03 TEMMUZ, PERŞEMBE, 2014

Nar Photos'dan 10 Yılın Özeti

Birçok kişinin Gezi sürecinde ve sonrasındaki hareketli günlerde ürettikleri işlerle farkına vardığı ve sosyal medyada takibe aldığı Nar Photos, aslında 2003 yılında kurulan bir fotoğraf kolektifi. 

Nar Photos'dan 10 Yılın Özeti

Adım adım olgunlaşmasına tanıklık etmenin, kapı komşusu olmanın ve çekirdek kahveden elektrik süpürgesine birçok şeyi paylaşmanın da verdiği rahatlıkla, Nar Photos’un arşivinden seçilen ve hem Türkiye’nin son on yıllık yakın tarihine hem de ajansın odaklandığı meselelere bakma fırsatı sunan İstanbul Modern’deki ‘Yolda: Nar Photos Arşivinden Türkiye Fotoğrafları’ sergisi üzerine yazmak kaçınılmazdı.

Nar Photos, ülkemizde özellikle ‘80 darbesinden sonra sekteye uğrayan kolektif hareket etme pratiğinin 2000’li yılların başında fotoğraf alanında vücut bulan ilk örneklerinden biri. 1999 depreminin ardından İzmit Eski Cephanelik Çadırkenti’nde el yordamıyla başlayan ama zamanla konusunda en önemli inisiyatiflerden biri haline gelen ve başka şehirlere de yayılan ‘Fotoğrafçı Çocuklar Atölyesi’ ve World Press Photo’nun 2001 yılında Fotoğraf Vakfı Girişimi’yle ortaklaşa başlattığı seminer dizisi, Nar Photos’un kuruluşuna öncülük ve aracılık eden iki halka. İlk örnekte birlikte hareket etmenin kolaylaştırıcı gücünü, ikinci örnekte de fotoröportaj üretmeye dair evrensel ipuçlarını keşfeden bir ekip tarafından kurulan Nar Photos, o günden bugüne fotoğrafı yaşadığımız çağa tanıklık etmek, dünyayı anlamak ve ifade etmek için görsel bir araç olarak kullanıyor.

Sekiz kişilik kurucu ekibin yanına yıllar içerisinde onu aşkın yeni isim ekleyen kolektifin işleyişini Mehmet Kaçmaz, “Ajans kurulurken yazılan bir manifesto ve onu yazanlar var, ki bunları kurucu kadro olarak adlandırıyoruz. Daha sonraki dönemde de o manifestoyu kabul edip aramıza katılan arkadaşlar var. Ama ajansın işleyişi açısından kurucu üyelerin son söz hakkı vardır gibi bir şey yok. Zaman zaman yaşın ve bilginin iktidarına yaklaşsak da aramızda hiyerarşik bir ayrım yok. Bizi bir araya getiren ortak nokta, fotoğrafçı olmamız değil aslında. Türkiye’de bizden çok daha yetenekli fotoğrafçılar var. Bizi bir arada tutan, fotoğrafın biraz daha dışında bir şey.” şeklinde özetlerken, kolektifin yeni üyelerinden Erhan Arık onu şu sözlerle tamamlıyor: “Hepimizin bu coğrafyayla ya da fotoğrafla ilgili bir derdi var ve bu dertlerin etrafında herkesin bir arayışı var. Bu arayışta birlikte hareket etmek hem fiziksel hem de duygusal olarak daha avantajlı.” 

Nar Photos üyeleri, son bir yılda yaptıkları sıcak haber fotoğraflarıyla sosyal medyada takipçi sayısını artırmış olsa da, temel olarak çok daha yavaş ve uzun süreli belgesel projeler üreten fotoğrafçılar. Sonuca değil sürece odaklanan, olaylardan ziyade olgulara kilitlenen, yaşanılanların arkasında olup bitenleri anlamaya çalışan ve bu refleksle üreten fotoğrafçılar olan Nar Photos üyelerinin son on yılda ürettikleri fotoröportajlardan bir seçki olma niteliği taşıyan ‘Yolda’ sergisinde 75 fotoğraf ve 6 video yer alıyor. Mevsimlik işçiler, kağıt toplayıcıları, ölüm oruçları ve grevler gibi zamana yayılan sosyal meselelerden 8 Mart Kadınlar Günü yürüyüşü, trans onur yürüşü, Newroz kutlamaları, Dersim özgürlük seması ve Ergenekon protestoları gibi sokak hareketlerine; Paskalya yortusu, Rum Patrikhanesi’nde düğün, Trabzon’daki koyun kırpma festivali gibi Türkiye’deki etnik ve kültürel çeşitliliği gösteren törenlerden kentsel dönüşüm, toplu taşıma ve göçmenler üzerinden kente dair işlere, çok geniş bir konu skalasına sahip ‘Yolda’.

Türkiye gibi gündemi sürekli değişen ve meselelerinin üzerine her gün bir yenisi eklenen bir ülkenin on yıllık yakın tarihinde bir yolculuğa çıkma işine soyunmak hiç de yabana atılacak bir iş değil. Bu nedenle, sergideki fotoğrafların seçiminin neye dayanarak yapıldığı da önem kazanıyor. Söz yine Mehmet Kaçmaz’da: “İlk başta siteyi gezip bütün hikâyelerin listesini çıkardık: Kadın hikâyeleri, işçi hikâyeleri, kültürel araştırmalar, portreler, seyahatler, vs. Bunların bizim için önem ve ağırlığı nedir, hangi mevzudan ne kadar fotoğraf olmalı diye düşündük.


Sonra bu konularla ilgili olarak tüm üyelerden önemsediği ve sergide olmasını istediği fotoğraflardan oluşan bir seçim yapmasını isteyip bunları bir havuzda topladık. Yaklaşık 600 fotoğraflık bir havuz... İsimler üzerinden gitmeden, meselenin Türkiye’nin son on yılında ağırlığı nedir ve bunu sergilemek istiyor muyuz sorularını sorarak bu sayıyı 300’e indirdik. Daha sonra da bu 300 fotoğraflık seçkiyi Sena’ya (Sena Çakırkaya, serginin küratörü) gönderdik. Ve nihayetinde, Türkiye’nin son on yılına dair bir olay kurgusuna dönüşen 75 fotoğraflık bu seçki oluştu.”

Fotoröportaj geleneğinden gelen ve ilgilendikleri meseleleri tek fotoğrafla değil konuyu farklı açılarından ele alan 10-15 fotoğraflık serilerle anlatma pratiğine yatkın olan Nar Photos’un işlerini yakından takip eden biri olarak, bu seçkinin biraz eksik kaldığının altını çizmem gerekiyor. Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vurmuş hiçbir olayı atlamamak için daha çok konuda fotoğrafa yer verebilmek adına -‘Gezi’ ve ‘Milyonluk Manzara’ serileri hariç- çoğu konu sergide tek bir fotoğrafla temsil ediliyor. Kaçmaz, bunun nedenini de şu şekilde açıklıyor: “Seçtiğimiz fotoğraflar, kimi zaman o serilerin en iyi fotoğrafları değiller. Onlar sergide yer bulamadılar kendilerine bir şekilde. Hem teknik anlamda hem de içerik anlamında yan yan akmalı ve birbirlerine atıfta bulunmalıydı fotoğraflar. Kartondan yapılma bir yolun üzerinde ilerleyen bir akış var. Bu akış içerisinde fotoğraflar birbirini kesmemeli ve başka yerlere gitmemeliydi.” Mekânsal kısıtlamaların da etkisiyle şekillenen bu tek fotoğraflardan oluşan sunum, bugüne dek hikâyelerini seri fotoğraflarla kelimelere döküp cümleler oluşturan Nar Photos üyelerinin ve de küratörün, bu kez daha büyük bir hikâyeye -Türkiye’nin son on yılına- dair uzun bir cümle kurmayı denemesi olarak da yorumlanabilir. Kolektif üyelerinden Saner Şen’in de dediği gibi önemsedikleri birkaç konuya daha sergide ‘Gezi’ ve ‘Milyonluk Manzara’ gibi nispeten geniş bir şekilde yer verilseydi, belki de bu uzun cümle Nar Photos’un bugüne kadar okumaya alıştığımız cümlelerine kıyasla daha devrik bir cümle olarak göze çarpmayabilirdi.


Yine de sergi açılışını takip eden günlerde Nar Photos üyeleriyle gerçekleşen söyleşide Orhan Cem Çetin’in vurguladığı şekilde özetlemek gerekirse “Tarihsel olarak Türkiye’de modern sanatın ya da sanat olarak fotoğrafın dışına konulan belgesel fotoğraf örneklerinden oluşan bu serginin İstanbul Modern’de açılmış olması, birbirini dışlıyor gibi görünen iki alanın aslında kesiştikleri noktaların bulunduğunu göstermesi açısından önemli bir işaret.” Daha önce uluslararası olarak kabul görmüş ve müzelerde kendine yer bulmuş belgesel fotoğraf örneklerine ya da Türkiye’den belgesel çalışmalara çeşitli vesilelerle yer veren ama fotoğraf galerisini tamamıyla ilk kez kendini ‘sanatçı değil, fotojurnalizme yakın’ gören Türkiye’den bir kolektifin sergisine açan İstanbul Modern’in bu şık hareketine yenilerini eklemesi, Gezi’nin ardından kendini sokaklarda bulan Nar Photos’un -her ne kadar yavaşlamak ve yakalamak kelimeleri yan yana geldiğinde ironik gibi dursa da- yine yavaşlayıp zamanın ruhunu yakalayan işler üreterek nice on yılları devirmesi temennisiyle...


0
8017
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle