GÜNDEM
  • 06-10-2024

    Moda Sahnesi’nin Kemal Aydoğan yönetimindeki yeni Shakespeare yorumu Macbeth, 9, 10, 11 ve 12 Kasım’da tiyatroseverlerle buluşacak.

    Kemal Aydoğan’ın yönettiği Macbeth’in sahne tasarımını Bengi Günay, ışık tasarımını İrfan Varlı, müzik ve ses tasarımını Mustafa Avcı üstleniyor. Macbeth rolünde Barış Atay’ın, Leydi Macbeth rolünde ise Ezgi Çelik’in yer aldığı oyunda onlara Aybanu Aykut, Deniz Elmas, Melek Ceylan, Gözde Kısa ve Özge Öztürk eşlik ediyor.

    “Glamis’tin, şimdi Cawdor oldun, bu gidişle sana vaat edileni de olursun ya, benim asıl korkum senin tabiatın; kestirmeden gitmeye yanaşmayacak kadar insaniyet sütüyle karılmış hamurun. Gözün yüksekte olmasına yüksekte, hırs da eksik değil sende ama bu istediğini elde edecek fenalık yok içinde. Yükselmeye can atıyorsun ama elim de kirlenmesin, diyorsun; hakkın olmayana göz koyuyorsun hem, hem de ihanetten kaçıyorsun.”

    9, 10, 11 ve 12 Kasım’da Moda Sahnesi’nde sahnelenecek Macbeth’in biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    703
  • 06-10-2024

    Işık Güner’in Dünya’nın zengin bitki örtüsünü konu aldığı kitap, kısa film ve sergi üçlemesinden oluşan “Habitat” başlıklı projesinin sergisi, 19 Ekim-1 Kasım tarihleri arasında Rize-Çamlıhemşin’de bulunan Çinçiva Okul binasında sanatseverlerle buluşacak.

    Işık Güner’in biyoçeşitliliğin zenginliği, önemi ve yok oluşu üzerine odaklandığı kişisel sergisi “Habitat”, sanatçının dünyanın çeşitli coğrafyalarında peşinden koştuğu yabani bitkileri resmettiği yapıtlarını bir araya getiriyor. Sanatçı sergisinde, doğal habitatların yok olma tehlikesine dikkat çekmek ve korunmaları gerektiğini görsel ve duyusal bir deneyimle izleyiciye aktarmayı amaçlıyor. Sanat dünyasında doğa ve bilimin zarif bir birleşimi olarak kabul edilen bitki resimleri, Işık Güner’in suluboya resimleriyle doğayı en saf hâliyle gözler önüne seriyor. Sergi, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde doğal bitki örtüsü olarak yetişen nadir bitkilerin titizlikle detaylandırılmış bilimsel temsilleriyle dikkat çekerken, izleyiciyi Peru’nun yağmur ormanlarından, kurak çöllere, Himalaya’nın yüksek zirvelerinden, Japonya’nın orman bitkilerine kadar birçok habitatta yolculuğa çıkarıyor.

    Işık Güner’in her bir yapıtı, bitkilerin tam boyutlarını ve gerçek renklerini birebir yansıtıyor. Dikkatle detaylandırılmış bilimsel temsilleriyle sergide yer alan Türk navruzu (Iris caucasica M.Bieb. subsp. turcica) , Van kurtkulağı (Iris polakii f. barnumiae), Ayıgülü (Paeonia mascula (L.) Mill. subsp. mascula) gibi türlerden oluşan bu seçki, izleyicilere Türkiye’nin zengin bitki örtüsünün estetik ve bilimsel değerlerini keşfetme fırsatı tanıyor.

    Yönetmenliğini Recep Akar’ın yaptığı, “Habitat” projesinin parçası olan performans filmi ise, farklı ülkelerden sanatçıların resmettiği bitkilerin desenlerinden oluşan kostüm eşliğinde, koreograf Ebru Cansız’ın özel tasarladığı solo dans koreografisi sergide ilk kez izleyiciyle buluşacak. Güner, performans filminde doğal yaşamın güzelliğini ve tehlikesini aynı anda vurgulayarak, izleyicilere anın ne kadar kısa sürede değişebileceğini hatırlatıyor.

