Filozof Günther Anders’in II. Dünya Savaşı ekseninde Avrupa ve ABD’deki hayatına dair izlenimlerinden, harabeler ve Hollywood kostümlerinden müze kültürüne, Holocaust'tan atom bombasına ve savaş sonrası Almanya'nın ruhsal portresine kadar birçok konuda kaleme aldığı metinlerinden oluşan Umutsuzsam Bana Ne! Değilmişim Gibi Devam!adlı “Günlükler”i Herdem Belen ve Hüseyin Ertürk çevirisiyle İthaki Yayınları tarafından ilk kez Türkçede yayımlandı.
Aktivist kimliğiyle de öne çıkan Anders, elli yıl boyunca hep başkaları için gözlemlediğini, aldığı notları asla kendisi için yontmadığını vurgular. Bu bakış açısının sansürünü atlatmış, farklı tema başlıkları altında destelenmiş, Hollywood’da temizlik işçiliği yaptığı dönemle başlayan, yirmi beş yılı kapsayan paragraflardan oluşan günlükler, özneliğe meraksız, kendini önemsemeyen, “Dünya’nın haline direnme düşüncesinin açıksözlü oksijeni” bir filozofun, sürgün yıllarından başlayıp elinin ayağının tutmadığı “morukluk günlerine” dek devam eden “zarif nezaketsizlikleri”dir bir anlamda. Yayımlamaya değer bulduğu Hiroşima / Nagasaki notları, Vietnam Savaşı’na ilişkin yazılar, “Kâfirlikler” ve “Eskiden Aşk” diğer derlemeleridir. 1933’te baltalanan normal seyrine bir daha dönememiş, on yedi yılı uzak, geri kalanı yakın sürgünde, lakin asla sızlanma barındırmayan, savaş sonrası hiçbir tavize yaslanmamış, mülkün - bir büyük burjuva ailenin torunudur Anders - ya da akademik kariyerin sözünün geçmediği, dolayısıyla rahatlıktan nasibini almamış bir yaşam.
“Salona biletsiz girdin. Gösterinin sıkıcı olduğunu da iddia edemezsin. Hal böyle iken gösteri sırasında biri karşına dikilip yoksulluk, yoksunluk ve hastalık şeklinde bir bedel talep ederse, rezalet çıkarma, sökül. Dünya’ya gelmiş olmak her şeye değer.”