Profesör Sarah Hart’ın matematik ve edebiyatın hem hayatlarımızı hem de evreni anlamlandırmaya yönelik arayışta birbirini tamamlayan parçalar olduğunu gözler önüne serdiği kitabı Bir Varmış 1 Yokmuş, Mehmet Ulus’un çevirisiyle Timaş Yayınları’ndan çıktı.
Hart, “Matematik ve Edebiyat Arasındaki Sıra Dışı Bağlantılar” alt başlığına sahip bu kitapta matematik ve edebiyat arasındaki sayısız bağlantıyı ve bu bağlantıları anlamanın her ikisinden de aldığımız zevki nasıl artırabileceğini gösteriyor okura. Sonelerden peri masallarına ve deneysel Fransız edebiyatına bu bağları araştırıyor. 2020-2023 yılları arasında Britanya Matematik Tarihi Cemiyeti'nin başkanlığını yürüten, kariyeri boyunca pek çok ilke imza atmış Profesör Sarah Hart, Einstein'ın “Matematik, rasyonel düşüncenin şiiridir," sözünden yola çıkarak iki disiplin arasında ufak açıcı bağlantılar kuruyor.
Moby-Dick'in sofistike geometrik işlemlerle bezeli olduğunu biliyor muydunuz? James Joyce'un bilinçakışı tekniğiyle kaleme aldığı romanlarının kasıtlı olarak matematiksel referanslarla dolu olduğunu? George Eliot'ın istatistiklere takıntılı olduğunu? Jurassic Park'ın fraktal desenlerle desteklendiğini?
11-22 Nisan 2025 tarihlerinde gerçekleşecek 44. İstanbul Film Festivali’nde yer alacak filmler için başvurular başladı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından ilk kez 1982 yılında bir sinema haftası olarak düzenlenen İstanbul Film Festivali, 11-22 Nisan 2025 tarihleri arasında N Kolay sponsorluğunda 44. kez gerçekleştirilecek. Festival programında yer alacak filmler için son başvuru tarihi 11 Ocak 2025 olarak belirlendi.
Dünya sinemasının en çok konuşulan örneklerinden sinemamızın en yeni yapımlarına, uluslararası festivallerde prömiyer yapmış ödüllü filmlerden klasiklere ve yeni keşiflere, efsane yönetmenlerin iz bırakan başyapıtlarına ve kült filmlere; söyleşiler, özel gösterimler ve festival sohbetlerinin yanı sıra Türkiye’nin ilk ortak yapım marketi Köprüde Buluşmalar ile İstanbul Film Festivali yeniden sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.
Başvurular hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Beyoğlu Pera’da tarihi Şimal Merdivenleri’nde yer alan Rast Galeri, “Çocukluk Bahçesi” başlıklı ilk sergisini 15 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
Derya Yücel küratörlüğünde Doğu Özgün, Ekin Keser, Gözde Can Köroğlu, Kemal Özen, Seda Oturmak ve Sidar Baki’nin eserlerini bir araya getiren “Çocukluk Bahçesi” sergisi, sanatta çocuk imgesine odaklanıyor. Sergi, çocukluk imgelerinin bir ruh hâlinin yansımalarını temsil edişleri ile gerçeklik algısının belli bir esnekliğe sahip olduğu düşüncesine işaret ediyor.
“Çocuk imgesi; gelecektir, insanoğlunun masumiyetidir ve insan hayatının yalnızca kendi varlığına bağlı kutsallığıdır. Dolayısıyla çocuk imgesi, aslında sanatçının hayatı sorgulayış sahasıdır. Bu yaklaşım, çocukluk aracılığıyla gerçekliğin tek bir düzlemde algılanabileceği fikrini de sorunsallaştırır. Çocuk, yeniden doğmanın ve yenilenmenin diğer taraftan intikam ve yıkımın sembolü olarak kullanılır, insanın benliğini, yaşamını, masumiyetini, iç dünyasını, umutlarını, geçmişini, geleceğini, korku, travma ve kaygılarının yansıması olarak görselleşen çocukluk, yalnızca alışageldiğimiz, bildiğimiz, yetişkin hükmü altındaki bir çocukluk değildir. Çocukluk imgeleri, hem bir ruh hâlinin yansımalarını temsil eder hem de gerçeklik algısının belli bir esnekliğe sahip olduğu düşüncesini ortaya çıkarır.
