Mustafa Hulusi’nin “Dünyayı İçine Çekmek” başlıklı kişisel sergisi 23 Mayıs-22 Haziran tarihleri arasında Dirimart Pera’da sanatseverlerle buluşacak.
Mustafa Hulusi’nin yeni sergisi “Dünyayı İçine Çekmek”, sanatçının meyve ve çiçeklerin doğal dünyasını betimleyen ve mutluluk duygusunu öne çıkartan fotogerçekçi resimleriyle birlikte bir ses yerleştirmesini bir araya getiriyor.
İzleyiciye, “Derinlemesine haz verici deneyimler yaşarken neden aynı anda kadrajın dışında bir şey varmışçasına tedirginlik hissederiz?” sorusunu yönelten sergi, idealize edilmiş ve sürdürülemez bir Arkadya cennetinde geçen deneyimi merkezine alıyor. Yumuşak, resimsel üslubu kristal berraklığında bir netlik hissi yaratırken, kişiye arzuladıklarını veren cömert bir doğurganlık hissi de sunuyor.
Sergide yer alan Beyond an Acid Horizon başlıklı ses işi, synthesiser ile birleştirilen kuş cıvıltılarının çoklu hoparlör yapısıyla sunulduğu bir ses manzarası oluşturuyor. Kuşların nakaratları ve makinelerle girdiği diyaloglar, simüle edilmiş bir Kıbrıs’ın berrak gökleri arasında görünmeyeni çağrıştırıyor. Sergideki birçok imge sanatçının coğrafi kökeni Kıbrıs’tan beslenirken, kolonyal geçmişten güncel savaş politikalarına uzanan tarihsel bağlamlar alegorilerle işleniyor.
Künye:
1. Melides Grapes 01 Gold & White Expander, Tuval üzeri yağlıboya ve akrilik, oil and acrylic on canvas, 2021, 73.5 x 94 x 7.5 cm
2. Exstacy Almond Blossom MELIDES 01, 2025, Tuval üzeri yağlıboya ve akrilik, oil and acrylic on canvas, 214 x 153 cm
3. Latin Cyprus Orange 4, 2023. (Detay)
Beatrice Alemagna’nın çocukluğun benzersiz, tuhaf, şakacı özünü keşfe davet ettiği kitabı Biber ve Ben, Tuğçe Özdeniz’in çevirisiyle Can Çocuk’tan çıktı.
New York Times 2024’ün En İyi Çocuk Kitapları Seçkisi, Kirkus 2024’ün En İyi Resimli Kitabı, İllüstratörler Derneği 2024’ün En İyi Resimli Kitabı ödüllerinin sahibi 4 yaş ve üzeri okurlara hitap eden kitap bir çocuğun iç dünyasına dair kusursuz bir kavrayışın ve ince bir mizahın örneğini sunuyor.
Alemagna; küçük bir kız, dizindeki yara ve beraber iyileşmeleri üzerine büyüleyici bir öykü anlatıyor. Küçük kız sokakta düşüp de dizi sıyrıldığında, babası endişelenmemesini, yarasının bir güzel kabuk bağlayacağını söyler ama nafile, o endişelenmeden duramaz! Kabuk hiç de güzel değildir ve dizini bükmesini engeller. Fakat günler geçtikçe küçük kız, Biber adını verdiği yara kabuğunu sevmeye başlar.
“Kabuk ve ben birbirimize bakıp durduk. Gitgide daha korkunç göründüğü için endişelenmeye başladım.”
Modern metalin en ikonik gruplarından Avenged Sevenfold, 4 Haziran Çarşamba akşamı Lifepark’ta ilk Türkiye konserini verecek.
%100 Metal sunumuyla gerçekleşecek Avenged Sevenfold konserinin açılışını saat 19.00’da alternatif rock sahnesinin dikkat çeken isimlerinden Palaye Royale yapacak. Sahnedeki enerjik performansları ve tarzlar arası geçişleriyle tanınan grup, katılımcılara heyecan dolu bir başlangıç yaşatacak. Saat 21.00’de ise Avenged Sevenfold, Türkiye’deki ilk konserinde için sahneye çıkacak.
2000 yılında Kaliforniya’da kurulan Avenged Sevenfold, Nightmare, Hail to the King ve The Stage gibi albümleriyle dünya çapında milyonlarca dinleyiciye ulaştı. Grup, metalcore, progresif rock ve heavy metal gibi farklı türleri ustalıkla birleştirerek müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edindi. Sahne performansları ve etkileyici prodüksiyonlarıyla tanınan Avenged Sevenfold, her zaman sınırları zorlayarak dinleyicilerine unutulmaz deneyimler sunuyor. Grup son albümü Life Is But A Dream…, grubun müzikal vizyonunun geldiği noktayı gözler önüne sererken, bu albümden parçaların Türkiye konserinde de setlist’e dahil edilmesi bekleniyor.
Avenged Sevenfold konserinin biletlerine Biletix ve Passo üzerinden ulaşabilirsiniz.
Dünyanın önde gelen mimarlık etkinliklerinden Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi başladı. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Türkiye Pavyonu’nda ise Ceren Erdem ve Bilge Kalfa’nın küratörlüğündeki Yerebasan başlıklı proje sanatseverlerle buluşuyor.
Yerebasan projesi, toprağın duyusal ve döngüsel yapısından ilham alarak, sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu yaşam biçimlerini mimarlığın odağına taşıyor. Küratörler Ceren Erdem ve Bilge Kalfa, ziyaretçilerini insanın doğayla olan ilişkisini yeniden düşünmeye davet ederken toprağın derinliklerini keşfetmeye çağırıyor.
Hüseyin Aksoy, Michael Akstaller, E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay, Ali Mahmut Demirel, Sinem Dişli, Yelda Gin, Ali Miharbi, Özgül Öztürk, Serkan Taycan ve Orkan Telhan sergiye bireysel katkı sunarken, Atelier FY, Bire-Pan, Common Action Walls, Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works, Mono Earth, Ozruh, Rec II, ReYard House, Solidified ve Yalın Mimarlık ise sergiye ekip olarak katkı veriyor. Projede, küratörlerin yaptığı açık çağrıya gelen 120 başvuru arasından belirlenen 18 projenin yer aldığı bir seçkiye de gazete formunda yer veriliyor.
23 Kasım’a kadar sürecek bienalin iki ana mekânından biri olan Arsenale’deki Türkiye Pavyonu, İKSV’nin koordinasyonunda, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla ve T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın himayesinde düzenleniyor. SCHÜCO TÜRKİYE ve VitrA’nın eş sponsorluğunda hayata geçirilen Venedik Bienali 19. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’na bu yıl Fibrobeton Yapı Elemanları ve STONELINE katkı sağlayan kuruluşlar, Türk Hava Yolları havayolu partneri, FÖRNİ, SAHA Derneği ve Summart ise prodüksiyon destekçileri olarak destek veriyor.
Yerebasan projesi hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Fotoğraf: Fatih Yılmaz
Bu yıl ikinci kez gerçekleşecek, çocuk yayıncılığına yeni bir soluk kazandırmayı amaçlayan Yenilikçi Çocuk Yayıncılığı Paneli “Yayıncılık Ekosistemi Hayali Kurmak” temasıyla yarın Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde (16 Mayıs) başlıyor.
Yenilikçi Çocuk Yayıncılığı Paneli, bu yıl Fibula Yayıncılık & Sosyal İnovasyon Ajansı iş birliğiyle Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nin katkılarıyla düzenlenecek. Etkinliğin medya sponsorluğunu Apartman No: 26 üstleniyor.
Panelin teması olarak seçilen “arıcılık”, yayıncılık dünyasının tıpkı bir arı ekosistemi gibi dinamik, üretken ve çeşitli tehditlerle dolu yapısına dikkat çekiyor. Panel boyunca; sanat, eğitim, animasyon, kuşaklar arası iletişim, yapay zekâ, kültür endüstrileri gibi yayıncılığı besleyen alanlarda uzman isimler ilham verici konuşmalar yapacak. Katılımcıların aktif olarak dahil olabileceği atölyeler ise programı zenginleştirecek. Yayıncılık dünyasının geleceğine dair fikirlerin üretileceği bu buluşmaya; üniversite öğrencileri, akademisyenler, ebeveynler, yazarlar, çizerler ve çocuk yayıncılığına ilgi duyan herkes ücretsiz olarak katılabiliyor.
Buradaki formu doldurarak etkinliğine katılabilirsiniz.
Etkinlik akışı:
Açılış Konuşmaları
09.00-09.15 Prof. Dr. Yusuf Adıgüzel (Anadolu Üniversitesi Rektörü)
09.15-09.30 Reyyan Beyza Büyükgümüş (Fibula Yayıncılık Kurucusu)
1. Oturum / Bir Kovan Dolusu Fikir Üretmek
09.30-10.00
Çocuk Medyasında Temiz İçerik Üretmenin Adımları
Bora Durmuşoğlu
10.00-10.45
Sanatın Tasarı Yasası: Odadaki Sanatçının Farkında mıyız?
Volkan Akmeşe
10.45-11.15
İletişimde Uçarı Fikirler: Çocuğumuzla Konuşmayı Unuttuk mu?
Firuze Bulut Yıldız
11.15-12.00
Yenilik İçin Bir Basamak Yukarı: Kültür Endüstrisinde Dönüşüm Nereden Başlar?
Ali Güney
12.00-12.30
Kuşaklar Arası Başarı: Yeni Bakış Açıları Sunan Bir Nine/Dede Olmak
Seçil Büker
13.00-14.00
Mola/Yemek Arası
2. Oturum / Bir Kovan İçin Harekete Geçmek
14.00-16.00
Atölye A Odası
Portfolyo Nasıl Hazırlanır? Aylin Özkan
Dijital Mecrada Varolmanın 360 Derecesi – Osman Palabıyık
Atölye B Odası
Bir Çizgi Film Nasıl Üretilir? – Nazlı Eda Noyan
Atölye C Odası
Resimli Kitap Nasıl Yaratılır? – Merve Ergenoğlu
Atölye D Odası
Yapay Zekâ Bize Ne Yapar?– Ahmet Melih Karauğuz
Atölye E Odası
Hikâyeni Anlatmanın Gücü: Kalıcı Anlatının Sırrı Nedir?- Utku Haser
Resimli Kitap Nasıl Okunur, Eğitime Nasıl Dahil Edilir? – Büşra Tilkici Zelka
Avrupa’nın birbirinden farklı ülkelerinden gelen genç ve yetenekli müzisyenleri Türkiye’deki dinleyicilerle bir araya getirerek, onları kitlelere duyurmayı hedefleyen Sound of Europe Festivali, bu yıl 4-6 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilecek.
Avrupa Birliği’nin Yaratıcı Avrupa Programı çerçevesinde desteklenen ve Avrupa Birliği Ulusal Kültür Enstitüleri (EUNIC) İstanbul ve Ankara kümelerinin önemli bir girişimiyle hayata geçirilen Sound of Europe Festivali, 4-6 Temmuz tarihleri arasında İstanbul Kalamış Atatürk Parkı, Ankara Çankaya Kuğulu Park ve İzmir Bostanlı Seyir Terası’nda katılımcılarla buluşacak. Avrupa’nın farklı noktalarından seçilen dokuz müzik grubunun yanı sıra Türkiye’den yeni seslerin aynı çatı altında buluştuğu festival, genç yetenekler ile dinleyiciler arasında kültürlerarası bir diyalog kurulmasına hizmet ediyor. Festival, müziğin ötesinde kültürel bir keşif platformu olarak öne çıkıyor.
Üç farklı şehirde eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek konserlerde, hem Avrupa’nın yeni soluk getiren sesleri hem de Türkiye’den yetenekli sesler ve projeler dinleyicilerle buluşacak. Katılımın tamamen ücretsiz olduğu bu benzersiz etkinlikte, üç gün boyunca 25’e yakın konserle Avrupa’dan ve Türkiye’den 20’den fazla sanatçı ve grup sahne alacak. Dördüncü yılında yeniden dinleyicilerle buluşmaya hazırlanan Sound of Europe Festivali, bu sene de Avrupa’nın yükselen müzikal enerjisini Türkiye’ye taşırken, Avrupalı ve Türk genç müzisyenler için uluslararası bir platform sunarak yaratıcı projelerin önünü açmaya devam edecek. Sound of Europe Festivali programına ilerleyen günlerde yeni sanatçı ve gruplar eklenmeye devam edecek.
Sound of Europe Festivali programına ve detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Galeri Siyah Beyaz, Beril Ateş’in “Neşemde bir Şeyler Eksik” başlıklı kişisel sergisini 16 Mayıs-14 Haziran tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
Bütünselliğin parçalanması parçaların dağınıklığı, bir arada oluşu veya birbirini hiç bulamamaları üzerine yoğunlaşan Beril Ateş, sergide yeni bir canlı formu arıyor. İsmini, gerçekten görmeyerek / dikkat kesilmeyerek / tüketerek içi boşaltılan neşeli kavramından alan sergi, bir kişinin ya da bir şeyin rengarenk olmasını neşe ile ilişkilendirmenin hisleri sığlaştırdığına vurgu yapıyor. Duygulara renk atamayı sorgulayan eserler, biçimsel yansılarının ötesinde figür yorumundan kompozisyona kadar içsel bir derinliği yansıtıyor.
Toplumsal olarak acıları yaşama biçimimizi yorumlayan sanatçı, eril iktidarlıkta hakiki olanı arama dürtümüzün bir karşılığı olarak duyguları yaşama biçimimizi yorumluyor. İşlenen her türlü suçun altında yatan sevgisizliğin yok ettiği neşeye bir renk atama çabasının mümkün olmadığını vurgulayan sanatçı, gündelik hayatta karşılaştığımız tüm gerçekliklere dair bir alt anlamla kurguluyor sergiyi. Sanatçı, yapıtlarına taşıdığı; kadın cinayetleri, çocuk istismarı, doğa katliamı, fikir özgürlüklerinin engellenmesi gibi toplumsal sorunlara metaforik bir biçimde yaklaşıyor. “Yıktıklarımızla yeni bir insan inşası mümkün mü? Geliştiğini zannettiğimiz evrim, duygulardan muaf kaldığında geriler mi?” sorularını soruyor
Künye:
1-3. Beril Ateş, 2023, tuval üzerine karışık teknik
+1’in katkılarıyla 22 Haziran’da Bonus Parkorman’da gerçekleştirilecek Pozitif Vibrations serisinin ilk buluşmasının programı belli oldu.
Müzikseverler için holistik bir deneyim sunmayı amaçlayan ve şehre pozitif titreşim getirecek Pozitif Vibrations serisinin ilk buluşmasında; Foster The People, Biig Piig, English Teacher ve Mezerg dinleyicilerle bir araya gelecek. Los Angeles çıkışlı indie pop grubu Foster the People, Fifa 21’de çalan şarkısı “Don’t Turn Around” ile ünü geniş kitlelere yayılan Biig Piig, Mercury ödüllü indie rock grubu English Teacher ve elektronik müzikle piyanoyu buluşturan Mezerg’i ağırlayacak olan Pozitif Vibrations 22 Haziran’da Bonus Parkorman’da gerçekleşecek.
Foster the People, Biig Piig ve Mezerg’in yanı sıra English Teacher programın açıklanan son ismi oldu. Leeds Conservatoire’da öğrenciyken tanışarak birlikte müzik yapmaya başlayan dört üyeden oluşan English Teacher, 22 Haziran’da gerçekleşecek Pozitif Vibrations’ta İstanbullu müzikseverlerle buluşacak. 2021’de çıkardıkları “R&B” teklisiyle müzik dünyasında ses getiren, ilk EP’si Polyawkward ile kendine has, çok katmanlı ve estetik bir müzik dili oluşturan grup, Glastonbury ve Leeds gibi büyük festivallerde sahne aldı. Grubun hem kişisel hem politik temaları işleyen ilk albümü This Could Be Texas, 2024 Mercury Prize’a aday gösterildi ve kazandı.
Farklı bir festival deneyimi sunan +1 Sunar: Pozitif Vibrations biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Guns N’ Roses, 2025 Avrupa ve Orta Doğu turnesi kapsamında, tam kadro-orijinal grup üyeleri ile 2 Haziran’da Beşiktaş Tüpraş Stadyumu’nda konser verecek.
BKM organizasyonu ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TGA) katkılarıyla gerçekleşecek konserde Guns N’ Roses, orijinal kadrosuyla sahne alacak. Dünyanın dört bir yanında milyonlarca hayranı peşinden sürükleyen grup, 1993’teki efsane konserin ardından, 32 yıl sonra aynı stadyumda yeniden dinleyicilerle buluşacak. Gecenin açılışını ise sahne enerjisiyle öne çıkan Amerikan rock grubu Rival Sons yapacak. Konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Rugül Serbest’in “Gözlerime Gülümserken Öylece Ölsen (Resimli Kalp Anatomisi)” başlıklı kişisel sergisi 15 Mayıs-28 Haziran tarihleri arasında Pi Artworks İstanbul’da sanatseverlerle buluşacak.
Taner Ceylan’ın küratörlüğünü üstlendiği “Gözlerime Gülümserken Öylece Ölsen (Resimli Kalp Anatomisi)” sergisi; aşkın, arzunun ve toplumsal baskıların sınırlarında gezinen duygusal bir haritayı gözler önüne seriyor. Rugül Serbest’in hem bedenini hem de iç dünyasını sanatsal bir yüzeye dönüştürdüğü bu işler, izleyiciyi duygusal ve estetik bir çatışmanın tam ortasına yerleştiriyor.
Sanatçı, aşkı “mantıksız sınırları olan, ulaşılmaz arzularla dolu bir kendini yok ediş” olarak tanımlıyor. Bu sergide aşk hem ilahi hem gündelik hem erotik hem yıkıcı bir formda karşımıza çıkıyor. Rafaello’dan Courbet’ye, Vermeer’den Caravaggio’ya uzanan sanat tarihsel referanslar, Serbest’in kişisel deneyimiyle birleşerek aşkın çok katmanlı doğasına ayna tutuyor.
Serbest’in yapıtları, kadın sanatçıların tarih boyunca dışlandığı temsiliyet meselesini merkezine alıyor. Cindy Sherman, Yoko Ono, Tracey Emin, Nil Yalter gibi isimlerin izinden giden Serbest, aşkı ve kadını yalnızca bir nesne değil, özne olarak konumlandırıyor.
Taner Ceylan sergiyi şu sözlerle tarif ediyor: “Bu sergide tam da bu savaşın içine düşüyoruz. Cepheleri muallak ve değişken, silahları ise sert ve acımasız. Kelleler havada uçuşuyor, kalpler göğüslerinden sökülüyor. Bakışlar ruhları delip dağlıyor. Cinayet aletleri etrafa saçılmış... ve en büyük suçlu, gözlerime gülümserken ve ölmeyi başta hak eden baharın çiçekleri. Güller, sümbüller, laleler bir ağızdan acıyla: ‘Gözlerime gülümserken öylece ölsen,’ diye bahar ağıtını söylüyorlar… Sanat, sanatçı için bir meydan okuma en başta. Öncelikle toplumla, ailesiyle ve çevresiyle bağlarını koparmak zorunda. Toplumlar sanatla ya baş eder ya da edemez... ama sonunda, yıllar geçse de barışmak zorunda kalır.”
Künye:
1. Rugül Serbest, Tehdit Serisi 1, 2025, tuval üzerine yağlıboya 15 x 12 cm
2. Rugül Serbest, İntikam Serisi 1, 2025, tuval üzerine yağlıboya 15 x 12 cm
3. Rugül Serbest, İntikam Serisi 2, 2025, tuval üzerine yağlıboya 15 x 12 cm