    ​“Habitat” projesinin kitabı, Güner’in bu bitkilerin yaşadığı eşsiz coğrafyalara yaptığı yolculuk hikâyelerini ve farklı ülkelerden yazar ve ressamların katkılarıyla zenginleşiyor. Işık Güner, 2016 yılından bu yana Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğusu’nda yaptığı arazi çalışmaları sonucunda resmettiği birçok bitki türünü içeren bu kitapta, özellikle uzun yıllardır peşinde olduğu “süsen” türlerine de yer veriyor. Kitap, doğal yaşamın çeşitliliği ve korunmasına dair derinlemesine bir bakış sunarken, birden çok yazarın katkısıyla sanat ve bilim arasındaki kesişim noktasında yeni bir perspektif açıyor.

    0
    0
    835
  • 06-10-2024

    Cansu Canseven’in yayına hazırladığı, editörler ile birlikte bolca editörlüğü, editörlerin sorunlarını konuştuğu kitabı Editörlük Zor Zanaat: Editörlerle Söyleşiler, Notos Kitap’tan çıktı.

    Canseven kitabı Ayşegül Utku Günaydın, Cansu Canseven, Cem Akaş, Cem Alpan, Murat Yalçın, Mustafa Çevikdoğan, Nazlı Berivan Ak, Savaş Kılıç, Selahattin Özpalabıyıklar, Semih Gümüş, Sevengül Sönmez, Tanıl Bora’yla yaptığı söyleşilerle hazırladı.

    “Özneler değişir, sorunlar pek değişmez bu sektörde. Tam da bu sebeple farklı özneleri de konuşmak gerekiyor. Biz fitili “editör” üzerinden ateşleyelim, devamında başka fitiller ateşlenir, en nihayetinde belki yayıncılığa bir meşale yakarız, belli mi olur?”

    0
    0
    735
  • 05-10-2024

    Mark Ravenhill’in yazdığı ve Mert Öner’in yönettiği Tiyatro.Zip yapımı Havuz (Su Yok), 17 Ekim’de DasDas’ta, 12 Kasım’da Zorlu Studio’da tiyatroseverlerle buluşacak.

    Geçtiğimiz sezon DasDas’ta sahne alan ve oyuncu rahatsızlığı sebebiyle sezona erken ara veren Havuz (Su Yok) oyununda, nefretin ve ölümün içinden sanatla sıyrılmaya çalışan dört sanatçı ve karşılarına çıkan bir fırsat, seyirciyi sürükleyici bir hikâyenin içine çekiyor. Oyunda Adil İrfanoğlu, Ata Şimşek, Oğuzhan Aksu ve Umur Berk Seven rol alıyor.

    Yaşam ve ölüm, ıstırap ve başarı, aşk ve nefret, kaderimizi şekillendiren gizemli güçler, kendi kendini sorgulayan, kendini haklı çıkaran, kendi kendini yaralayan dört sanatçı. Hepsi bir havuzun etrafında şimdi.”

    Tiyatro.Zip’in ilk oyunu Havuz (Su Yok), Olmadı Kaçarız yapımcılığında 17 Ekim’de DasDas'ta ve 12 Kasım’da Zorlu Studio’da izleyici karşısına çıkacak. Oyunun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    Künye:
    Yazan: Mark Ravenhil
    Yöneten: Mert Öner
    İkinci Yöneten ve Hareket: Şirin Kılavuz Uşun
    Çeviren: Anılcan Beydilli
    Oynayanlar: Adil İrfanoğlu, Ata Şimşek, Oğuzhan Aksu, Umur Berk Seven
    Yardımcı Yönetmen: Berfin Gümüş
    Dekor: Cem Yılmazer
    Işık: Yasin Gültepe
    Kostüm: Tuba Geçgel
    Müzik: Arkadaş Deniz Koşar, Mekin Sezer
    Proje Asistanı: Sultan Ahmet Çakır
    Işık Operatör: Uğur Yıldız
    Afiş: Gizem Aydın
    Fotoğraf: Ayşegül Karacan
    Koordinatör: İrem Sumru Yaşar
    ​Yapım: Olmadı Kaçarız

    0
    0
    801
  • 05-10-2024

    SAHA, Türkiye genelinde görsel sanatlar alanında çalışan bağımsız sanat inisiyatiflerinin program, sergi ve yayın projelerini desteklemek amacıyla kurduğu SAHA Sürdürülebilirlik Fonu için başvurular 13 Ekim’e kadar devam ediyor.

    SAHA, SAHA Sürdürülebilirlik Fonu’nun 2025 yılı için açık çağrıda bulunuyor. Fona önceki yıllarda başvurmuş ve destek almış inisiyatiflere de açık olan çağrı için başvurular 13 Ekim tarihine dek kabul edilirken, sonuçlar Kasım ayı sonunda açıklanacak. SAHA, her biri 120.000 TL’ye kadar yıllık fon sağlanması hedeflenen 10-12 bağımsız sanat inisiyatifinin birbirleriyle bağlantı geliştirmesine de katkıda bulunmayı amaçlıyor.

    Başvuru şartları:
    - Türkiye içinde güncel görsel sanatlar alanında kâr amacı gütmeyen, ticari faaliyet göstermeyen, bağımsız ve kolektif bir yapı olması,
    - Sergilerini veya ilgili programlarını yürüttüğü bir mekâna ya da sürekli bir çevrim içi mecraya sahip olması,
    - Güncel görsel sanatlar alanında 2025 yılı boyunca düzenli olarak halka açık ve ücretsiz etkinlik, sergi veya programlar sunması.

    Başvuru belgeleri: 
    - İnisiyatifin başvuru amacını açıklayan niyet mektubu (300 kelime)
    - İnisiyatif ve programları hakkında yayımlanmak üzere 2 görsel ve Türkçe-İngilizce bilgi (her biri 250-300 kelime)
    - 2025 yılı için inisiyatifin planladığı program ve takvimi, 
    - Varsa geçmiş 2 yıllık programı hakkında bilgi ve 3 fotoğraf.
    - İletişim bilgileri: İnisiyatifin veya inisiyatif temsilcisinin adresi, e-posta, cep telefonu, varsa web sitesi ve sosyal medya kanalları.

    - Tüm belgelerin “SAHA Sürdürülebilirlik Fonu 2025” konulu bir e-posta ile tek bir PDF formatında ve 5 MB dosya boyutunu aşmayacak şekilde e-posta eklentisi olarak application@saha.org.tr adresine gönderilmesi gereklidir.

    ​SAHA Sürdürülebilirlik Fonu hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    909
  • 05-10-2024

    Mark G. E. Kelly’nin yeni normatif düzenin politika, sağlık ve cinsellik gibi alanlardaki tezahürünü derinlemesine incelediği kitabı Bugünün Normali-Uyum Olarak Bireycilik, Utku Özmakas’ın çevirisiyle Kolektif Kitap’tan çıktı.

    Yirminci yüzyılın ortalarında Batı toplumlarında normlar, toplumsal düzenin işleyişinde merkezi bir rol oynamaya başladı. Normallik bireylerin davranışlarını denetleyen bir iktidar mekanizmasına dönüşerek, geleneksel davranış kalıplarına uyum olarak tanımlandı. Ancak bu normatif düzen zamanla, eski sınırlara başkaldıran ve bireyci kendini gerçekleştirmeyi temel alan yeni bir normatif düzene bıraktı yerini. İronik bir biçimde bireycilik ve konformizm karşıtlığı, yeni bir zorunluluk haline geldi.

    ​Kitap okuruna günümüzün normalini sorgulamaya ve anlamaya yarayan entelektüel araçları sunarken modern çağda ortaya çıkan “normal” kavramının nasıl şekillendiğini ve bu kavramın tarihsel dönüşümünü inceliyor.

    0
    0
    639
  • 04-10-2024

    Ödüllü kısa filmleri ve 2020’de yönettiği Hayalimdeki Sahneler belgeseliyle tanınan Metin Akdemir’in ilk uzun metraj film projesi Üç Dilim Kek için fonlama kampanyası başlatıldı.

    Yönetmen, sanatçı ve küratör Metin Akdemir’in yazıp yöneteceği ve İstanbul-İzmir-Berlin üçgeninde yaşanan kuir bir aşk hikâyesine odaklanan filmin pre-prodüksiyon hazırlıkları için yürütülen kampanyaya gofundme üzerinden ulaşılabiliyor. Çocuklukları İzmir’de birlikte geçmiş ve yıllar sonra bir rastlantı sonucu İstanbul’da karşılaşan iki arkadaşın geçmişten kalan ama söylenmemiş aşklarının çarpışmasını konu alan film, “Aşkın cinsiyeti yoksa aşkı yaşayacak insanların cinsel yönelimleri ve kimliklerinin de olmasına gerek yok” mottosuyla yola çıkıyor. İzmir, İstanbul ve Berlin’de çekilmesi planlanan filmin, bütçe hedefi ise 7500 Avro olacak.

    Metin Akdemir, Ben Geldim Gidiyorum (2011) ve Küpeli (2013) gibi ödüllü kısa filmlerinin yanı sıra 2020’de çektiği Antalya, İstanbul, Saraybosna ve IDFA gibi çok sayıda festivalde gösterilen belgeseli Hayalimdeki Sahneler ile tanınıyor.

    “Umut ve Limon, İzmir’de aynı apartmanda büyümüş çocukluk arkadaşlarıdır. Araya yollar ve yıllar girmiş iki arkadaş, 10 yıl boyunca görüşmemiştir. Berlin’de yaşayan Umut, bir gün rastlantı sonucu İstanbul’da Limon ile karşılaşır. Umut, Limon’a olan düşkünlüğüyle onu Berlin’e taşınmaya ikna eder ama ikna edilmesi gereken bir anneanne vardır. Ve İstanbul’dan İzmir’e, oradan da Berlin’e uzanan yolculukları başlar.”

    0
    0
    709
  • 04-10-2024

    Serkan Sarıer’in “Hubris” başlıklı kişisel sergisi 9 Kasım’a kadar PİLEVNELİ Dolapdere’de sanatseverlerle buluşuyor.

    Serkan Sarıer’in “Hubris” sergisi kimlik, aidiyet ve yabancılaşma temalarını araştırarak, toplumda “öteki” olarak konumlanan bireylerin sosyal baskılarla nasıl başa çıktığını ele alıyor. Kelime anlamıyla “hubris” aşırı kibir veya gurur anlamına gelen, genellikle felakete yol açan bir kavram. Ancak Sarıer’in yorumunda, bu terim klasik köklerini aşarak toplumsal normlara karşı direnişin güçlü bir metaforu olarak kullanılıyor. Formların kendilerine yüklenen beklentilerle nasıl yüzleştiğini ve Sarıer’in kendini ifade etme arayışında yaşadığı yabancılaşma riskini nasıl göze aldığının bir etüt çalışmasını izleyiciye sunuyor.

    ​“‘Hubris’ kelimesinin etimolojik kökenleri Antik Yunan’a dayanır; genellikle kendine aşırı güvenden kaynaklanan küstahlık olarak tanımlanır, özellikle tanrılara karşı işlenen bu tür eylemler ciddi sonuçlarla cezalandırılırdı. İkarus ve Prometheus gibi mitolojik karakterler bu fikri somutlaştıran başlıca figürlerdir; onların sınırları aşma girişimleri trajik sonuçlarla karşılaşmıştır. Ancak ‘Hubris’ sergisinde Sarıer, bu kavramı geleneksel anlamının ötesine taşıyarak, dışlanmaya karşı verilen bir yanıt olarak yeniden yorumlar. Eserlerinde, meydan okumayı kaderi sorgulayan bir hareketten ziyade, hayatta kalmak için gerekli ve cesur bir eylem olarak ele alır. Etnisite, cinsiyet veya cinsellik gibi kimliklerinin toplumsal normlarla çatıştığı bireyler için bu baskılara direnmek, bir geri kazanım eylemi hâline gelir. Sarıer’in eserleri bu bağlamda marjinalleştirilen bireylerin riskleri göze alarak var olma haklarını savunma cesaretini ve direncini kutlar. ‘Hubris’teki her bir eser, kırılganlık ve meydan okuma anlarını yakalayarak, toplumsal normlara meydan okumanın bir kibir eylemi değil, dışlayıcı bir dünyada hayatta kalmanın temel bir unsuru olduğunu derin bir şekilde düşünmeye davet eder.

    0
    0
    711
  • 04-10-2024

    Louis-Ferdinand Céline’in bugüne dek dilimize çevirisi yapılmayan, kimilerine göre yazarın ilk yapıtı olan Semmelweis, Ayberk Erkay’ın Fransızca aslından çevirisiyle Jaguar Kitap’tan çıktı.

    Kitabın başkahramanı, Kurt Vonnegut’un “Gerçek bir modern kahraman fikri… Semmelweis, benim kahramanım” dediği Ignaz Philipp Semmelweis “Antisepsi’nin Babası” olarak bilinir. Semmelweis; Pasteur’den yaklaşık kırk yıl önce, bulaşıcı hastalıklara mikroorganizmaların sebep olduğunu, kadın doğum koğuşlarındaki lohusa hummasının sebeplerini gözlemlerken keşfetmiş bir tıp doktorudur.

    ​Semmelweis, keşfinin gereklerini, insanlığın yararı için derhal ve yaygın bir biçimde hayata geçiremez. Mesleki hırs ve çekişmeler, saygın doktorların seçkinciliği ve dar görüşlülüğü Semmelweis’a engel olur. İnatçı, sabırsız, hatta saldırgan bir karaktere sahip Semmelweis tıp camiasının baskı ve yok saymalarını kaldıramaz ve bir akıl hastanesinde can verir. Tartışmalı ve trajik yaşamöyküsü, ölümünden altmış yıl sonra, tıpkı Semmelweis gibi hekim adayı olan Louis-Ferdinand Céline tarafından bitirme tezi olarak kaleme alınır.

    0
    0
    812
  • 04-10-2024

    Önder Şengül’ün yazıp yönettiği ilk uzun metraj filmi Balinanın Bilgisi, prömiyerini Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yapacak.

    Uzun yıllardır sinema ve dizi dünyasında aktif olarak yer alan görüntü yönetmeni Önder Şengül’ün yazıp yönettiği Balinanın Bilgisi filminin ekip katılımlı galası 8 Ekim 2024 Salı akşamı saat 19.00’da Atatürk Kültür Merkezi Aspendos Salonu’nda; diğer gösterimleri ise 9 Ekim 2024 Çarşamba günü 14.15’te Migros AVM Paribu Cineverse Salon 8’de ve 10 Ekim 2024 Perşembe akşamı 21.30’da ÖzdilekPark Antalya Cinetime Salon 2’de gerçekleşecek. Muğla’nın bir dağ köyünde yaşayan hamile bir kadın ile köyün muhtarı ve onun ailesi arasındaki gerilime odaklanan film, bir kadının, doğanın yardımıyla kendi gücünü keşfetme yolculuğunu anlatıyor. Çoğu kırsala yerleşmiş sinemacılardan oluşan bir ekiple ve çok az teknik ekipmanla Muğla’da çekilen Balinanın Bilgisi’nin başrollerini Özge Cevher Yüksel ile Şamil Kafkas paylaşıyor.

    Önder Şengül, yıllar önce hikâyesini dinlediği bir Yörük kadınından ilham alarak yazdığını söylediği senaryoyu eko-feminizm ve alegoriyle harmanlıyor. Doğanın da tıpkı kadın ve toplum gibi erkek egemen kültürün baskısı altında olduğunu ifade eden yönetmen, eril ile dişili dengeye oturtarak yaşama ve doğaya yeniden bir uyum getirmenin yolu olduğunu; insanın, içindeki gücünü doğanın yardımıyla keşfetmesi ve ortaya çıkarmasıyla bu yolun açılabileceğini vurguluyor. Balinanın Bilgisi, Muğla’nın bir dağ köyünde yaşayan dokuz aylık hamile Yörük kızı Gülsüm ile köyün muhtarı Âdem ve ailesi arasındaki gerilimi işliyor. Muhtarın kurduğu bu düzende, köydeki tüm erkekler başka şehirlerdeki madenlerde çalışmaya gönderilirken, Gülsüm’ün var olan sisteme karşı çıkmasından doğan bu gerginlik psikolojik bir savaşa dönüşüyor.

    Asım Anıl Dizdar’ın destekleyici yapımcı, Enis Özkul’un ortak yapımcı olduğu Balinanın Bilgisi’nde görüntü yönetmenliğini Murat Has, sanat yönetmenliğini Bahar Murat yapım koordinatörlüğünü ise Ayça Bozkurt Atioğlu üstleniyor. Filmin müzikleri ise Serkan Polat öncülüğünde, Özgür Alper ve Pınar Bayrak’ın imzasını taşıyor.

    ​Henüz senaryo aşamasındayken İngiltere Kadın Platformu’nun (WPUK) dikkatini çeken Balinanın Bilgisi, WPUK Kurucu Başkanı Nilgün Yıldırım organizatörlüğünde ve iletişim danışmanı Cihanfer Özgür’ün katkılarıyla bir sosyal sorumluluk ve farkındalık projesine ilham oldu ve aynı isimle İngiltere, İstanbul ve İzmir’de gerçekleşen üç önemli lansmanın içeriğine kaynak oluşturdu. Acı Biber Film Yapım prodüksiyonu Balinanın Bilgisi, Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin ardından yurt içinde ve dışında festival yolculuğuna devam edecek.

    0
    0
    902
DAHA FAZLA
Geldanlage