GÜNDEM
  • 28-05-2025

    OG Gallery, Yaz Taşçı’nın “Koyu Çiçekler” başlıklı kişisel sergisini 29 Mayıs-5 Temmuz tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.

    Yaz Taşçı’nın Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Koyu Çiçekler”, Taşçı’nın Paris’te, Cité Internationale Des Arts’daki bir yılı aşkın misafir sanatçı programı süresince ürettiği yeni resimlerini bir araya getiriyor. Sanatçı, kendi iç dünyasından beslenerek kurguladığı sahnelerde kadın figürleri aracılığıyla arzu, duygusal yakınlık ve yoldaşlık temalarını işlerken; geceye, doğaya ve bedene dair kırılgan ama dirençli anlatılar kuruyor.

    Birbirine dokunan, birbirini taşıyan figürler; güvenlik ile tedirginlik, tanıdıklık ile yabancılık arasında gidip gelen bir gerilim yaratıyor. Yağlı boya ile katman katman işlenen koyu çiçekler yalnızca bir fon değil; bedenlerin etrafında koruyucu bir çeper, aynı zamanda bastırılmış arzuların ve sınırlanmış hareketlerin sembolü hâline geliyor. Taşçı’nın resimleri, yalnızca görünen yüzeylerle sınırlı kalmıyor. Zamanla kalınlaşan hikâyeler, biriken hafızalar, tanıdık gelen yüzlerin yavaş yavaş yabancılaşmasıyla izleyiciyi resmin içinde tanıklık eden bir pozisyona yerleştiriyor. Yakınlık ile gözetlenme arasındaki sınır belirsizleşiyor.

    Künye:
    1. Échos d’elles, 2025, Tuval üzerine yağlı boya, 193 x 216 cm
    ​2. İsimsiz, 2025, Tuval üzerine yağlı boya, 193 x 216 cm

    0
    0
    901
  • 28-05-2025

    Koray Ariş’in Arter’de devam eden, küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği “İçinde Yaşadığımız Deri” başlıklı kişisel sergisine eşlik eden kitap Arter Yayınları tarafından yayımlandı.

    Ariş’in altmış yıla uzanan heykel pratiğine figür, ten, tını, hareket ve denge gibi yapıtlarındaki merkezi temaların merceğinden bakan “İçinde Yaşadığımız Deri” başlıklı sergide, sanatçının farklı dönemlere ve serilerine ait heykelleri, mekâna özgü bir kurgu içinde, atölyesindeki üretim süreçlerini belgeleyen çeşitli nesnelerle bir araya geliyor.

    Sergiyle aynı başlığı taşıyan yayında Selen Ansen, Francesco Albano, Sevinç Çalhanoğlu, Necmi Sönmez ve Yaşam Şaşmazer’in kaleme aldıkları yeni metinlerin yanı sıra Ali Akay ve Antonio Antonio Del Guercio’nun sanatçının üretiminin farklı katmanlarına odaklanan arşivsel yazıları yer alıyor. Serginin küratörü Selen Ansen’in “İçinde Yaşadığım Deri” başlıklı, bir taşın ağzından yazılmış mektubu ile açılan yayında ayrıca, bu kitap için özel olarak kaleme alınmış, sanat tarihçisi Necmi Sönmez’in Ariş’in Roma dönemine (1969-1974) odaklanan incelemesi; iki heykeltıraşın, Francesco Albano ile Yaşam Şaşmazer’in, yapıtlarıyla ve sanatçının dünyasıyla kurdukları kişisel ve yaratıcı ilişkileri aktardıkları ‘karşılaşma’ yazıları ve şair Sevinç Çalhanoğlu’nun sanatçının özellikle form ve denge anlayışını yeniden yorumladığı şiiri yer alıyor. Ariş’in 1960’lardan 2010’lara dek serüveninden kesitler içeren fotoğrafların sunulduğu arşiv bölümündeyse, Ali Akay ve Antonio Del Guercio’nun daha önce farklı mecralarda okuyucuyla buluşmuş metinleri de yeniden yayımlanıyor.

    Tasarımını Emre Çıkınoğlu’nun üstlendiği kitapta, Hadiye Cangökçe tarafından çekilen röprodüksiyon fotoğraflarıyla birlikte, flufoto’nun (Barış Aras ve Elif Çakırlar) sergiden görünüm fotoğraflarına ve Fırat Rüzgar’ın Ariş’i “Ahenk / Vurmalı Heykeller” serisinden eserleri Arter’de icra ederken kaydettiği fotoğraflara da yer veriliyor.

    İçinde Yaşadığımız Deri başlıklı kitap, Arter Kitabevi’nden satın alınabilir veya kitabevi@arter.org.tr e-posta adresi üzerinden sipariş edilebilir. Ayrıca, İstanbul Kitapçısı aracılığıyla www.arter.org.tr/yayin adresinden de satın alınabilir. Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilen Arter Kütüphanesi’nde kitabın sayfaları karıştırılabilir.

    0
    0
    633
  • 28-05-2025

    Dünyaca ünlü İtalyan gitar quartet’i 40 Fingers, StagePass organizasyonuyla 22 Kasım akşamı İstanbul Lütfi Kırdar Kongre – ICEC’de müzikseverlerle buluşacak.

    Klasik müzikten rock’a, film müziklerinden pop’a uzanan geniş bir repertuvara sahip olan 40 Fingers; “Sound of Silence”, “Bohemian Rhapsody”, “Libertango”, “Game of Thrones Theme”, “Hotel California” ve “Cinema Paradiso” gibi ikonik parçaları kendilerine özgü düzenlemeleriyle, fingerpicking tekniğinde uzmanlaşarak yorumluyor. “Bohemian Rhapsody”ye yaptıkları yorum, grubun onayını alarak, resmi sitelerinde de yayımlandı. Sahne üzerindeki enerjileri ve teknik ustalıklarıyla dikkat çeken grup, sahnede dört ayrı kişiliği tek bir ses hâline getirerek büyüleyici bir uyum yakalıyor.

    2000’li yıllarda kurulan grup, Andrea Vittori, Emanuele Grafitti, Matteo Brenci ve Enrico Maria Milanesi’den oluşuyor. Gitarı sadece bir enstrüman değil, bir anlatı aracı olarak kullanan bu dört yetenekli müzisyen, sahneye adım attıkları andan itibaren izleyicilerini zamansız bir müzik yolculuğuna çıkarıyor. 40 Fingers, aralarında Andrea Bocelli, Matteo Bocelli, Amerikalı şarkıcı Tori Kelly ve The Police’ten Andy Summers’ın da bulunduğu çeşitli ulusal ve uluslararası sanatçılarla iş birliği yaptı. Giderek büyüyen küresel bir hayran kitlesine sahip olan grup, ilk İstanbul konseriyle hem klasik müzik tutkunlarını hem de modern yorumlara açık dinleyicileri bir araya getirecek.

    ​22 Kasım akşamı saat 21.00’de gerçekleşecek 40 Fingers konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    612
  • 28-05-2025

    Jorinde Voigt’un “365 Mevsim” başlıklı kişisel sergisi 30 Mayıs-29 Haziran tarihleri arasında Dirimart Dolapdere’de sanatseverlerle buluşacak.

    Jorinde Voigt’un pratiğinde yeni bir döneme işaret eden “365 Mevsim” sergisi, 2023’ten bu yana ürettiği yağlıboya resimlerini ilk kez izleyiciyle buluşturuyor. Yeni eserlerin yanı sıra, Voigt’un imzası hâline gelen paslanmaz çelik heykelleri ve büyük ölçekli resimleri de sergide yer alıyor.

    Zaman, mekân, hareket ve algı gibi kavramları müzik, felsefe ve fenomenolojiden beslenen bütünlüklü bir temsil sistemine dönüştüren yapıtlarıyla tanınan Voigt, uzun yıllardır mürekkep, kurşunkalem, suluboya, kolaj ve heykel gibi malzemelerle yapılandırılmış kompozisyonlar üretiyor. “365 Mevsim” sergisinde sanatçı bu kez bakışını içe, doğrudan deneyimin kendisine çeviriyor; yağlıboyayı seçerek, resmettiklerini bedenselleştirdiği bir deneyim sunuyor. Sergide yer alan yağlıboya resimler söze dökülemeyen algıların taşıyıcısına dönüşüyor. Gökyüzünden, bir ağaçtan ya da suyun yüzeyinden gelen renkler bilinçli tercihlerle seçiliyor, algılanıp özümsendikten sonra sanatçının eliyle yeni, akışkan bir yapıya dönüşüyor. Renkler tasarlanmıyor; doğadan alınıyor, doğanın vericiliğine saygı duyarak yeniden yorumlanıyor. Sanatçının bu süreci, doğada zaten var olanı kullanmanın adil ve dürüst bir yaklaşım olmasına dayanıyor.

    ​Kopukluk ve katılıkla şekillenen bir çağda, “365 Mevsim” duygusal ve algısal akışkanlık için meditatif bir çağrı sunuyor. Sanatçı, yağlıboya eserleriyle bizlere yalnızca estetik bir yaklaşım olarak değil, iyileştirici bir çağrı olarak da “İçsel süreklilik hâline kavuşmak, yeniden bütünün parçası gibi hissedebilmek için sudan neler öğrenebiliriz?” sorusunu yöneltiyor.

    Künye:
    1. June II 2024 tuval üzerine yağlıboya oil on canvas 120 x 160 x 4.5 cm
    2. Lilies in my Kitchen at Night 2024 tuval üzerine yağlıboya oil on canvas 70 x 50 x 2 cm

    0
    0
    818
  • 28-05-2025

    Burcu Ural Kopan’ın yazdığı ve Gözde Eyce’nin resimlediği çocukları Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu’ndan seçilen tablolarla birlikte kentin kültürel dokusuyla tanıştıran Çok Severim adlı kitap Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıktı.

    İş Sanat, sanatın büyülü dünyasını çocuklarla buluşturuyor. Çok Severim, minik sanatseverleri kentin cıvıl cıvıl sokaklarında, martılar eşliğinde vapur seyahatlerinde, Boğaz’ın büyüleyici manzaralarında ve denizde süzülen kayıkların arasında bir gezintiye davet ediyor. Şeker Ahmed Paşa, Zeki Faik İzer, Fausto Zonaro ve Sami Yetik gibi sanatçıların Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde sergilenen eserleri eşliğinde eğlenceli bir rehberlik sunan bu kitap için Burcu Ural Kopan, “Çocuklar, dünyanın en masalsı ve renkli kenti İstanbul’un farklı dönemlerini, bugünkü haliyle karşılaştıracaklar,” diyor.

    Çok Severim’e RHM Dükkân, İş Kültür mağazaları ve internet sitesi ile seçkin kitabevlerinden ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    637
  • 27-05-2025

    Şehrin asi ruhlarını, kendi dilini kendi yazanları ve sokağın ruhunu taşıyan müzikseverleri bir araya getiren “+1 Sunar: Alt Kültür”, +1 Sunar katkıları ve URU organizasyonuyla 15 Haziran’da KüçükÇiftlik Park’ta gerçekleşecek.

    15 Haziran Cumartesi günü ilk kez gerçekleşecek “+1 Sunar: Alt Kültür” festivalinde, farklı müzikal kimlikleri ve sokağın sesini taşıyan tarzlarıyla dikkat çeken Dubioza Kolektiv, BaBa ZuLa, Sattas ve Second, Alt Kültür sahnesinde olacak. Festival, kalıplara sığmayanları, sesini yükseltenleri, farklı olmaktan korkmayanları bir araya getirecek.

    “+1 Sunar: Alt Kültür”de, enerjik sahne performanslarıyla geçen sezon KüçükÇiftlik Park’ın en eğlenceli konserlerinden birine imza atan, Balkan coğrafyasının en güçlü alternatif müzik gruplarından Dubioza Kolektiv sahne alacak. Alt Kültür sahnesinde ayrıca, psikedelik Anadolu rock’ı elektro-saz ve görsel performanslarla sentezleyen öncü grup BaBa ZuLa; Türkiye’nin en köklü reggae grubu, barışın ve ritmin sesi Sattas; Türkçe sözlü punk rock’ın yıldızlarından Second ve daha fazlası katılımcılarla buluşacak.

    ​“+1 Sunar: Alt Kültür” biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    780
  • 27-05-2025

    Arura Mardin, CANAN’ın “Kelebek gibi uçmada ruhumuz” başlıklı sergisini 31 Ekim’e kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Sanatsal üretimini resimden fotoğrafa, minyatürden performansa taşıyan CANAN, bu kez Mardin’in ruhuyla buluşuyor. Şehrin sembollerinin, mitolojilerinin, halk kültürü ve gündelik yaşamın iç içe geçtiği sergide, sanatçı hayalin imgelerle kurduğu bağı izleyicilere sunuyor.

    ​Ahmet Muhip Dranas’ın bir dizesinden alınan sergi başlığı, aynı zamanda izleyiciyi karşılayan ilk yapıtın da adı. “Kelebek gibi uçmada ruhumuz”, bahar akşamında uçuşan kelebeklerin o tasasız, kırlara ait hafifliğini taşıyor. CANAN, Mardin’in çok katmanlı kültüründen süzülen mitolojik anlatıları, özellikle Şahmaran ve çift başlı yılan gibi simgeleri, kendi hayali karakteri Maran’la iç içe geçirerek yeniden yorumluyor. Kahkahaların şifa olabileceğini, korkunun cazibesini, masalın bugüne nasıl sızdığını anlatıyor.

    0
    0
    812
  • 27-05-2025

    Torrey Peters’ın cinsiyet, cinsellik ve arzuya dair tabuları yerinden oynatan, kadınlık ve aile kavramlarını tartışmaya açan ödüllü romanı Dön, Bebeğim, Erdem Gürsu ile Mina Çakmak’ın çevirisiyle Umami Kitap’tan çıktı.

    “Trans kadınlar için trans kadınlar tarafından yazılmış edebiyat” üreten yazarların başında gelen Peters, bu romanıyla yalnızca edebiyat değil queer ve toplumsal cinsiyet tartışmalarında da ses getirdi. Kadınlığın karmaşık sularında dolaşan bu kitap, klişelerin ve iyi niyetli cevapların ulaşamadığı soruları sormaktan çekinmiyor.

    “Reese, bir trans kadın olarak neredeyse her şeye sahipti: Amy ile sevgi dolu bir ilişkisi, New York’ta bir apartman dairesi ve nefret etmediği bir işi vardı. Kendinden önceki trans kadın kuşaklarının yalnızca hayalini kurabileceği bir şeyi başarmıştı —sıradan, küçük burjuva konforlarından oluşan bir hayat. Tek eksik bir çocuktu.

    Ama sonra sevgilisi Amy geçiş sürecini tersine çevirerek Ames oldu. İlişkileri bittiğinde Reese kendini, yalnızlığını evli erkeklerle unutmaya çalıştığı bir döngüye saplanmış halde bulur. Ames de mutlu değil. Erkek olarak yaşamanın hayatını kolaylaştıracağını sanmıştı, ancak bu Reese ile olan ilişkisine mal oldu —onu kaybetmek, sahip olduğu tek aileyi kaybetmek demekti.

    ​Ve şimdi Ames’in patronu ve sevgilisi Katrina, hamile olduğunu açıklıyor. Ames ise bunun Reese’le yeniden yakınlaşmak için bir fırsat olup olmadığını sorgulamaya başlıyor. Acaba, üçü birlikte normun ötesinde bir aile kurup bu çocuğu büyütebilir mi?”

    0
    0
    782
  • 27-05-2025

    Beykoz Kundura tarafından profesyonel rehber eşliğinde düzenlenen “Kundura’nın Hafızası: Bir Fabrikaya Sığan Dünya” sergisi turu 30 Mayıs Cuma günü saat 19.30’da gerçekleşecek.

    Beykoz Kundura ziyaretçilerine zamanın ötesinde bir sergi deneyimi sunuyor. Kundura Hafıza arşivinden beslenen ve bir endüstri mirası alanının dönüşüm hikâyesini anlatan sergi, ziyaretçilere üretimin kalbinde bir zaman yolculuğu sunuyor. Katılımcılar, bir dönem ayakkabı ve deri üretiminin yapıldığı tarihi fabrika binalarını, üretim aletlerini ve Beykoz Kundura’nın dönüşüm sürecini profesyonel bir rehber eşliğinde keşfetme imkânı buluyor. 

    ​Beykoz Kundura cuma, cumartesi ve pazar günleri 14.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık olan kalıcı sergisinin kapılarını bu kez rehber eşliğinde kolektif belleğe açıyor. Beykoz Kundura, geçmişle bağ kurmak, bir fabrikanın hafızasında saklı hikâyelere tanıklık etmek ve kültürel bir yolculuğa çıkmak isteyen herkesi kalıcı sergisine bekliyor. Etkinlik hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    654
  • 27-05-2025

    Muse Contemporary, Emin Mete Erdoğan’ın “Benim Adım Ozymandias, Kralların Kralı” başlıklı kişisel sergisini 23 Haziran’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Sergi adını, İngiliz şair Percy Bysshe Shelley’nin 1818 tarihli ünlü şiirinden alıyor. Shelley’nin şiirinde, antik bir kral olan Ozymandias’ın (bir diğer adıyla II. Ramses) kibriyle yaptırdığı anıtların, zamanla çöl kumları altında silinip gitmesi anlatılıyor. Bu metafor, insanın faniliğini ve medeniyetlerin bile yok oluşa yazgılı olduğunu düşündürücü bir şekilde ortaya koyuyor.

    ​​Emin Mete Erdoğan, bu evrensel temayı çağdaş bir görsel dille yeniden yorumluyor. “Milattan Sonra 4 Milyar” adlı rölyef serisi ile zamanın kavranamaz ölçeğini ve evrensel döngüyü işlerken, “Hadron, Füzyon ve Zodyak” başlıklı resim serileriyle güç, bilim, inanç ve kozmos arasındaki ince sınırları araştırıyor. Sanatçının işlerinde; iktidarın yanıltıcılığı, kalıcılık illüzyonu ve doğanın kaçınılmaz zaferi, derin bir felsefi sorgulamayla birleşiyor.

    0
    0
    586
DAHA FAZLA
Geldanlage