04 OCAK, PERŞEMBE, 2018

Dev Kadro: İki Görsel Sanatçı, Bir Besteci ve Bir Yapay Zekâ

Bu yıl konusu yapay zekâ olan Ars Electronica Festivali’ne katılan ve Deep Space 8K’da performans sergileyen AudioFil, Ouchhh ve Metacreation Laboratuvarı ile ortak gerçekleştirdikleri IOTA_ AI performansı üzerine konuştuk.

Dev Kadro: İki Görsel Sanatçı, Bir Besteci ve Bir Yapay Zekâ

Ses tasarımı, elektronik müzik, ses enstalasyonları, oyun müzikleri yapan AudioFil, dijital ve hareketli görsel, görüntü eşleme gibi alanlarda çalışan bir yeni medya ajansı olan Ouchhh ve yapay zekâ programı MASOM yazılımını tasarlayan Kıvanç Tatar ve Prof. Philippe Pasquier (Simon Fraser Üniversitesi) IOTA_AI adlı çalışmaları ile alanlarında bir ilki gerçekleştirerek Ars Electronica’da performans sergilediler. Kendileriyle performans üzerine sohbet ettik.

Öncelikle AudioFil, Metacreation Laboratuvarı ve Ouchh kimlerden oluşur? Nasıl bir ekipsiniz?

Mehmet Ünal: On üç yaşımda askeri lise sınavlarına girdim ve orada müziğe yeteneğim olduğunu fark ettiler, sonrasında bu sebeple Bando Okulları adında bir askeri liseye kayıt oldum ve trompet çalmayı öğrendim. Ardından askeri lisede trompet eğitimi almaya başlayınca devamı geldi. Hacettepe Üniversitesi Orkestra Şefliği ve Kompozisyonluğu Bölümü’ne girdim ve aynı zamanda Kara Harp Okulu’na seçildim ve ikisini beraber okudum. Ankara’da uzun yıllar besteci olarak çeşitli devlet orkestralarında ve tiyatrolarında yardımcı şef ve aranjör olarak çalıştım. Sonra İstanbul’a taşınmaya karar verdim. Burada Mimar Sinan Üniversitesi’nde Barkın Engin yüksek lisans derslerine beni özel öğrencisi olarak aldı ve elektro akustik üzerine çalışma fırsatı yakaladım. Ardından Bahçeşehir Üniversitesi’nde ses ve müzik teknolojisi üzerine yüksek lisans yaptım. Yüksek lisans tezimde hazırladığım program Prof. Maurizio Giri’nin çok ilgisini çekti ve onun asistanlığında müzik endüstri yazılımları geliştirmeye başladım.

​AudioFil de Ömer Ahunbay, Alican Okan, Hakan Özer ile birlikte üç yıl önce; ses tasarımı, elektronik müzik, ses enstalasyonu ve oyun müziği yapmak için kurduğumuz bir müzik şirketi. AudioFil, tüm kompozisyonlarını kendi algoritmalarını, yazılımlarını ve elektronik / akustik müzik aletlerini yaratarak ilham verici eserler yaratmak için Türkiye'de kurulmuş ilk ses laboratuvarı. Simon Fraser Üniversitesi’nin bünyesinde bulunan Metacreation Lab. ile de beraber yapay zekâ projeleri ve yazılım geliştiriyoruz.

AudioFil’in kuruluş hikâyesine gelecek olursak 2015 yılında Alican’la tanıştık, neler yapabileceğimizi konuştuk ve bir yıl sonra AudioFil’i kurduk. O dönemlerde Alican Cern TED X için bir proje yapıyordu, ben de o dönemde modacı Ece Özalp’ın What is Real? adlı projesini gerçekleştiriyordum ve bu iki proje de projection maping alanında dünyada ilk on proje arasında seçildi. Ardından AudioFil büyümeye başladı ve bizim için bir çıkış oldu diyebilirim. Tabii AudioFil’in kuruluş hikâyesinde aslında Jingle House’un da bizlere çok büyük katkısı oldu, onların en başından beri bizi desteklemeleri AudioFil’in gelişmesi için çok önemli oldu.

Kıvanç Tatar: Biz Metacreation Laboratuvarı’nda makine öğrenmesi ve yapay zekânın sanat alanında kullanımı üzerine araştırma yapıyoruz. Ben doktora öğrenimimde yapay zekâ teknolojilerinin müzikte kullanımı üzerine çalışıyorum. Bu anlamda da uzun süredir uluslararası alanda araştırma sonuçlarımızı ve sanat işlerimizi sergiledik. Bu ülkelerden bazıları Almanya, İtalya, Romanya, Avusturya, Brezilya, Avusturalya, Amerika (New York and Atlanta), Kanada (Vancouver and Montreal) ve Türkiye. Katıldığımız etkinlikler arasında Rio Olimpiyatları kültürel programı ve MUTEK Festivali de bulunuyor. Açık konuşmak gerekirse yapay zekâ yazılımlarımı kıskanıyorum, benden daha çok geziyorlar.

AudioFil’den Mehmet ile çok eski arkadaşız ve birbirimizin işlerini sürekli takip ediyoruz. AudioFil ilk kurulduğunda Mehmet bana aklındaki projelerden bahsetmişti. AudioFil kurulduğundan beri uzaktan da olsa fikir alışverişlerini hep sürdürdük. Hep bir proje için bir araya gelmek istedik ve Ars Electronica için bunu ilk kez başarabildik.

Ars Electronica Festivali Genel Görünüm

Ars Electronica’ya katılma fikri nasıl ortaya çıktı? 

M.Ü: Ars Electronica’ya başvurmak için geçmişten sunabileceğiniz projelerinizin olması gerekiyor. Ben elektro-akustik müzik yapan bir besteciyim ve çalıştığımız firmaların ticari ilişkileri dışında sanatsal projeler üretiyoruz, enstalasyonlar yapıyoruz ve aslında bu bizi besliyor. Bizim gibi böyle bir anlayışa sahip olan dijital, hareketli grafik ve ses tasarımları, görüntü eşleme gibi alanlarda çalışan yeni medya ajansı Ouchhh ile yollarımız kesişti. İlk olarak 2014 yılında AVA projesini Paris’te gerçekleştirdik ve çok ses getiren bir proje oldu. Dünyada 10’dan fazla ödül alarak bizim daha çok tanınmamıza vesile oldu, son günlerde adcglobal Silver Cube Prize’ı ve Red Dot Communication Design Ödülü’nü de aldık.

IOTA_AI Ars Electronica bu projenin devamı niteliğinde oldu diyebilirim. IOTA_AI’nın geçmişi de üç yıl öncesine dayanıyor. O dönem Ouchhh ile konuşuyorduk. İki görsel sanatçı, bir besteci ve bir yapay zekâ olsun ve albüm yapalım gibi bir hayalimiz vardı ama ticari hayat tabii tam istediğimiz gibi olmadı. Yıllar sonra Ars Electronica’ya gitmeye karar verince hayata geçirmeye kadar verdik.

K.T: AudioFil ve Ouchhh’un beraber yürüttükleri IOTA projesi birçok kez performans sergiledi. Mehmet bana ve Philippe’e ilk kez bu projeden bahsedip Metacreation Lab olarak bizim de katılmamızı önerdiğinde çok sevindik. IOTA’nın deneysel sanat estetiğini bizim estetiğimize pek yakın bulduk. Ars Electronica Festivali’nin bu seneki konusunun da yapay zekâ olması, bu üç grubun bir araya gelmesi için mükemmel bir fırsattı.

Ars Electronica’nın bu yılki konusu yapay zekaydı, sizler de IOTA_AI performansı ile Deep Space’te üç farklı disiplinden gelen sanatçılar Ouchhh, AudioFil ve Metacreation Laboratuvarı olarak bir performans gerçekleştirdiniz. Hem ekipten hem de IOTA’dan bahsedebilir misiniz?

OUCHHH: (Ferdi Alıcı, Eylül Duranağaç): Projenin yapımcısı OUCHHH olarak görsel estetik ve yaratıcı yönetmenliğini Eylül Duranağaç ve Ferdi Alıcı gerçekleştirdi. Deep Space’de izleyiciler on sekiz dakikalık görsel - işitsel bir yapay zekâyı deneyimlediler. IOTA projesi OUCHHH ve AudioFil tarafından 2017’de hayata geçilirdi. OUCHHH'un Ars Electronica’ya daveti üzerine, bu yılki konseptin yapay zekâ olması sebebiyle bir konsept geliştirdikten sonra AudioFil’den Mehmet Ünal’ı besteci olarak davet ettik. Yapay zekâ kısmı için ise Mehmet Ünal'ın önerisiyle Kanada’da yapay zekâ algoritmaları üzerine çalışan Metacreation Laboratuvarı’ndan Kıvanç Tatar ve Prof. Philippe Pasquier ile bir araya geldik. IOTA _AI versiyonu bu birliktelikten çıktı. 

M. Ü: Evet bu yıl konusu yapay zekâydı. Kıvanç Tatar trompet ve elektronik müzik yapan bir müzisyen ve aynı zamanda deneysel müzikle uğraşan bir besteci ve yaptığı müziğin uygulamalarına yönelik dee yapay zekâyı inceleyen bir araştırmacı. Kıvanç benim Ankara yıllarında trompet öğrencimdi ve ardından Simon Fraser Üniversitesi’ne yapay zekânın konularından biri olan yapay zekânın müzik yapması üzerine alanında doktora yapmaya gitti ve biz yıllar sonra aynı projede buluştuk.

Zaten Kıvanç’la uzun bir süredir yapay zekâ algoritmaları üzerine konuşup yazılım ve proje geliştirmeyi planlıyorduk. Ars Electronica onun yolunu açmış oldu. Ouchhh’tan Ferdi, Ars Electronica için yapay zekâ ile ilgili bir proje sunma fikriyle bize geldi. Ars Electronica’da yapacağımız IOTA_ AI performansımızın prodüksiyonunu gerçekleştirdiler. Tabii çok uzun konuşmalar geçti, günler, saatler sürdü çünkü hem ekip olarak farklı şehirlerdeydik hem de tam olarak ne yapacağımızı bilmiyorduk. Ben yapay zekâ hakkında kısıtlı bilgiye sahiptim, Ferdi ile yıllardır süren yönetmen-besteci ilişkimiz vardı ve birlikte başarılı işler gerçekleştirdik. Fakat yapay zekâ daha önce hiç deneyimlemediğimiz bir alandı.

Proje’nin MASOM yazılımı ile ilgili kısmında ise Kıvanç’ın doktora danışmanı Simon Fraser Üniversitesi Bölüm Başkanı Philippe Pasquier de bizimleydi ve projenin her aşamasında bize yardımcı oldu.

IOTA_AI iki görsel sanatçı, bir besteci ve bir yapay zekâdan oluşan bir performans grubu. İlk performansımızı SONAR İstanbul’da gerçekleştirdik. Ardından Ars Electronica’ya yapay zekâ sistemi olan MASOM ile katıldık.

MASOM nasıl bir yazılım? MASOM’un çalışma sistemini anlatabilir misiniz?

M.Ü: MASOM kendi zekâsı olan ve öğrenebilen bir yazılım. Önce MASOM’a bestenizi gerçek zamanlı öğretiyorsunuz ardından gerçek zamanlı olarak öğrendiğini size gösteriyor. MASOM’a benim yapmış olduğum elektro akustik besteleri dinletmekle başladık. Benim yaptığım müziklerin bir nota dizilimi yok, sadece sesleri kullanıyorum ve bu seslerin içerisinde sessizlikte veya hiç doğada olmayan kendi ürettiğim sesler de dahil. Bunu şöyle örnekleyebilirim; bir Bach veya bir Beethoven müziğinde notalar ve dizimler vardır. Ben nasıl Beethoven duyduğumda algılayabiliyorsam, patern yakalabiliyorsam aslında aynı işlevi MASOM da yapıyor.

MASOM’un sistemini daha da açacak olursak; sistem sesi analiz ediyor ve sesin üzerinden bir segmentasyon yapıyor. Sesleri belli parçacıklara ayırıp benzer parçacıklarla bir araya getirip onları oluşturduğu havuza atıyor. Bu havuzda topladığı sesleri kısa, tiz veya duygusal analizler yaparak karanlık, sakin, mutlu gibi sınıflandırıyor. Biz bir buçuk ay boyunca besteleri MASOM’a öğrettik. Öğrettikten sonra çıkan sonuçlara baktık ve bu sonuçlar yeteri kadar tatmin etmiyordu. Böyle olunca yaptığım müzikte değişiklikler yaptım, zaman süresini daralttım ve bu şekilde öğretmeye başladık. Aldığımız sonuçlar bizi tatmin edince Ars Electronica Projesi ile besteleme sürecine geçtik.

Her ne kadar her şeyi deniyor olsak bile Ferdi ile günün sonunda yaptığımız performansta izleyiciye iyi bir deneyim yaşatmayı önemsiyorduk bu sebeple nasıl bir deneyim olmalı kısmına karar verdik.  

Bizim planımız bu performansı canlı yapmaktı ama pek zamanımız olmadı çünkü ekibin bir kısmı Kanada’da bir kısmı yine yurt dışında farklı ülkelerde, ben ise o dönemde hem İstanbul hem Bodrum’daydım ve saatlerimiz de birbirimizle uyuşmuyordu. O yüzden canlı yapmaktan vazgeçtik. Gelecek konserlerde canlı performans sergilemeyi iple çekiyoruz.


Ars Electronica Deep Space’de sanat, bilim ve teknoloji gibi disiplinlerin bir arada yer aldığı bir performans sergiledik. Bizden başka yapay zekâ kullanan olmadı diyebilirim, daha çok yapay zekâyı ilham kaynağı olarak kullanan sanatçıların projeleri vardı. Festivalden bir gün önce provalar sırasında Avrupa’daki müze müdürlerinin katıldığı izleyiciye açık olmayan beş dakikalık özel bir performans sergiledikten sonra festival boyunca 3 adet 20 dakikalık performans gerçekleştirdik. Her performans sonrası IOTA_AI’ı anlatan konuşmalar yaptık.

IOTA projesinde güncel olarak nasıl bir aşamadasınız? Projenin devamında izleyiciyi neler bekliyor?

OUCHHH: IOTA projesinden sonra geçtiğimiz ay dünyanın en büyük mimari yapay zekâ performansı olarak aynı ekip ile Bükreş'teki Hükümet Binası ve Moskova Bolshoi Theater Binası üstünde de benzeri projeler gerçekleştirdik. Mekân bir yeri oluşturan elemanların üç boyutlu organizasyonuyken, karakter o yerin atmosferidir. Yer, barındırdığı ruh ile, fizik ve matematik alanı soyut yönleriyle ele aldığı mekânın ötesinde, farklı boyutlar içerir. Mekân fiziksel özelliklerine bağlı olarak tanımlanabilirken, yer tek ve özeldir. Yaşanan mekânda sezgisel olarak yakalanan nesnel veriler sürekli değişmekte ve dönüşmektedir. Tam olarak tüm bu algıyı dile getiren bir projenin Ouchhh olarak, Washington D.C’de 3 büyük galeri alanında, Artechouse iş birliği ile AVA, IOTA, ORION, H OME E OMOR  PH, ISM, PORTAL adlı işlerimizin yer aldığı “Evren” adlı retrospektif solo sergimizi Ocak ayı boyunca izleyici ile buluşturacağız.

M.Ü: Kasım ayında Barcelona’da Mira Festivali’ndeydik. Yıl içerisinde bizleri yurt içi ve yurt dışındaki festivallerde görebilirsiniz. Gelecek planı olarak da yakın bir zamanda IOTA olarak albüm hazırlamayı düşünüyoruz.

0
17049
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Advertisement
Geldanlage