Quartier am Hafen ve istanbulberlin tarafından düzenlenen Seyir Quartier konuk yazar programı Türkiye’den bir yazarı altı hafta boyunca Köln’de ağırlayacak.
15 Ekim 2025’te başlayacak programa kariyerinin başında bir yazar aranıyor. Almanya’daki edebiyat dünyasına ilgi duyuyorsanız ve kültürlerarası deneyimle gelişirken edebiyat profesyonelleriyle fikir alışverişine açıksanız bu programa başvurabilirsiniz. Program RheinEnegie Stiftung Kultur, Köln Belediyesi ve Stiftung Kunstsalon desteği ve Frankfurt Kitap Fuarı, Landinsicht e.V., Köln-İstanbul Şehirleri Kardeşlik Derneği, NEOLA Sanat Projeleri, Kulturbunker Köln-Mülheim ve das “andere” Literaturcafé iş birliğiyle hayata geçirilecek.
Türkçe “seyir” kelimesi, hareket halindeki gözlemi, bir keşif yolculuğunu ifade ederken, “Quartier” Köln’ün samimi edebiyat topluluğuna ve program mekânı Quartier am Hafen’a atıfta bulunuyor. Konuk yazar programı, bu dünyaları bir araya getirerek ilham ve büyüme için bir alan sunuyor.
Program üç bölümden oluşacak ve önümüzdeki aylarda ikinci ve üçüncü bölümlere dair çağrılar duyurulacak. İkinci bölümde aralık-ocak aylarında Köln’den bir edebiyat profesyoneli İstanbul’daki Atelier Galata’da, konuk edilecek. Üçüncü bölümde ise şubat-mart aylarında, yeniden Türkiye’den kariyerinin başındaki yazarlar, Köln’deki Quartier am Hafen’da ağırlanacak.
Program detayları:
-Başvuru tarihleri: 18 Nisan – 11 Mayıs
-Program başlangıç tarihi: 15 Ekim 2025
-Süre: 6 hafta
-Yer: Quartier am Hafen, Köln, Almanya
Koşullar: Kariyerinin başındaki bir yazar, İstanbul ve Köln’den bağımsız bir jüri tarafından seçilecektir. İngilizce veya Almanca bilgisi gereklidir, Almanca bilgisi avantaj sağlayacaktır.
İmkânlar: Seyahat ve Quartier am Hafen’deki konaklama karşılanacak, ayrıca 1.200 €’luk honorarium sağlanacaktır. Yazarın isteklerine göre şekillenmek üzere okuma etkinlikleri, atölye çalışmaları, söyleşirler ve Frankfurt Kitap Fuarı ziyareti gibi imkânlar sunulacaktır. Kölnlü sanatçılarla ve yayıncılık profesyonelleriyle geliştirilecek projeler desteklenecektir. İhtiyaç dahilinde çocuk bakım hizmeti sağlanabilir, ebeveynler gönül rahatlığıyla başvurabilir.
Başvuru süreci: Programla ilgili sorularınızı seyirquartier@gmail.com adresine iletebilirsiniz, başvurularınızı 11 Mayıs tarihine kadar yine bu adrese göndermeniz gerekmektedir. Seçilen yazar, Haziran 2025’in ilk haftasında duyurulacaktır.
Başvuru Belgeleri (Türkçe veya Almanca):
- Özgeçmiş: Yayınlar, ödüller, burslar veya ilgili (yayınlanmış veya yayınlanmamış) yazınsal deneyim dahil edilmeli ve kariyerin başında olma kıstası açıklanmalı (ilk yayınınızın üzerinden 10 yıldan fazla geçmemiş olması veya 40 yaşın altında olmanız gibi).
- Motivasyon mektubu: Bu programın size nasıl katkıda bulunacağını düşündüğünüzü, varsa Almanya veya Köln ile bağlantınızı, programın diğer bölümleriyle/işbirliği içinde geliştirilen ortak çalışmalarla ilgileniyorsanız bunu da ekleyerek açıklayın.
- Güncel bir çalışma: Devam eden bir çalışma taslağınızdan en fazla 15 sayfa.
