23 ŞUBAT, PAZARTESİ, 2015

!f’in Vitrininde Neler Görünüyor?

Eski adıyla Hit Filmler yeni adıyla Digiturk Galaları bölümü festivalin popüler yüzünü gösterdiği, kemik seyirci kitlesi dışındaki izleyicilerle flörtleştiği bir anlamda vitrin bölümü. Bu yıl bu bölümde 21 film var. Peki hangileri öne çıkıyor... 10 filmlik bir seçki.

!f’in Vitrininde Neler  Görünüyor?

Bir Rüya İçin Ağıt, Takip, 24 Saat Parti İnsanları, Bellevillede Randevu, Makinist, Günbatımından Önce, Başkalarının Hayatı, İhtiyarlara Yer Yok, Hasta, Milyoner, Şampiyon, Yeraltı Peygamberi, Gerçeğin Parçaları, Siyah Kuğu...  Bu filmlerin ortak özelliği 2000’lerin önemli yapımları olması. Bir başka özelliği ise !f İstanbul Bağımsız Filmler Festivali’nde görücüye çıkmaları.  !f’in sadık takipçilerinin hatırlayacağı üzere, biz bu filmleri festivalin Hit Filmler bölümünde izledik. Festivalin başladığı 2002 ile 2012 yılına kadar bu isimle anılan bu bölüm malum 2013’te Galalar adını aldı, geçen yıldan itibaren de Digiturk Galalar adıyla yoluna devam ediyor.

Bu bölüm festival için epey önemli... !f İstanbul, takvim avantajını kullanıp Oscar adayı filmlere ve dünyadaki önemli festivallerin gözdesi olan ve merak edilen yapımlara bu bölümde yer veriyor. Böylece festival diğer bölümlerine göre daha popüler bir seçki sunuyor bu bölümde. Hâl böyle olunca kemik seyirci kitlesi dışındaki izleyiciler arasında festival bu bölüm sayesinde tanınırlılığını artırıyor ve etki alanını genişletiyor. Yani Digiturk Galaları bölümü !f’in popüler yüzü ve bir anlamda vitrini... 

Eskiden Hit Filmler döneminde seçkide yaklaşık 14 film yer alırken bu bölüm Digiturk Galaları adını alınca seçkideki film sayısı da arttı. Geçen yıl bu bölümde 24 film vardı. Bu yıl ise 21 film var. Böylece bu bölüm vitrin olmanın ötesinde, film sayısı olarak da festival programında önemli bir ağırlık noktası oluşturuyor...

​Peki bu yıl Digiturk Galaları bölümünde yer alan 21 film arasında neler var? Ya da şöyle soralım: İlla izlenmesi gereken filmler hangisi?  

Kuşku yok ki Digiturk Galaları’nın en ilgi görmesi muhtemel iki filmi, tematik ortaklığı da bulunan, Inarritu’nun En İyi Film dahil dokuz dalda Oscar adaylığı olan Birdman ile Tim Burton’ın Büyük Gözler/Big Eyes. Inarritu filminde, oyuncu dünyası içerisinden günümüzde yeniden tariflenen popülerlik olgusuna ezber bozan bir bakış atıyor. Burton ise Margaret Keane ile Walter Keane arasındaki intihal dolu ilişkiye odaklanıyor. Evli oldukları sırada Margaret’ın yaptığı resimleri kendi yapmış gibi pazarlayan ve ressamlık rolüne soyunan Walter, boşandıktan sonra da resimlerden ve şanından vazgeçmeyince sanat tarihinin sansasyonel intihal davalarından birinin ortaya çıkmasına neden olmuştu. Burton filminde hem yıllara yayılan intihal davasını anlatıyor hem de sanat dünyasının kadına bakışını sorguluyor. 

Büyük Gözler/Big Eyes

İran sinemasının tür sinemasıyla sınırlı ilişkisi düşünüldüğünde Ana Lily Amirpour’un ilk uzun metrajlı filmi Gece Yarısı Sokakta Tek Başına Bir Kız/ A Girl Walks Home Alone At Night’ın ilgi görmemesi mümkün mü? Bir çizgi roman uyarlaması olan yapım, western etkileşimli bir vampir filmi. İran’ın karanlık sokaklarında dolaşan vampir öyküsü pek çok açıdan merak unsuru. Mesela Batı kaynaklı sinemadaki vampir lugatına Doğu’dan nasıl bir katkı sunduğu, kötülük ve sokaklar ilişkisinde rejime nasıl anlamlar yüklediği gibi... Lakin öte yandan günümüz İran’ıyla ilgili sorulara, gerçek bir hikayeden yola çıkan Gül Suyu/Rosewater daha net cevaplar verecek gibi görünüyor. Gael Garcia Bernal’in oynadığı Jon Stewart’ın yönettiği film, hileli olduğu gerekçesiyle İran’da protestolara neden olan 2009 seçimlerini takip eden bir gazetecinin yaşadıklarından yola çıkıyor. Protestoları haberleştiren gazetecinin tutuklanıp işkence görmesi üzerinden Stewart, gazeteci-iktidar ilişkisini sorgularken İran’ın da özgürlükler konusundaki portresini çiziyor. 

Gül Suyu/Rosewater

Kan donduran Öldürme Eylemi belgeselini hatırlayanlar vardır. Yönetmen  Joshua Oppenheimer, 1960’larda Endonezya’da darbe sonrasında yönetimin tetikçiliğini üstlenip yüz binlerce insanı vahşice öldüren bir çeteyle yüzleştirmişti bizi. Katiller anlatıyordu nasıl cinayet işlediklerini. Oppenheimer, Sessizliğin Bakışı/The Look of Silence filminde bu sefer sözü karşı tarafa veriyor. Öldürme Eylemi’nde yıllar sonra abisinin nasıl katledildiğini öğrenen Adi’nin katillerle bizahiti yüzleşme sürecini anlatıyor. 

Sessizliğin Bakışı/The Look of Silence

‘Aşk’sız olmaz tabii. Aşk Başkadır/Love is Strange, Tek Aşkım/The One I Love, Son Beş Yıl/The Last Five Years , aşk ve ilişkilere farklı yaklaşımlarıyla festival menüsünün ilgi görmesi muhtemel ‘çift’li izlenecek filmlerinden... Not: Seni Seviyorum filmiyle tanıdığımız yönetmen Richard LaGravenese, beş yıllık ilişkilerini gözden geçiren bir çiftin üzerinden kadın ve erkeğin ilişkilere nasıl ayrı noktalardan baktığını anlatıyor. Tabii bu ilişkide birinin kariyeri çok da parlak gitmeyen bir oyuncu olması diğerinin parlak bir yazar olması filme de ayrı bir katman katıyor. Charlie McDowell’ın Sundance patentli ilk film Tek Aşkım/The One I Love ise romantik komedi janrı üzerinden, ki bu janrın genetiğiyle oynayarak yenilikçi bir yaklaşım sergilediğiyle ilgili kimi yorumlar var, ilişki algımızın üzerine eğiliyor. Aşk Başkadır/Love is Strange ise orta yaşlı iki eşcinselin başarısız bir evlilik girişimi sonrasında yaşadıklarına eğilirken yönetmen Ira Sachs, hüzünlü bir tablo koyuyor önümüze. 

Son Beş Yıl/The Last Five Years

Variety dergisinin takip edilesi yönetmenlerden biri olarak altını çizdiği genç yönetmen Justin Simien’ın yönettiği Sevgili Beyaz Irk/Dear White People, günümüz Amerikan toplumunda siyahilere olan yaklaşımla hınzırca dalgasını geçen eleştirel bir komedi. Bir üniversitedeki dört siyahinin yaşadıklarını izlerken bir toplumda ‘ötekileştirilen’ ve ayrımcılığa uğrayanların neler yaşadığını anlamak açısından da oldukça tanıdık gelen yanlarını görme ihtimaliniz hayli yüksek. 

Sevgili Beyaz Irk/Dear White People

Digiturk Galaları bölümünde önereceğimiz son film bizden. Zenne filmiyle tanıdığımız yönetmenler M. Caner Alper ve Mehmet Binay’ın ikinci filmleri Çekmeceler, bir genç kızın travmalarla dolu olan geçmişinin ‘çekmecelerini’ açıyor bize. Ele aldığı konu ve yaklaşımıyla Zenne gibi iddialı ve ezber bozan bir film olduğu söyleniyor. İzleyip göreceğiz... 

Çekmeceler

Lakin şunu da söylemek elzem. Festival öncesi tavsiyeler, bilgilendirmeler ve yönlendirmeler bir yere kadar işe yarar. !f, keşifçi bir festival. En sağlamı ve bizce de kıymetlisi sizin kendi keşifleriniz. İyi keşifler ve seyirler...

0
6030
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage