GÜNDEM
  • 10-06-2025

    1970’lerin folk rock ve Anadolu pop izlerini taşıyan özgün müziğiyle tanınan Telli Davul, 5 Temmuz’da Montreux Caz Festivali’nde sahne alacak.

    Adını, İstanbul’un eski orkestralarında bas gitara verilen lakaptan alan Telli Davul, Anadolu’nun çok katmanlı kültürel zenginliğini disko, saykodelik, funk ve caz öğeleriyle çağdaş bir anlatıma dönüştürüyor. Yaylı tambur ve çağlama gibi geleneksel enstrümanları, melodik bas yürüyüşleri ve doğaçlamaya açık yapısıyla birleştiren grup; hem yerelden beslenen hem evrensel sahnelere seslenen yenilikçi bir müzikal dil sunuyor.

    Grupta; vokal, yaylı tambur, çağlamada Muaz Ceyhan, tuşlu çalgılarda Maya Muz, davul Danae Palaka, bas gitarda Özer Ateş yer alıyor. 2025 yılı boyunca Türkiye’de ve yurt dışında pek çok sahnede yer alan Telli Davul, Montreux Caz Festivali’ni bu yolculuğun en önemli duraklarından biri olarak görüyor.

    ​Telli Davul, 5 Temmuz Cumartesi günü Montreux Caz Festivali’nin The Memphis Stage’inde Anadolu’nun seslerini dünya dinleyicisiyle buluşturacaklar. 4 – 19 Temmuz 2025 tarihleri arasında İsviçre’nin Geneva Gölü kıyısında düzenlenecek festivali ayrıntılarına burada ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    505
  • 10-06-2025

    Ozan Bilginer’in “Hep Daha Az Anlıyorum” başlıklı kişisel sergisi, 15 Haziran’a kadar Belm’art Space’te sanatseverlerle buluşuyor.

    Ozan Bilginer’in yeni sergisi “Hep Daha Az Anlıyorum”, anlama edimini serbest bırakmaya çalışırken sanatın gizemi ile serigrafi tekniğinin geçmişinden gelen içerikleri bir araya getirerek izleyici ile iletişim kuruyor.

    “‘Hep Daha Az Anlıyorum’ sergisi, ‘içerik ve teknik’ eksenlerini kullanan bir diyalog üzerine kuruldu. Sanatın temellerinden olan ve birbirini besleyen eksenlerin zemini, Fransız şair, roman ve deneme yazarı Louis Aragon’un bir ifadesi ile şekillendi. Dada akımının öncülerinden olmuş ve sürrealizmin kurucuları arasında yer almış Aragon, hiciv ve alay gibi araçları kullanarak sanatın devrimci yanına vurgu yapmıştı. I. Dünya Savaşı’nın tahrip ettiği bir çevrede sanatçının elinden başka ne gelebilirdi? Ya günümüzde?

    Serginin görsel içeriği, bir sanatsal/endüstriyel baskı tekniği olan serigrafi ile şekillendirildi. Günümüzde her ne kadar imgenin tekrar üretilmesi için bir araç olarak kullanılsa da baskı sanatı, ilk icat edildiğinde daha kutsal bir amaca hizmet ediyordu: bilginin dolaşımı. Hangi bilginin dolaşıma gireceğine bağlı olarak, propaganda afişlerinden ofis şablonlarına, kitaplardan tekstil illüstrasyonlarına kadar pek çok alanda işlev gören bu tekniğin esnekliği serginin içeriğiyle bir araya getirildi.”


    Künye:
    1. Wait Till The End Schoeller Durex 300 gr Üzerine 9 Renk Serigrafi Baskı 70 x 100 cm 2025 5/13 Edisyon
    2. Vır Vır Acid Free 200 gr Kağıt Üzerine 4 Renk Serigrafi Baskı 50 x 70 cm 2025 6/17 edisyon + 3 EA
    3. Etme Bulma Dünyası Schoeller Durex 300 gr üzerine 7 renk serigrafi baskı 70 x 70 cm 2025 6/16 Edisyon
    4. Hep Daha Az Anlıyorum Schoeller Durex 300 gr Sulu Boya Kağıdı Üzerine 4 Renk Serigrafi Baskı 50 x 70 cm 2025 11/45 Edisyon

    0
    0
    621
  • 10-06-2025

    Melek Zeynep Bulut’un “The Recursion Project: Levh-i Mahfuz” adlı yerleştirmesi Londra Tasarım Bienali’nin davetiyle 2025 edisyonunda yer alıyor.

    “The Recursion Project: Levh-i Mahfuz” madde hafızası kavramını dünyayı ve zamanları şekillendiren bir kavram olarak ele alıyor. Melek Zeynep Bulut; cismin ötesine geçme, maddeyi aşarak yeni bir boyutla etkileşim olasılıklarını oyunlu bir dille araştırıyor. Eser ise madde, algı ve kolektif hafıza arasındaki ilişkiyi araştıran ve bu araştırmayı sahneleyen bir yerleştirme olarak izleyici karşısına çıkıyor. Türkiye’nin çeşitli noktalarından alınan topraklarla tasarlanmış yansıtıcılı parçalar “Recursion Oyunu”nu oluşturuyor ve eser hem kolektif hafızayı hem de algıyı içinde barındıran bir döngünün ifadesi olarak hayat buluyor.

    “Levh-i Mahfuz Sahnesi”nin kurulduğu her yerde kolektif hafızaya ait parçalar kendini sonsuzlukta tekrarlıyor ve izlenenle izleyicinin yerini değiştirerek çok boyutlu bir zeminde “çerçeve” kavramı ile oynuyor. Matematikte kullanılan “Tesseract Küpü”ne yaptığı oyunlu gönderme ile asılı bir küp formunda yerleşen hafıza parçaları, tekrar eden akustik ve ışık kurgusu ile desteklenerek “zamansızlık ve mekânsızlık” eşiğiyle ilgili bir tecrübe başlatıyor.

    “The Recursion Project: Levh-i Mahfuz”u 29 Haziran 2025 tarihine dek Londra’da Somerset House’da 1 Numaralı galeride, Londra Tasarım Bienali kapsamında ziyaret edebilirsiniz.

    Fotoğraf: Mark Cocksedge

    0
    0
    595
  • 10-06-2025

    Memed Erdener’in “Bizden Değilse Bizdendir” başlıklı mini sergisi 26 Temmuz’a kadar Zilberman Dialogues’ta sanatseverlerle buluşuyor.

    “Bir bebek ve tarih-sonrası bir makine arasında gezinen düşünceler. Bir bebeğin dil öncesi sözsüz dönemi ve tarihin sonunun sessizlik olacağı iddiası. En başta sözsüzlük ve en sonda sessizlik. 

    Ötekilik yeryüzünden silindi. Artık dışarısı kalmadı. Dışarının içe dahil edilmesiyle içerinin sınırları silindi. Tanınma arzusu, tanınacak kimse kalmadığı için kendini iptal etti. Çoğulluk içinde bir birlik değil, farksızlık içinde bir aynılık doğdu. İnsan, efendi ile köle arasında kıvranan o tarihsel varlık olmaktan çıktı. Ne dönüştüren bir irade ne de dönüştürülen bir nesne oldu. Çatışmasız, tehlikesiz, düşüncesiz insan yeniden doğaya da karışamadı. Tarihin sonunda insan, tanınma arzusunu terk etmiş, anlam üretmeyi bırakmış, tarih-sonrası bir makine oldu. İnsan artık ne doğanın öznesi ne de kültürün yaratıcısıydı. İnsan sadece yaşayan bir organizmaya indirgenmiş oldu. Tarihin sonu sessizlik oldu.*

    *Bu yazı Alexandre Kojève’in düşünceleri ile yazıldı.”

    Künye: A Post-historical Machine / Tarih-sonrası bir Makine, 2025 Acrylic on 2 pieces of hardboard / 2 adet kontrplak üzerine akrilik each / herbiri 50 x 70 cm 

    0
    0
    1065
  • 10-06-2025

    Marta Jarque’nin yazdığı ve Daniel Jiménez’in resimleriyle renklenen, Dedektif Derman ve Miskin Köpeği Tango’nun maceralarını anlatan üç kitaplık “Dedektif Derman” serisi, Emrah İmre’nin çevirisiyle Redhouse Kidz (SEV Yayıncılık)’ten çıktı.

    “Dedektif Derman” serisinin ilk kitabı Derman İpucu Peşinde, ikinci kitabı Derman Define Peşinde üçüncü ve son kitabı Derman Bilmece Peşinde ile 7 yaş ve  üzeri çocuklar kendilerini birbirinden gizemli ve eğlenceli maceraların içinde buluyor.

    Dedektif Derman ve miskin köpeği Tango salamlı sandviç hırsızını yakalayabilecek mi, baykuşun sesini dinleyip gizemli hazineyi bulabilecek mi, bilmeceleri çözüp alışveriş listesini doğru okuyabilecek mi?

    “Derman İpucu Peşinde: Derman dünyanın en iyi dedektifi olmak istiyor. Bunun için yapması gerekenler çok basit: Gözünü̈ dört açmak, parmak uçlarında yürüyebilmek, hemen hemen hiçbir şeyden korkmamak ve gözlemlerini not etmek… Çözmesi gereken ilk gizem ise salamlı sandviçini kimin yediğini bulmak. İpuçlarının peşine düşen Derman, problem çözme becerilerini kullanıp obur ve gizemli sandviç hırsızını yakalayabilecek mi?

    Derman Define Peşinde: Dedektif Derman büyük bir keşif için neler yapması gerektiğini çok iyi biliyor: Adımlarını dikkatli atıp mesafeleri iyi hesaplamak, çevresindeki seslere kulak kesilmek, hemen hemen hiçbir şeyden korkmamak ve gözlemlerini not etmek… Garajda bulduğu kilitli kutunun sırrını çözmek için ipuçlarının peşinde düşen Derman, baykuşun sesini ayırt edip defineyi bulabilecek mi?

    Derman Bilmece Peşinde: Dedektif Derman bilmeceleri çözmek için ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor: Zor sözcüklerin anlamını öğrenmek, çeşitli ölçümler yapmak, okulda öğrendiği matematik bilgilerini kullanmak ve her şeyi yanında taşıdığı deftere not etmek… Karmakarışık alışveriş listesini sıraya koymakla işe başlayan Derman, para hesabını doğru yapıp bakkalın sorduğu bilmecenin cevabını bulabilecek mi?”

    0
    0
    672
  • 09-06-2025

    Disney in Concert: Around the World gösterisi, 16 ve 17 Ocak 2026 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde, Harbiye Oditoryumu’nda izleyicilerle buluşacak.

    Türkiye’de ilk kez izleyici karşısına çıkmaya hazırlanan Disney in Concert: Around the World, izleyicileri Disney’in sihirli dünyasında müzikal bir yolculuğa çıkartıyor. Gösteride, Aslan Kral’ın Afrika’nın kalbinden Karlar Kraliçesi’nin buzla kaplı topraklarına, Moana’nın okyanus kıyılarından Pocahontas’ın doğal vahşi yaşamına kadar uzanan geniş bir hikâye evreni sahneye taşınacak.

    Disney in Concert: Around the World, Paris’ten özel olarak gelen 100 kişilik dev senfoni orkestrası, şarkıcılar ve dansçılar eşliğinde izleyicilerle buluşacak. Sinema tarihine damga vurmuş Disney film müzikleri, canlı performanslarla hayat bulurken, unutulmaz sahneler dev ekranlara yansıtılarak seyircilere görsel bir şölen sunulacak. Gösteri, Disney’in tüm kahramanları tarafından somutlaştırılan sevgi, dostluk, aile, cesaret ve bağımsızlık arayışı gibi evrensel temaları işliyor.

    Disney in Concert: Around the World gösterisinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    817
  • 09-06-2025

    Şiir ve edebiyatla iç içe bir yaratım sürecini benimsemiş iki genç sanatçı Bayram Demir ve İlker Kayalı’yı bir araya getiren “Bir Günün Hikâyesi, Bir Ömrün Hakikati” başlıklı sergi, 28 Haziran’a kadar Galeri 77’de sanatseverlerle buluşuyor.

    Farklı disiplinlerden beslenen bu iki sanatçı, bireysel hafıza ve kolektif mitoloji arasındaki kesişimlerde biçimlenen anlatılar kuruyor. Hikâye anlatma geleneğini görsel dile taşıyan sergi; sessizlikle başlayan duyguları, söze dönüşememiş iç sesleri ve evrensel simgeleri aynı anlatı mekânında buluşturuyor. Sergi; resmi, bir anlatım biçimi olarak yeniden düşünmeye, izleyicisini resmin ardındaki hikâyeleri keşfetmeye ve hatta onların tamamlayıcısı olmaya davet ediyor.

    “Her anlatı, bir boşlukla başlar. Söylenmemiş bir cümle, hatırlanmamış bir an, yarım bırakılmış bir duygu... İlker Kayalı ve Bayram Demir’in resimleri, işte bu eksiklerin etrafında dönen iki ayrı ama yankılı hikâye dili kurar. Biri içe, kişisel ve kırılgan olana bakarken; diğeri dışa, zamansız ve katmanlı bir hakikate uzanır. Ancak her ikisi de bir anlatıcı gibi, izleyicisini kendi cümlesini tamamlamaya davet eder.

    Bayram Demir’in tuvalleri bir tür semboller mabedidir. Arketipler, figürler, evrensel imgeler... Onun resminde kişisel olan; kolektif bilincin, tarihsel yüklerin ve mitolojik katmanların içinden çıkar. Gerçeklik, metafizik bir süzgeçten geçer; zaman döngüselleşir, mekân sembolikleşir. Her resim bir ayin gibidir, kelimesiz ama yoğun. Sanatçı, eski çağlardan bugüne gelen hikâyeleri yeniden kurar; ipliklerle örülmüş bir sunakta, gözyaşında bir inci gibi, buğday tanelerinde bir ritüel gibi...

    İlker Kayalı ise hikâyeyi zihnin labirentinden çıkarır. Onun resimleri, bir insanın iç dünyasında geçen suskun ama çarpıcı anları görselleştirir. Hafıza, duygular ve geçmişin izleriyle dolu bu anlatılar; maskelerle, silüetlerle, ev içi manzaralarla örülür. Kayalı’nın tuvali, bir günlüğün sayfası gibidir; ama düzenli bir anlatım değil, dağınık çekmecelerden fırlayan anı kırıntıları gibidir. Her resim, ‘bir günün hikâyesi’dir, anlık, dürüst, eksik ve gerçek.

    ​Demir’in sembollerle dolu evreniyle Kayalı’nın sessiz monologları bir araya geldiğinde, resim sadece bir görsel yüzey değil, bir anlatı alanına dönüşür. Bu iki farklı ses, aslında ortak bir geleneğin çağdaş iki anlatımıdır: hikâye anlatma geleneği. Biri masalsı, biri otobiyografik; biri evrensel mitoslarla konuşur, diğeri iç sesle fısıldar. Ancak her ikisi de resmi bir cümle gibi kurar, başı vardır ama sonu yoktur.”


    Künye:
    1. Bayram Demir The Meaning of Opposites 2024 8 color quilted knitted jacquard fabric 113x140cm
    2. Bayram Demir From Inside to Outside 2024 8 color quilted knitted jacquard fabric 113x140cm
    3. İlker Kayalı After the Photograph 2025 Acrylic on canvas 70x97cm
    4. İlker Kayalı Behind Absentminded Wings 2025 Acrylic on canvas 130x85cm

    0
    0
    751
  • 09-06-2025

    Ryan Reynolds’ın seslendirdiği doğal yaşamın süper yıldızlarının etkileyici hikâyesini anlatan belgesel serisi Ötekiler tüm bölümleriyle 16 Haziran’dan itibaren Disney+’ta, ilk bölümüyle ise 21 Haziran’dan itibaren National Geographic WILD ekranlarından seyredilebilecek.

    Reynolds’ın mizahi anlatımıyla seslendirilen belgeselde doğal dünyanın kahramanca ezilen, besin piramidinin altında yer alan canlılar olacak. Yani bu dizide aslan, tilki, timsah vb. vahşi yaşamın kralı konumunda yer alan canlıları bulamayacak izleyici. İyi, kötü ve “garip” olan bir sınıfla izleyicileri tanıştıracak olan bu eğlenceli belgesel seri, hayatın büyük destanında göz ardı edilen süper yıldızların hikâyesini anlatacak.

    Türkçe dublajlı olarak da izlenebilecek belgeselin seslendirmesini Deadpool’u da Türkçede seslendiren Harun Can üstlendi. Ötekiler hem genç hem de yetişkinler için eğlenceli bir seyir zevki sunacak.

    https://www.youtube.com/watch?v=XzPgkP8OImc

    0
    0
    1041
  • 08-06-2025

    Fransız saykedelik punk grubu La Femme, Pulse organizasyonuyla ve +1’in katkılarıyla 1 Kasım’da JJ Arena Ataşehir’de konser verecek.

    Fransız müzik sahnesinin sınır tanımayan grubu La Femme, altıncı stüdyo albümleri Rock Machine ile İstanbullularla buluşacak. La Femme’in tamamı İngilizce olan ilk albümü olma özelliğini taşıyan Rock Machine; 80’ler/90’lar Anglo-Sakson rock’ını, synthwave ve new wave unsurlarıyla harmanlayarak servis ediyor. La Femme’nin kurucuları Marlon Magnée ve Sacha Got, Rock Machine’i “yaşayan, mekanik ama asi bir enerji motoru” olarak tanımlıyor. Albüm, rock müziğin klişeleriyle oynarken, onlara asla tamamen teslim olmuyor.

    ​+1 Sunar: La Femme Pulse biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    641
  • 08-06-2025

    Cumhuriyet döneminin önde gelen fotoğraf sanatçılarından Faik Şenol’un İstanbul’a dair arşivinden seçilen eserlerin yer aldığı “Faik Şenol: Şehrin Hafızası” sergisi 31 Temmuz’a kadar Taksim Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor.

    İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Kültür AŞ, usta fotoğrafçı Faik Şenol’un eserlerini izleyicilere sunuyor. “Faik Şenol: Şehrin Hafızası” sergisi, sanatseverlere İstanbul’un tarihine tanıklık etme fırsatı sunan özel bir yolculuk vadediyor.

    ​“Faik Şenol: Şehrin Hafızası” sergisi, İstanbul’un geçmişinde saklı kalmış anıları gün yüzüne çıkarıyor. Bu kareler, yalnızca geçmişi belgelemiyor aynı zamanda İstanbul’un ruhunu, kimliğini ve değişen yüzünü bugüne taşıyor. Şenol’un İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ arşivinde yer alan fotoğraf arşivi, izleyiciyi geçmişin İstanbul’unda görsel bir yolculuğa çıkarırken, bugünün gözünden o dönemi yeniden keşfetme imkânı sunuyor. Sergi hem fotoğraf sanatına hem de İstanbul’un büyüleyici tarihine ilgi duyanlar için adeta bir davet ve görsel şölen niteliği taşıyor.

    0
    0
    794
DAHA FAZLA
Geldanlage