08 HAZİRAN, CUMA, 2018

Nesilden Nesile Lanet Mirası

Prömiyerini gerçekleştirdiği Sundance Film Festivali’nden büyük övgülerle ayrılan korku filmi Hereditary (Ayin) bugün vizyona girdi. Split ve The Witch filmlerinin yapımcılarının ses getiren son korku filmi Hereditary’nin yönetmen koltuğunda Ari Aster oturuyor. Film özlediğimiz korku filmlerine dair hafızamızı canlandırıyor ve kültleşmiş korku filmlerine birkaç kilometre taşı ekliyor. 

Nesilden Nesile Lanet Mirası

Başrollerinde The Sixth Sense, Fright Night filmlerinden tanıdığımız Oscar adayı Toni Collette; The Usual SuspectsStigmata filmlerinden aşina olduğumuz ve Altın Küre ödüllü Gabriel Byrne; Milly Shapiro ve Alex Wolff’un olduğu Hereditary, korku ve gerilim dolu bir aile trajedisini odağına alıyor. Graham ailesinin tüyler ürpertici hikâyesine odaklanan filmde, ailenin en yaşlı üyesi olan anneanne Ellen’ın esrarengiz ölümü sonrası kızı Annie (Toni Collette), soyağaçlarının uğursuz ve korkunç detaylarının olduğunu fark ediyor. Aile üyeleri ardı ardına tuhaf olaylar yaşamaya başlıyor ve çabaladıkça soylarında bulunan lanete daha fazla saplandıklarını fark ediyorlar. 

Film, anneanne Ellen’ın ölümü ile bizi karşılıyor ve bir gerilim filmine geldiğimizi unutmadığımız için bu ölümün ardından gelebilecek gizemleri tahmin edebiliyoruz. İlk sekanslarda gösterilen simgelerle zaten bu ipuçlarını toplamamız gerektiğini bize hatırlatıyor ve bu parçaların bir bütünü oluşturacağını bilerek serüvene başlıyoruz. Filmdeki en ilginç karakterlerden biri olan Charlie (Milly Shapiro) gerek fiziksel görünümü gerekse tavırlarıyla en başta gerilimi veriyor. Aslında bu filmdeki sürpriz unsurların en önemlilerinden biri diyebiliriz. Çünkü onun bazı psişik yönlerinin filmi yönlendireceğini umarak bir süre seyre devam ederken beklenmedik ters köşelerle bayrağı başka bir karakter alabiliyor yahut biz öyle sanıyoruz. Genellikle alışık olduğumuz şekilde önce gözlüklü, sarışın, şişko veya olayları en az umursayan kişinin ilk kurban olduğu korku filmlerinin aksine bu klişeyi aşan bir filmle karşı karşıya kalıyoruz. Bir de korku filmlerindeki oyunculukların genellikle üstün körü olduğunu düşünürsek Hereditary’nin bağımsız filmlere yakın duran bir oyunculuk stili olduğunu fark ediyoruz. A24’ün çarpıcı yapımların arkasında olduğunu hatırlayarak bu filme de prodüksiyon açısından tutarlı bir biçimde yaklaştığını görüyor ve bu sebepten sıradan bir korku filmine gelmediğimizi anlıyoruz

Hereditary, yönetmen Ari Aster’ın daha önceki kısa metraj film denemelerinden sonraki ilk uzun metraj filmi ve bu filmde korku ögelerini kullanmak konusunda doğru notaları bulduğu görülebiliyor. Ama bu noktaları bulurken oldukça etki altında kaldığı film boyunca hissediliyor. Her bir sahne sanki daha önceden izlediğimiz bir gerilim ya da korku filminden yama yapılmış gibi. Ya da 90’lardaki korku filmi furyalarını özleyenler için o atmosferi yansıtacak bazı konseptler de barındırıyor. Uyguladığı yöntemler doğrultusunda filminde dramatik bir çatışma yaratmak istediği de anlaşılır olan yönetmenin, karakterler arasında kurduğu bağ oldukça güçlü. Örneğin annenin kızı için kaygılanması, ona gösterdiği hassasiyet ve aynı oranda oğluna da fazlaca anaç tavırları alışık olduğumuz korku filmlerinin dışında. Bu bağlamda filmdeki karakterin başına bir şey gelmesi seyircide şok etkisi yaratabiliyor çünkü onların birbiriyle kurduğu güçlü bağlar sayesinde biz de empati yapıyoruz. Dolayısıyla filmdeki korku ve acıma duyguları doğru bir biçimde formülize edildiği için her sahne sonunda bir katarsis yaşıyoruz. Öte yandan yönetmenin kullandığı açılar, filmin dokusu ve renk seçimleri oldukça tanıdık gelse de sürpriz durumlarla da karşılaştığımızı söyleyebiliriz. Daima akla ilk gelen seçim için endişelendiğimiz sahnelerde çoğunlukla bizim yoğunlaştığımız durumun dışında yeni bir sürpriz yaratıldığı göze çarpan önemli unsurlardan. Bunun da sık sık irkilmemizi ve filmin odağına yeniden yerleşmemizi olanaklı kılan, işe yarar bir teknik olduğunu belirtmek gerekli. 

Hereditary, oyunculuklar açısından değerlendirdiğimizde benzerleri arasında öne çıkan bir film. Toni Collette, performansıyla filmin tüm ritmini üzerinde taşıyan bir oyuncu. Onun giderek kontrolünü kaybetmesi ve artan gerilimi seyircinin üzerine doğru serpiliyor. Birkaç sahnede aşırı panik havası ve uzatılan sekansların, filmin ritmini sarkıttığı dışında göze batan neredeyse hiçbir tutarsızlıkla karşılaşmıyoruz. Altın Küre Ödüllü Gabriel Byrne ise Toni Collette’in o panik havasının yanında o kadar dingin ki asla sakinleşmemizi sağlamıyor. Onun sakin tepkileri bizi daha da geriyor ve hem karakter hem de filmin akıbeti açısından daha da endişelenmemizi sağlayarak merak ögesini sürekli canlı tutuyor. Milly Shapiro aslında hemen her gerilim filmindeki çocuk yıldızın izinden gidiyor ancak cast seçimi bakımından fiziksel görünümü, filmin dokusuna ve anlatmak istediğine yardımcı oluyor. Alex Wolff’un genç bir oyuncu olarak büyük bir yükün altına girdiğini söyleyebiliriz. Çünkü hem beden performansını sürekli korumak hem de yönetmenin istediği yüksek oyunculuk deviniminin karşılığını vermek zorunda. Bu anlamda motivasyonlarını doğru bir şekilde kurduğu filmin başından beri anlaşılabiliyor. Ancak Alex Wolff, filmde daima bir sürpriz unsuru bunu belirtmek gerekli. Tıpkı bilinmeyen ve varlığından bir süre emin olmadığımız ve korktuğumuz şeyler gibi, film boyunca bu konsepte bağlı bir karakter serimi var. 

Hereditary’nin benzerleri olduğunu düşündüğümüz başarılı korku filmlerinden fark yaratacak bir yol izlediğini söyleyemeyiz. Belki önce gözlüklü ve şişko olan ölmüyor yahut oyunculukların oldukça göz doldurduğu görülebiliyor ancak The Sixth Sense, Rosemary's BabyBlair WitchThe Other’s yahut Stigmata gibi filmlere fark atacak bir yenilik ile karşılaştığımız da söylenemez. Yukarıda saydığım sebepler, küçük kilometre taşları olarak okunabilir fakat artık korku filmlerinde ruhani şeyler dışında daha gerçekçi, günümüz insanının korkularının kullanılması çağdaş bir tavır olabilir gibi geliyor. Saydığım filmleri seven seyirci açısından güncel bir varyasyon olarak değerlendirilebilip sevilebilir film ama çığır açıcı bir deneme olduğu da söylenemez. Yine de Hereditary, bu yıl görülmesi gereken korku filmleri arasından sıyrılabilecek bir yapım. 

https://www.youtube.com/watch?v=qz4UXFQaKVQ

0
7078
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle