
Günümüzde müştereklerin kaybı ile yeniden inşası arasındaki gerilimi ele alan “Müşterekler” sergisi 4 Ocak 2026 tarihine Metrohan’da sanatseverlerle buluşuyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanlığı’nın (İBB Kültür) ev sahipliğinde, Atölye İstanbul Düşün Sanat ve Eğitim Vakfı (AİV) ile Atölye 20 Sanat ve Üretim tarafından düzenlenen sergi, 40 sanatçının farklı mecralarda, türlü materyallerle ürettiği eserlerden oluşuyor.
“Müşterekler” sergisinde bir araya gelen 40 sanatçı, müşterekleri ve müşterekleşmeyi, çağdaş sanatın ve toplumsallaşmanın sınırlarını genişleten ve sorgulayan bir yöntem, bir süreç ve bir davet olarak ele alıyor. Sergi, günümüzde müştereklerin kaybı ile yeniden inşası arasındaki gerilimi, kamusal mekânın belleğiyle örülmüş bir estetik deneyim olarak irdeliyor. İstanbul’un modernleşme sürecinde ulaşımın, hareketliliğin ve gündelik karşılaşmaların düğüm noktalarından biri olan Metrohan’da, sergiyi ziyaret eden katılımcılarla birlikte kolektif bir belleğin somut taşıyıcısı olarak bu müşterekleşme deneyiminin bileşeni hâline geliyor. “Müşterekler” sergisindeki her bir eser, farklılıklarıyla birlikte barış içinde yaşayarak yan yana durabilme ve müşterekler için üretebilme kapasitesinin bugün Türkiye’de hâlâ nasıl da güçlü olduğunu hatırlatıyor.
“Müşterekler” sergisini 4 Ocak 2026 tarihine dek pazartesi hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında Metrohan’da ziyaret edilebilirsiniz.
Passage Petits-Champs, 18. İstanbul Bienali paralel etkinliği olan disiplinlerarası bir buluşma alanı yaratan Pasaj Zivo adlı mekâna 25 Kasım’a kadar ev sahipliği yapıyor.
Meşrutiyet Caddesi 67 numarada yer alan yapıda yer alan Zivo, Beyoğlu’nun geçmişi ile bugününü buluşturan bir diyalog ve buluşma alanı olarak tasarlandı. Semtin hızla dönüşen dokusu içinde hikâyelerin filizlenebileceği bir merkez olmayı hedefliyor. Pasaj Zivo, her yaştan katılımcıya yönelik atölyeleriyle ziyaretçilerini hem öğrenmeye hem de üretmeye davet ediyor. Zivo, yalnızca sergilenen değil; aynı zamanda yaşayan, paylaşılan ve dönüştürülen bir arşive dönüşüyor. Pasaj Zivo’nun yeniden hayat bulmasında Direktör Mina Gürsel Tabanlıoğlu, yürütücü Lütfullah Genç ve düşünsel partnerler Galerist ile Gem Alf projeye katkı sağlıyor.
Zivo, bir evin salonunu andıran yapısıyla aynı zamanda kamusal bir buluşma alanı işlevi görüyor. Araştırma ve paylaşım mekânı olarak ziyaretçilerini ağırlıyor. Mekânda semtin kültürel belleğine dair belgeler, fotoğraflar, kitaplar ve haritalar bulunuyor. Etkinlikler kapsamında konuşmalar, yemekler ve müzik eşliğinde semte dair hikâyeler paylaşılıyor. Beyoğlu esnafının da katılımıyla gerçekleşen konuşma serileri, semtin kültürel ve sosyal dokusuna dair farklı perspektifler sunuyor. Mekân aynı zamanda Beyoğlu’na özgü yemeklerin tadılabileceği bir deneyim alanı oluşturuyor.
Pasaj Zivo’yu 15 Kasım’a kadar pazartesiden cumartesiye 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Adres: Passage Petits-Champs, Asmalı Mescit, Meşrutiyet Cd. No:67 Kat:2, 34430 Beyoğlu / İstanbul
Fotoğraflar Cem Gülsüm'e aittir.
27. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, 6 Ekim Pazartesi akşamı Haliç Kongre Merkezi’nde Sena Başdoğan ve Yunus Eski sunuculuğunda düzenlenen törenle sahiplerini buldu.
Türk tiyatrosunun en uzun soluklu ödüllerinden Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, 16 dalda verilen ödüllerle tiyatro dünyasına damga vurdu. 27. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde, tiyatro tarihine geçen ustalara takdim edilen Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü Metin Deniz’in, oyun yazarlarına adanan Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü ise 9/8’lik Kıyamet isimli oyunuyla Şamil Yılmaz’ın oldu. Komedi ya da müzikal dalındaki oyunlara verilen Haldun Dormen Özel Ödülü’ne Afife isimli oyunla Tiyatro Afife&Zorlu PSM layık görülürken, Yapı Kredi Özel Ödülü’nün sahibi ise Mehmet Birkiye oldu.
27. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri Kazananları:
Yılın En Başarılı Oyunu
Medea Material – İstanbul Devlet Tiyatrosu & Ankara Devlet Tiyatrosu
Yılın En Başarılı Yönetmeni
Ayşe Emel Mesci – Medea Material
Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu
Sükün Işıtan – Medea Material
Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu
Oğulcan Arman Uslu – 9/8’lik Kıyamet
Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu
Deniz Danışoğlu – BFF
Yardımcı Rolde Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu
Tekin Ezgütekin – Dublörün Dilemması
Yılın En Başarılı Sahne Tasarımı
Murat Gülmez – Medea Material
Yılın En Başarılı Giysi Tasarımı
Candan Seda Balaban – Ağrı Dağı Efsanesi
Yılın En Başarılı Sahne Müziği
Oğuzhan Balcı – Ağrı Dağı Efsanesi
Yılın En Başarılı Işık Tasarımı
Yakup Çartık – Medea Material
Yılın En Başarılı Hareket Düzeni (Koreografisi)
İlyas Odman – Khora
Yılın En Başarılı Genç Kuşak Sanatçısı
Mine Nur Şen – Yıldız
Özel Ödüller:
Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü
Şamil Yılmaz – 9/8’lik Kıyamet
Haldun Dormen Özel Ödülü
Tiyatro Afife & Zorlu Psm - Afife
Yapı Kredi Özel Ödülü
Mehmet Birkiye
Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü
Metin Deniz
Dirimart, Alman sanatçı Karin Kneffel’in Londra’da açılacak üçüncü kişisel sergisi “Hampstead’de Bir Ev”i 9 Ekim-15 Kasım tarihleri arasında sanatseverle buluşturacak.
Modernist dönemde parçalarına ayrılan akademik resmi ustalıkla yeniden inşa eden hiperrealist kompozisyonlarıyla tanınan Karin Kneffel, eserlerinde temellük ve yabancılaştırma yöntemlerini kullanarak günümüz gerçeklerini çağdaş meselelerle harmanlıyor. Kneffel’in titiz fırça darbeleri, yansımalar ve illüzyonla zenginleşen estetik tecrübeyi derinleştiren görsel katmanlar oluştururken, mevcut politik ve kültürel anlatıları gündelik hayatta nasıl algıladığımız üzerine düşündüren kompozisyonlar kuruyor.
Sergi, Hampstead’daki modernist mimari simgesi ve Bauhaus tasarım anlayışının nadir İngiliz örneklerinden Isokon Flats’tan esinlenen yeni bir dizi eseri ortaya koyuyor. Mimar Wells Coates tarafından Jack ve Molly Pritchard için tasarlanan Isokon, kentsel yaşam için radikal bir model olarak tasarlandı. Mimari özelliği, Walter Gropius, Marcel Breuer, László Moholy-Nagy, Agatha Christie, Henry Moore ve Barbara Hepworth gibi 20. yüzyılın en etkili düşünür ve yaratıcılarının ilgisini çekti.
Sergideki eserler bu karakterlerin hafızaları ve üretimleri etrafında şekilleniyor. Sergi, parçalanmış geçmişi zamansız bir sahnede yeniden bir araya getirerek izleyiciyi tarihi yeniden düşünmeye davet ediyor. Hiperrealist, illüzyonist kompozisyonları, arşiv parçalarını kendi imzası olan figürler ve jestlerle yan yana getirerek binanın tarihine ve ünlü ziyaretçilerine fotografik bir bakış sunuyor. Sanatçı, kültürel ve politik tarihlerin nasıl algılandığını düşünmeye teşvik eden kompozisyonları bilinçli olarak seçiyor ve özellikle kadınların göz ardı edilen öykülerine odaklanıyor. Karin Kneffel’in sergileri genellikle ikonik mimari mekânlar keşfeder ve bunları gerçekliği aşmak için bir çerçeve olarak kullanır. Bu sergide sanatçı, sembolik nesneler ve hayalet gibi figürlerle tasvir edilen anıları kullanarak yer, zaman ve algı arasında sahte bağlantılar kuruyor. Sergide büyük ölçekli üzüm ve laleler içeren yeni bir dizi anıtsal natürmort kompozisyon da yer alıyor. Bu eserler, Kneffel’in sanatta dekoratif unsurları uzun süredir sorguladığı yaklaşımını sürdürüyor ve akademik kısıtlamalarla bu tür konuların geleneksel olarak dışlanmasına karşı çıkan kasıtlı bir sanatsal seçim olarak karşımıza çıkıyor. Görkemli natürmortlarının yanı sıra, bir dizi fotoğraf çalışması da sanatçının gerçeklik kavramıyla eğlenceli bir şekilde ilgilenmesini vurguluyor. Bu eserler, illüzyon ve algıyı neşeyle keşfeden sanatçının merak ve hayranlık uyandıran yaklaşımını gösteriyor.
Sergiyi serigrafi üzerine suluboya resimleri tamamlıyor. Bu eserler, Kneffel’in geçmişteki sanatsal yolculuklarına bir köprü görevi görerek, kariyeri boyunca yankı bulan tema ve motiflerin nüanslı bir şekilde yeniden yorumlanmasına olanak tanıyor. Bu farklı eserler, sanatçının çok yönlü yaklaşımına kapsamlı bir bakış sunarak, teknik becerisini, entelektüel merakını ve sanatsal sınırları zorlamaya olan sarsılmaz bağlılığını sergiliyor.
Künye: Untitled, 2025, Oil on canvas, 180x240 cm
İlker Hepkan’ın şiirin temel öğeleri dize ve imgeyi sorguladığı, ikinci şiir kitabı Sizi Kaçırıyorum, 160. Kilometre Yayınevi’nden çıktı.
Hepkan, okurlarını aşık olmaya teşvik ettiği ilk kitabı Beyefendiler’in ardından bu kitabında da onları şiirlerin içindeki birden çok anlamı bulmaya davet ediyor. Hepkan, Sizi Kaçırıyorum’daki şiirlerini 2002-2022 yılları arasında yaşadığı İzmir, Augusta, İstanbul, Paris, Tucson ve New York’ta kaleme aldı. Bu şehirlerde deneyimlediği anlam farklılıklarını dizelerine katan şair okurlarına her şiirde birden çok anlam vadediyor. Şiirlerinde dizenin ve imgenin yapısal esnekliğini kullanarak birden çok anlam yaratan Hepkan, hem okuru kelime ve duyguyla sembolik olarak alı koymayı, hem de okurla aynı zaman ve mekânda var olamamayı işaret ediyor.
“dizeye inandık da ne oldu
kaçırıyorum sizi”
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), kuruluşunun 80’inci yılında 2025-2026 sezonunu 10 Ekim Cuma akşamı saat 20.00’de Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda vereceği konserle açıyor.
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, DenizBank konserleri kapsamında 10 Ekim 2025 Cuma akşamı Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda gerçekleştirilecek açılış konseriyle 2025-2026 sezonuna başlıyor. Konserde orkestrayı İtalyan şef Antonio Pirolli yönetirken, konserin solisti dünyaca ünlü Rus piyanist Nikolai Lugansky olacak.
Programın ilk bölümünde, Maurice Ravel’in cazın renkleriyle bezenmiş zarif bir üslup içinde yazdığı Sol Majör Piyano Konçertosu seslendirilecek. Konçerto, vürtüözite ile lirizmi bir araya getiren yapısıyla dinleyicilere hem enerjik hem de duygusal bir müzikal deneyim sunacak. Konserin ikinci bölümünde ise Johannes Brahms’ın senfonik literatürün doruk noktalarından biri olarak kabul edilen 4. senfonisi yer alacak. Derinlikli temaları, dramatik yapısı ve görkemli finaliyle Brahms’ın bu başyapıtı, izleyicilere güçlü bir müzikal yolculuk vaat ediyor.
Açılış konserinde orkestrayı, uzun yıllara dayanan iş birliği, güçlü sahne enerjisi ve zarif üslubuyla İDSO sahnesinde özel bir yere sahip olan İtalyan şef Antonio Pirolli yönetecek. Konserin solisti ise yorumlarıyla tüm dünyada takdir toplayan, derin müzikalitesiyle uluslararası müzik arenasında önemli bir yere sahip olan ünlü Rus piyanist Nikolai Lugansky olacak.
Bozlu Art Project, Güven Zeyrek’in 1950’lerin sonundan 2000’lere uzanan üretiminden derlenen yapıtlarını bir araya getiren “Tenduvar” başlıklı kişisel sergisini 29 Kasım’a kadar Mongeri Binası’nda sanatseverlerle buluşturuyor.
Türkiye resim sanatının önemli temsilcilerinden Güven Zeyrek’in kapsamlı sergisi “Tenduvar”, sanatçının manzara, figür, beden ve mekân temaları arasında kurduğu ilişkileri takip ederek, bu temaların doğa, yüce, varoluş, boşluk ve renkle nasıl kesiştiğini ele alıyor. Nazlı Pektaş’ın küratörlüğünü üstlendiği sergi, Mongeri Binası’nın iki katına yayılarak izleyici karşısına çıkıyor.
Sergi, kendi okumasını boyanın yüzeyle kurduğu ilişki üzerinden geliştiriyor. Sanatçının AKATÜNVEL topluluğu ile paylaştığı varoluşçu yaratma edimi ve Bergama/Kozak Yaylası’nda çocuklukta yerleşen doğa deneyimi, bu okumanın iki temel noktasını teşkil ediyor. İkonografik başlıklardan çok, katmanların nasıl bindirildiğine, kesintiler ile yarıkların yüzeye nasıl yerleştirildiğine ve rengin boşlukla kurduğu gerilime odaklanan Tenduvar, temaları sıralamaktan ziyade boyanın ürettiği anlamın resimler boyunca nasıl dönüştüğünü karşılaştırmalı olarak izlemeye davet ediyor.
Sergi, 2013 yılından beri çok yönlü bir sanat kurumu olarak faaliyet gösteren Bozlu Art Project’in sürdürdüğü farklı işlevleri kapsayan bir çerçeve içinde şekilleniyor. 2021 yılında aramızdan ayrılan Güven Zeyrek’in atölyesindeki kitaplardan hazırlanan bir seçki, sanat tarihi alanında araştırma yapan tüm öğrencilere ve sanat profesyonellerine yönelik bir açık mekân olarak tasarlanan Bozlu Art Project kütüphanesinde okurlarla buluşuyor. Galeri ve kütüphane işlevlerinin yanı sıra Şükrü Bozluolcay’ın 1970’li yılların sonlarından itibaren oluşturmaya başladığı büyük bir koleksiyona ev sahipliği yapan kurum, Bozluolcay Koleksiyonu’nda yer alan yapıtlarla birlikte klasik, modern ve çağdaş sanatın önemli temsilcilerine ait birçok sanatçının eserlerini üretirken kullandıkları malzemelerin yer aldığı “Sanatçı Atölyesi Koleksiyonu”nu ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Tenduvar kapsamında, Güven Zeyrek’e ait resim malzemeleri de sanatçının arşivinden seçilen fotoğraflarla birlikte Mongeri Binası’ndaki özel alanda sergileniyor.
Bozluolcay Koleksiyonu’nda yer alan Süleyman Velioğlu, Tangül ve Tamer Akakıncı gibi AKATÜNVEL Sanat Topluluğu üyelerine ait eserler de sergi boyunca Mongeri Binası’nın randevu ile gezilebilen koleksiyon eserleri katında ziyaretçilerle buluşuyor.
Sanat eleştirmeni ve yazar Catherine Millet, İstanbul Modern’de devam eden “Ömer Uluç: Ufuk Çizgisinden Öteye” sergisine paralel olarak sanatçıya dair kişisel anılarını ve sergiye ilişkin izlenimlerini paylaşacağı bir söyleşiye konuk olacak.
“Ömer Uluç: Ufuk Çizgisinden Öteye” sergisi Artaş Holding’in sponsorluğunda İstanbul Modern’de devam ediyor. Uluç’un sanatsal yolculuğunu kapsamlı biçimde ele alan serginin kataloğuna yazdığı metinle katkı sunan Catherine Millet, söyleşide modern resimde jestin rolü üzerine düşüncelerini aktarırken, Uluç’un sanatıyla kurduğu kişisel bağa da değinecek.
Catherine Millet’in katılacağı söyleşi 8 Ekim, saat 18.30’da İstanbul Modern Oditoryum’da gerçekleşecek.
Bosphorus Productions ile Portals Booking tarafından düzenlenen Portals Metal Fest, 18 Ekim’de IF Performance Hall Beşiktaş’ta dünya extreme metal sahnesinin öne çıkan isimlerini aynı sahnede buluşturacak.
Türkiye’nin yeni extreme metal sahnesi Portals Metal Fest’te, sahne performanslarıyla adından söz ettiren, 90’lı yıllardan bugüne dikkat çeken albümlere imza atan Fransız black metalinin köklü grubu Seth, İsveç’in enerjik topluluğu Demonical, Belçika’nın death metal devi Carnation ve güçlü sahne performanslarıyla bilinen, son yıllarda büyük bir ivme yakalayarak dikkatleri üzerine çeken Danimarkalı sert ama bir o kadar da eğlenceli grup Baest, İstanbul’da olacak. Yerli sahneden ise Moribund Oblivion, yeni albümleri Intertemporal’ın lansmanını gerçekleştirecek; ayrıca İzmirli Oculos festivalinde bir diğer yerli grubu olarak sahne alacak.
Portals Metal Fest hakkında detaylı bilgiye buradan, biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Merve Elveren ve Meriç Öner’in küratörlüğünü üstlendiği “VarYok” başlıklı sergi, 11 Ekim 2025-16 Ağustos 2026 tarihleri arasında YUNT’ta sanatseverlerle buluşacak.
Üç bölüm hâlinde bir yıla yayılan “VarYok” sergisi; kişiler, cisimler, mekânlar ve tarihler aracılığıyla birbirine teğet geçen geçmiş ve gelecek tahayyüllerini ortaya seriyor. Farklı an ve coğrafyalara sıçrayan sergide katılımcılar, araştırmalarını ve üretimlerini temelsizleştirilmiş özel/kamusal gerilimi üzerinden yeniden yorumluyor.
11 Ekim 2025 - 1 Şubat 2026 tarihleri arasında projenin birinci bölümü “VarYok: Canlı” mimarlık tarihçisi Gürbey Hiz’in bilim ve edebiyat dergisi Servet-i Fünûn’dan yola çıkarak oluşturduğu eleştirel modernite atlasından bir seçkiyi sanatçı Emre Hüner’in Neochronophobiq (2015) isimli videosu ve video için tasarladığı seramik karakterler ile buluşturuyor. Hiz’in geç Osmanlı dönemi yayınından yola çıkarak tarif ettiği ilerlemeci gelecek, evden sokağa, gökyüzünden yerin altına uzanan sahnelerle aktarılıyor. Hüner’in arkeolojik buluntuları andıran heykellerinde ise çene ve omurga kemiklerine benzer ilkel aletler, hayvan fosilleri, işlevi belirsiz ritüel nesneleri, meteor parçaları ve menhirleri çağrıştıran formlar, mesken edindikleri mimari kabuklarla birlikte sunuluyor. YUNT’taki enstalasyonda videodan bağımsızlaşan bu karakterler, bir başka zaman ya da mekânda süren hayatları temsil ediyor. “VarYok: Canlı”yı 4 Şubat 2026 - 3 Mayıs 2026 tarihleri arasında Metehan Özcan, Mona Mahall ve Aslı Serbest’in katılımıyla “VarYok: Halı Altı” takip ediyor. Programın son bölümü “VarYok: Anıtsı” ise 6 Mayıs 2026 - 16 Ağustos 2026 tarihleri arasında Firuzan Melike Demirtaş ve Deniz Tortum’un çalışmalarını bir araya getiriyor.
YUNT’un güncel bir kültür kurumunun üstlenmesi gereken sorumluluk ve bilinci açığa çıkarmayı amaçlayan çalışmalarının bir durağı olan “VarYok”, konuşma ve atölye programlarıyla genişliyor. Bir yıla yayılan üç bölüm boyunca üretimler birbirine eklemleniyor; önceki ve sonraki bölümlere göndermeler yapan, nesneleri azalan ya da çoğalan işler sayesinde katılımcılar, sergi süresince YUNT’un soruşturmasına eşlik ederek yeni bir soruyu tartışmaya açıyor: “Vaktiyle mutlak kabul ettiklerimiz ilk kez mi bu kadar derinden sarsılıyor? Yoksa yakın zamanda beliren ani kaymalar, şimdinin çoktan başlamış provası mıydı?”
Katılımcılar arasında; Gürbey Hiz, Emre Hüner, Mona Mahall & Aslı Serbest, Metehan Özcan, Firuzan Melike Sümertaş, Deniz Tortum yer alıyor.
Künye:
1. Gürbey Hiz, Tahayyüller, İnşalar, Deneyimler Atlası projesinden Birbirine Uymayan Muhtelif Manzaralar adlı detay, 2020 Kaynak: Servet-i Fünûn
2. Emre Hüner, Neochronophobiq (2015) filminden bir kare Sylvia Kouvali Piraeus/London ve sanatçının izniyle