Türk rock müziğinin köşe taşlarından mavisakal’ın kült albümü Kan Kokusu ve “İki Yol – Senfonik” 2025 Remastered hâlleriyle Tamar Records etiketiyle dijital platformlarda yerini aldı.
İlk kez 1998 yılında yayımlanan bu sert, karanlık ve sarsıcı albüm; yayımlandığı dönemde Türk rock müziğine yön verdi, o günden bu yana ise bir yeraltı klasiği olarak efsaneleşti. 1990’ların başında Tarsus’dan çıkan ve kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanında geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan mavisakal, Kan Kokusu ile sadece müzikal anlamda değil, tematik ve lirik derinliğiyle de döneminin çok ötesinde bir iş ortaya koydu. Grunge, alternatif rock ve heavy metal ögelerini yerel tınılarla harmanlayan albüm; toplumsal çatışmaları, bireysel yabancılaşmayı ve içsel karanlığı büyük bir cesaretle ele aldı.
Albümün en çok ses getiren parçalarından biri olan “İki Yol”, mavisakal’ın ruhunu ve döneminin ruh hâlini kusursuzca yansıtan bir başyapıt olarak öne çıkıyor. Melankolik altyapısı, sert gitar riff’leri ve çarpıcı sözleriyle “İki Yol”, yalnızca bir şarkı değil; 90’lar gençliğinin içsel çatışmasının simgesi hâline geldi.
Noise_Media Art, 2025 yılında üçüncü edisyonuyla 17-21 Eylül tarihleri arasında Yapı Kredi bomontiada’da sanatseverlerle buluşacak.
Piksel. Creative Solutions prodüksiyonu olan Noise, ilk edisyonundan bu yana eşitlikçi ve yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Sanat, teknoloji ve müzik ekseninde disiplinlerarası bir deneyim sunmaya hazırlanan Noise_2025, uluslararası sanatçılar, öncü dijital eserler, interaktif enstalasyonlar, elektronik müzik performansları ve medya sanatının önde gelen isimlerini temsil eden uluslararası galerileri ağırlayacak. Sürükleyici interaktif enstalasyonlar, görsel-işitsel deneyimler, yaratıcı dijital eserler ve elektronik müziğin ana akım dışındaki sesleri, bu yıl da izleyicilere unutulmaz bir atmosfer sunacak. Programın ana başlıkları arasında OI_Music, OI_Focus, OI_Talks ve OI_Education yer alıyor.
Noise_Media Art hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Buket Uzuner’in son 50 yıldır yazdığı öykülerinden oluşan 50 Yılın Toplu Öyküleri, Everest Yayınları’ndan çıktı.
Bu derleme Uzuner'in daha önce yayımlanmış yedi öykü kitabını bir araya getirirken, okurlara yazarın edebi gelişimine tanıklık etme fırsatı sunuyor. Kitapta daha önce hiçbir mecrada yayımlanmamış “Ankara’nın En Güzel Mevsimi” adlı yepyeni bir öyküsü yer alıyor. Ayrıca, “Ayın En Çıplak Günü” adlı öykü kitabında sansürlenen satırların orijinal hâlleriyle yer alması, düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki süregelen duruma anlamlı bir not düşüyor.
“50 Yılın Toplu Öyküleri.
Buket Uzuner’in son 50 yıldır yazdığı öyküler.
50 yıl mı? Bir yanlışlık olmasın? O kadar uzun zaman geçmiş olabilir mi?
O halde, kolumun altında, elyazması bir öykü dosyasıyla Attilâ İlhan’ın o küçücük editör odasına girip, yazdıklarımın yayımlanması için çok zorlu ve uzun mücadeleye başladığımda neredeyse çocukmuşum!
Ve demek ki, şimdi üniversitelilere artık “çocuk” diyecek bir yaşa gelmişim! Şaşırıyorum: O 50 yılın nasıl bu kadar çabuk, hızlı, zor, yorucu, sık sık düşüp yaralanarak, sonra kalkıp yeniden koşmaya başlayarak, kırılarak, dışlanarak, uğraşarak, sansürün her türünden çekinerek, başına “bir şey” gelmesinden endişelenerek, kadın yazar olmanın toplumun her kesiminde kadına yönelik ayrıca fazladan tehlike ve tehditlerini bilerek, devamlı tetikte olarak ve bunlara rağmen o 50 yılın nasıl böyle heyecanlı, canlı, hareketli, neşeli, sevinçli, enerjik, yepyeni fikirlerle dolu geçtiğine şaşırıyorum.
Seviniyorum, her şeye rağmen “Yazmasam ölürüm!” diyen Sait Faik’in yazı soyundan gelip, “Aslolan yaşamaktır,” diyerek “kız neşesi”ni en zor gününde bile yitirmemiş Sevgi Soysal’ın neşe gücünden beslenen, yazmaya adanmış, yazıya, edebiyata âşık bir 50 yıl geçmiş. Umudum, sonuna dek yazarak, okuyarak, okur, düşünür, iyi insanlarla buluşarak, sevdiklerimi kucaklayarak geçecek, yani “işe yaramış bir yaşam”. Bir hayattan zaten başka ne istenir ki…” - Buket Uzuner
Kültür sanatı herkes için erişilebilir kılmayı hedefleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı (İBB Kültür), ücret tarifesinde bir ilki başlatıyor. İBB Kültür’e bağlı mekânlarda bağımsız tiyatrolara pozitif ayrımcılık yapılarak, sembolik bir rakamla kiralamalar yapılacak.
2023 itibarıyla yaz aylarında kültür merkezlerini sahne provaları için ücretsiz açan; Şişli Habitat Sahne ile tüm altyapı ve teknik desteğiyle cüzi rakamlarla tahsis imkânı sunan; tiyatro haritası ve toplu taşıma ekranlarındaki reklamlarla görünürlük projelerini başlatan İBB Kültür, şimdi de ücret tarifesinde özel bir uygulamaya imza atıyor. İBB Kültür’e bağlı mekânlarda, ilk kez bir ücret tarifesinde bağımsız tiyatrolara pozitif ayrımcılık yapılarak ve sembolik bir rakamla (5000 ₺) kiralamaları sağlanıyor. Bağımsız tiyatroların oyunları için kullanabileceği mekânlar arasında; İBB’ye bağlı 12 kültür merkezi, Metrohan, Baruthane ve 2000 ₺ ücretle diğerlerinden daha uygun bir uygulamayla Şişli Habitat Sahne yer alıyor.
İstanbul’daki bağımsız tiyatro toplulukları, 2025-2026 sezonunda da İBB Kültür sahnelerinde oyunlarını sahnelemeye devam edebilecek. Kentin birçok noktasında konumlanmış kültür merkezlerinin ve Şişli Habitat Sahne’nin yanı sıra Metrohan ve Baruthane de bu yıl özel tiyatroların oyunlarına ev sahipliği yapacak. Sadece son bir yıl içerisinde 100’e yakın tiyatro topluluğunun prova ya da oyun sahneleyerek yararlandığı bu iş birliği, yeni sezonda daha fazla sahne ve toplulukla büyüyecek.
Annette Bjergfeldt’in asrın aşkının peşinden umutsuzca koşanların, derin kayıpların acısını yüreğinde taşıyıp yine de hayata bir şans daha vermeye cesaret edenlerin öyküsünü anlattığı Hayat Size Hipopotamlar Verdiğinde, Merve Özcan’ın çevirisiyle hep kitap’tan çıktı.
