GÜNDEM
  • 15-10-2024

    Dönüş ve Çoban Kulübesi adlı kitaplarıyla ülkemizde geniş bir okur kitlesine ulaşan Tim Winton’ın nostaljik bir gençlik hikâyesi çevresinde bireysel kimlik arayışı, özgürlük ve ölüm temalarını işlediği romanı Nefes, Seda Çıngay Mellor’un çevirisiyle Holden Kitap’tan çıktı.

    İki kez Booker’a aday gösterilen, dört kez Miles Franklin Edebiyat Ödülü’nü kazanan Winton’ın Avustralya’nın kıyı kasabalarında geçen bu romanı ergenlik çağındaki iki erkeğin denizle olan ilişkileri üzerinden büyüme sancılarını ve risklerle dolu bir dönemde atılmalarını işliyor.

    Batı Avustralya'nın vahşi ve ıssız sahillerinde heyecan arayan henüz ergenlik çağında iki çocuk, usta sörfçü Sando'nun peşinden ayrılmazlar. Birlikte tuhaf ama seçkin bir üçlüye dönüşürler. Sando, çocukları bir tür Spartalı ahlakına göre yetiştirir. Uzak resiflerdeki dev dalgalarda kendilerini sınadıkları, tüm sınırlarını zorladıkları riskli bir eğitime tabi tutar. Çocuklar yetişkinliğe uzanan çetrefilli yollarda kendilerini bulmaya çalışırken, bir yandan da Sando ve sevgilisinin gizemli geçmişini öğrenmeye çalışır.

    “İnsanlar, dedi Sando. İnsanlar her gün kendi korkularıyla yüzleşiyor. Hesaplar yapıyor, Tanrı’yla pazarlığa girişiyor, stratejik manevralar tasarlıyorlar. Okyanusları ilk defa böyle geçtik, uçmayı ve atomu parçalamayı böyle öğrendik, bütün eski batıl itikatlardan vazgeçecek cesareti böyle bulduk. Gösterişli bir tavırla duvardaki kitapları işaret etti. İşte insanoğlu, dedi. Üstün tarafımız.”

    0
    0
    1007
  • 15-10-2024

    Richard Wagner tarafından bestelenen ve librettosu yazılan ve Wagner’in ilk başyapıtı olarak nitelendirilen Uçan Hollandalı operası, ünlü Alman Rejisör Sebastian Welker’in rejisi ile 17 Ekim, 2 ve 6 Kasım’da tarihlerinde Atatürk Kültür Merkezi Türk Telekom Opera Salonu’nda sanatseverlerle buluşacak.

    İlk kez 1843 tarihinde Dresden’deki Königliches Hoftheater’da sahnelenen ve etkileyici bir hikâyeye dayanan drama; dünya dışı, doğaüstü bir varlık olan Hollandalının sadık bir kadının aşkı aracılığıyla kefareti aradığı, akıl dışı bir yolculuğu anlatıyor. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı İbrahim Yazıcı’nın yöneteceği eserin dekor tasarımı Efter Tunç, kostüm tasarımı Serdar Başbuğ, ışık tasarımı Yakup Çartık, koreografisi Emre Karaca imzası taşıyor. İDOB Korosunu ise Volkan Akkoç yönetiyor. Temsillerde; Der Holländer rolünde; Alper Göçeri / Murat Güney; Senta rolünde Perihan N.Artan / Evren Ekşi;  Daland rolünde Umut Tarık Akça /Göktuğ Alpaşar, Erik rolünde Efe Kışlalı / Hüseyin Likos, Mary rolünde Aylin Ateş / Deniz Likos, Der Steuermann rolünde Berk Dalkılıç / Yoel Keşap sahnede olacak.

    Uçan Hollandalı (Der Holländer), denizlerde sonsuza kadar tüm mürettebatı ile lanete uğramış hayalet gemisiyle dolaşmaya mahkûm edilmiş, gerçek aşkı arayan bir kaptandır. Yedi yılda bir karaya çıkmasına izin verilen denizciyi ancak bir kadının aşkı kurtaracaktır. Onunla evlenip sonra da ona ihanet eden her kadın onun lanetine uğramıştır. Bu sefer, yedi yılı dolduğunda bir Norveç köyünün hemen dışında bir karaya ayak basar. Burada Daland adında bir adamla tanışır ve ona bir gecelik konaklama karşılığında altın ve mücevher verdikten sonra Daland’ın bir kızı olduğunu öğrenir. Senta adındaki bu kız, onu içinde bulunduğu kötü durumdan kurtaracak “mükemmel aşk” olabilecek midir? Wagner’in diğer eserlerine de hâkim olan dört tema, Uçan Hollandalı’daki olay örgüsünün temel taşlarını oluşturuyor: ölüme duyulan özlem, kadının fedakârlık yapma isteği, aşk-ölüm ve kefaret.

    Uçan Hollandalı temsillerinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1211
  • 15-10-2024

    212 Photography Istanbul kapsamında düzenlenen “Dalgaları Aşmak” başlıklı sergi, 31 Ekim’e kadar Taksim Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor.

    Macaristan Konsolosluğu ve Capa Center desteğiyle Katalin Koplin küratörlüğünde gerçekleşen “Dalgaları Aşmak” sergisinde, Macar fotoğrafçıların gözünden küresel su krizini ele alıyor. Sergide, dünyanın çeşitli bölgelerinde suyun izini süren altı fotoğrafçı András Zoltai, László Végh, Márton Kállai, Róbert László Bácsi, Zoltán Molnár ve Zsolt Balázs kuraklığa dair son sözü söyleyen fotoğraflarıyla bir araya geliyor.

    Sergide, insan hikâyeleri ve toplumsal temaların anlatısına yön veren, Macaristan fotoğraf geleneğini temsil eden seriler izleyicilerle buluşuyor. Doğadaki dönüşümün her yönüyle gözlemlendiği serilerde; bitki yetiştiriciliği için su ihtiyacı, sürdürülemez madencilik, doğal kaynakların kurutulması, nehir düzenlemesinin öngörülemeyen sonuçları üzerinde duruluyor. Diğer taraftan, her şeyin ardından doğayla baş başa kalan insanın hikâyesine de yer veriliyor. Doğanın sunduğu armağanlardan zevk alan, zarar gören, doğaya karışan ya da direnen insana dair manzaralar, mitlere yaklaşan tasvirlerle çarpıcı bir boyut kazanıyor.

    ​“Dalgaları Aşmak” sergisini, Taksim Metro girişinde bulunan Taksim Sanat’ta 31 Ekim’e kadar ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    948
  • 15-10-2024

    Hans Christian Andersen Ödülü’nün bu yılki sahibi illüstratör Sydney Smith’in yazıp resimlediği geçmişe bakmayı çocuksu bir oyuna dönüştüren kitabı Hatırlıyor musun?, Deniz Ayhan Koçak’ın çevirisiyle İlksatır Çocuk’tan çıktı.

    Smith, her yaştan okuruna küçük anlardan büyük bir hikâye anlatıyor. Çocukluk anılarını kayıt altına alıp her yaştan okura “Hatırlıyor musun?” diye soruyor. Dokunaklı bir hikâye anlatan bu kitap yine de geçmişi hatırlayıp geleceğe umutla bakmayı seçiyor.

    “Bir çocukla annesi, yeni taşındıkları evde eski günlerini hatırlıyor. Bazı anılar huzur dolu bazıları heyecan verici. Bazı anılar bir kokudan ibaret bazıları bir sesten. Şimdi, şu anda anneyle çocuk baş başa ve anılardaki ev de çok uzaklarda. Gün gelecek, belki bu an da güzel bir hatıraya dönüşecek.”

    0
    0
    913
  • 14-10-2024

    Başak Doğan’ın yönetimindeki Chromas, yeni sezonu 25 Ekim’de Zorlu PSM’de gerçekleşecek konser ile açacak. Konserde koroya Fuat Güner eşlik edecek.

    Önümüzdeki yıl onuncu yaşını kutlamaya hazırlanan çok sesli koro Chromas, bugüne kadar Tarkan ve Mercan Dede’den Bobby McFerrin’a, Duygu Soylu’dan Evrencan Gündüz’e ve Korhan Futacı’ya, pek çok isimle ortak projeye imza attı. 25 Ekim’deki konserde Chromas, geleneksel hale gelen ve seyirci ile birlikte doğaçlama şarkılar söylediği interaktif – Vocal Painting – bölümünü bir adım öteye taşıyacak sürprizlere de hazırlanıyor. Konsere MFÖ’nün kurucularından Fuat Güner konuk olacak ve koro ile çok sesli düzenlemesi yapılan iki özel parça seslendirecek. Konserde aynı zamanda Vokal Akademi Pop & Caz Korosu da bir performans sergileyecek.

    ​25 Ekim akşamı Zorlu PSM’de gerçekleşecek Chromas konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    827
  • 14-10-2024

    42 Maslak, üç sergiye ev sahipliği yapacak. François Garcia-Panzani’nin “For or Against” sergisi 15-29 Ekim tarihleri arasında Yiğit Yazıcı Atölye’de, “Hayal ve Gerçek Arasında” başlıklı karma sergi 15 Ekim-16 Kasım tarihleri arasında Artgalerim’de, İskender Giray, Elif Özal Danışman ve Chris Calvet’in eserleri ise 16 Ekim-9 Kasım tarihleri arasında Gama Gallery’de izleyicilerle buluşacak.

    Sanatçı ve illüstratör François Garcia-Panzani’nin eserleri, 15-29 Ekim tarihleri arasında Yiğit Yazıcı Atölye’de “For or Against” sergisi ile izleyici karşısına çıkacak. Eserlerinde boğa güreşinin görkemli ve çelişkili doğasını ele alan sanatçı, izleyicilere trajedi ve kutlamanın iç içe geçtiği bir dünyada, sanatın toplumsal ve kültürel etkilerini sorgulama fırsatı sunuyor. Boğa güreşinin sanatsal ve etik boyutlarına dair derin bir sorgulama başlatan “For or Against” sergisi, boğa güreşinin görsel betimlemelerini sunmanın yanı sıra izleyicileri insan ve doğa arasındaki karmaşık ilişkilere dair düşünmeye teşvik ediyor. Yiğit Yazıcı’nın kendi atölyesinde ev sahipliği yaptığı sergi, farklı kültürlerin bir sergide bir araya getiriyor.

    15 Ekim’de Artgalerim 42 Maslak’ta izleyicilerle buluşacak “Hayal ve Gerçek Arasında” başlıklı sergide; resim, heykel, fotoğraf ve enstalasyon gibi farklı disiplinlerden sanatçıların eserleri yer alıyor. Sergi, hayal ve gerçeklik arasındaki sınırları yeniden keşfetmeye ve iki dünya arasında yeni köprüler kurmaya davet ediyor. Özlem Alıcı’nın küratörlüğünü üstlendiği sergi; Ali Kabaş, Bahadır Çolak, Can Özsobay, Cengiz Yatağan, Çetin Pireci, Deniz Pireci, Ekrem Yalçındağ, Emel Karakozak, Hasan Cem Araptarlı, Kadriye İnal, Nihan Çakır, Özkan Elagöz ve Senem Ekşi gibi yerel ve uluslararası pek çok sanatçının eserlerini bir araya getiriyor. Her bir sanat eseri, izleyicilere kişisel bir hikâye anlatırken, aynı zamanda evrensel duygulara da hitap ediyor.

    Gama Gallery, heykel sanatının önde gelen temsilcilerinden İskender Giray, Elif Özal Danışman ve Chris Calvet’i bir araya getiriyor. 16 Ekim-9 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek sergide, toplumsal ve çevresel meselelere dair derin anlatılar sunan İskender Giray ve insan vücudunun doğal güzelliğini figüratif heykellerle ortaya koyan Elif Özal Danışman’ın eserlerinin yanı sıra “Signes” serisi ile tanınan Chris Calvet’in heykelleri de görülebilecek.

    Künye:
    1-2. François Garcia-Panzani
    3. Can Özsobay, 150x150cm
    4. Ekrem Yalçındağ, 2024, Sokaklardan İzlenimler, ç100cm, tuval üzeri yağlı boya
    5. Kadrı̇ye İnal, 2024, Kelebeğin Rüyası, h75cm
    6-7. Elif Özal Danışman 

    0
    0
    1160
  • 14-10-2024

    Vinciane Despret’in insanlar ve diğer canlılar arasındaki sınırları bulanıklaştıran, bilimden felsefi düşünceye geçen çalışması Bir Ahtapotun Otobiyografisi ve Öteki Öngörü Hikâyeleri, Şule Çiltaş’ın çevirisiyle Kırmızı Kedi Yayınları’ndan çıktı.

    Despret, bu kitabıyla hayvanların dünyasına bambaşka bir pencere açıyor; bilimsel tartışmaların ve yeni gelişen terolengüistik alanının ışığında bizi bambaşka tasavvurlara sürüklüyor. İnsanlığın kibri çoğu zaman hayvanları çok fazla hafife almasına, kendini üstün, onları değersiz görmesine sebep oldu. Hayvanların dünyasının ve iletişim yeteneklerinin ne kadar gelişkin olduğunu fark edebilmemiz için 21. yüzyılı beklememiz gerekti.

    Bir Ahtapotun Otobiyografisi ve Öteki Öngörü Hikâyeleri; anlatılar oluşturmakta farklı farklı yöntemleri olan hayvanların sesine kulak vermeye davet ediyor okuru. Örümcekler belki makinelerimizin gürültüsünden rahatsız olduklarını açıkça ifade ediyor. Vombatlar dışkılarıyla ördükleri duvarlarla kendi içinde son derece tutarlı bir kozmoloji yaratıyor. Kısa ömürlü ahtapotlar belki ölümden sonrasını hayal ediyor ve farkında olmadığımız bir yazıyla metinler bırakıyor.

    0
    0
    975
  • 14-10-2024

    Proje Difüzyon’un yeni oyunu Öbür: Sonsuza Kadar, 17, 26 ve 31 Ekim’de Bahçe Galata’da tiyatroseverlerle buluşacak.

    Onur Karaoğlu’nun yönetmen koltuğuna oturduğu Öbür: Sonsuza Kadar oyununda Ayda Akkaya, Enes Has, Oğuzhan Altıntaş, Aslı İçözü, Yağmur Ruken Kahraman, Dicle Şengül ve Zinnure Türe rol alıyor. Ekip çalışması ile kaleme alınan oyunda, Proje Difüzyon ekibi vampirlik temasından yola çıkarak metin üretimi ve sahneleme süreçlerinde güncel anlatım olanaklarını araştırıyor.

    “İnsanlığın hüküm sürdüğü sömürü, şiddet ve yıkımla dolu bu dünyada yaşadıklarımızın yarasını tür değiştirmek sarabilir mi? İçinde sıkıştığımız bu döngüden çıkmamız için nelerden vazgeçmemiz gerekir? İnsan tarihinin sonu geldiğinde yasımızı nasıl tutarız?

    Oyundaki altı karakterin yolları, günümüzde Paris’in merkezinde yer alan bir gece kulübü olan La Mutinerie’de kesişir. Gece boyunca Fransalı iki genç aşık, onları ölümsüz yapacak gizemli bir vampir bulmaya çalışırken, ülkelerinden gitmek zorunda kalan Türkiyeli karakterlerle tanışırlar. Gecenin, karanlığın ve arzuların izinde günümüz dünyasında yeni aidiyetler ve kimlikler peşinde koşan bu karakterler sonunda kaçınılmaz olarak benzer bir gerçekle yüzleşir: sonsuz olan gelecek değil, şimdidir.”

    Öbür: Sonsuza Kadar oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    Künye:
    Metin: Ekip Çalışması
    Yöneten: Onur Karaoğlu
    Oyuncular: Ayda Akkaya, Enes Has/Oğuzhan Altıntaş, Aslı İçözü, Yağmur Ruken Kahraman, Dicle Şengül, Zinnure Türe
    Reji Asistanları: Gizay Kaya, Melike Ersoy, Yasemin Derme, Ezgi Baştan
    Işık tasarım: Utku Kara
    Dekor ve Kostüm Tasarım: Hilal Polat
    Dramaturg: Miran Bulut
    Uygulayıcı Yapımcı: Yasemin Derme
    Ses Tasarım: Yusuf Huysal
    ​Afiş Uygulama: Flekworks

    0
    0
    1028
  • 14-10-2024

    Mustafa Taviloğlu’nun 52 yıllık koleksiyonundan eserlerin yer aldığı “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Mustafa Taviloğlu” başlıklı sergi, şehrin farklı noktalarında yer alan yedi farklı mekânda, dört tema altında sanatseverlerle buluşuyor.

    Mustafa Taviloğlu’nun 1972 yılında başlattığı, 52 yıldır büyütmeye devam ettiği Taviloğlu Koleksiyonu’nun yarım asırlık serüvenini gözler önüne seren “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Mustafa Taviloğlu” sergisinin küratöryal düzenlemeleri Derya Yücel ve Marcus Graf tarafından; mekân konsepti ve düzenlemesi ise mimarlar Murat Tabanlıoğlu ve Emre Arolat tarafından gerçekleştirildi. Taviloğlu’nun bağ kurduğu ve özenle seçtiği eserlerle oluşturduğu koleksiyon, sanatçıların, dönemlerin, üslupların, tekniklerin ve medyumların çeşitliliğiyle dikkat çekiyor. 903 sanatçının 2412 eserini barındıran Taviloğlu Koleksiyonu’nda yer alan 2400’den fazla eseri sanatseverlerle buluşturan sergi, İş Sanat ana sponsorluğunda; İBB, İBB Kültür ve İBB Miras ev sahipliğinde; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Altınmarka ve Eyüp Belediyesi’nin katkıları ve Contemporary Istanbul Vakfı iş birliğiyle gerçekleşiyor. Sergi, 15 Aralık tarihine kadar İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, Artİstanbul Feshane, İstanbul Sanat, Müze Gazhane, Likör Fabrikası, Galeri Eyüpsultan ve İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

    ​“Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Mustafa Taviloğlu” sergisinin, 258 sanatçının 752 eserinden oluşan “Tanıdığımız İnsanlar” temalı bölümünün bir kısmı Artİstanbul Feshane’de sergileniyor. 19. yüzyıldan günümüze kadar uzanan “Tanıdığımız İnsanlar” başlığı, koleksiyonda geniş yer tutan bir tema olarak figüre odaklanıyor. Uzun bir tarihin ve kuşaklar arası bir yelpazenin çevrelediği bu tema altında yan yana gelen yapıtlar, insanı ve dolayısıyla toplumu biçimlendiren kültürel kaynakların göstergeleri hâline geliyor. Sergilenen yapıtlarda, insanın sosyal kimliği, yalnızlığı, doğayla ilişkisi, dünyayla olan dinamik etkileşimi, fiziksel ve ruhsal yaşamı gibi insana dair olan ne varsa sanatçıların özgül tarihsel koşulları içinde ve özgün yorumlarında kendini yeniden gösteriyor. Müze Gazhane, serginin, 138 sanatçının 242 eserinden oluşan “Gördüğümüz Renkler” başlıklı temasının bir bölümüne ev sahipliği yapıyor. Soyut sanatın renkli dünyasını sunan eserlerin yer aldığı bu tema, 20. yüzyıldan günümüze kadar uzanıyor. “Gördüğümüz Renkler” başlığı, koleksiyonda gerçeklik ve somut imgeyi aşan soyutlamanın renkli dünyasını izleyiciye sunuyor. Haliç Tersanesi’nde yer alan İstanbul Sanat Müzesi’nde sergilenen “İzlediğimiz Manzaralar” temalı bölüm ise, 275 sanatçının 752 eserinden oluşuyor. 19. yüzyıldan günümüze, ağırlıklı olarak peyzaj ve manzara konulu eserleri bir araya getiren başlık, koleksiyonda kapsayıcı bir kavram olan doğayı merkezine alıyor. Tarih ile günümüz, kültür ile doğa arasında bağlantı kuran yapıtlar, pastoral, tarihsel, mimari, ekolojik bir kültür imgesine dönüşürken, sanatçıların yaşadığı dönemin dinamiklerinin belleğe aktarıldığı manzaralar olarak izleyici karşısına çıkıyor.

    0
    0
    3925
  • 14-10-2024

    Arter’in yeni sezonda sanatseverlerle buluşturduğu Maaria Wirkkala’nın “Karaya Çıkmak Yasaktır” ve Yasemin Özcan’ın “Islak Zemin” sergilerine eşlik eden kitaplar Türkçe ve İngilizce ayrı edisyonlarıyla yayımlandı.

    Maaria Wirkkala’nın 2007 yılında 52. Venedik Bienali’nde sergilenen ve aynı yıl Arter Koleksiyonu’na dahil edilen “Karaya Çıkmak Yasaktır” başlıklı yerleştirmesi, Nilüfer Şaşmazer’in küratörlüğünde İstanbul’da ilk kez Arter’de izleyiciyle buluşuyor. Sanatçının bienal kapsamında Finlandiya Pavyonu için ürettiği ve Arter’deki galeri mekânı için yeni dokunuşlarla tekrar yorumladığı “Karaya Çıkmak Yasaktır”, sanatçının kişisel tarihini ve anılarını bugün de güncelliğini koruyan toplumsal ve politik meselelerle bir araya getiriyor.

    Arter Koleksiyonu’nda yer alan tek bir esere odaklanan Arter Yakın Plan dizisinin beşinci kitabı, “Karaya Çıkmak Yasaktır” başlıklı yerleştirmeye derinlemesine bir bakış sunuyor. Yayın, serginin küratörü Nilüfer Şaşmazer’in giriş metninin yanı sıra sanatçıyla gerçekleştirdiği kapsamlı söyleşiyi de içeriyor. Tasarımını Esen Karol’un üstlendiği Maaria Wirkkala: Karaya Çıkmak Yasaktır başlıklı kitapta, Orhan Cem Çetin tarafından çekilen yerleştirme fotoğrafları ve eseri detaylı şekilde betimleyen kareler de yer alıyor.

    Yasemin Özcan’ın kişisel sergisi “Islak Zemin” pratiğinde seramik, fotoğraf, metin, video, ses ve performans gibi farklı mecra ve malzemelere yer veren sanatçının daha erken tarihli yapıtlarıyla bu sergi için ürettiği yeni eserlerini Eda Berkmen küratörlüğünde bir araya getiriyor. Sergiye, Berkmen’in sanatçıyla gerçekleştirdiği kapsamlı söyleşinin yanı sıra Kaya Genç, Evrim Kaya ve Işın Önol’un kaleme aldıkları metinlere yer veren bir de kitap eşlik ediyor. Özcan’ın sergide yer verilen eserleriyle birlikte geçmiş sergilerini ve üretimlerini de ele alan yayında, yazarlar sanatçının farklı eserlerini yeni okumalarla irdeliyorlar. Kitapta Özcan’ın “V Yaka”, “Islak Zemin” ve “Derz Heykelleri” serileri için yazdığı metinler de bulunuyor. Tasarımını Ayşe Bozkurt’un üstlendiği Yasemin Özcan: Islak Zemin başlıklı kitapta, Hadiye Cangökçe ve flufoto (Barış Aras ve Elif Çakırlar) tarafından çekilen sergiden görünüm ve röprodüksiyon fotoğrafları da yer alıyor.

    ​Arter’in sergilerine eşlik eden tüm yayınları, Arter Kitabevi’nden satın alabilir veya kitabevi@arter.org.tr e-posta adresi üzerinden sipariş edebilirsiniz. Salı-Pazar günleri 11:00-19:00, Perşembe günleri ise 11:00-20:00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilen Arter Kütüphanesi’nde inceleyebilirsiniz.

    0
    0
    1584
DAHA FAZLA
Geldanlage