GÜNDEM
  • 12-09-2025

    Polat Özlüoğlu’nun bireysel hafıza ile toplumsal belleğin kesişiminden doğan bir hikâye anlatan ilk romanı Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar, İthaki Yayınları’ndan çıktı.

    Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar yalnızca bir roman değil, yakın tarihin onarılması güç travmalarını en sert hâliyle belgeleyen edebi bir kayıt olarak çıkıyor okurun karşısına. Özlüoğlu; kırılgan üslubuyla ortak hafızadaki işkencelere, kayıplara, yarım kalmış hayallere ayna tutuyor.

    Bir kadın... Adı Meşhur. Çocukluğu kimsesizlikle, gençliği yasaklı yıllarla, kadınlığı suskunlukla örülmüş bir hayat yaşadı. Karanlığı, yalnızca meydanlarda değil zihinlerde de derin izler bırakan 12 Eylül 1980 darbesi, onu uzun yıllar bir gölge gibi takip etti. Ancak sığındığı peruk dükkânında yalnızlığından sıyrılarak hem hayata tutundu hem de görünen görünmeyen, yas ve korkularının ağ tuttuğu onca yarasını örttü.

    “Bütün hikâyeler birbirine benziyordu. Bütün filmler aynı hikâyeyi anlatıyordu. Sanki hepsini aynı adamlar yapıyordu. Hepsinin faili aynı kişilerdi. İşkencelerin şekli şemaili bile aynıydı. Bütün kötü adamlar birbirine benziyordu. Yaşanan acılar da, açılan yaralar da, kırılan, dağılan kemikler de, kanayan dudaklar da aynıydı. Ölüler bile birbirine benziyordu. Kurbanların çektiği acılar değişmiyordu. Acı yuva yapıyordu içlerine. Kimliksiz, benliksiz, aidiyetsiz bir ortaklık vardı yaşananlarda. Kıyamet bu muydu? Herkesin birbirinin aynı olması mıydı? Herkesin birbirine benzemesi miydi?”

    0
    0
    762
  • 11-09-2025

    İngiliz prodüktör Felix Clary Weatherall, sahne adıyla Ross From Friends, “Bubble Love” projesiyle 24 Ekim akşamı “PSMLoves2Dance” konser serisi kapsamında Zorlu PSM %100 Studio’da olacak.

    Ross From Friends’in gitar, klavye ve saksafon gibi enstrümanların elektronik altyapılarla kusursuz şekilde harmanlandığı etkileyici performansı “Bubble Love” projesi bugüne kadar Coachella, Glastonbury, Primavera, Sonar gibi dünyaca ünlü festivallerde dinleyicilerle buluştu.

    “PSMLoves2Dance” serisinin bir parçası olarak 24 Ekim’de gerçekleşecek bu gecede Ross From Friends; house, techno ve lo-fi tınılarını bir araya getiren yenilikçi müzikal yaklaşımını dinleyicilerle buluşturacak.

    ​PSM Loves2Dance: Bubble Love (Ross From Friends) etkinliğinin sınırlı sayıdaki biletlerine passo.com.tr’den ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    729
  • 11-09-2025

    Duygu Süzen’in hafızanın katmanlı zamansallığına ilgisini yansıttığı çalışmalarından oluşan kişisel sergisi “Benzer Yerler Farklı Zamanlar”, 13 Eylül - 11 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında The Letter Art Gallery’de izleyici ile buluşacak.

    Bir sokak lambası, boş bir bank, yolda izlenen bir manzara—hafızada yer eden, ardından dönüşerek bilince geri gelen sıradan detaylar. Süzen, otobiyografik bu yerlerin parçalarını yeniden ele alıyor ve içsel manzaralardan oluşan görsel bir harita yaratıyor. Sanatçı, doğal ve kentsel çevrenin parçalarını yeniden yapılandıran işler aracılığıyla hafıza, mekân ve hayal gücünün hassas kesişimlerini araştırıyor.

    Mürekkep, suluboya, kurşun kalem, kömür ve akrilikle çalışan Süzen, geçmiş ve şimdinin iç içe geçtiği katmanlı anlatılar yaratmak için siyah ve beyazın keskin karşıtlıklarını benimsiyor. Her iş, mekânların asla durağan olmadığı; hafıza, algı ve deneyim tarafından şekillenerek zaman içinde değiştiği fikrini taşıyor. Benzer Yerler Farklı Zamanlar, hafızanın algıyı nasıl etkilediğine, sıradan olanın sembolik olana nasıl dönüştüğüne ve farklı zamanların aynı mekânlara nasıl yeni anlamlar kattığı üzerine düşünmeye davet ediyor.

    ​“Benzer Yerler Farklı Zamanlar”, 13 Eylül - 11 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında pazartesiden cumartesiye 12.00-18.00 saatleri arasında The Letter Art Gallery’de ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    810
  • 11-09-2025

    Georgi Gospodinov’un babasının kaybı üzerinden hayat, ölüm, sevgi ve yas üzerine kaleme aldığı anı-romanı Bahçıvan ve Ölüm, Hasine Şen Karadeniz’in çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıktı.

    Hayatının uzun yıllarını bahçesine vakfetmiş olan babasının, “omuzlarında tonlarca geçmiş taşıyan bir Atlas” gibi gördüğü ve idealize ettiği kişinin ölümünü anlattığı bu kitabında Georgi Gospodinov, yeri doldurulamaz bir kayıp karşısında hissettiklerini içten bir dille aktarırken, aynı zamanda hayat ve ölüm üzerine, sevgi ve yas üzerine, varoluşumuzu anlamlandıran ve yola devam etmemizi sağlayan şeyler üzerine derin bir tefekküre dalıyor.

    “Onun bugüne kadarki varlığı, benim kendi varlığımı, çocukluğumun varlığını doğruluyordu. Öte yandan yokluğu hafızanın tüm mekanizmasını harekete geçiriyor. Uzun zamandır aklıma gelmeyen şeyler şimdi uyanıyor, onları ben uyandırıyorum – tüm bunların gerçekten olup bittiğinden emin olabilmek için. İstemli ve istemsiz bellek birlikte çalışıyor ve anıların paslanmış çarkını harekete geçiriyor, net görülmeyen yerleri temizliyor veya uyduruyor. Kabul etmeliyiz ki bu, vefat edene yönelik bir bellek çalışması olduğu kadar, kendimize de yöneliktir, benmerkezci, bir anlamda kendimizi kurtarmaya, birinin gidişinden sonra hayatta kalışımızı anlamlandırmaya yönelik bir uğraştır. — Bizi çocuk olarak hatırlayan son kişi de gittiğinde hâlâ var olduğumuz söylenebilir mi?”

    0
    0
    870
  • 11-09-2025

    Modern müzik tarihinin en büyük hitlerini geçmişin büyülü sound’larıyla buluşturan Scott Bradlee’s Postmodern Jukebox, Piu Entertainment organizasyonuyla 15 Eylül’de İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda, 16 Eylül’de ise İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda müzikseverlerle buluşacak.

    2011 yılında piyanist ve aranjör Scott Bradlee’nin projesi olarak başlayan Postmodern Jukebox, kısa sürede dünya çapında büyük bir dinleyici kitlesine ulaştı. Topluluk; cazdan swing’e, soul’den doo-wop’a, 1920’lerden 1970’lere uzanan vintage tarzları günümüzün popüler şarkılarıyla harmanlayarak kendine has tarzını ortaya koyuyor.

    Michael Jackson, Radiohead, Lady Gaga, Nirvana, Britney Spears, The Strokes, Queen, Billie Eilish, Guns N’ Roses, Celine Dion gibi isimlerin unutulmaz şarkılarını farklı dönemlerin müzik kültürüyle yeniden yorumlayan grup, her konserinde izleyicilerini zamanda yolculuğa çıkarıyor. Tap dance performansları, büyüleyici vokaller ve canlı caz enstrümanlarıyla hazırlanan şovlar da dinleyicilere farklı deneyim sunuyor.

    ​15 Eylül’de İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda, 16 Eylül’de ise İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek konserler sadece müzik değil; dönem ruhunu, sahne şıklığını ve yüksek enerjiyi bir arada sunan görkemli bir şov niteliğinde olacak.

    0
    0
    758
  • 11-09-2025

    İstanbul Modern, İran asıllı Almanya doğumlu sanatçı Bettina Pousttchi’nin “Dikey Otoyollar V02” adlı heykelini binasının önünde sergiliyor.

    Pousttchi, çalışmalarında otoyol güvenlik bariyeri, barikat, sokak direği ve kaldırım dubaları gibi kentin göz ardı edilen mobilya ve nesnelerini kullanıyor. 5,9 metre yüksekliğindeki “Dikey Otoyollar V02” adlı heykeli, otoyol güvenlik bariyerlerini büküp tek tek şekillendirerek bir araya getiriyor ve kırmızı renkte devingen bir form yaratıyor. Bükme, presleme gibi tekniklerle gündelik objeleri işlevlerinden koparan Pousttchi, onlara yeni anlamlar yükleyerek hız, hareket ve kamusal ile özel alan arasındaki sınırları eritiyor. 

    Pousttchi “Dikey Otoyollar V02” adlı heykelinin İstanbul Modern Sanat Müzesi Koleksiyonu’nda yerini alarak müze binasının ön cephesinde sergilenmesinden büyük heyecan duyduğunu ifade ederek “İstanbul Modern’in yeni binası ve Boğaz kıyısındaki konumu, heykelimin akışkan formunu öne çıkaran etkileyici bir bağlam sunuyor. İstanbul, kültürel diyaloğun tarihsel bir merkezi ve aynı zamanda son derece dinamik bir şehir. Bu da sanatsal yaklaşımımın merkezinde yer alan bir tema” dedi.

    İstanbul Modern Artistik Direktörü Çelenk Bafra, bir müze için kamusal alanda sanat sergilemenin, kent ve çevreyle yeni bağlar kurmak anlamına geldiğini belirterek “İran ve Almanya gibi Türkiye ile kültürel ilişkileri olan ülkelerden gelen bir kadın sanatçının, doğrudan metropol kavramına odaklanan bu heykelinin İstanbul’daki kamusal bir alanda yer alması, müzenin kentle kurduğu ilişkiyi de pekiştiriyor. Yapıt, İstanbul Modern’in yeni müze binasıyla görsel ve kavramsal bir diyalog kurarken, aynı zamanda İstanbul’un karmaşık, akışkan ve dinamik yapısını iç içe geçmiş dikey sarmal formlarla yansıtıyor” dedi.

    ​Bettina Pousttchi’nin 2019 yılında Berlinische Galerie’deki sergisiyle başlayan seriden adını alan yapıt, 2024’te Giovanni Carmine küratörlüğünde düzenlenen Art Basel’in “Unlimited” platformu için özel olarak üretilerek anıtsal yerleştirmeler, devasa heykeller ve büyük ölçekli video-fotoğrafların yer aldığı sergide izleyiciyle buluştu. Heykelin aynı form, renk ve boyuttaki bir ikizi ise 2023 yılından bu yana özel olarak üretildiği Berlin Merkez Tren Garı’nın önündeki meydanda sergileniyor.

    0
    0
    737
  • 11-09-2025

    Ece Soyer Demir’in SMA Tip 1 hastası Meriç’in gündelik yaşamına kardeşi Buse’nin gözünden ışık tutan hikâyesi SMA Hastası Bir Kardeşim Var, Irma Zmiric Çetinkaya’nın resimleriyle Doğan Çocuk’tan çıktı.