Doğu Özgün, Ekin Keser, Gözde Can Köroğlu, Kemal Özen, Seda Oturmak ve Sidar Baki’nin üretimlerinde ele aldıkları çocukluk teması ve onunla ilişkili kimi imgeler, masal, bilmece, oyun, ironi içeren büyülü bir dünyanın hayaline odaklanırken kimi imgeler ise yıkım, korku, travma ve kaygılarının yansıması olarak görselleşir. ‘Çocukluk Bahçesi’ çocuğun içinde kök salmış bir sahneyi ve bir yaşam kesiti olarak çocukluğu odağına almaktadır.”
Adres: Şimal Sk. No.3/A, Beyoğlu, İstanbul
Künye:
1. Ekin Keser Elenmeyenler, 2023 Farklı boyutlarda yerleştirme
2. Doğu Özgün, Korkak Ev, 2019 tuval üzerine yağlıboya, 70x70 cm
3. Kemal Özen, Tuzağa Yakalanmak (1), 2016 Tuval üzerine yağlı boya 55x75 cm
Töre Sivrioğlu’nun okurunu zamanda geriye götürerek soyu tükenmiş hayvanlarla tanıştırdığı çalışması Soyu Tükenmiş 30 Muhteşem Hayvan, Epsilon Yayınevi’nden çıktı.
“Yeryüzünde milyonlarca türde canlı yaşıyor. Ama bugün yaşayanlar aslında geçmiş dönemlerde yaşamış olan türlerin yüzde biri bile değil... Bugünkü canlılardan çok daha fazlası zaman tünelinde kaybolup gitti. Peki neden bazı canlı türleri varlıklarını sürdürürken diğerleri yok olur?
Öncelikle şunu bilmemiz gerek: Bu “en güçlünün ayakta kaldığı” bir yarışma değildir, gücün bununla bir ilgisi yok... Bu “en uyumlu” olanın kazandığı bir yarışmadır. Bu yarışı bazen en güçlüler (mesela dinozorlar) kaybeder, bazen de en küçük ve zayıf görünenler (mesela kemirgenler) kazanabilir.
Bu kitapta bir zamanlar yeryüzüne korku salmış nice “mega” hayvanla tanışacağız. Arkalarında bıraktıkları “hatıralar” yani fosiller sayesinde bu gezegende yaşamış görkemli varlıkların öykülerini öğrenirken onları bulan kâşifleri de yakından tanıyacağız.” (Tanıtım metninden)
Türkiye’de müzik festivallerine yeni bir soluk getirmek ve müzik sektöründe kalıcı bir dönüşüm yaratmak amacıyla Kreşendo’nun düzenlediği “Bu Festival Bizim”in üçüncü edisyonu sona erdi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İBB Kültür’ün katkılarıyla, 1-8 Kasım tarihleri arasında “Mutluluğun Ritmi” temasıyla gerçekleşen festival kapsamında; konserler, atölye ve konuşmalar katılımcılarla buluştu. “Bu Festival Bizim”, farklı tarzlarıyla öne çıkan başarılı müzisyen kadınları sahnesinde ağırladı. Kreşendo organizasyonuyla Volkswagen Arena’da gerçekleşen açılış konserinde, 2024 Eurovision Şarkı Yarışması’nda Yunanistan'ı temsil eden Marina Satti sahne aldı. İlk Türkiye konserini Bu Festival Bizim’de gerçekleştiren Marina Satti’nin öncesinde Selût ve Nova Norda dinleyicilerle buluştu. 3 Kasım’da Salon İKSV’de alternatif sahnenin öne çıkan isimlerinden Dilay Dal, Sera Savaş, Maya Perest, Melisa Karakurt ve KARDELEN konser verdi. Festivalin son günü, 8 Kasım’da, Selin Baycan Postane’de özel bir performansla sahnedeydi.