- Örnek Çalışmalar: Önceki eserlerden, her biri 10 sayfayı geçmeyecek en fazla 2 alıntı.
DasDas, 12-15 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek Kısalar Festivali’ne ev sahipliği yapacak.
Bu sene ilk kez gerçekleşecek Kısalar Festivali, kısa formunun da uzun oyunlar kadar etkileyici ve güçlü bir anlatım aracı olabileceğini göstermek, sanatçılar için yeni üretim alanları yaratmak ve sahne sanatları alanındaki profesyonelleri bir araya getirmek amacıyla düzenleniyor. Kısa formda üretilmiş sahne sanatları projelerin yer aldığı festival, sanatçılar için yeni bir üretim ve paylaşım alanı açmayı hedefliyor.
Festivalin bu seneki temaları Her Yerde Faşizm, Göç, Teknoloji ve İletişimsizlik, Kent Kültürü ve İnsan, Çevresel Kıyamet olarak belirlendi. Festivale başvurular performans, atölye ve yazarlık olmak üzere üç ayrı başlık altında kabul ediliyor.
Dört gün boyunca oyuncuların, yazarların, yönetmenlerin, dansçıların, koreografların ve daha birçok alanda üretim yapan sanatçıların bir arada olduğu, izledikleri üzerine tartıştığı, atölye çalışmalarıyla birlikte ürettiği ve gerçekleştirilecek panellerde birbirinden öğrenecekleri bir alan açmayı planlayan Kısalar Festivali’nin yıl içinde büyüyerek ve gelişerek kentin farklı noktalarında seyirciyle buluşması en büyük hedefler arasında yer alıyor.
Kısalar Festivali hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Galerist, Nuri Kuzucan’ın “Bir Resmin Bütün Parçaları” başlıklı kişisel sergisini 7 Mayıs-21 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
“Bir Resmin Bütün Parçaları” sergisi izleyiciyi mekânla kurulan görsel ve düşünsel bir diyaloğun içine davet ediyor. Kuzucan sergide herhangi bir yönlendirici anlatı sunmaksızın, galerinin bulunduğu, tarihi 19. yüzyıla dayanan yapının kendi varoluşunu ve hafızasını ön plana çıkaran bir deneyim alanı yaratıyor. Alanın bağımsız varoluşuna duyulan saygı serginin temelinde konumlanıyor.
Mekâna hiyerarşik bir düzen içinde hükmetmek yerine, ona eşit bir unsur olarak yaklaşan Kuzucan, sergide izleyicinin algısını sabit ve tekil bir bakış açısından kurtarıyor. Resimleri, duvarlarda salt birer yüzey olarak var olmanın ötesine geçerken, serginin bütününe yayılan bir akış içinde birbirleriyle ve çevreleriyle ilişki kuruyor. Boşluk ve doluluk, ışık ve gölge, negatif ve pozitif alan gibi ikilikler, sergide birbirini tamamlayan parçalar hâline gelerek tek bir anlatının sınırlarını aşan, sürekli değişen bir görsel denge kuruyor. Sergi; mekân, hafıza ve algının durağanlıktan uzak, sürekli bir dönüşüm hâlinde varlık bulduğu düşünsel bir yolculuk sunuyor.
İtalyan sinemacı ve yazar Lorenza Mazzetti’nin kendini bir yere ait hissetmek uğruna hayal kırıklıklarını göze almış küçük bir kızın hikâyesini anlattığı romanı Gökyüzü Düşerken, Yelda Gürlek’in çevirisiyle Odipa Yayınları’ndan çıktı.
Ölümden kıl payı kurtulduğu İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra Londra'ya yerleşerek sinema eğitimine başladı Mazzetti. Kariyerinin en belirleyici yılı 1952'dir: O tarihte, Kafka'nın Dönüşüm'ünden esinlenerek çektiği K., bugün Özgür Sinema olarak bilinen akımın da başlangıcı sayılıyor. Mazzetti kendi evrenini edebiyatla, resimle zenginleştirmeyi seçti.
Ali Smith: “Gökyüzü Düşerken karamsar ama eğlenceli, yer yer insanı kahkahalarla güldüren bir roman, hummalı bir masumiyet ve şaşkınlık rüyası gibi görünüyor. Fakat gerginliği kırık dökük şeylerin hengamesinde yüzeye vuran bir kitap bu; deliliğe doğru yükseltikçe yükselen bir histeri, ıstırap ve zulüm ayinlerinden mürekkep bir oyun.”
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından +1’in katkılarıyla düzenlenen +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin programına üç yeni isim daha eklendi. 28 Haziran’da deneysel, progresif rock müziğiyle Gevende ve William Dorey’nin tek kişilik müzik evreni, retro tınıların çağdaş temsilcisi Skinshape, 29 Haziran’da ise festival temposunu artıracak psikedelik Anadolu beat üçlüsü Lalalar sahne alacak.
+1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin ilk gününde, ikonik albümünün ilk çeyreğini AIR Play Moon Safari turnesiyle taçlandıran Fransız ikili AIR ve French Touch akımına yeni bir ivme kazandıran Marsilyalı prodüktör Simon Henner’ın solo projesi French 79; ikinci gününde enerjik CLUB NF ritimleriyle Parkorman’ı dans pistine çevirecek NEIL FRANCES ve indie rock’un Liverpool çıkışlı ikilisi King Hannah dinleyicilerle bir araya gelecek. Bu isimlere ek olarak Gevende, Skinshape ve Lalalar festival izleyicisiyle buluşacak.
Bu yıl 28 ve 29 Haziran’da Bonus Parkorman’da gerçekleştirilecek +1 Sunar: Gezgin Salon Festivali’nin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
+1 Sunar: Gezgin Salon Festivali Programı:
28 Haziran Cumartesi
16.00 - DJ set
17.00 - Skinshape
18.30 - Gevende
20.15 - French 79
22.00 - AIR Play Moon Safari
29 Haziran Pazar
16.00 - DJ set
17.00 - King Hannah
18.30 - Lalalar
20.15 - NEIL FRANCES CLUB NF
22.00 - Slowdive
Arkas Sanat Merkezi, Türk resminin modernleşme yolculuğuna odaklanan “Gelenek ve Modernite: Arkas Koleksiyonu’nda Türk Resmi (1920-1970)” sergisini 28 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
Arkas Koleksiyonu’ndan derlenen 110’dan fazla eser, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçiş sürecinde sanatçıların modernleşme ve yerel kimlik arasındaki dengeleri nasıl kurduklarını gösteriyor. Sergi, Arkas Sanat Göztepe’nin koleksiyon seçkisinin de bir öncüsü olma niteliğini taşıyor. Arkas Sanat Merkezi ve Arkas Sanat Göztepe’de birbirleriyle diyalog içinde devam edecek bu iki sergi, Arkas Koleksiyonu’ndan yola çıkarak Türk resminin evrimini sanatseverlere sunuyor.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1970’lere uzanan sergi, dönemin sanatçılarının modernleşme sürecine nasıl yön verdiğini hem figür hem de manzara resmi üzerinden ele alıyor. Sayfiye kültürünün Boğaziçi ve Adalar’dan Ankara ve Anadolu’ya uzanan değişimi, manzara resimleriyle ortaya konulurken; modern birey, yaşam tarzı ve kentsel dönüşüm figüratif eserlerde kendini gösteriyor. Sergide, II. Dünya Savaşı sonrası burslu olarak Paris’e giden sanatçıların Yeni Paris Ekolü’ndeki etkileri ve Türk resmindeki özgüven değişimi de önemli bir yer tutuyor.
Türk resim tarihinin önemli figürlerini bir araya getiren sergide 1914 Kuşağı sanatçıları İbrahim Çallı, Nazmi Ziya, Hikmet Onat ve Namık İsmail’in Paris’te Fernand Cormon’un atölyesinde edindikleri eğitimin etkileri izlenirken; Hoca Ali Rıza ve Halil Paşa’nın açık hava resim geleneğinin sonraki kuşakları nasıl etkilediği de vurgulanıyor. Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nden Hale Asaf ve d Grubu sanatçılarının hocası André Lhote’un eserleri, Bedri Rahmi ve Eren Eyüboğlu, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Hamit Görele gibi sanatçılarla birlikte izlenebiliyor. Sergide Fikret Mualla, Pierre Bonnard, Léopold Lévy gibi sanatçıların eserlerine de yer veriliyor.
Sanat tarihçisi ve akademisyen Prof. Dr. Burcu Pelvanoğlu’nun kürasyonu ile kurgulanan sergi, klasik sanat tarihi yazımının ötesine geçerek Erken Cumhuriyet dönemi ile Meşrutiyet döneminin kopuk değil, birbirine bağlı bir modernleşme süreci olduğunu ortaya koyuyor. Türk resminde İzlenimcilik, Geç Kübizm ve Art Déco gibi akımların nasıl işlendiğini gösteren sergi, Arkas Koleksiyonu’ndan bir seçkiyle Türk resminde gelenek ve modernite arasındaki ilişkiyi yeniden düşünmeye davet ediyor.
Fransız çizer Fabien Toulmé’nin pandemi sonrasında âdeta yeniden tanımlanan çalışma ve iş kültürünün farklı toplumalar üzerindeki yansımalarına dikkat çektiği kitabı Çalışmak ve Yaşamak, Hasan Can Utku’nun çevirisiyle Desen Yayınları’ndan çıktı.
Toulmé’nin varoluşçu bir bakış açısıyla tasarladığı “Dünyadan Yansımalar” adlı serisinin ikinci halkası Çalışmak ve Yaşamak. Bu kitap, milyarlarca dolarla oynayan bir yatırım bankeriyken hayatına anlam katmak için şarkıcı olmaya karar veren bir üst düzey yöneticiden büyük şirketlerin kıskacında aşırı çalışmaktan her gün ölümle yüzleşmek zorunda kalan kuryelere uzanarak sıra dışı yaşamlardan çarpıcı kesitler sunuyor.
Sistem mağdurlarının ve onu değiştirmek için mücadele edenlerin peşinde usta bir belgeselci gibi iz süren sanatçı; kıtalararası yolculuklar ve bire bir görüşmelerle biçimlendirdiği çizgilerini şimdi de Teksas, Kore ve Komor Adaları'nda konuşturuyor. Farklı kuşaklardan ve sınıflardan çalışanların iş-özel yaşam dengesine odaklanırken ücretli emeğin tarihsel serüvenine parantez açmayı da ihmal etmeyen bu belgesel grafik roman, son beş yılda özellikle gençlerin çalışmayla ilişkisinin nasıl kökten değiştiğini tüm gerçekliğiyle paylaşıyor.
“Bu benim hayatım değildi, benden beklenen hayatı yaşıyordum.”
Akustik indie pop’un önemli gruplarından Kings Of Convenience, Epifoni ve URU organizasyonuyla 28 Mayıs akşamı KüçükÇiftlik Park’ta konser verecek.
Sakin ve pürüzsüz vokallerle yarattıkları Bossa-nova etkileşimli naif ve melankolik pop ile türünün en başarılı örnekleri arasında gösterilen Kings of Convenience, Erlend Øye ve Erik Glambek Bøe'den oluşuyor. Vokal ve gitarları ile dinleyicilerin karşısında olacak ikiliye bazı parçalarında davulcu ve basçı da eşlik edecek. Konserin açılışını kendine özgü yorumu ve sahne performansıyla dikkat çeken Sena Şener yapacak.
Grup, 1999 yılında Belle and Sebastian ve Coldplay ile müzik dünyasına yeni bir kapı açan “Yeni Akustik Hareket”in öncülerinden oldu. 2009’da yayımlanan Declaration of Dependence albümü ile büyük başarıya imza attı. Uzun bir süre sonra 2021’de Peace or Love albümüyle geri dönen Kings of Convenience, “Know How”, “Misread”, “I’d Rather Dance with You”, “Mrs. Cold” gibi şarkıları ile unutulmazlar listesinde yerini aldı.
Nick Drake, Simon And Garfunkel, Caetano Veloso gibi isimlerden aldıkları ilhama yaşadıkları kuzey coğrafyasının büyülü atmosferini de ekleyen ikilinin İstanbul konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Mehmet Sinan Kuran’ın “Post Narrative” başlıklı kişisel sergisi, Burak Fidan’ın küratörlüğünde, 6 Mayıs-15 Haziran tarihleri arasında CerModern’de sanatseverlerle buluşacak.
Çizimlerinde kendine özgü dünyasını baş döndürücü detaylarla zenginleştiren Mehmet Sinan Kuran böylelikle hem minyatür geleneği gibi tasvir biçimine yakın duruyor, hem de popüler imgelerle içinde yaşadığı zaman dilimini eğlenceli bir şekilde görselleştiriyor.
Küratör Burak Fidan sergi hakkında şunları söylüyor: “Anlatı, insanın dünya karşısında aldığı en eski etik pozisyondur. Zamanı kavramanın, anlamı taşımanın, deneyimi dönüştürmenin bir yolu. Bir geçmiş ve gelecek duygusudur; yaşanmış olanla yaşanacak olan arasındaki ahlaki bağdır. Bugün, bu bağın ipleri eprimiş durumda. Herhangi bir çekim gücünden, ağırlıktan, herhangi bir hakikat anından yoksun günümüzün mikro anlatılarıyla anlam birikmiyor artık, yalnızca dolaşıma giriyor. İçsellik, teyakkuz hâlinde bir gözün önünde kayboluyor. Biz artık anlatan değil, aktaranız…
Mehmet Sinan Kuran, Post Narrative bir zamanda, bu zamanın içinden konuşmuyor; oyuna paldır küldür giren bir oyun bozan olarak bu zamanı içerden deşiyor. Aşina olduğumuz bir dünyanın içinde bir yabancı — geleneğe, otoriteye, her tür kurumsallaşmış anlam yapısına karşı — kendi yolunu neşeli hasarlarla açıyor. İstisnai, anormal şeyler, varlıklar, fikirler vasıtasıyla, çoğu zaman bizi rahatsız ederek. ‘Post Narrative’ sergisindeki her bir iş, artık dünyada ayağını basacak sağlam yeri olmayan anlatı sonrası insanın patoloji evreninden bir görünüm sunuyor. Her şeyden önce ve sonra, hikâyeyi imkansızlaştıran koşulları görünür kılan, tinsel kurtuluşun yaratıcılıkta olduğunu savunan bir sanatçının evreni burası.”
Künye:
1. Wish, 2020
2. Tainted love, 2019
3. Untainted love, 2019
Finlandiya’nın dünyaca ünlü edebiyat elçisi, modern çocuk edebiyatının önemli isimlerinden çok disiplinli sanatçı Tove Jansson’un orijinal eserlerinden oluşan “Tove Jansson, Mumilerin Yaratıcısı ve Sanatçı: Yazarlığına ve Sanatına Dair Bir Sergi”, 17 Mayıs’a kadar Aynalı Geçit’te sanatseverlerle buluşuyor.
Ayrıntı Yayınları’nın çocuk kitapları markası Dinozor Çocuk, Finlandiya Büyükelçiliği ve Home of Moomin Museum Tampere, Finland ortaklığında düzenlenen sergi, sanatçının eskizleri, karikatürleri, kitap illüstrasyonları ve tablolarından oluşuyor. Hayaller, umutlar, sevgi bağları ve dostluklar etrafında şekillenen Mumi serisiyle de tanınan Tove Jansson’un çok yönlü sanatına saygı duruşu niteliğindeki “Tove Jansson, Mumilerin Yaratıcısı ve Sanatçı: Yazarlığına ve Sanatına Dair Bir Sergi” hem edebiyat hem de görsel sanatlar dünyasında iz bırakan sanatçının mirasına kapsamlı bir bakış sunuyor. Sergide, Finlandiya’nin Tampere kentinde sanatçının bağışladığı orijinal eserlerle kurulan müzeden bir seçki izleyicilere sunuluyor. “Tove Jansson, Mumilerin Yaratıcısı ve Sanatçı: Yazarlığına ve Sanatına Dair Bir Sergi”de sanatçının eskizleri, karikatürleri, kitap illüstrasyonları ve tablolarından oluşan yaklaşık 40 eserlik bir seçki yer alıyor.