Antoine Compagnon’un “Bir yazarın hayatı nasıl sona erer?” sorusunun üzerine giderek edebiyattaki sonlara dair kaleme aldığı kitabı Geride Kalan Bir Ömür – Edebiyatta Sonlar, Bahadır Gülmez’in çevirisiyle Ketebe Yayınları’ndan çıktı.
Bir yazarın hayatı nasıl sona erer? 2020’de Collège de France’taki son öğretmenlik yılımda yanıtlamam gereken soru buydu. Çünkü emekliliğim yaklaşıyordu. Çünkü çok yakın bir arkadaşımı ve ömürlük yoldaşımı kaybetmiştim. Kederli bir kış mevsimiydi. Edebiyatın ölüm, yas ve melankoli ile önemli bir bağı vardır. Montaigne'den Roland Barthes’a kadar edebiyatın ortak noktası budur. Yine de yazarların son dönem eserleri ressamların ve müzisyenlerin yaşlılık tarzlarından daha az merak uyandırmıştır; ne de olsa bu sanatçıların beden, el, göz ya da kulak arızalarından daha çok etkilendiği düşünülür. Bernini, Poussin’in son tablolarının önünde “Belli bir yaşa geldiğimizde çalışmayı bırakmalıyız, çünkü tüm insanlar düşüşe geçer.” demişti.
Bu yeni dersler, son üzerine, yaşlılık üzerine, bunakların durumu üzerine ama aynı zamanda yüce olan üzerine, ultima verba, kuğu şarkısı, ikinci şans, ebedi şair üzerine bir düşünce macerası ortaya koyuyor.
“Kuğu ölüme yaklaşırken daha yumuşak sesle şarkı söyler derler. Ben de yapabildiğim kadar kuğuyu taklit edeceğim, bu belki sizin için yapabileceğim son şey.”