    Küçük Buse bu kitapta, kardeşiyle birlikte oyun oynayamasa da ona masallar anlatarak, resimler çizerek ve hayal dünyasında gezdirerek bambaşka bir bağ kurduklarını anlatıyor. Spinal Musküler Atrofi (SMA) hastalığı, genetik geçişli nadir hastalıklar arasında yer alıyor. Türkiye’de yüzlerce çocuk ve aileleri bu zorlu süreçle mücadele ederken, 9 yaşındaki Buse’nin yaşadıkları SMA farkındalığı için güçlü bir umut mesajına dönüşüyor.

    “Benim adım Buse, dokuz yaşındayım. Kardeşim Meriç’i çok seviyorum. Onunla gülmek, oyunlar oynamak en sevdiğim şey… Meriç SMA Tip 1 hastası. Başını tutamıyor, yürüyemiyor, konuşamıyor ve cihaz olmadan nefes alamıyor.
    SMA, çok az kişide görülen bir hastalık. Adını duymamış olabilirsin, belki duydun ama tam olarak bilmiyorsundur. Birlikte koşup oynayamıyoruz ama ben onunla oynamanın başka yollarını buldum.
    Masallar anlatıyor, resimler çiziyor, onu hayal dünyamda gezdiriyorum. Meriç bunları çok seviyor!
    Bilim insanlarının Meriç’in hastalığını iyileştirmek için çalıştıklarını biliyorum. Bir gün kardeşimin daha iyi olacağını umut ediyorum.”

    0
    0
    679
  • 10-09-2025

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programı açıklandı. Festivalin biletleri ise 12 Eylül Cuma günü satışa çıkacak.

    Mehmet Birkiye küratörlüğünde gerçekleştirilecek festival, altı uluslararası, 10 yerli oyundan oluşan bir programla tiyatroseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. 22 Kasım’a kadar sürecek festivalde bu yıl ayrıca, İKSV Genç Sanatçı Fonu’yla desteklenen üç yeni yerli oyun sahnelenecek. Festivalin açılışı, bu yıl 80. yaşını kutlayan Hollanda’nın köklü dans topluluğu Scapino Ballet Rotterdam’ı Arvo Pärt’in ruhani müziğiyle buluşturan yıldız koreograf Marcos Morau imzalı Katedral ile yapılacak. Fransız-Katalan topluluk Baro d’evel ise dans, sirk ve tiyatroyu harmanlayan Biz Kimiz? ile festival izleyicisiyle buluşacak.

    29. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programında edebiyat uyarlamaları dikkat çekiyor. Fransa’dan Paul Auster’ın en sevilen eseri New York Üçlemesi, Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan Faust ve moda sahnesi’nden Bir Kadının Kavgaları ve Dönüşümleri gibi yapımlar izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. Bu uyarlamaların yanı sıra, edebiyat dünyasının güçlü kalemlerinden Hikmet Hükümenoğlu’nun kaleme aldığı ilk tiyatro metni Fora, yazarın sahne sanatlarına açılan yeni yaratıcı yolculuğu olarak festival programında öne çıkıyor.

    İKSV Erişilebilir Sanat Partneri DenizBank’ın katkılarıyla hayata geçirilen, Teatro La Plaza’nın sahnelediği, Down sendromlu sekiz oyuncunun rol aldığı Hamlet, İKSV’nin kapsayıcılık ve erişilebilirlik çalışmalarının ilk adımlarından biri olarak izleyiciyle buluşacak. Engellenen bireylerin kültür-sanat alanındaki üretimlerini desteklemeyi ve sektördeki görünürlüklerini artırmayı amaçlayan bu bölüm kapsamında yürütülecek çeşitli faaliyetlerle fiziksel veya nörogelişimsel farklılıkları olan engellenen bireylerin izleyici olarak, ekipte yer alarak ya da sahneye çıkarak İKSV etkinliklerine daha fazla ve etkin bir şekilde katılması hedefleniyor. Festivalin Odeabank iş birliğiyle sahne sanatları alanında kadın üretimini görünür kılmak için sürdürdüğü “Bu İşte Bir Kadın Var” teması ise, bu yıl İlyas Özçakır rejisiyle Aşağıdaki Pencere ve Belçika’dan Flaman Kraliyet Tiyatrosu KVS yapımı Bovary yapımlarını kapsıyor. Geçtiğimiz yıl başlatılan, metne ve sahnelemeye farklı açılardan yaklaşan genç sanatçı ve toplulukları desteklemeyi amaçlayan “Yeni Arayışlar” bölümü, bu yıl “Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken Uyuyakalmışım, Babamın Sesine Uyandım”, Cehennem Çiçeği ve Jonas’la Evlenmek ile devam ediyor.

    İstanbul’un farklı köşeleri bu yıl da festival sahnesine dönüşecek. Kumbaracı50 ekibinin Yiğit Sertdemir süpervizörlüğünde sahnelediği İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık Odası, İMÇ’de Barış Arman’ın rejisi ile gerçekleştirilecek Açık Mülk ve Reşad Ekrem Koçu’nun anlatılarından ilham alan Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş: Çerkes Rıdvan’ın Dolabı festivalin özel projeleri arasında yer alıyor. Festival çocuklar için; Ceren Oran’ın tasarladığı Oyun İçinde Oyun, sahne üstündeki doğaçlama ile çocuklara hayal gücünün sınırlarının ne kadar genişleyebileceğini gösteren bir deneyim sunuyor. Festival, bu yıl ücretsiz olarak düzenleyeceği yan etkinlikler programına eylül ayında başlayacak ve festival dönemine hazırlık niteliği taşıyacak bir söyleşi dizisiyle giriş yapıyor. 23 Eylül’de, festivalin Onur Ödülü’nün de sahibi Seçkin Selvi ve Didem Bayındır ile “Paul Auster’ı Anlamak ve Çevirmek”; 29 Eylül’de Eylül Görmüş ve Kemal Aydoğan ile “Édouard Louis’yi Sahneye Taşımak” ve 10 Ekim’de ise Deniz Yüce Başarır ve Hülya Adak ile “Feminist Bir Bakışla Bovary’yi Bugünden Okumak” başlıklı söyleşiler gerçekleştirilecek. Bu etkinlikler, izleyicilere festival oyunlarıyla buluşmadan önce düşünsel bir zemin hazırlayarak tiyatro deneyimini zenginleştirmeyi amaçlıyor. 29. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında ücretsiz etkinlikler de gerçekleştirilecek. Festivalin yan etkinlikleriyle ilgili ayrıntılı bilgiye tiyatro.iksv.org adresinden ulaşılabilir.

    Tüm şehre yayılacak 29. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, İstanbul’un iki yakasında; Alan Kadıköy, Beyoğlu Sineması, Beyoğlu Spor Kulübü, Haliç’te tarihi bir han, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, İMÇ, Mecidiyeköy Sahne, Metrohan, moda sahnesi, Paribu Art ve Zorlu PSM olmak üzere 11 farklı mekân festival izleyicilerine kapılarını açacak.Festival biletleri, İKSV Lale Kart üyeleri için 9 Eylül Salı saat 10.30’da başlayacak ön satış döneminin ardından 12 Eylül Cuma saat 10.30’da passo.com.tr adresinden, Passo mobil uygulaması, Passo web sitesi üzerinden ve Passo perakende satış noktalarından genel satışa açılacak. Eczacıbaşı Genç Bilet projesi kapsamında, sınırlı sayıda öğrenci bileti 30 TL’den satılacak.

    29. İstanbul Tiyatro Festivali Programı:

    Açılış Gösterisi: Katedral, Arvo Pärt'le Bir Akşam

    20 Ekim Pazartesi 20.30, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi

    21 Ekim Salı 20.30, Zorlu PSM Turkcell Sahnesi

    Biz Kimiz?

    22 Ekim Çarşamba 20.30, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

    23 Ekim Perşembe 20.30, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

    Hamlet

    24 Ekim Cuma 20.30, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi

    25 Ekim Cumartesi 15.00, 20.30 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi

    Bir Kadının Kavgaları Ve Dönüşümleri

    25 Ekim Cumartesi 20.30, moda sahnesi

    26 Ekim Pazar 15.00, 19.00, moda sahnesi

    Aşk Yolunda İstanbul’da Neler Olmuş: Çerkes Rıdvan’ın Dolabı

    26 Ekim Pazar 11.00, 14.00, 17.00, Haliç’te tarihi bir han

    Aşağıdaki Pencere

    30 Ekim Perşembe 20.30, Paribu Art

    31 Ekim Cuma 20.30, Paribu Art

    “Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken Uyuyakalmışım, Babamın Sesine Uyandım”

    3 Kasım Pazartesi 20.30, Alan Kadıköy

    4 Kasım Salı 20.30, Alan Kadıköy

    Fora

    4 Kasım Salı 20.30, Paribu Art

    5 Kasım Çarşamba 20.30, Paribu Art

    Cehennem Çiçeği

    7 Kasım Cuma 20.30, Alan Kadıköy

    8 Kasım Cumartesi 15.00, Alan Kadıköy

    Bovary

    8 Kasım Cumartesi 15.00, 20.30, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

    9 Kasım Pazar 15.00, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

    Açık Mülk

    13 Kasım Perşembe 13.00, 16.00 İMÇ

    14 Kasım Cuma 13.00, 16.00İMÇ

    15 Kasım Cumartesi 13.00,16.00 İMÇ

    İstanbul Mon Amour: Pera’nın Karanlık Odası

    15 Kasım Cumartesi 11.00, 14.30, 18.00, İstiklal Caddesi: Beyoğlu Spor Kulübü, Beyoğlu Sineması, Metrohan

    16 Kasım Pazar 11.00, 14.30, 18.00, İstiklal Caddesi: Beyoğlu Spor Kulübü, Beyoğlu Sineması, Metrohan

    Oyun İçinde Oyun

    15 Kasım Cumartesi 16.00, Alan Kadıköy

    16 Kasım Pazar 13.00, 16.00, Alan Kadıköy

    Faust

    18 Kasım Salı 20.30, Mecidiyeköy Sahne

    20 Kasım Çarşamba 20.30, Mecidiyeköy Sahne

    Jonas’la Evlenmek

    19 Kasım Çarşamba 20.30, Alan Kadıköy

    20 Kasım Perşembe 20.30, Alan Kadıköy

    New York Üçlemesi

    21 Kasım Cuma 20.00, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

    22 Kasım Cumartesi 15.00, Zorlu PSM Turkcell Platinum Sahnesi

    0
    0
    850
  • 10-09-2025

    Sanatçı Baran Kurtoğlu’nun politik bir olgunun doğrudan temsiline yönelmek yerine, temsilin kendisini sorgulamayı önerdiği eserlerinden oluşan sergisi “İkonlar, Ölümler ve Kalan Şüpheliler” 12 Eylül’de Gülden Bostancı’da ziyarete açılacak.

    Kurtoğlu sergisini şöyle anlatıyor: “Günümüzün en belirgin paradokslarından biri, düzeni tesis etme iddiasıyla ortaya çıkan iktidar biçimlerinin, aynı anda kendi istisna koşullarını üretmeleridir. Giorgio Agamben, bu “istisna hali”ni olağanüstünün olağanlaşması olarak tarif eder. Normalin yerine geçen bu “yeni normal” durumu, yalnızca kriz anlarına değil gündeliğin en sıradan katmanlarına da sızar; devletin, iktidarın ve toplumun kolektif belleğinde derin izler bırakır. Böylece kişi ile şüpheli, tanık ile fail, beden ile gölge arasındaki sınırlar giderek bulanıklaşır.

