Işıl Kasapoğlu’nun yönetmenliğinde, Çolpan İlhan- Sadri Alışık Tiyatrosu ve Piu Entertainment’ın yapımcılığında sahneye taşınacak dev müzikal Don Quixote, yeni tiyatro sezonunda izleyicilerle buluşacak.
Selçuk Yöntem, Zuhal Olcay ve Cengiz Bozkurt, Don Quixote ile ilk kez aynı sahneyi paylaşacak. Üçlü, geçtiğimiz günlerde başlayan okuma provalarında bir araya geldi. Müzikal, 30 kişilik oyuncu ve dansçı kadrosu, 15 kişilik canlı orkestrası ve sahne tasarımıyla, izleyicileri Don Kişot’un hayal ile gerçek arasında geçen dünyasında bir yolculuğa çıkaracak. Onurlu ve yalnız bir şövalyenin imkânsıza meydan okuyan öyküsü, Sancho Panza’nın ayakları yere basan mizahıyla harmanlanırken, ulaşılmaz bir aşkın izleri sahnede yankılanacak.
Türk tiyatrosunun güçlü isimlerini aynı yapımda buluşturan müzikalin prömiyer tarihi ve bilet satış detayları yakında açıklanacak.
İzmir’de gerçekleştirdiği büyük boyutlu duvar sanatı çalışmalarıyla tanınan Berkanfo’nun “Kanatları Olsaydı Köpekler de Uçardı” başlıklı kişisel sergisi, 19 Temmuz Cumartesi günü Kemeraltı Antikacılar Çarşısı’nda yer alan sanat alanlarında sanatseverlerle buluşacak.
Serginin açılışında sanatçı Berkanfo ayrıca bir canlı duvar sanatı performansı gerçekleştirecek ve akşama müzikleriyle Avare, Long Time No See ve Nelif eşlik edecek. Berkanfo’nun “Kanatları Olsaydı Köpekler de Uçardı” sergisi, Hayırsız Ada Sürgünü’ne dayanıyor. 1910 yılında İstanbul’daki sokak köpekleri, şehirdeki “hijyen” ve “modernleşme” politikaları doğrultusunda tehdit olarak görülmeye başlandı. Avrupa'dan gelen “batılı şehircilik” anlayışını uygulamaya çalışan yönetim, seksen binden fazla sokak köpeğini toplayarak Hayırsız Ada olarak anılan Sivri Ada’ya sürdü. Adaya bırakılan köpekler, hiçbir barınak, besin kaynağı ve su olmadan ölüme terk edildi. Halk arasında bu trajediye karşı büyük bir tepki oluştu, çünkü köpekler Osmanlı toplumunda yıllarca mahallelerin bir parçası olarak görülmüş, korunmuş ve beslenmişti. Bu olay, Türkiye’de hayvan hakları ve şehir yaşamı tartışmaları açısından önemli bir dönüm noktası oldu; edebiyat, tiyatro, çağdaş sanat gibi farklı sanat dallarına, akademik araştırma ve belgesellere konu olmuş, kolektif hafızaya kazınmış bir travma olarak yer etmeye devam ediyor.
Berkanfo, “Kanatları Olsaydı Köpekler de Uçardı” sergisinde bu bastırılmış hafızaya karşı bir hatırlama mekânı inşa ediyor. Geçtiğimiz yıl sanatçının Hayırsız Ada’da kendi inisiyatifiyle ve olanaklarıyla gerçekleştirdiği, adanın çeşitli noktalarına yerleştirdiği köpek figürlerinden oluşan enstalasyon, şimdi daha çok izleyiciyle buluşmak için adanın izole kamusal alanından sanat alanlarına taşınıyor. Hem bir anma hem de bir protesto niteliği taşıyan, adanın farklı noktalarına yerleştirilen köpek figürleri sessizliğin ortasında yükseliyor, yok sayılmış hayatları görünür kılıyor. Sergi, sokak sanatının eylemsel potansiyelini, bellek politikalarıyla kesiştiği bir zeminde yeniden düşünmeye çağırıyor. Berkanfo’nun figürleri, yalnızca estetik bir dile sahip değiller, onlar aynı zamanda hayatta kalamayanların, hatırlanma hakkı elinden alınanların görsel temsilcileridir. Sergi kapsamında sanatçı ayrıca yine çok sevdiği köpeklerin başrolde olduğu bir canlı duvar sanatı performansı gerçekleştirecek. Bu müdahale sokak sanatının doğrudan ve kamusal doğasını mekânın yüzeyine taşıyacak, üretimin içsel süreci izleyiciyle buluşacak.
Sergi açılışında 19 Temmuz’da müzikleriyle Avare, Long Time No See ve Nelif’in yanı sıra grafiti, dövme, plak, sticker, sokak lezzetleri stantları yer alacak ve akşamın biletleri sokak hayvanlarına mama bağışı olarak bağışlanacak. Biletlere buradan ulaşabilirsiniz.
Bu yıl dördüncü kez düzenlenecek Marmara Adası Edebiyat Festivali 31 Temmuz-3 Ağustos tarihleri arasında edebiyatseverleri ağırlamaya hazırlanıyor.
Ada merkezindeki ve Ada’nın Çınarlı ve Gündoğdu köylerindeki üç yerel derneğin (Marmara Adası Dostları Kültür Sanat, Turizm ve Eğitim Derneği, Galimi Çınarlı Kırsal Kalkınma ve Turizm Derneği, Gündoğdu Köyü Güzelleştirme Derneği), ada halkının ve edebiyatsever kurum ve kişilerin katkıları, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi ve Marmara Adalar Belediyesi’nin destekleriyle düzenlenen Marmara Adası Edebiyat Günleri, bu sene Marmara Adası Edebiyat Festivali adı altında edebiyatseverlerle buluşacak.
Marmara Adası Edebiyat Festivali bu sene Anadolu’nun sesi ve şiiri olan Yaşar Kemal’i anma gecesi ile başlayacak. Bu yıl adalı edebiyatseverler Ada Enön, Arlin Çiçekçi, Burhan Sönmez, Dila İren, Esra Dicle, Figen Şakacı, Hande Çiğdemoğlu, İclal Aydın, Kübra Çiğdem İnal, Murat Meriç, Naz Tanka, Seray Şahinler, Sevim Ak, Talat Kırış, Tarık Tufan, Tilbe Saran, Yekta Kopan, Zeynep Özden ile bir araya gelecek.
Marmara Adası Edebiyat Festivali Programı
31 Temmuz Perşembe
20.30 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Yaşar Kemal Akşamı
Hande Çiğdemoğlu ve Murat Meriç (Ayşe Semiha Baban’ın katılımıyla)
1 Ağustos Cuma
11.00 Marmara Gençlik Merkezi
Çocuk Atölyesi: Çöpten Öyküler
Dila İren
11.00 Saraylar Kütüphanesi
Çocuk Atölyesi: Kırık Şemsiye Kitabı
Sevim Ak
17.00 - 18.00 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Edebiyatın Özgürlüğü ve Gerçeği
Burhan Sönmez, Kübra Çiğdem İnal
19.00 – 20.30 Seyir Terası
Açılış Konuşmaları, Müzik ve Şiir Dinletisi ve Sohbet
Tilbe Saran, Esra Dicle, Ada Enön, Naz Tanka
2 Ağustos Cumartesi
11.00 Marmara Gençlik Merkezi
Çocuk Atölyesi: Kırık Şemsiye Kitabı
Sevim Ak
11.00 Saraylar Kütüphanesi
Çocuk Atölyesi: Çöpten Öyküler
Dila İren
11.00 Çınarlı Köyü – Çınaraltı
Gökyüzü Gibi Bir Şey Bu Çocukluk
İclal Aydın
12.00 Çınarlı Köyü – Çınaraltı
Yazarlarla Buluşma
16.00 – 17.00 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Belki Yaz Erken Gelir: Bir Denizin Kıyısında Beklemek
Yekta Kopan
17.00 – 18.00 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Edebiyat ve İyilik
Arlin Çiçekçi
18.00 – 19.00 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Mümkün Geçmiş ve Mümkün Geleceklerimiz Arasında Öyküler
Talat Kırış
3 Ağustos Pazar
11.00 Gündoğdu Köy Kahvesi
Yazarlarla Buluşma
16.00 – 17.00 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Hınçla Büyümek, Edebiyatla İyileşmek
Figen Şakacı, Seray Şahinler
17.00 - 18.00 Avni-Jale Özken Marmara Adalar Müzesi
Hayatım Yazsam Roman Olurdu
Tarık Tufan
Marmara Adası Edebiyat Festivali’nin detaylarına internet sitesinden ve Instagram hesabından ulaşabilirsiniz.
Türk rock müziğinin köşe taşlarından mavisakal’ın kült albümü Kan Kokusu ve “İki Yol – Senfonik” 2025 Remastered hâlleriyle Tamar Records etiketiyle dijital platformlarda yerini aldı.
İlk kez 1998 yılında yayımlanan bu sert, karanlık ve sarsıcı albüm; yayımlandığı dönemde Türk rock müziğine yön verdi, o günden bu yana ise bir yeraltı klasiği olarak efsaneleşti. 1990’ların başında Tarsus’dan çıkan ve kısa sürede Türkiye’nin dört bir yanında geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan mavisakal, Kan Kokusu ile sadece müzikal anlamda değil, tematik ve lirik derinliğiyle de döneminin çok ötesinde bir iş ortaya koydu. Grunge, alternatif rock ve heavy metal ögelerini yerel tınılarla harmanlayan albüm; toplumsal çatışmaları, bireysel yabancılaşmayı ve içsel karanlığı büyük bir cesaretle ele aldı.
Albümün en çok ses getiren parçalarından biri olan “İki Yol”, mavisakal’ın ruhunu ve döneminin ruh hâlini kusursuzca yansıtan bir başyapıt olarak öne çıkıyor. Melankolik altyapısı, sert gitar riff’leri ve çarpıcı sözleriyle “İki Yol”, yalnızca bir şarkı değil; 90’lar gençliğinin içsel çatışmasının simgesi hâline geldi.
Noise_Media Art, 2025 yılında üçüncü edisyonuyla 17-21 Eylül tarihleri arasında Yapı Kredi bomontiada’da sanatseverlerle buluşacak.
Piksel. Creative Solutions prodüksiyonu olan Noise, ilk edisyonundan bu yana eşitlikçi ve yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Sanat, teknoloji ve müzik ekseninde disiplinlerarası bir deneyim sunmaya hazırlanan Noise_2025, uluslararası sanatçılar, öncü dijital eserler, interaktif enstalasyonlar, elektronik müzik performansları ve medya sanatının önde gelen isimlerini temsil eden uluslararası galerileri ağırlayacak. Sürükleyici interaktif enstalasyonlar, görsel-işitsel deneyimler, yaratıcı dijital eserler ve elektronik müziğin ana akım dışındaki sesleri, bu yıl da izleyicilere unutulmaz bir atmosfer sunacak. Programın ana başlıkları arasında OI_Music, OI_Focus, OI_Talks ve OI_Education yer alıyor.
Noise_Media Art hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Buket Uzuner’in son 50 yıldır yazdığı öykülerinden oluşan 50 Yılın Toplu Öyküleri, Everest Yayınları’ndan çıktı.
Bu derleme Uzuner'in daha önce yayımlanmış yedi öykü kitabını bir araya getirirken, okurlara yazarın edebi gelişimine tanıklık etme fırsatı sunuyor. Kitapta daha önce hiçbir mecrada yayımlanmamış “Ankara’nın En Güzel Mevsimi” adlı yepyeni bir öyküsü yer alıyor. Ayrıca, “Ayın En Çıplak Günü” adlı öykü kitabında sansürlenen satırların orijinal hâlleriyle yer alması, düşünce ve ifade özgürlüğü konusundaki süregelen duruma anlamlı bir not düşüyor.
“50 Yılın Toplu Öyküleri.
Buket Uzuner’in son 50 yıldır yazdığı öyküler.
50 yıl mı? Bir yanlışlık olmasın? O kadar uzun zaman geçmiş olabilir mi?
O halde, kolumun altında, elyazması bir öykü dosyasıyla Attilâ İlhan’ın o küçücük editör odasına girip, yazdıklarımın yayımlanması için çok zorlu ve uzun mücadeleye başladığımda neredeyse çocukmuşum!
Ve demek ki, şimdi üniversitelilere artık “çocuk” diyecek bir yaşa gelmişim! Şaşırıyorum: O 50 yılın nasıl bu kadar çabuk, hızlı, zor, yorucu, sık sık düşüp yaralanarak, sonra kalkıp yeniden koşmaya başlayarak, kırılarak, dışlanarak, uğraşarak, sansürün her türünden çekinerek, başına “bir şey” gelmesinden endişelenerek, kadın yazar olmanın toplumun her kesiminde kadına yönelik ayrıca fazladan tehlike ve tehditlerini bilerek, devamlı tetikte olarak ve bunlara rağmen o 50 yılın nasıl böyle heyecanlı, canlı, hareketli, neşeli, sevinçli, enerjik, yepyeni fikirlerle dolu geçtiğine şaşırıyorum.
Seviniyorum, her şeye rağmen “Yazmasam ölürüm!” diyen Sait Faik’in yazı soyundan gelip, “Aslolan yaşamaktır,” diyerek “kız neşesi”ni en zor gününde bile yitirmemiş Sevgi Soysal’ın neşe gücünden beslenen, yazmaya adanmış, yazıya, edebiyata âşık bir 50 yıl geçmiş. Umudum, sonuna dek yazarak, okuyarak, okur, düşünür, iyi insanlarla buluşarak, sevdiklerimi kucaklayarak geçecek, yani “işe yaramış bir yaşam”. Bir hayattan zaten başka ne istenir ki…” - Buket Uzuner
Kültür sanatı herkes için erişilebilir kılmayı hedefleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı (İBB Kültür), ücret tarifesinde bir ilki başlatıyor. İBB Kültür’e bağlı mekânlarda bağımsız tiyatrolara pozitif ayrımcılık yapılarak, sembolik bir rakamla kiralamalar yapılacak.
2023 itibarıyla yaz aylarında kültür merkezlerini sahne provaları için ücretsiz açan; Şişli Habitat Sahne ile tüm altyapı ve teknik desteğiyle cüzi rakamlarla tahsis imkânı sunan; tiyatro haritası ve toplu taşıma ekranlarındaki reklamlarla görünürlük projelerini başlatan İBB Kültür, şimdi de ücret tarifesinde özel bir uygulamaya imza atıyor. İBB Kültür’e bağlı mekânlarda, ilk kez bir ücret tarifesinde bağımsız tiyatrolara pozitif ayrımcılık yapılarak ve sembolik bir rakamla (5000 ₺) kiralamaları sağlanıyor. Bağımsız tiyatroların oyunları için kullanabileceği mekanlar; İBB’ye bağlı 12 kültür merkezi, Metrohan ve 2000 ₺ ücretle diğerlerinden daha uygun bir uygulamayla Baruthane ve Şişli Habitat Sahne.
İstanbul’daki bağımsız tiyatro toplulukları, 2025-2026 sezonunda da İBB Kültür sahnelerinde oyunlarını sahnelemeye devam edebilecek. Kentin birçok noktasında konumlanmış kültür merkezlerinin ve Şişli Habitat Sahne’nin yanı sıra Metrohan ve Baruthane de bu yıl özel tiyatroların oyunlarına ev sahipliği yapacak. Sadece son bir yıl içerisinde 100’e yakın tiyatro topluluğunun prova ya da oyun sahneleyerek yararlandığı bu iş birliği, yeni sezonda daha fazla sahne ve toplulukla büyüyecek. Başvurmak için tiyatrobirimi@ibb.gov.tr adresinden iletişime geçebilirsiniz.
Annette Bjergfeldt’in asrın aşkının peşinden umutsuzca koşanların, derin kayıpların acısını yüreğinde taşıyıp yine de hayata bir şans daha vermeye cesaret edenlerin öyküsünü anlattığı Hayat Size Hipopotamlar Verdiğinde, Merve Özcan’ın çevirisiyle hep kitap’tan çıktı.
Utangaç bir ressam olan Esther’in gözünden anlatılan hikâye, aynı çatının altında yeşeren üç kuşağın hayatına dokunurken, okuru Paris’in görkemli opera sahnelerinden St. Petersburg’un eteklerindeki gizemli sirke doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Esther’in büyükbabası Hannibal, Danimarka’nın Amager adasındaki evi satın aldığında, düşlerinde opera aryalarının yankılandığı, bohem ruhların dans ettiği ve aşkla dolu bir yuva vardır. Oysa akrobat eşi Varinka için mucizeler çağı, ilk aşkının bir hipopotamın acımasız çenesine terk edildiği o an nihayete ermiştir. Hannibal’ın aşk ve sanat arayışı ise zamanla torunlarına, ailenin genç sanatçısı olma unvanı için kıyasıya yarışan ikizler Esther ve Olga’ya miras kalır.
“…İlk başta hayalini kurduğunuz fil yerine, teselli ödülü olarak hipopotam alırdınız. Büyük, çılgınca hayaller yıkanınca küçülürdü. Hipopotamlarla mevcut durumu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır ve sahip olduklarınıza biraz umut aşılamak için çaba harcardınız. Hayat, etrafa saçma sapan şeyler yayan ama aslında sadece arkadaş olmak isteyen hipopotamlarla doluydu.”
José González, Garanti BBVA Genç Konserleri kapsamında 25 Eylül’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde konser verecek.
Minimalist folk müziğin önemli isimlerinden José González, 2021 yılında Local Valley albümüyle çok dilli ve derin bir müzikal yolculuğa imza attı. González, gitar kullanımındaki kendine özgü eşsiz fingerpicking tekniği ve duygulu sesiyle sahnede unutulmaz anlar yaşatmaya hazırlanıyor. Royal Albert Hall gibi prestijli salonlarda gerçekleştirdiği performanslarla dünya çapında milyonlarca kişiye ulaşan sanatçı, “Crosses”, “Heartbeats”, “Stay Alive”, “Teardrop”, “Line of Fire” ve “Down the Line” gibi hitlere imza attı.
José González konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Galeri 77, yazın enerjisini ve ışığını sanatla buluşturan “Gündönümü” başlıklı sergisini, 23 Ağustos’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
“Gündönümü” başlıklı yaz sergisi, zamanın döngüsünü, ışığın gücünü ve dönüşümün simgesini izleyiciye sunuyor. Güneşin en tepede olduğu yaz gündönümünün ışığı altında, eski kültürlerin hasat ve yenilenme kutlamalarının çağrıştırdığı bu sergi; Mutlu Aksu, Narek Arzumanyan, Roman Babakhanian, Hakan Çınar, Vahram Davtian, Gago, Sedat Girgin, Sam Grigorian, Edgar Grigoryan, Hakan Gürbüzer, Vav Hakobyan, Sarkis Hamalbashian, Mehmet Resul Kaçar, Mesut Karakış, İlker Kayalı, Taron Marukyan, Sergey Narazyan, Armén Rotch ve Kirkor Sahakoğlu’nun birbirinden çarpıcı eserleri aracılığıyla izleyiciyi dönüşümün ve yenilenmenin izlediği bir yolculuğa çıkarıyor. Sergideki eserler, yazın doğasına uygun bir şekilde yeniden yorumlanıyor; gündönümünün ışığında izleyiciyle buluşuyor. Soyut sanatın farklı yorumları, figüratif ve sürreal dünyalar, renklerin ve formların akışkan geçişleriyle birleşerek serginin dinamizmini güçlendiriyor. Geçmişle şimdi arasında köprü kurarak klasik geleneği çağdaş bir bakışla yeniden yorumlayan eserler, izleyiciyi zamanın ve ışığın döngüsüne davet ediyor.