçılığı Suriye bağlamında terörü finanse eden organize uluslararası suç örgütüne dönüşmüş durumda.

2014 yılında Iraklı yetkililere dayanan bilgiye göre IŞİD geçen sene sadece Suriye’deki al-Nabek bölgesine ait duvar mozaiği ve ikonların satışından 36 milyon dolar elde etmiş. Amerikan verilerine göre deklare edilerek Suriye’den ABD’ye ithal edilmiş antikalar %134 artarak 11 milyon dolara ulaşmış durumda. Deklare edilmemiş eserlerin değerinin ise bunun çok çok üstünde olduğu ifade ediliyor. Bu ticaretin toplam değerini tam olarak tespit etmek mümkün olmasa da Amerikan kaynaklarına göre yılda 100 milyon doları bulduğu tahmin ediliyor. IŞID’ın gelir elde etmek için bu yola başvurması bu sayıların arkasındaki en önemli sebep. 

Küçük parçalar Türk ve Lübnan piyasalarında lokal alıcılar bulurken daha büyük parçaların Batı’ya özellikle İsviçre’ye, Çin’e ve Basra Körfezi ülkelerindeki alıcılara ve koleksiyonerlere ulaştırılıyor. Gaziantep çarşısında mezarlardan çalınan Roma dönemi vazoları kutular içinde alenen satılıyor. Tarihi Gaziantep çarşısında antika dükkanı sahibi Harun Unvar, dükkanına gelip ona mermer bir kuş figürünü 220 dolar karşılığında satmak isteyen birini reddettiğini, Suriyeli mültecilerin daha değersiz küçük parçaları satmaya çalışırlarken daha büyük parçaların çalıntı olduğunu ve gizlice, çok büyük paralar karşılığı satıldığını belirtti.

Eski Europol başkanı ve Belçika Federal Polis Konseyi yeni başkanı Willy Bruggeman, IŞİD’in sosyal medya aracılığıyla çok geniş bir çevrede bu satışları gizlice organize ettiğinden ve bu sayede klasik satış kanallarını atlatarak bu satışların izlerinin bulunmasını imkansızlaştırdığından bahsediyor. Aslında Facebook’un konuyla ilgili gerekli önlemleri almasına rağmen özel mesajlar, whatsapp, skype ve sms yöntemiyle eserlerin fotoğraflarının paylaşıldığı ve çok yüksek fiyatlara satışların dünya çapında gerçekleştirildiği biliniyor.

Fotoğraf: Robert A. Di ISO/Vocativ

IŞİD militanları kazandıkları topraklara ait tarihi eserlerin değerli olduklarını bildiklerinden bu trafiği kontrol ediyor ve çok ince metodlarla satış ağlarını kuruyorlar. Bu ticaretin kilit noktalarından biri de Manbij. Burada IŞİD’in bu faaliyetleri desteklemek ve vergilendirmek için kurduğu resmi bir bürosu var. Burada yağmalanan tarihi eserlerle ilgili işlemleri yönetiyor, yeni yağmacılara kazı için aletler, metal detektörler, uzaktan kumandalı sensorlar, profesyonel arkeologların ihtiyacı olabilecek tüm gereçleri temin ediyorlar. Çalınan tarihi eserler genellikle IŞİD tarafından onaylanmış aracılara dolar karşılığında satılıyor. Tüm bu gelişmeler kontrolsüz kazılar sit alanlarına çok büyük bir hızla korkunç tahribatlar yapıyor. Kilise ve eski kasabalardan çalınan eserlerin sadece %1’i kurtarılmış durumda. Ancak tarihi eserlerin talan edilmesinden sadece IŞİD de sorumlu değil. Esad’ın ordusuna ait askerler de Palmira’da tarihi mezarlara ait reliyefleri çaldıkları youtube’a yüklenmiş bazı videolarda görülüyor. 12 Şubat 2015’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Suriye’den çıkan tüm Antik Çağ eserlerin ticaretini yasaklayan bir karar aldı. Bu satışların doğrudan terörü destekliyor olması hükümetlerin konuya daha hassasiyetle eğilmelerini gerektiriyor. IŞİD’in tarihi eser ticareti ile meşgul aracılar ekibi kurduğu ve Türkiye sınırına antika ticareti için seyahat eden satıcılara silahlı güvenlik eskortu tesis ettiği düşünülüyor. Irak ve Suriye’de çok sayıda tarihi miras alanını ele geçiren IŞİD örgütü, ‘eserlerin ticaretini’ düzenleyen bu bakanlık, (vergi) para karşılığı kaçakçılara özel yetki veriyor.

IŞİD kazma kürekle eserlere saldıranların yerine, ağır iş makinaları ile Dura-Europos'ı parçalara ayırıyor. Wall Street Journal, antika ticaretinin IŞİD'in mali kaynakları arasında ikinci sırada yer tuttuğunu belirtmişti. Irak'taki Birleşmiş Milletler (BM) elçisi Muhammed Ali Elhakim ise, IŞİD'İn yıllık yasadışı ticari gelirinin 100 milyon dolar olduğunu belirtti.

Gönüllü ve Arkeologlardan Oluşan Aktivistler Bu Gidişi  Durdurmaya Çalışıyor 

Suriye’nin hazine koruyucularını teşkil eden bir grup akademisyen, genç gönüllü ve arkeologlardan oluşan 200 kadar aktivist bu gidişe dur demek üzere organize olmuşlar 2012 yılında Şam Üniversitesi mezunu bir arkeolog ve onun yakın arkadaşı önderliğinde kurulan grup önce İdlib ve Halep’teki yıkıma uğramış tarihi sit alanlarını kataloglayarak işe başlamış. Gruba daha sonra Suriye’den başka üniversitelerden, daha sonra da Amerika ve Avrupa’dan başka akademisyen ve uzmanlar da katılmış. Topluluk bir anlamda II. Dünya savaşının Monuments Men grubuna benziyor. O zaman da bir grup akademisyen Avrupa’nın kültür mirasını Nazi yağmasından korumak üzere organize olmuşlar. Ancak grup Monuments Men gibi maddi kaynaklardan ve savaş desteklerinden yoksun ve öldürülme tehlikesi çok yüksek bir bölgede bulunuyor. Emniyet içinde seyahat edebilmek için arkadaşlarına, çevrelerine ve yaptıkları işe sempati duyan rejim karşıtı askerlerden yardım alıyorlar.

Arkeologlar hasarın boyutlarını fotoğraflarla ve gizli video çekimleriyle ortaya koymaya, bazı kıymetli eserleri sonradan bulabilecekleri şekilde saklamaya ve risk altındaki sit alanlarını korumaya çalışıyorlar. Bu yıl Halep’te 600 kadar ortaçağa ait el yazmasını ve astrolojik aletleri Halep Camisinden kurtarmayı başarmışlar. Gruptan bazıları kendilerini antika taciri olarak tanıtıp yüzlerce çalıntı eserin fotoğrafını çekebilmiş. 1500 yıllık İdlib kilisesinden çalınan yeşil-mavi çizgili tunikli sakallı bir incil figürü bunların en dikkat çekenlerinden biri.

30 Kasım 2014’te grubun 30 üyesi eğitim ve teknolojik bilgi için Türkiye’de gizli bir seminere davet edilmiş. Seminere gruptan sadece sekiz tanesi savaş koşullarında gelebilmeyi başarmış. Suriye Türkiye sınırındaki gizli bir yerde yapılan üç günlük seminer Barselona’da yerleşik olan  Heritage for Peace adlı sivil toplum örgütü tarafından finanse edilmiş.

Seminerler Irak ve Afganistan’da tarihi eserlerin korunması çalışmalarını yürüten Hollandalı asker kökenli arkeolog Rene Teijgeler, ve çalışma arkadaşı Barselona’da yaşayan Suriye doğumlu arkeolog Isber Sabrine tarafından veriliyor. Eğitimin bir bölümü Hollanda hükümeti tarafından finanse ediliyor. Eğitimin odak noktası Palmira’daki Roma tiyatrosu gibi tüm yağmalanan sit alanlarının aynı şekilde kataloglanmasını amaçlıyor. Eğitim alanlara dizüstü bilgisayar, güçlü zoom yapabilen kameralara verilerek çalışmalara destek olunuyor. Bu gizli seminerlerin amacı temel tarihi yerleşimlerden çalınan eserleri tespit etmek, kıymetli eserleri gerektiğinde GPS ile tekrar bulmak üzere saklamak, antik eser alıcısı kılığında piyasada satışa sunulan eserleri tespit edip fotoğraflarını çekmek. Arkeologların bir hedefi de isyancı grupları bu eserlerin değerleri konusunda eğitmek ve onlarda kültürel mirası koruma duygusunu geliştirmek. 

Fotoğraf: AYMAN OGHANNA THE WALL STREET JOURNAL

Yukarıdaki fotoğrafta Hollandalı arkeolog Rene Teijgeler ve Suriye uyruklu doğumlu ve Barselona’da yaşayan Isber Sabrine Gaziantep çarşısında dolaşırken görülüyor.

Kaynak: Milliyet

2012'de Suriye'deki savaşın şiddetlenmesinin ardından 1 yıl sonra, ABD'deki 'yasal' antika ticareti geliri yüzde 134 artarak 11 milyon dolara çıkmıştı. Önümüzdeki süreçte, ABD'de savcılar ve bir grup siyasetçinin antika ticaretindeki illegal dalgaya karşı bir planı yürürlüğe koyacağı belirtiliyor.

IŞİD'in tarihi eser kaçakçılığında geçiş noktalarında biri Türkiye, diğeri de Lübnan

BBC, IŞİD'in yağmaladığı eserlerin Suriye'den kaçırılıp Türkiye ve Lübnan üzerinden Avrupa'ya nasıl götürüldüğünün izini sürerek ticaretin aktörleri ile konuştu. Aracılık edenler eserleri Suriye’nin doğusundan IŞİD’in kontrol ettiği alanlardan sınırlara getirip oradaki satıcılara teslim ediyorlar. Hayvan heykelleri, insan figürleri, bardaklar, vazolar, paralar. Eserleri ülkeden çıkarmak için kazı yapmak isteyen herkesin IŞİD müfettişlerinden izin alması gerek. Ticaretin ana gövdesini taşlar, heykeller ve altın oluşturuyor; bu ticaret hayli kârlı olabiliyor.

Fotoğraf: Simon Cox BBC, Lübnan

Milattan önce 8500 yılına ait bir parçanın 1,1 milyon dolara satılmış, Türk tüccarlar bu eserleri Avrupa'daki tüccarlara satıyor. Alıcıları arayıp eserlerin fotoğraflarını gönderiyorlar. Facebook, Skype ya da kısa mesaj yoluyla eserlerle ilgilenen alıcılarla doğrudan temas kuruluyor. Bazen de Avrupa'dan insanlar gelip eserleri kontrol ediyor ve alıp götürüyor" diyerek devam ediyor. Gaziantep tarihi çarşı, Hatay, Antakya’da birçok gizli evde bu ticaretin sürdüğü bilinmekte. Lübnan sınırındaki Bekaa vadisi de bu işlerin döndüğü önemli noktalardan biri. Türkiye’de birçok baskında çeşitli kıymetli mozaik, heykel ve çalıntı tarihi esere el konduğunu ve bunların şimdilik Gaziantep ve civar müzelerde koruma altına alındıkları biliniyor. Ancak Türkyie ve Lübnan birer geçiş yolu. Esas pazar Avrupa, Çin ve körfez ülkeleri.

The Independent gazetesinin son araştırma haberi, Gaziantep kentinin kaçakçılığın merkezi haline geldiğini ve terör gruplarının elde ettiği karları ortaya koydu. Independent muhabiri Isabel Hunter, alıcı kılığına girerek tarihi eser kaçakçılarıyla ‘antika anlaşmalarının ana merkezi’ diye nitelediği Gaziantep’te bir apartman dairesinde görüştü. Hunter haberinde Hani kod isimli kaçakçının hiyerogliflerle kaplı 4 bin yıllık bir kireçtaşı tabletini laptop çantasından sıradan bir eşyaymış gibi çıkarttığını anlattı. Hunter, kaçakçıların çoğunun Türk olmasına karşılık Hani’nin Suriyeli olduğunu ve ‘Londra’daki patronuna’ anlatması için ellerindeki ‘hazineleri’ sergilemekten çekinmediklerini ekledi. Hunter’a da 13. yüzyıldan kalma Hıristiyan elyazmalarının fotoğrafları ile Farmason ikonografisinin yer aldığı bir kitap gösterilmiş. İki kaçakçıya bakılırsa elyazmaları şu anda Almanya’da, kitap ise ‘İsveç’te turda’.

Fotoğraf: İsabel Hunter, The Independent.

Risklerini azaltmak için kataloglarını cep telefonlarına yükleyen kaçakçılar “Ne istiyorsanız size buluruz. Sadece resimlere bakıp istediğinizi söyleyin” demişler. Hunter, resimlerde deri ciltli elyazmaları, Aramice ve Yunanca belgeler, Davut yıldızının bulunduğu eşyalar, afrodizyak özellikleri olduğu öne sürülen antik Mısır parfümlerini görmüş. Aralarına katılan Tarık isimli bir başka kaçakçı ise dünyada sadece 30 örneği bulunduğunu öne sürdüğü ve 300 bin dolar fiyat biçtiği Atina sikkeyi göstermiş.

ABD Dışişleri Bakanlığı ile Amerikan Oryantal Araştırmalar Okulu’nun desteklediği Suriye Mirası Girişimi SHI’dan Michael Danti, eserlerin bir kere Türkiye’ye getirildikten sonra Mersin, Antalya yahut İzmir’den çıkarıldıklarını söylüyor. Danti, Kıbrıs üzerinden çıkarılanların sahte belgelendirmelerinin İtalya, Yunanistan ve Portekiz’de yapıldığını belirtiyor. BM, Suriye’nin tarih mirasının yağmalanmasını ‘kültürel soykırım’ diye nitelemişken, kültürel kurumlarla Interpol’ün çabaları da işe yaramıyor. 2014 yazında kaçakçılıkla mücadele kapsamında güney sınır illerimizde çeşitli baskınlar yapılmış ve ele geçirilen Roma dönemine ait eserler Gaziantep, Urfa, Hatay ve Mardin’deki müzelerde koruma altına alınmıştı. 

0
17393
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage