30 MART, ÇARŞAMBA, 2022

Çoklu Deneyim Algısına "Başka Yer"den Bakabilmek

Genç nesil ve sanat arasında köprü görevi gören yeni sanat mekânı Decollage sürdürülebilir, kapsayıcı ve çok sesli disiplinlerin iç içe geçtiği; “yükseliş”i misyon edinen bir deneyim ve buluşma noktası olmayı hedefliyor. İnsanın dünyadaki yer edinme arayışına sanatın değiştirdiği ve dönüştürebildiği malzeme, düşünce ve eylem pratiği ile alan açan ilk sergisi "Başka Yer"i izleyiciyle buluşturmaya devam ediyor.

Çoklu Deneyim Algısına

İstanbul'da, Anadolu Yakası’nda ikamet eden bir sanat izleyicisinin sürekli yaşadığı durum pek çok sanat kurumunun Avrupa Yakası’nda konumlanışıdır. Yakın zamanda şehrin sakinleri ile buluşan Decollage, Anadolu Yakası’nda konumlanışı ile İstanbul'un sanat çehresine yeni bir soluk getirirken bu bağlamda ulaşabildiği bütün yollar üzerinde ise şimdiden etkili bir sanat rotası olmaya aday. Her katı ayrı bir disipline ayrılan yapı içerisinde atölye derslerinden workshop etkinliklerine, müzik dinletilerinden performansa kadar sanatın çok yönlü ve kucaklayıcı misyonu ile hemhâl olabilmek mümkün. Söz konusu misyonu, hayal olduğu günlerden inancı ve birikimi ile Decollage'a taşıyan, aynı hayalin fiziksel gerçekliğinde bizleri buluşturan kurucu isimse Viktoria Şahin. Mimari bir pratikten gelen Viktoria Şahin, kendisi gibi mimar olan kızlarından aldığı ilham ile gençlerin ve sanatın buluşmasını önceleyen Decollage misyonunu yaratıyor.

​Bu bağlamda yapı içerisinde girişin üst katında konumlanan, sanatı sergi gezme pratiği ile izleyicisine aşılayacak ücretsiz ve öğretici bir sergi mekânı bulunuyor. Sergi katının hemen üzerinde ise Decollage'ın Art Shop bölümünü kapsayan, gelenlere hem bir çalışma hem de keyifli bir buluşma ortamı sunan VKoffee ile karşılaşmak mümkün. Bireysel ya da kolektif bir üretim alanı olarak etkileşim içerisinde çalışabileceğiniz, içerisinde "sanat kitaplığı" ve "sanat galerisi"ni de barındıran yapısı ile bu alan, demokratik sanat anlayışında önemli bir rol oynuyor. Sanat alanında çeşitli yayınlara ulaşabilme gayesi sanatın ulaşılabilirliği noktasında yapının öne çıkardığı, genç nesil ile sanatı buluşturan bir diğer nokta. Bu bağlamda ihtiyaç duyulan bir yayına ulaşabilmek, yeni bilgilerin peşinde koşabilmek de zengin bir kitaplığın sunabileceği sanattaki demokratik yaklaşımlardan. Decollage'ın genel koordinatörü Bükre İkizer, VKoffee'de yarattıkları sanat galerisi ile ulaşılabilir sanatın hediye ile de ilişkilenen eser alım sürecine dikkat çekiyor. Bir eseri kendinize ya da yakınlarınıza hediye etmek, sanatın bir parçası ile yaşama deneyimini içererek koleksiyonerliğe kadar uzanabilecek bir süreç. Bahsi geçen bütün süreç ve yaklaşımların yanı sıra içerisinde yarattığı sosyal temaslar ile Decollage, şehrin müziğinde duyulacak yeni bir ritim, yaşayan bir kentin dokusunda yeşerecek canlı ve yeni bir yapı olmaya aday.

Viktoria Şahin'in kuruculuğunda, Bükre İkizer'in genel koordinatörlüğünde hayata geçirilen Decollage, sanat ile hemhâl olacağı bu uzun yolculukta sanat danışmanlığını Begüm Güney'e teslim ediyor. Güney, "Başka Yer" sergisinin bu yolculukta bir ekip olarak attıkları ilk adım olduğunu dile getiriyor. Decollage'ın hayat bulduğu yapı ile serginin kendisi arasında güçlü bir bağ kuran Begüm Güney, inşa etmenin yıkıcı değil yapıcı olan yönüne, insanlığın zaman, mekân ve yer olgusuyla ilişkilendirdiği bireysel ve kolektif hafıza üzerinden yaklaşıyor: "Hepimizin hayatındaki en büyük değişimler, dönüştürme ve onarmanın başka yerler üretebilecek olması…Sizi başka yere götürecek bir sergi yapmaya çalıştık."

​Sanatçı ve eser seçkisine eğilmeden önce serginin ismi olan "Başka Yer"i bir kitap gibi açıp okumak, önsözü üzerine düşünmek istiyorum. Literatüre kazandırdığı “non-lieux” (Türkçeye 'yer olmayan / yok yer' olarak çevrilen) kavramı ile Marc Augé, antropolojik açıdan yer olgusunu incelediğinde, bu kavramın insan topluluklarının yapıp ettiklerine dair güçlü izler taşıdığından bahseder. Bu bağlamda Augé için gerçek yer algısı; kimliksel, ilişkisel, kültürel, tarihsel ve aidiyetsel bağların birey ve toplum tarafından hissedilebildiği bütüncül bir ağ ilişkisine karşılık gelir. Nitekim “yok yer” ya da “yer olmayan” dendiğinde, tıpkı mantıksal bir önermede olduğu gibi, bir şeyin değil’i ile ilişkilendiği noktada “yer”in anlamı; kendisi dışında kalan, çok sayıda diğer bütün şeylerin belirsizlik yaratan toplamına eşitlenir. Aynı konuya eğilen John Tomlinson'a göre ise bir öznenin deneyimledikleri ile yarattığı sosyal temaslar, “yer olmayan” ya da “yok yer”ler gibi içi boşaltılmış alanlarda bile kendisine yeni yerler yaratabilecek etkenlerdir. Havalimanı, otobanlar ya da oteller gibi tüketim toplumu ve küresel sermaye akışında sıkça karşılaşılan fakat yere bağlı zaman ve mekân algısından soyutlanmış yapılar, belki başka bir yazının konusu. Bu yapılar özelinde dikkat çekmek istediğim şeyse öznenin sosyal temaslar ile deneyimlediği zaman ve mekân algısında kimlik ve aidiyet ilişkilerimize uzanan "başka yer"ler yaratabilecek kadar güçlü bir öge oluşu.

1. Turan AKSOY, ‘Kendisinden Başka Hiçbir Şeyin Işığı 2’, Tuval üzerine Akrilik ve Yağlıboya2020, 200x300cm
2. Tom Fellows, ‘Blood’, alüminyum üzeri 2k otomotiv boyası,160 x 110 cm, 2019
​3. Merve Ünsal, ‘ya da ufuk çizgisi sadece bir çatlak mı’, İki kanallı video, 1’, 2021

"Başka Yer" sergisi, başkalaşma ve metamorfoz ilişkisini de ele alan bir söylem. Mitolojik anlatılarda sıkça geçen başkalaşma olgusu insanın kendi formundaki fiziksel özelliklerini yitirerek kendisi dışındaki canlı ya da cansız diğer varlıklara dönüştüğü bir sürece uzanırken; başkalaşma ile ilişkilenen metamorfoz sözcüğü ise fizikselin yerine zihinsele uzanan, düşünceler ve anlamlar arasında gelişebilecek çeşitli aktarım süreçlerine karşılık geliyor. Başkalaşımın ekolojik, sanatsal ya da edebi bağlamdaki çürüme, yok olma ve de yeşermeye kucak açan diğer yönleri tıpkı küratöryel metinde belirtildiği gibi "düşünceyi, eylemi ve malzemeyi dönüştüren bağlamıyla sanatın, devam edebilmek için topluma ve doğaya dair 'başka'laşan alanlar açabilme ihtimalini sorguluyor."

Söz konusu ihtimallerin sergideki sorgulanışına Tolga Akbaş, Suat Akdemir, Orkide Akkoç, Turan Aksoy, Ozan Atalan, Ahmet Civelek, Ece Eldek, Buğra Erol, Tom Fellows, Dilara Göl, Bora Güney, Nazlı Gürlek-Hodder, Serra Duran Paralı, Merve Ünsal, Kemal Tufan, Ferhat Tunç, Nergiz Yeşil ve Kerim Yetkin'e ait farklı disiplinlerdeki çok sayıda eser üzerinden tanıklık etmek mümkün. Sergideki fiziksel ve duygusal varlığım ile yapıtlardaki "başka"laşma olgusuna Ferhat Tunç'un ve Ece Eldek'in eserlerindeki imge ve benlik üzerinden eğilmek istiyorum.

​Serginin küratöryel kurgusunda Tolga Akbaş ve Dilara Göl'ün üretimleriyle yan yana gelen Ferhat Tunç'a ait Nesneler ve Metinler isimli eseriyle karşılaşıyorum. Yapıta adını veren nesneler ve metinler, farklı boyutlara sahip üç ayrı cam fanus içerisinde, geriye kalan “iz”leriyle sergileniyor. Bu izlerin bir zamanlar göstergesi olduğu şey; belki de sanatçının gündelik yaşam pratiğinde farklı amaçlara hizmet eden atık bir kitap, dergi, gazete, bir dolap, yazılı metinlerin bulunduğu kağıtlar ve ne olduğunu hiç öğrenemeyeceğimiz çeşitli nesnelerin ilişkilendiği milyonlarca kül zerreciğine uzanıyor. Yalnızca kendi varlığına işaret eden sergideki bu küller ne bir dolabın ne de bir metnin “iz”lerini taşıyor artık. En son neyi yanarken, kül olurken seyrettik? Duygularımız, düşüncelerimiz de kül olup uçamaz mı? Bu küllerin göstergesi onu izleyen her canlıda, bulunduğu ya da maruz kaldığı her ortamda hepimizin düşüncelerinden bir “iz” sergiliyor artık. Anlamın sabit kalamadığı, fiziksel ve duygusal varlığımızla sürekli olarak değişen ve dönüşen bir başkalaşma olgusuna eğiliyoruz. Tıpkı bir “yer”in “değil”inde olduğu gibi, bu küllerin yarattığı izler de hepimizin düşüncelerine alan açabilecek kadar kapsayıcı ama birimizinkini öne çıkaramayacak kadar muğlak…

1-4. Ferhat Tunç, ‘Metinler ve Objeler’,  I, II, III / ‘Texts and Objects’, I, II, III, Cam fanus içerisinde kül, 30x30 cm, 100x100 cm, 70x70 cm, 2020-2022
​5. Ece Eldek, ‘What l am’,Gümüş ayna ve şeffaf pleksiglas,180x25 cm, 2022, 5+1 edisyon

Öznenin yere bağlı zaman ve mekân algısında, deneyim ve düşüncelerini şekillendiren bir yapı olarak kültür, tarih, kimlik ve aidiyet ile ilişkisini sorgularken Ece Eldek'in sergideki What I am isimli yerleştirmesine uzanıyorum. Küratöryel kurgunun merkezini oluşturan ve fiziksel mekânda da aynı şekilde konumlanan eser, Eldek'in insan olmaya dair görme biçimlerinde hayvansal bir içgüdünün izini sürüyor. Bu iz, gösterge olarak işin kendisine işaret ettiğinde karşılaştığımız durum ise çok katmanlı bir yapı. İlk olarak üretimlerinde plexiglass kullanan sanatçı, yüzeyde yarattığı ayna etkisiyle gösteren boyutunda hem kendisine hem ona bakan izleyicisine işaret ediyor. Görme biçimlerimizde olduğumuz kişiyi kimlik ve aidiyet olgusuyla tanımlarken yaratmak istediğimiz bir imajı şüphesiz ki bedenimizle şekillendiriyoruz. Bu bağlamda beden, isteyen için hem bir vitrin hem de sınırları çizilebilen, kısıtlayıcı ya da o sınırlarda güvende hissettiğimiz güçlü bir uyarıcıya dönüşüyor. Bedenin vitrinle ilişkilendiği noktada Erving Goffman'ın "benlik sunumu"nu anımsamak mümkün. Yere bağlı zaman ve mekân olgusundan giderek uzaklaştığımız küresel bağlamda, aidiyet hissettiğimiz “yer”i yansıtmak için bedeni bir sahneleme, dekor ve vitrin aracı olarak kullanırız. Zaman içerisinde belirli rollerle, başkalarının bizde görmeyi alışkanlık ve talep ettiği bir bağlama uzanır bu bedenler. Ayna ise Lacan'ın teorisinde belirli bir yaşa gelen bebeğin fiziksel bedeni ve benliği ile karşılaştığı ilk ana tanıklık eder. Bu bağlamda toplumda takındığımız kimlik gibi rollere eserin kendisine işaret eden, plexiglass yapı üzerinden de okumalar getirmek mümkün. Bütün bunlar beden ve kimliğin toplumsal cinsiyet olgusu ile ilişkilendiği noktadaysa insana dair görme biçimlerini yeniden tanımlayabilecek, çeşitlendirilebilecek olgulara dönüşüyor. Ece Eldek sergideki yapıtıyla insanlığa "kim" değil "ne" olduğunu sorarak “başkalaşan” varlığımızda içgüdüsel yapıların peşine düşüyor.

​12 Mart'ta izleyiciyle buluşan "Başka Yer" isimli sergiyi  19 Nisan'a kadar Decollage'da ziyaret edilebilirsiniz.

0
3785
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage