08 NİSAN, ÇARŞAMBA, 2015

Küçük Dünyalar Nostaljik Söylemler

Gülşah Bayraktar ile 6 Şubat - 22 Mart 2015 arasında Mixer’de yer alan kişisel sergisi “kendine yakın” hakkında ve gelecek planlarına dair keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Küçük Dünyalar Nostaljik Söylemler

Öncelikle seni biraz tanıyalım, bu senin üçüncü kişisel sergin mi?

Bu İstanbul’daki ilk solo sergim. Daha önce İzmir’de bir kişisel sergim olmuştu.

Serginin başlığı “kendini yakın”. Bu başlık altında işleri nasıl toparlamaya başladın?

Sergi öncesinde yavaş yavaş oluşmaya başlayan bir fotoğraf koleksiyonum vardı. Topladığım fotoğraflarda bu fikri hissetmeye başlamıştım. Bu fotoğraflarda tek başına figür değil de, figürle beraber yanında yer alan şeyler de kendi içinde zaten oturmaya başlamıştı zihnimde, sergi açma projesinden önce. Sergi açma teklifi de gelince onun üzerine biriktirmeye başladım. Yani netleşti. Ufak tefek şeyler vardı, onlar bir araya gelmeye başladı. Belirsizlikler de sergiyle beraber netleşip, derinleşmeye başladı.

Sergi güncel olarak bize neyi anlatıyor?

İşler aslında bize hep eskiyi hatırlatıyor. İşlerin içerisinde bir yakınlık, samimiyet kurma ihtiyacı var. Günümüzde bu koşuşturmanın, hengamenin içerisinde aslında kaybettiğimiz, bir türlü yakalayamadığımız samimiyete ve yaklaşmaya, daha derinleşmeye, iletişim kurmaya ve bir anlamda bağlanmaya odaklanıyor. Unuttuğumuz, gün içerisindeki koşuşturmamız nedeniyle belki fark edemediğimiz, atladığımız birçok şey aslında bir yandan yakından bakmayı ve tekrar hatırlamayı gerektiriyor. Ben de var olanı tekrar hatırlatmayı hedefledim işlerimde. Samimiyet duygusu çok önemli benim için. İnsan ilişkilerinde samimiyete çok önem veren birisiyim. Samimiyeti yakaladığım zaman, iletişimin daha derinleştiğini, daha duygusal bir bağ kurulduğunu düşünüyorum. İşlerde de aynı duygusal bağı kurmaya çalışıyorum. Benim için gündelik hayatımda çok önem verdiğim bir şey. Dolayısıyla işlerde de aynı samimiyeti yakalamaya çalıştım. 

Bir yüzey olarak kullandığın küçük boyutlu mdf’ler üzerine yaptığın resimler var. Resimler çok belirgin olmasa da bir tarihsel döneme dair işaretler veriyor. Bir o kadar da duygusallar. Yüzeyin etrafı çok keskin bir kare içerisinde konumlandırılmış. Form olarak çok belirgin. Yüzeydeki duygusallık keskin bir form ile ilişki halinde tamamlanıyor. Bu birlikteliğe dair ne söyleyebilirsin?

Yüzey çok net. Neden yüzeyi büyütmüyorsun gibi bir soruya benzer bir şey aslında. Yüzey büyüdüğü zaman o duygu da kayboluyor. Evet belki o keskin formu kullanarak, o duyguyu da keskin, net ve görünür hale getiriyorsun. Daha doğrudan bir yolla iletişim kurma isteği var. Bu da oluşturmak istediğim samimiyetin gereği. Bu iletişimi daha net kurmak istediğim için köşeli ve daha keskin bir form kullandım.

Farklı dönemlerde senin başka malzemeler üzerine de yaptığın çalışmaları gördüm. Son 2 yıldan biraz fazla bir dönem içerisinde tercihen daha çok mdf yüzeyini kullanıyorsun ve hikayelerini bu yüzeyin boyut ve formuyla oynayarak anlatıyorsun. Tercih ettiğin malzemelerin yaptığın çalışmalarla ilişkisini nasıl tanımlıyorsun?

Malzemenin şöyle bir şeyi var. Ahşap doğal dokusu olan bir materyal. Yüzeydeki boyanın kullanımı da aynı şekilde. Orada katman katman bir boya görmüyorsun. Yine bir katman var ama hissedilmeyen bir katman, çok ince. Boyanın kullanımı da aynı şekilde, pür hale getirip yüzeyin doğallığıyla birleştirmeye gayret ediyorum. Çünkü ahşap yüzeyle çok oynamıyorum ve boyanın kendisini de çok deforme etmiyorum, kimyasını bozmuyorum. Dolayısıyla iki doğallığı çakıştırmaya çalışıyorum. Sonuçta boya kimyasal bir şey ama yüzeyle uyumlu bir akış var orada. Bu yüzden birbirlerine yabancı durduklarını düşünmüyorum. 

Sergi için hazırladığın çalışmaların ortaya çıkış sürecinden biraz bahsedebilir misin? 

İşleri aslında teker teker, sıralı bir şekilde oluşturdum. Hiçbir zaman birçok farklı iş üzerinde bu süreci zamana yayarak çalışmadım. Dolayısıyla bir iş üzerinde çalışırken zihnimi öteki fotoğrafa, öteki işe hiçbir zaman hazırlamadım. İşlere başlarken iki hafta ya da üç hafta kala işe odaklanıp üzerinde çalışıyorum. İşi bitirmeye yakın, onu bir kenara koyup tam anlamıyla bitirmeden, işi farklı bir mekanda onunla kontak kuramayacak şekilde tutup bir iki hafta iletişimimi kesiyorum. Diğer işe başlıyorum bu süreçte. Sonra o işe geri dönüp onu tamamlayıp, yeni işe devam ediyorum.

Yüzeye yapacağın resmin önceden bir taslağını çıkartıyor musun, yoksa belirli bir taslak yapmadan resmin fotoğrafını doğrudan mdf üzerine mi aktarıyorsun?

Bir işe başlarken mdf üzerine yapacağım fotoğrafa da yani materyalime de o an karar veriyorum. Belki bir işi bitirdikten sonra bende yarattığı duygu başka bir şey olacak. Zihnimi ve duygumu hazırlamıyorum öteki fotoğrafa. İşimi bitirdikten sonra acaba hangisinin duygusu bana daha yakın, hangisini araya alabilirim, hangisine başlayabilirim, diye düşünüyorum. Biraz da seçtiğim fotoğrafta o duyguyu yakalamaya çalışıyorum ve bunu erkenden belirlemiyorum. Bu süreci akışa bırakıyorum.

Yani başta belirlenmiş bir şey yok. Sen bir iş bittikten sonra yeni bir araştırma sürecine giriyorsun ve sonra fotoğrafı ve imajı belirleyip sonra yeni bir işe başlıyorsun.

Evet, biraz da sürprizli olsun. Sonuçta kurulmuş bir saat değiliz. Yaptığın işlerde duyguyu yitirmemek başladığın işe karşı bir sorumluluk görevi gibi değil ama sonuçta o işin başına geçtiğinde hakkını vererek işlemen için zihninin pırıl pırıl olması lazım.

Ürettiğin çalışmayı rastlantısal olarak üretmek, ortaya çıkacak işin herhangi bir tanımlamaya rahatlıkla uyabileceği gibi bir risk taşımaz mı?

Sergi projesine başlamadan önce zaten bir araştırma yapıyorum. Elimin altında var olan malzemelerim var, toparlamış oluyorum, fotoğraf biriktirmiş oluyorum. İşe başlayacağım zaman da derinlemesine bir çalışma yapıyorum. Yani elimde materyallerim zaten var, iş bittikten sonra karar veriyorum, hangisine başlayabileceğime.

Bu fotoğraflarda gerçeklikle kurgu nasıl bir ilişki yaşıyor? Seçmiş olduğun fotoğrafın kadrajını mı yansıtıyorsun bize? Yoksa kurgusal olarak da resme bir eklenti yapıyor musun? 

Her resmin duygusu farklı, içeriği farklı, kompozisyon farklı. Elbette ki ben o fotoğraftakini birebir kullanmıyorum. Benim için orada öne çıkarılması gereken konu, duygu neyse ya da oradaki obje mesela. Obje bazen figürden daha önde olması gerekiyor. O, o anda beliren bir şey. Fotoğrafa baktığım zaman ben zihnimdeki şeyi daha iyi yansıtacak olanı, oradaki öne çıkması gereken şeyi, fotoğrafa baktığım an belirliyorum. Biraz kendi içinde sürprizleri var. Bakan kişi belki bunun çok farkında olmayabilir. İşlerin hem bu kadar titiz, hem de detaylı olup o duyguyu vermesinin nedeni bu. Yani sıralamıyorum. Kendime sürprizler bırakıyorum. Hem tesadüf, hem sürpriz şeyler var. Tamamen kendime bırakıyorum ama seyirci bunu bilmiyor.

Mixer’le kurduğun ilişki nasıl? 

Mixer’le çok uyumlu bir ilişki kurduk. Açıkçası sergiyle ve Mixer çalışanlarıyla çok iyi bir süreç geçirdik. Birbirimizi yaklaşık 2012 yılından beri tanıyoruz. Çeşitli karma sergilerde yer aldım. Biri “Yarın Yapayalnız”dı, diğeri “Dilemma”. 2014 yılında Mixer’in, Contemporary İstanbul’daki standında işlerimi göstermesinden beri iletişimimiz daha da derinleşti. Mixer’de çalışanlarla teker teker kurduğum iletişim beni de memnun ve tatmin etti. Dolayısıyla galeriden o sıcaklığı ve güveni aldığım için sergi de o anlamda daha güvenilir bir şekilde gelişti bence. Mixer’le çalışmak keyif vericiydi benim için. 

Bundan sonraki süreçte ne yapmayı planlıyorsun?

Sergi süreci yorucu bir süreç oldu. Defter çalışmayı çok özledim açıkçası. Sergi süresince bu deftere hep ihtiyaç duydum ama zihnim sergiyle çok meşgul olduğu için dediğim gibi ben başlarken çok başka bir konuyla, başka bir temayla başlamak istediğim için defteri araya almadım. Şimdi eskiz defteri çalışma planım var. Bir portre serisi düşünüyorum ama tam belirlemedim. Zihnimde birtakım parçalı şeyler var. Bunları bir araya getirebilirsem eskiz defteri yapmayı düşünüyorum. İşlerin boyutları anlamında yine belki aynı süreç devam edecek ama araya sıkıştırılmış ufak tefek şeylerle, eskiz defteri veya objelerle işi daha keyifli hale getirmeyi düşünüyorum.

0
3506
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage