Enne Koens’in zorbalığın yarattığı çaresizliği anlatırken bir çocuğun iç dünyasını samimiyetle yansıttığı romanı Ben Vincent ve Korkmuyorum, Genç Timaş’tan çıktı.
Kitap, çocukların “normal olma” baskısını sorgulamasına ve kendilerini oldukları gibi kabul etmelerine alan açıyor. Okul, Vincent için sadece öğrenme yeri değil, bir hayatta kalma savaşı. Ne bir sırdaş ne bir dost… Yalnızlığını sadece hayalindeki dört hayvan arkadaşı ve güvenli limanı olan bakıcısıyla paylaşıyor. Zorbalığın gölgesinde geçen günlerde, Vincent günden güne daha da içine kapanıyor. Ama hayat, bazen en sessiz çocukların bile sesini duyar. Ve bazen bir arkadaşlık, en koyu karanlığı bile aydınlatan bir kıvılcıma dönüşebilir. Vincent’ın yaklaşan okul kampı, korkularını uyandıran büyük bir sınav. Ama bu kez yalnız değil. Belki de korkularla baş etmek her şeyi kontrol etmekten ziyade yanında birinin olmasıyla ilgilidir.
“Elim şakağımda yavaşça doğruldum. Çok acıyordu. Konuşamayacak kadar çok. Konuşabilseydim ne söyleyeceğimi bilemezdim. Dilan’a şok içinde baktım. Stephan bana elini uzatınca ben de ona elimi uzattım.
Stephan “Dil?” dedi şaşkınlıkla.
“Evet?” dedi Dilan.
“Sanırım canını acıttın.”
Dilan d.nüp bize baktı. “Bırak ya,” dedi. “Ona dokunmayacaksın değil mi? O çocuk pis.”
Bunu duyduğumda kafamdaki her şey durdu. Pis. Demek ki benim öyle olduğumu düşünüyordu. Beni pis buluyordu.”