Utangaç bir ressam olan Esther’in gözünden anlatılan hikâye, aynı çatının altında yeşeren üç kuşağın hayatına dokunurken, okuru Paris’in görkemli opera sahnelerinden St. Petersburg’un eteklerindeki gizemli sirke doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Esther’in büyükbabası Hannibal, Danimarka’nın Amager adasındaki evi satın aldığında, düşlerinde opera aryalarının yankılandığı, bohem ruhların dans ettiği ve aşkla dolu bir yuva vardır. Oysa akrobat eşi Varinka için mucizeler çağı, ilk aşkının bir hipopotamın acımasız çenesine terk edildiği o an nihayete ermiştir. Hannibal’ın aşk ve sanat arayışı ise zamanla torunlarına, ailenin genç sanatçısı olma unvanı için kıyasıya yarışan ikizler Esther ve Olga’ya miras kalır.
“…İlk başta hayalini kurduğunuz fil yerine, teselli ödülü olarak hipopotam alırdınız. Büyük, çılgınca hayaller yıkanınca küçülürdü. Hipopotamlarla mevcut durumu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır ve sahip olduklarınıza biraz umut aşılamak için çaba harcardınız. Hayat, etrafa saçma sapan şeyler yayan ama aslında sadece arkadaş olmak isteyen hipopotamlarla doluydu.”
José González, Garanti BBVA Genç Konserleri kapsamında 25 Eylül’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde konser verecek.
Minimalist folk müziğin önemli isimlerinden José González, 2021 yılında Local Valley albümüyle çok dilli ve derin bir müzikal yolculuğa imza attı. González, gitar kullanımındaki kendine özgü eşsiz fingerpicking tekniği ve duygulu sesiyle sahnede unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor. Royal Albert Hall gibi prestijli salonlarda gerçekleştirdiği performanslarla dünya çapında milyonlarca kişiye ulaşan sanatçı, “Crosses”, “Heartbeats”, “Stay Alive”, “Teardrop”, “Line of Fire” ve “Down the Line” gibi hitlere imza attı.
José González konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Galeri 77, yazın enerjisini ve ışığını sanatla buluşturan “Gündönümü” başlıklı sergisini, 23 Ağustos’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
“Gündönümü” başlıklı yaz sergisi, zamanın döngüsünü, ışığın gücünü ve dönüşümün simgesini izleyiciye sunuyor. Güneşin en tepede olduğu yaz gündönümünün ışığı altında, eski kültürlerin hasat ve yenilenme kutlamalarının çağrıştırdığı bu sergi; Mutlu Aksu, Narek Arzumanyan, Roman Babakhanian, Hakan Çınar, Vahram Davtian, Gago, Sedat Girgin, Sam Grigorian, Edgar Grigoryan, Hakan Gürbüzer, Vav Hakobyan, Sarkis Hamalbashian, Mehmet Resul Kaçar, Mesut Karakış, İlker Kayalı, Taron Marukyan, Sergey Narazyan, Armén Rotch ve Kirkor Sahakoğlu’nun birbirinden çarpıcı eserleri aracılığıyla izleyiciyi dönüşümün ve yenilenmenin izlediği bir yolculuğa çıkarıyor. Sergideki eserler, yazın doğasına uygun bir şekilde yeniden yorumlanıyor; gündönümünün ışığında izleyiciyle buluşuyor. Soyut sanatın farklı yorumları, figüratif ve sürreal dünyalar, renklerin ve formların akışkan geçişleriyle birleşerek serginin dinamizmini güçlendiriyor. Geçmişle şimdi arasında köprü kurarak klasik geleneği çağdaş bir bakışla yeniden yorumlayan eserler, izleyiciyi zamanın ve ışığın döngüsüne davet ediyor.
Troya kazı başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan’ın Homeros’u merkeze yerleştirerek İlyada ile Odysseia’yı tüm edebi ve yapısal özellikleriyle analiz ettiği çalışması Homeros, Doğan Kitap’tan çıktı.
Aslan’ın çalışması, Homeros’un neden okunması gerektiğini örneklerle anlatıyor. Aslan, “İlyada ve Odysseia destanları kahramanlık öykülerinin yazıya geçirilmiş halleri mi, yoksa Homeros’a ait özgün eserler mi?” sorusunun peşinden üç bin yıllık bir iz sürme yolculuğuna çıkıyor. Homeros’un yaşam dünyasını aydınlatıyor, eserlerine giriş niteliğinde bir bakış sunuyor, birçok şaşırtıcı unsuru gün yüzüne çıkarıyor. Okuru Homeros ve destanlarının kahramanları Hektor, Akhilleus, Helene ve Odysseus ile buluşturuyor. Destanların izini sürerek antikçağın en ünlü şairinin üzerindeki gizemi kaldırıyor ve kadim “Homeros Sorusu”na yeni cevaplar veriyor.
Galeri Bosfor, Karaköy’deki yeni mekânını “Kölemen 7” başlıklı sergi ile açtı. Galeri, adını bulunduğu sokaktan alan “Kölemen 7” başlıklı grup sergisini 23 Ağustos’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
Yeni mekân, biri galeri ofislerine, diğeri ise tamamen sergi alanına ayrılmış birbirine bağlı iki tarihi binadan oluşuyor. Galerinin kurucu direktörü Gökşen Buğra’nın küratörlüğü üstlendiği “Kölemen 7” sergisi, zengin bir sanatçı seçkisini bir araya getiriyor. Sergide; Burcu Erden, Mithat Şen, Erman Özbaşaran, Olgu Ülkenciler, Ahmet Çerkez, Yasha Butler, Ilgın Seymen, Funda Susamoğlu, Barış Göktürk, Işıl Kapu’nun eserlerinin yanı sıra, Galeri Bosfor’un programına yeni katılan sanatçılar Eda Soylu, Betül Kotil ve Fransız fotoğraf sanatçısı Laurent Champoussin’in çalışmaları yer alıyor. Heykel, rölyef, seramik, fotoğraf ve resim gibi çeşitli disiplinlerdeki eserler, mekânın mimari ruhuyla uyum içinde çağdaş ifadeler sunuyor.
“Kölemen 7”, ziyaretçileri Karaköy’ün kesişim noktasında geçmiş ile şimdi, beden ile mekân, sanat ile yaşam arasında bir diyaloğa davet ediyor.
Adres: Kemankeş Karamustafa Paşa Mah. Kölemen Sok. No:7 Beyoğlu/İstanbul
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi ve sanatçı Selçuk Artut’un geometri sanatının medya sanatıyla ilişkisini derinlemesine incelediği kitabı Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler: Sanat İçin Kodlama, Nesin Yayınları tarafından yayımlandı.
Kitap ilk olarak 2023 yılında New York’ta İngilizce olarak yayımlandı. Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler, yüzyıllardır süsleme ve düşünsel arayışın görsel dili olan geometrik desenlere disiplinlerarası bir bakış açısı sunuyor. Tarihsel motifleri sadece estetik objeler olarak değil, hesaplamalı yaratıcılık ile yeniden üretilebilecek dinamik yapılar olarak ele alıyor. Bu özelliğiyle sanat tarihi anlayışına yeni bir boyut katan eser, geometri sanatının medya sanatıyla ilişkisini derinlemesine inceliyor. Kitap, yaratıcı kodlama yöntemleriyle desteklenen uygulamalarla okuyucuyu aktif bir üretici olmaya teşvik ediyor. Tüm geliri eğitime destek vermek amacıyla Nesin Vakfı’na bağışlanan Yaratıcı Kodlama ile Geometrik Desenler: Sanat için Kodlama’daki yöntemler ve örnekler matematiğin görsel potansiyelini keşfetmek isteyen herkese ilham verecek.
Kitap hakkında detaylı bilgiye www.nesinyayinevi.com adresinden ulaşabilirsiniz.