Fulya Çetin’in “Ölüm Yokmuş” başlıklı kişisel sergisi 13 Ekim - 14 Kasım tarihleri arasında Antalya’da yer alan den art’ta sanatseverlerle buluşacak.
“Budak, oryngham.
Kutsal ot, toprak ananın saçlarıdır ve bu otları örmek, onun esenliğine duyduğumuz yakın ilgiyi gösteren bir gelenektir. Üç şeride ayrılıp örülen otlar, iyilik ve minnetin simgesi olarak hediye edilir.
Robin Wall Kimmerer
Göçmen bir kadının teknede ağırlık yapmasın diye kestiği saçlarının fotoğrafını gördükten sonra hiç tanımadığı bir kadının saçını örüyormuş Fulya Çetin, her iki taraf için de dinginleştirici, meditatif bir tür ilişkiye dönüşüyormuş örme. Örme pratiğini iki yıl boyunca çizdiği 517 kurşunkalem desene ve bir dakikalık bir videoya yayıyormuş sonra, örmenin (85 dakika), çizmenin (2 yıl), seyrin (1 dakika 2 saniye) ömürlerini örüyormuş birbirine. Saçların uzama zamanı, saçları örme zamanı, saçları çizme zamanı, saçları kesme zamanı, videoyu kesme zamanı: yıllarla dakikalar süperpozeymiş, üst üsteymiş bir imgede: yaşamda kalmak için saçlarını kesen kadın, yaşamda tutmak, yaşama bağlanmak için kurşunkalemle çizilmiş saçları kesen video, güncelliğini ve çağdaşlığını, kesme sayesinde kazanan imge, zamanların beraberliği anlamına gelen çağdaşlık. Con/tempus, con/temporary, yaşam uğruna yaşamdan kesilen, kesitlenen, saklanan, belleğe davet, hatıraya armağan edilen faz kaymalarını ve zamanları barındıran, Japonların kesme-uzay-zamanı dedikleri kesmeye benzeyen bir şeyin, yaşama ağırlık yapmasın, yaşam canlansın diye yaşamdan kesilen canlılığın diliymiş: kire...
Yaşama bağlamak için budanmış bitkilerin ve dalların kâğıtta bıraktığı izlerin ortasına aynı saç örgüsünü çizermiş bir başka sergisinde sanatçı, Karabağ halılarının göbeğindeki madalyona dönüşürmüş örgü, kuraklığa dayanıklı karabiber yapraklarının izine dolanırmış. Budanmış ağaçlar, dallar, kurumadan önce alınan karabiber yaprakları izleriymiş bunlar, yapraklar canlılıklarını kaybetmekteyken, henüz kaybetmeden izin alınması gerekir, eylemsiz bir eylemde bulunurmuş Fulya, ortasında açıklık bıraktığı kâğıdın üstüne koyduğu dalların üstüne özel karışımlar, sprey boyalar, çözen sıvılar akıtır ve sıkar, madde (dal) kendini maddeye (kâğıt) aktarır, dalları kaldırınca geriye dalların bıraktığı boşluk kalırmış. Saç örgüsü bu dalların ortasında, kendisi de ağacın izi olan kâğıdın üstünde kalır, dalların zamanı kâğıdın üstüne akar, saça karışırmış. Zamana muhalefet eder, zamansallığa meydan okurmuş yaşam, zamana meydan okumak, yaşamda kalmaya direnmek, yaşama meydan okumak demekmiş oysa, Fulya dalından kopmuş/ koparılmış cansızları (mimoza, erik, katırtırnağı, gülhatmi, hayıt, zakkum) yeniden canlılığa bağlarmış, yaptığı bir tür ikebana’ymış: açan çiçeğin dalından koparılması, ağacın kökünden kesilmesi, canlılık uğruna yaşamdan, zamana karşı direnmekten kesilmesi anlamına gelirmiş kire. Başka, uzak bir ülkenin dilinde olan bir sözcükmüş kire, Uzadıkça Daha Yakın'mış bundan önceki sergisinin ismi. Kire sayesinde yaşam içinde gizlenen zamansallığı yakalarmış ikebana, artık olmayışın iziymiş bu, canlılığa artık olmayış dahilmiş. Ölüm yokmuş.”
Zeynep Sayın’ın yazdığı sergi metninden alıntı.
Künye:
1. ‘Karabiber’ 2021 125x241cm Kağıt üzeri karışık teknik
2. ‘Karabiber ve Saç’ 2021 93x124cm Kağıt üzeri karışık teknik
3. ‘İsimsiz’ Kağıt üzeri akrilik, sulu boya, 21x29cm 2006
4. ‘Erik’ 2021 125x230cm Kağıt üzeri karışık teknik
5. ‘Gülhatmi’ 2023 305x150cm Kağıt üzeri karışık teknik