26 NİSAN, ÇARŞAMBA, 2017

"Anda Var Olmak, Tamamen Çıplak Hissetmek"

Ulusal ve ulusararası platformlarda gerçekleştirdiği performanslarla ismini çokça işittiğimiz performans sanatçısı Gülhatun Yıldırım ile performans sanatını, çalışmalarını ve bu yıl Mamut Art Project'te yer alacak "Su" isimli çalışmasını konuştuk.

Gülhatun Yıldırım, beden ve imge - alan - nesne arasındaki ilişkiyi araştırarak kamusal ve özel alanlarda performans çalışmalarına devam ediyor. Performanslarını fotoğraf ve videolarla kayıt altına da alan Yıldırım, sanatsal bir bellek oluşumuna da yardımcı oluyor. Sanatçının bugüne kadar sergilerde, fuarlarda, festivallerde ve bağımsız mekanlarda gerçekleştirdiği pek çok çalışması yer alıyor. Nezaket Ekici gibi Performans Sanatı'nın önemli isimleriyle de çalışan Yıldırım, şu anda Performİstanbul ile çalışmalarına devam ediyor.

Performans sanatıyla başlayalım isterim. Hayatın kendisi bir performans alanıyken, bunun sanata dönüşmüş halini bize açıklar mısınız veya performans sanatı hayattaki performansların sanata dönüşmüş hali midir? Ne anlamalıyız Performans Sanatı tamlamasından/kavramından?

Bedenini sen ve dışarıyla, aynı zamanda yalnızca seninle ve şeylerle ilişkilendirmen. Anda var olmak, tamamen çıplak hissetmek. Her zaman eylem ya da anlam değil de, onu akışında yakalamak gibi.

Yalnızca izleyenin belleğinde yer edinen ve sürekliliği olmayan Performans Sanatı’na yakınlaşma ve onu seçme sebepleriniz nelerdi?

Kendimle, bedenimle kurduğum bütünlüğü, bir şeylere karşı hiç oluşmayan aidiyetlik hissini oldukça sert, filtresiz, çıplak şekilde sorgularken bedenimle doğrudan ilişki kurmanın aslında nasıl ağır olduğunu farkettim. Korkutucu. Aynı zamanda tamamen benden gelen. Benden gelenle yüzleşmek ve bunu insanlarla aynı anda yaşamam ya da yaşayamamam.

Algıyı parçalamak. İzleyen, performansı nasıl almak istiyorsa, kendini o ana istediği şekilde açar. Çok sevdiğim bir performans sanatçısı var ve birlikte çalışırken, bir performansı izlerken, performans yaparken pek çok anda gözlerini kapatır.

You Are Half Water, Gülhatun Yıldırım

with Performistanbul

artnivo.com project space, Istanbul, 2016

Siz performanslarınızı genelde kayıt altına alıyorsunuz, kayıt etmek performans sanatçılarında sık görülen bir davranış.  Artık videolar da performans sanatı eserine dahildir diyebilir miyiz? Dokümantasyon önemli midir sizin için?

Aslına göre çok daha donuk kalsa da kaydedilmesini önemsiyorum. Her şeyin her zaman kaydedilmesi çok hoşuma gitmiyor ve nedense doğru da gelmiyor ama genelde kayıt altına alınıyor. Performans videosu, fotoğrafı da bir şekilde sanat eserine dahil.

Performanslarınızın her zaman bir konsepti, teması oluyor mu? Ve bir performansın sonuca erdiği nokta ne oluyor, buna nasıl karar veriyorsun?

Genelde bir konu üzerine şekilleniyor.

Performansın ne zaman biteceği benim için her zaman ucu açık bir nokta. Nerede sonlanacağını az çok önceden düşünsem de performans kendi içinde, orada başka bir güçle, hiç tahmin etmediğim, düşünmediğim o anlara geliyor. Bunun açıklaması güç benim için.

En son Londra'da yılda iki kez gerçekleşen "Razzmatazz" adında bir performans etkinliğinden davet aldım ve performanslar inanılmaz bir şapelde yapıldı. Performansımı şapel içerisinde yapıp bitirmeyi düşünürken, kendimi önce şapel bahçesinde ilerlerken, sonra şapelin hattında ana yolda yürürken buldum. Hipnoz değil, başka bir şey değil. O an orada, her şeyin fazlasıyla açık ve güçlü olmasıyla ilgili. Neler olduğunu bazen anlayamadığımı ve bunun çok da önemli olmadığını farkettim.

Unconnected, performance, ODTÜ Forest - Ankara, Turkey, February 2015

Geçtiğimiz yıl Pi Artworks’te John Everett Millais’ın ‘Ophelia’ adlı tablosunu canlandırdığınız etkileyici bir performans sergilediniz. Bu performansa herhangi bir hazırlanma süreci, prova gerçekleştirmediğinizi okumuştum. Bir performansın düşünsel arka planı, nasıl olacağına dair imajların oluşması, performansa hazırlanma süreciniz nasıl oluyor?

Bu soru çok iyi oldu çünkü aslında o performans görsel açıdan benzer olsa da,  bir "Ophelia" tablosu değil. Ophelia'yı canlandırmadım, yüz ifadesiyle ilişki kurmuştum. Donuk, sakin. Uykuya dalmak üzere olan. Uyuyan. Ölmek üzere olan. Her şeyi geride bırakıp suda öylece yatan.

Water, Gülhatun Yıldırım
curated by : Simge Burhanoğlu (Performistanbul)
performance durational: 135 min
March 2016, Pi Artworks, Istanbul ©Nazlı Erdemirel

Performanslarınızı sadece bir galeride değil, kalabalığın yoğun olduğu caddelerde de gerçekleştiriyorsunuz. Performansınızı gerçekleştirirken ya da öncesinde karşılaştığınız sorunlar neler oluyor, tepkiler oluyor mu?

En çok hatırladığım Ankara ayazı! Ankara'daydım. Kendime çizdiğim rotanın başlangıcı TBMM binasıydı. Kızılay Meydanı da vardı. Bitiş TDK binası. Birkaç detay dışında arkadaşım performansı uzaktan çekiyordu. Güven Parkı'ı çevreleyen polisler kamerayı alıp bazı görüntüleri silmişti.

Caddelerde ilerlerken insanlar ya çok meraklı ya da küfrü basıp geçiyorlar. Özellikle geri yürüdüğüm performansta, bana bir şey olacağından endişelenen insanların tepkileri çok tuhaftı.

TBMM'den TDK'ya, Kamusal Alanda Sanat ve Tasarım Sergisi, Başkent Üniversitesi, Nisan 2015

2015’te gerçekleştirdiğiniz “Tıpkı Eskisi Gibi” isimli performansınızda İstiklal Caddesi’ni bir baştan bir başa geriye doğru adımlıyorsunuz. Bugün bu performansı izlediğimde cadde üzerinde birçok şeyin değiştiğini görüyorum. Hafızayı geriye doğru akıtmak o gün de geçerliyken, şu an ben bu videoyu izlerken caddenin eski halinde yürümüş oluyorum. Yaptığınız işlerde mekan ve bellek ilişkisini göz önünde bulunduruyor musunuz? Bu işlerin toplumsal bir hafıza oluşumuna katkı sağladığını düşünüyor musunuz?

"Tıpkı Eskisi Gibi" benim çocukken "geri geri yürüme" eylemini bir oyun haline getirdiğim ve yıllar sonra bu oyunu İstiklal Cadddesi gibi hepimiz için belki de fazla duygusal olan bu alana taşıyıp eksilen ve kaybolanları aradığım, bu oyunla her şeyin tıpkı eskisi gibi olup olamayacağını denediğim bir performans. Oyun, bu bellekle nasıl oynanır? Ne hissettirir? Meydandan Tünel'e geri geri yürümek bilinci nasıl etkiler? Performans sonunda, oyun bittiğinde hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığını anladım.

https://vimeo.com/198579115

Bedenin bazen kendine, bazen de mekana karşı koyduğu performanslar oluyor. Bugüne kadar sizi en çok zorlayan performansınız hangisi oldu?

Performanslar oldu. Üç gün, günde sekiz saat, yüzümle dört parmak mesafe olan bir platformun altında yattığım performans, suyun içindeki hareketsizliğim, ormandaki dört tarafı kapalı bir havuza ağaçlar arasından olta atmaya çalışmam, Ata Doğruel'le bir ormanda iki ayrı uca gidip rüzgara ve kafamızı böcekler kaplamasına rağmen slow walk yapışımız. Belki en zoru bir duvarla aramda mesafe bırakmadan, defalarca bedenime darbe almam.

Gülhatun Yıldırım

Performans Sanatı’na olan ilgimizin yeni yeni artmaya başladığını düşünüyorum. Bu konuda sizin de bir parçası olduğunuz Performistanbul’un bu ilginin artmasında katkısı yadsınamaz.  İçinde bulunduğunuz yapıdan biraz bahseder misiniz?

Performistanbul, yine söylüyorum bu topraklara gelen en güzel şeylerden biri! Platformun kurucusu Simge Burhanoğlu sanatçıların var olan performans projelerini hayata geçirmeyi sağlıyor ya da birlikte üretme, paylaşma, pişirme imkanı sunuyor. Sanatçının performansta kullanacağı materyallere, miktarına, sıcaklığına kadar pek çok şeyi organize edip tüm olasılıkları gözden geçiriyor. Her şeyden önce, beni bu paltforma çeken şey samimiyet. Her şey doğal akışında ilerliyor.

Yalnızca ülke içindeki sanatçılarla ve projelerle ilgilenmiyor, uluslararası iş birlikleri de yapıyor.

Bu sene Mamut Art Project'te sergilenecek işleriniz hakkında bize biraz bilgi verir misiniz? Konsepti nasıl olacak?

"Su" performansımdan biri triptik, toplam 3 fotoğraf sergilenecek. Su da orada fotoğraflarla birlikte, Mamut Art Project boyunca.

Mamut Art Project, 26-30 Nisan 2017 tarihlerinde KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek.

0
9573
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage