GÜNDEM
  • 26-02-2025

    Phill Hickes’in gizemlerin hep çözüldüğü ve ruhların dinlenmeye çekildiği tüyler ürpertici dizisinin son kitabı Aveline Jones’un Kayboluşu, Keith Robinson’ın resimleri, Duygu Dölek’in çevirisiyle Can Çocuk’tan çıktı.

    Aveline Jones, 10 yaş ve üzeri okurları el fenerlerini yakmaya ve son macerasına katılmaya davet ediyor.

    Aveline annesi ve teyzesiyle birlikte, kendisinden yıllardır haber alınamayan dayısının evine gittiğinde, dayısının gizemli kayboluşunun ardındaki gerçeği öğrenmeyi aklına koyar. Annesiyle teyzesi, Rowan Dayı'nın döneceğine dair umutlarını yitirmiş, evini satmaya karar vermişlerdir. Ancak Aveline'le arkadaşı Harold'ın başka planları vardır. Dayısının çalışma odasına gizlice giren Aveline, onun tarihi bir höyüğün etrafındaki olası doğaüstü aktiviteyi araştırdığını ve kayboluşunun höyükle alakalı olabileceğini keşfeder. Karanlık güçler yine iş başındadır ve gizli kalmak için ne gerekiyorsa yapacaklardır.

    0
    0
    541
  • 25-02-2025

    Alman heavy metal gitaristi Axel Rudi Pell, 22 Mart Cumartesi gecesi Epifoni organizasyonuyla, +1’in katkılarıyla Holly Stone Performance Hall sahnesinde konser verecek. Konserin açılışını ise Saints 'N' Sinners grubu yapacak. 

    1984 yılında Steeler grubuyla çalmaya başlayan, 1988 yılında gruptan ayrılarak solo kariyerine odaklanan gitarist ve söz yazarı Axel Rudi Pell, üretmeye devam ediyor. Geçtiğimiz sene 22. stüdyo albümü Risen Symbol’ü yayımlayan gitarist, kendine öz tarzıyla büyük bir dinleyici kitlesine sahip.

    Axel Rudi Pell ile ilgili en iyi şeylerden biri, solist Johnny Gioeli’nin etkileyici sesi. Amerikalı vokalist dünya çapında en seçkin rock şarkıcılarından biri ve Pell, eski Rainbow davulcusu Bobby Rondinelli ve iki uzun süreli ARP üyesi Ferdy Doernberg (klavyeler) ve Volker Krawczak (bas) ile birlikte on yılı aşkın bir süredir hayranlarını ve medyayı büyüleyerek mükemmel bir şekilde işleyen bir makinenin ayrılmaz bir parçası oldu. Birlikte sahnede eşsiz bir uyum yakalayan bu ekip 22 Mart gecesi ilk İstanbul konserini verecek.

    ​Axel Rudi Pell konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    597
  • 25-02-2025

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2007-2036 Bienal Sponsoru Koç Holding’in desteğiyle düzenlenecek 18. İstanbul Bienali’nin başlığı ve kavramsal çerçevesi “Üç Ayaklı Kedi” olarak açıkladı.

    Christine Tohmé’nin küratörlüğünde üç yıla yayılan bir program sunacak 18. İstanbul Bienali, 20 Eylül-23 Kasım tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçının eserlerini bir araya getirecek bienal sergileriyle başlayacak. Performanslar, gösterimler ve konuşmalardan oluşan bir kamusal program da sergilere eşlik edecek. 20 Eylül-23 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek bienalin ilk ayağı, kendini koruma ve gelecek olasılıkları temaları etrafında biçimlenecek.

    Christine Tohmé, kaleme aldığı küratoryal metinde bienalin üç yıla yayılan yapısını şöyle açıklıyor:

    Üç ayağı üzerinde 2025’ten 2027’ye uzanan 18. İstanbul Bienali, her yönüyle bir kediyi andırıyor. Zaman içinde esneyerek ayaklarını yere basıyor; sohbetlerden, egzersizlerden ve aralıksız haber akışından beslenen bir ritmi benimsiyor.

    Tema olarak kendini koruma ile gelecek olasılıklarını merkeze alan bienalin ilk ayağı, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçının eserini içeren bir sergiyle birlikte performanslar, gösterimler ve konuşmalar sunuyor.

    2026’daki ikinci ayak, bir akademi oluşturmaya ve yerel inisiyatiflerle iş birliği içinde bir kamusal program dizisi geliştirmeye odaklanıyor.

    2027’de ise bienal üçüncü ayağına yaslanarak dinleniyor; yol boyunca karşılaştıklarını bir araya getiren son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanıyor.”

    ​Fotoğraf: Salih Üstündağ

    0
    0
    714
  • 25-02-2025

    Kun Art Space, Feyzan Alasya’nın “7067 SOKAK” başlıklı kişisel sergisini 22 Mart’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Feyzan Alasya’nın “7067 SOKAK” sergisi, tek bir konuya indirgenemeyecek kadar çok sesli ve çok boyutlu eserlerden oluşuyor. Klasik figüratif teknikle düşsel anlatımın birleşiminden doğan, seyircinin kendi iç dünyasında yankı bulmasını hedefleyen bir bütünlük içinde şekilleniyor.

    “Sanat zamanın ruhuyla şekillenen bir tanıklık alanıdır. Kendi imgelerimizin olgunlaşmasını beklerken, çevremizi ve yaşadıklarımızı tuvale dökmek, kişisel olanı evrenselleştiren bir eyleme dönüşür. ‘7067 SOKAK’, bu sürecin mekânsal ve ruhsal bir yansıması olarak, imgelerin ve anlamların iç içe geçtiği bir sanat deneyimi sunarken, bir anlatıdan ziyade ipuçları ve sezgilerle dolu bir resimsel alan yaratıyor. Geçmişin ve anın iç içe geçtiği, düşler ve gerçeklik arasında gezinen, bilinçaltından taşan imgelerle kurulu bir bütünlük… Günlük rutinlerin içinde sıradan görünen ancak derinlik kazandığında devasa bir okyanusa dönüşen yaşam, bu serginin özünde yer alıyor.

    ‘7067 SOKAK’, sadece fiziksel bir mekânın adı değil, aynı zamanda sanatın ve düşüncenin serbest dolaştığı, imgelerin bir araya gelerek yeni anlamlar kazandığı bir alan. Rüyalar, mitler, konuşmalar, günümüzün görsel ve duygusal yükleri, irrasyonel biçimlerin anlamlı formlara evrildiği katmanlı bir süreç olarak tuvalde yerini alıyor. Sanat, tanımlardan kaçtığında özgürleşir. ‘7067 SOKAK’, kendine özgü anlatısıyla izleyicisini keşfe davet eden, anlamın sürekli dönüşüm içinde olduğu bir sergi. Burada her şey, görenin gözünde tamamlanacak.”

    0
    0
    848
  • 25-02-2025

    Edebi eserlerin müzikle buluştuğu İş Sanat dinletileri, 4 Mart akşamı modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden Oktay Akbal’ın eserlerinin seslendirileceği “Berber Aynası”na ev sahipliği yapacak.

    Etkinlikte Akbal’ın insan ruhunun derinliklerini, günlük yaşamın tekdüzeliği ve toplumsal dönüşümler karşısında insanlık hallerini işlediği hikâyeleri yer alacak. Dinleti “İpek Çorap Varsın Düşsün”, “Dünya Cümbüşü”, “Berber Aynası”, “Kadınla Erkek” ve “Hücrede Karmen” hikâyelerinden oluşacak.

    Hikâyeleri Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek, nostaljik bir radyo tiyatrosu dekorunda seslendirecek. Metnini Atilla Birkiye’nin hazırladığı, müzik direktörlüğünü Serdar Yalçın’ın, sahneye uygulanmasını ise Mehmet Birkiye’nin üstlendiği dinletide hikâyelere Şemsa İdil Ural (çello), Seda Subaşı (keman) ve Serdar Yalçın (piyano) eşlik edecek.

    ​“Berber Aynası” 4 Mart Salı günü 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenecek. Ücretsiz olarak düzenlenen hikâye ve şiir dinletileri için buradan rezervasyon yapabilirsiniz.

    0
    0
    852
  • 25-02-2025

    Nordik folk müziğinin en güçlü temsilcilerinden Wardruna, Epifoni ve Stagepass ortak organizasyonuyla 9 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda konser verecek.

    Eski İskandinav geleneklerinden ilham alarak doğanın, tarihin ve ruhun sesini müziğe dönüştüren Wardruna, Viking çağının derin mistisizmini sahneye taşıyor. Game of ThronesAssassin’s Creed: Valhalla ve Vikings gibi kült yapımlarda yer alan ezgileriyle tanınan grup, güçlü vokalleri, geleneksel enstrümanları ve hipnotik atmosferiyle dikkat çekiyor.

    Eski İskandinav dilinde dişi ayı anlamına gelen altıncı stüdyo albümü Birna’yı geçtiğimiz günlerde yayımlayan Wardruna, albümlerini; ormanın bekçisi, doğanın koruyucusu ve onun yeryüzündeki savaşlarına adanmış bir sanat eseri olarak tanımlıyor.

    Einar Selvik, Wardruna ile yaptığı çalışmaların yanı sıra Vikings ve Assassin’s Creed - Valhalla gibi televizyon ve oyun yapımları için müzik besteledi, Eski İskandinav edebiyatı, müzikoloji, enstrümanlar ve felsefe üzerine dersler verdi ve Mari Boine, Tina Guo, Matoma ve Eivør gibi sanatçılarla çalıştı ve Norveç, Danimarka ve Polonya ulusal televizyonlarında yer aldı.

    ​9 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek Wardruna konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    769
  • 25-02-2025

    Itamar Gov’un “Şeylerin Ailesinde” başlıklı kişisel sergisi 4 Mart-15 Mayıs tarihleri arasında Zilberman’ın Beyoğlu, Mısır Apartmanı’ndaki ana mekânında sanatseverlerle buluşacak.

    Adını, Mary Oliver’ın 1986 tarihli Wild Geese (Yaban Kazları) adlı şiirinden alan “Şeylerin Ailesinde”, Itamar Gov’un bireysel ve kolektif kimlikleri oluşturan kültürel gelenekler, konvansiyonlar ve jestlere yönelik sorgulamasının etrafında şekilleniyor. Sergide, mekân, malzeme ve irdelediği kavramlar bakımından çeşitlilik gösteren yeni çalışmalar sunan sanatçı, mevcut olana dair her şeyin ötesine geçerek bizi kuşkuyu kabullenmeye ve sorgulayıcı bir sürecin parçası olmaya davet ediyor. Ayrıca, doğal bir düzen içerisinde yer alan; insanlar, hayvanlar, bitkiler, nesneler ve formlardan oluşan farklı şeyler ailesinin özünü araştırıyor.

    ​“Şeylerin Ailesinde”, izleyicileri duraklamaya, merak etmeye, tarihin ağırlığını ve geleceğin çekiciliğini hissetmeye davet ediyor. Sergideki yapıtlar çocukluk oyunları ile savaşın acımasızlığının iç içe geçtiği ve sınırların belirsizleştiği, nostaljik anıların tekinsizleştiği, yıkım ve onarımın yan yana var olduğu, kişisel olanın politik olanın aynası olduğu ve tarihin öğrenilmemiş derslerinin havada asılı kaldığı bir dünya oluşturuyor. Sergi boyunca içimizdeki kuşkunun yerleşmesine izin verdiğimiz müddetçe, şeyler ailesindeki yerimiz bize tekrar tekrar hatırlatılıyor.

    0
    0
    2540
  • 25-02-2025

    Sinan ve Özgül Cömert’in hazırladığı, bitkiler üzerinden coğrafyalar ve zamanlar arası bir gezinti sunan Dünya Mitolojilerinde Bitkiler adlı kitap Mundi’den çıktı.

    Dünya Mitolojilerinde Bitkiler; defne ağacı, adamotu, nergis, bambu, şekerkamışı, ters lale gibi yüzlerce bitkinin hikâyesini sadece Antik Yunan ve Roma mitolojileri değil, Çin, Hint, Japon efsanelerinden İskandinav mitlerine, insanlığın ortak hafızasından süzerek anlatıyor.

    ​Yüzyıllardır heykellere, resimlere, tablolara ilham veren mitolojik sahneler, mitoloji sevenlerin gönüllerine taht kurmaya aday bu kitapta bir araya geliyor. Bu kitaptaki hikâyelerin ortak noktası, bitkilerin dilinden konuşmaları… Defne ağacından nergise, ketenden bambuya, adamotundan üzerliğe, şekerkamışından ters laleye, insanlığın ortak hafızasından süzülen bu mitler, onlarca bitki üzerinden coğrafyalar ve zamanlar arası bir gezinti sunuyor.

    0
    0
    1056
  • 24-02-2025

    Deniz Aktaş’ın “Noktanın Cebinden Çıkan Virgül İhtimalleri” başlıklı kişisel sergisi 25 Şubat-21 Mart tarihleri arasında .artSümer’de sanatseverlerle buluşacak.

    “Noktanın Cebinden Çıkan Virgül İhtimalleri” sergisi, yok oluş yerine dönüşümü, kesinlik yerine ihtimalleri koyarak belirsizlik ile süreklilik arasındaki ince çizgiyi araştırıyor. Aktaş’ın sergisinde izleyicileri çalılar, su birikintileri, dağılmış yapılar, devedikenleri, doğanın ücra ve tekinsiz yerlerinde yetişen “yabanıl, tuhaf ve meçhul bitkiler” karşılıyor.

    “Noktanın Cebinden Çıkan Virgül İhtimalleri” sergisinde yazar Mehmet Mahsum Oral, insan eliyle yapılmış bahçelerin “ötekileri, istenmeyenleri, ahenk bozucuları, sivilceleri” diye tanımladığı bitkilere kulak vermeyi deniyor. Sergide sanatçının SAHA derneği desteği ile ürettiği ve 15. Gwangju Bienali’nde sergilenen eserlerinin de yer alıyor.

    “Noktanın yüzünde duran kesinliğe rağmen ceplerini yoklasak ihtimaller taşıdığını görür müyüz? Bir son, bir bitiş gibi görünen, algılanan her şey, devam eden bir sürecin parçası olabilir mi? Bu devamın temsiliyetini bir virgül üzerinden düşünebilir miyiz?”

    Künye:
    1. Kırılmış - Broken, 2024, 140x185 cm, Kağıt üzerine mürekkepli kalem - Ink on paper SAHA desteğiyle, 15. Gwangju Bienali (2024) için üretilip sergilendi.
    2. Meçhul Bitkiler Serisi - Unknown Plants Series, 2024, 33x48 cm, Kağıt üzerine bitki özlü mürekkep - Plant based ink on paper
    3. Meçhul Bitkiler Serisi - Unknown Plants Series, 2024, 34x46.5 cm, Kağıt üzerine bitki özlü mürekkep - Plant based ink on paper
    4. Meçhul Bitkiler Serisi - Unknown Plants Series, 2024, 50x35 cm, Kağıt üzerine bitki özlü mürekkep - Plant based ink on paper
    5. Saklı - Hidden, 2023, 172x130 cm, Kağıt üzerine mürekkepli kalem - Ink on paper SAHA desteğiyle, 15. Gwangju Bienali (2024) için üretilip sergilendi.

    0
    0
    978
  • 24-02-2025

    2024 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Han Kang’ın okurunu uçsuz bucaksız bir duygu evrenine çağırdığı, kendileriyle ve toplumla bir yüzleşmeye çağırdığı romanı Sevgilinin Soğuk Elleri, Göksel Türközü’nün çevirisiyle April Yayıncılık’tan çıktı.

    VejetaryenÇocuk GeliyorBeyaz Kitap ve Veda Etmiyorum’un ardından şimdi külliyatının erken dönem eserlerinden Sevgilinin Soğuk Elleri ile okurun karşısına çıkıyor. Bu sefer merkezde sonsuz sınırsız güzellik baskısı, gençliğe duyulan hastalıklı aşk, hepimizin yüzündeki ve kalbindeki maskeler var. Han Kang'a göre, hepimiz hayat denilen kabuğun üzerinde, uçurum kabuğunun üzerinde akrobasi yapar gibi maskeler takarak yaşıyoruz.

    Han Kang önsözde şöyle diyor: “Şafak vaktinde görülen bir rüya, yabancı birinin söyleyiverdiği bir çift söz, çok da dikkat etmeden okunan bir gazete yazısı, aniden akla düşen eski bir hatıranın bir ânı… Tüm bunların kutsal bir ilham gibi hissettirdiği zamanlar vardır. İşte böyle anlar, roman yazarken en sevdiğim anlardır. Her zamanki gibi sıradan bir günde, tamamen yeni bir hisle karşımıza çıkan sayısız soru, ufak ve yoğun aydınlanma anları, derinde bir yerlerimize saplanan duyguların içinde bir tür özgürlük... İşte bunları hissederim.”

    Yazar H, bir gün tuhaf bir telefon alıyor. Daha önce sadece bir kez gördüğü heykeltıraş Cang Unhyong, aniden sırra kadem basmış, bulunamıyor. Ondan geriye kalan pek fazla şey de yok. Elde yalnızca tutkuyla yaptığı alçı heykeller ve bir de maskelerle dolu dünyadaki yalnızlığı, samimiyetsizliği, hakikati ve aldığı yaraları anlattığı günlüğü var. Oysa Cang Unhyong hayatın çözümlenemez sırlarına elleriyle şekil veriyor, onların sırrına ermeye uğraşıyor. Heykellerinin hipnotize eden gücünü kullanarak onlardan anlam çıkarmaya çalışanları saklı yüzleriyle karşılaştırıyor.

    0
    0
    1676
DAHA FAZLA
Geldanlage