Chiara Lorenzoni ile Marco Somà’nın birlikte hazırladığı bir baba ile kızının hayata yeniden tutunma öyküsünü anlatan kitapları Meşe Ağacındaki Ev, Ümit Mutlu’nun çevirisiyle Uçanbalık’tan çıktı.
Meşe Ağacındaki Ev, kalplerindeki ince sızıyı sevginin ve paylaşmanın gücüyle dindirmeye çalışan bir kitap. Yas sürecini çocukların rahatça algılayabileceği üçlü bir zaman kavramı üzerinden ele alan bu lirik öykü, kaçınılmaz durumları kabullenmenin onları inkâr etmekten çok daha iyileştirici olduğunu vurguluyor.
Zeytin'in dünyası “önce”leri hiç fark etmediği kadar iyiydi. Elmalı bitki çayının kokusu tüm evi kaplar, herkes birbirine sarılır, uykudan önce masallar anlatılırdı. “Sonra”, günün birinde her şey giderek zorlaştı. Babasıyla bir başına kalması yetmezmiş gibi; etraftaki elma kokusu kayboldu, masallar Zeytin'den önce uykuya daldı. Geriye sadece sımsıkı sarılmalar kaldı. “Şimdi” denen şeyin daha en başındayken hayat acımasız yüzünü göstermekten kaçınmadı. Kalplerindeki üzüntü ve dillerindeki öfke dolu kelimeler günden güne çoğaldı. Neyse ki bahçelerindeki ihtiyar meşe ağacı vardı; ağacın tepesinde ise umutlar ve yarınlar... Zeytin ile babası, iki kişiyken bile üç kişiydiler artık. Hem de sonsuza kadar...