    Bu bağlamda sergi, politik bir olgunun doğrudan temsiline yönelmek yerine, temsilin kendisini sorgulamayı önerir. Görsel düzenekler, yalnızca estetik biçimler üretmez; aynı zamanda iktidarın işleyişine dair kodlar taşır. Tarihsel ve siyasal bağlamda imajların dolaşımı, belirli bakış rejimlerinin inşasıyla doğrudan bağlantılıdır. Burada mesele, tekil olayların kendisi değil; onların nasıl temsil edildiği, hangi söylemsel çerçevelere oturtulduğu ve hangi görsel stratejilerle dolaşıma sokulduğudur.”

    ​“İkonlar, Ölümler ve Kalan Şüpheliler” başlıklı sergi 25 Ekim’e kadar Antalya – Muratpaşa’da yer alan Gülden Bostancı galeride görülebilir.

    1. "Altısı bir arada" tuval üzerine yağlı boya 13.5x20cm (her biri) 2025
    2. “Görsel Rejim”, billboard üzerine karışık teknik 392x221cm 2025
    ​3. “Şiddetin ve Direnişin Jestleri”  3D print üzerine yağlı boya 23x8x8cm 2025 

    0
    0
    786
  • 10-09-2025

    20. yüzyılın en önemli foto muhabirlerinden Robert Capa’nın Türkiye’de bugüne dek yapılmış en geniş kapsamlı seçkisinden hazırlanan “Robert Capa | Gerçek En İyi Fotoğraftır” isimli sergisi 12 Eylül’de Ara Güler Müzesi’nde açılıyor.

    Capa’nın meşhur karelerinin yanı sıra 1946 yılında Türkiye’de çektiği 37 karelik özel bir seçkiden oluşan sergi; Ara Güler Müzesi’nin Robert Capa Contemporary Photography Center iş birliği ve İstanbul Macar Kültür Enstitüsü’nün destekleri ile hazırlandı.

    2024 yılında Budapeşte, Capa Center’da açılan “Ara Güler: On Life” sergisinin ardından iki önemli fotoğraf müzesi arasındaki iş birliğinin devamı niteliğindeki sergi adını Capa’nın yalın, direkt ve gerçekliğe dayalı fotoğraf felsefesini yansıtan bir sözünden alıyor.

    Sergi, Capa’nın 1932 yılında bir foto muhabiri olarak ilk profesyonel işi olan, Leon Trotsky’nin Kopenhag’da yaptığı konuşmayı belgelediği karesi ile başlayarak, 1954 yılındaki trajik ve erken ölümünün hemen öncesinde Hindiçin’de çektiği son fotoğraflar ile tamamlanan kapsamlı bir seçki sunuyor. Tarihi açıdan büyük önem taşıyan bir görsel arşiv niteliğindeki bu fotoğraflar bir bütün olarak bakıldığında Capa’nın görsel anlatım ustalığını göstermekle birlikte Endre Friedmann’dan Robert Capa’ya bir fotoğrafçı ve bir personanın doğuşu ve gelişimini gözler önüne seriyor.

    Sergide ayrıca, Robert Capa'nın 1946’da Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında çektiği fotoğraflardan oluşan 37 adet gümüş jelatin baskıya ayrılmış özel bir bölüm yer alıyor. March of Time haber filmi serisi için Türkiye’yi tanıtan bir belgesel film yönetmekle görevlendirilen Capa’nın ziyareti boyunca, İstanbul'un günlük yaşamından Ankara'nın Modern mimarisine, kırsal manzaralardan portrelere uzanan çeşitli konuları fotoğrafladığı anlar izleyiciyle buluşuyor.

    ​“Robert Capa | Gerçek En İyi Fotoğraftır” başlıklı sergiyi 12 Eylül 2025 – 22 Mart 2026 tarihleri arasında, pazartesi günleri hariç salıda cumartesiye 10.00-18.00, pazar günleri ise 12.00-18.00 saatlerinde Yapı Kredi bomontiada’daki Ara Güler Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    1275
DAHA FAZLA
Geldanlage