Festival, katılımcılara zengin içerikli konuşmalar ve atölyeler sundu. Müzik, dans, hareket ve yaratıcılık alanında düzenlenen etkinlikler arasında 5 Kasım’da Hope Alkazar’da gerçekleşen Şükrü Kibar ile Dans ve Hareket: Boybye Class, Simge Pınar ile Yaratma Cesareti & Şarkı Yazma Atölyesi, Çağıl Kaya ile Vokal Atölyesi ve Leyan Senay ile Ritim Atölyesi yer aldı.
Red Bull Dance Your Style Türkiye şampiyonları Aydan Uysal ve Volkan Arıcı’nın katıldığı, hip hop, popping ve house gibi türleri içeren atölye ise 3 Kasım’da Salon İKSV’de gerçekleşti.
Festivalin “Mutluluğun Ritmi” temasında geliştirilen ilham verici konuşmalarında, katılımcılar yaratıcı ve sosyal etki alanlarında derinleşme imkânı buldular. Müzik ve psikolojinin ilişkisini ele alan “Müzisyenlerin (Akıl) Sağlığı: Müzik Sektöründe Mutluluğun Resmini Çizebilir Miyiz?” başlıklı oturum, Deniz Koloğlu moderatörlüğünde İdil Meşe ve Özge Ç. Denizci’nin katılımıyla gerçekleşti. Dayanışma ve birlikte hareket etmenin öneminin vurgulandığı “Mutluluğu Paylaşmak: Birlikte İyi, Birlikte Güçlü” panelinde Bihter Ayyıldız moderatörlüğünde Kaya Demiral, Yağmur Çoban ve Emre Güzel ilham verici hikâyelerini paylaştılar. “Karanlık Zamanlarda Umudu ve Mutluluğu Konuşmak” oturumunda ise Olcay Akyıldız, Zeynep Uysal ve Hande Ortaç, edebiyatın zor zamanları anlatma gücünü ve alternatif anlatılarla kurulan var olma mücadelesini ele aldılar. Festivalin öne çıkan etkinliklerinden “Kreşendo’yla Sokaklar Bizim: Beyoğlu” hafıza turu, Asena Günal ve Asena Hayal rehberliğinde Beyoğlu'nun kültürel mirasını ve değişen dokusunu katılımcılara tanıttı.
Kreşendo’nun UNESCO Kültürel Çeşitlilik Uluslararası Fonu (IFCD) desteğiyle yürüteceği Müzikte Eşitlik Projesi’nin lansmanı “Bu Festival Bizim” kapsamında 6 Kasım günü Hollanda Konsolosluğu’nda gerçekleşti. Müzik profesyonelleri ile müzisyenleri buluşturan “speed dating” oturumunun ardından UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kültürel İfadelerin Çeşitliliği İhtisas Komitesi Başkanı Özlem Ece ve Londra’daki The Wire Magazine ve Berlin’deki Electronic Beats gibi dergilerde çalışmış olan ve Intonal Festival yapımcısı Lisa Blanning açılış konuşmalarını gerçekleşti. “Müzik Sektöründe Yaratıcılığın Yeni Biçimleri” başlıklı panelde Merve Eryürük, Bülent Forta ve Metin Uzelli, sektöre dair değerli bakış açılarıyla katkı sundular. Bu Festival Bizim kapanış resepsiyonuna Mey Diageo destekleri ile Hollanda Konsolosluğu ev sahipliği yaptı. Hollanda Krallığı Başkonsolosu Arjen Uijterlinde ve bkz İletişim’den Banu Zeytinoğlu, kapanış resepsiyonunda gerçekleştirdikleri konuşmalarda festivalin üçüncü yılını ve UNESCO desteğiyle yürütülecek Müzikte Eşitlik Projesi’ni kutladılar.
Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatına dair yaklaşık 1.000 belgeyi içeren “Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi”, Salt Araştırma’da çevrim içi erişime açıldı.
Salt’ın “Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi”, 1938’de Tan, Kurun, Akşam, Cumhuriyet, Ulus, Anadolu, Yeni Sabah, Son Posta gazetelerinin yanı sıra Yarım Ay, Ev, Karikatür, Yücel, Türk Tiyatrosu dergilerinde ve Ayvaz, Manisa, Kırklarili yerel gazetelerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatına dair çıkan haberler ile Atatürk’ün naaşının İstanbul’dan Ankara’ya nakledilmesini belgeleyen fotoğraflardan oluşuyor.
Salt Araştırma’daki Kent, Toplum ve Ekonomi Arşivi’ne eklenen koleksiyon, Atatürk’ün vefatının toplumdaki etkilerini yansıtıyor. Ömer Bilgin ve Sabri Sayarı’nın koleksiyonlarından dijital ortama aktarılan belge ve fotoğraflar, Nuri Çolakoğlu ile Aytaç Demirci’nin, Cumhuriyet’in 100. ve Atatürk’ün vefatının 85. yıldönümünde hazırladığı Türk Basınında Atatürk: Kasım 1938 (NMC Televizyonculuk, Reklamcılık ve Yapımcılık A.Ş., 2023) adlı yayına kaynaklık ediyor. Salt Araştırma bünyesinde derlenen ve 2 milyonun üzerinde belgeyi içeren dijital arşivler “Sanat”, “Mimarlık ve Tasarım” ile “Kent, Toplum ve Ekonomi” alanlarını kapsıyor. Kent, Toplum ve Ekonomi Arşivi’ndeki koleksiyonlar, 19. yüzyıldan günümüze Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nden birey hikâyeleri ile eğitim, toplumsal yaşam ve yapılı çevreye ilişkin belgeleri bir araya getiriyor.
“Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi”ni buradan inceleyebilirsiniz.
Künye:
1. “Ebedi Atatürk”, Yarım Ay, 15 Kasım 1938, s. 15 Salt Araştırma, Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi Ahmet Ege Demiroğlu izniyle
2. Atatürk’ün cenaze alayı Dolmabahçe Sarayı’nda Salt Araştırma, Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi Ahmet Ege Demiroğlu izniyle
3. “Bizsiz gidiyor”, Yedigün, 29 Kasım 1938, ss. 6-7 Salt Araştırma, Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi Ahmet Ege Demiroğlu izniyle
4. “İstanbul’un büyük matemi”, Akşam, 11 Kasım 1938, s. 7 Salt Araştırma, Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi Ahmet Ege Demiroğlu izniyle
5. Kurun, 1938, s. 1 Salt Araştırma, Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi Ahmet Ege Demiroğlu izniyle
6. “Benim naçiz vücudumu bir gün elbette toprak alacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Yarım Ay, 15 Kasım 1938, s. 1 Salt Araştırma, Basında Atatürk: 10 Kasım Arşivi Ahmet Ege Demiroğlu izniyle
Şiir ve eleştiri dergisi Natama, 42-44 numaralı sayısıyla, şair, yazar ve okurları sıklıkla karıştırılan İmajizm ve İmgecilik üzerine tekrar düşünmeye teşvik edecek bir dosya ile yayın hayatına ara veriyor.
Derginin “son”a dair önsözünden bir şerh: “Şiirin izini sürdüğümüz yılların ardından elinizdeki sayı ile Natama’nın yayın hayatına ara veriyoruz, son veriyoruz demeye dilimiz varmadığı içindir belki de; söylenmeden kalan, tamamlanmayan her şeyin gölgesinde bir ara. Natama yayın hayatına başladığı ilk günden bugüne olup biten her şeyi “ima” ile geçiştirmek istemeyenlerin, kafasına buyruk işler yapanların buluştuğu bir alandı. Yeni bir şiirin peşindeydik: yaşamı dengede tutmamızı sağlayacak, asıl olana yaklaştıracak sahici ama tamamlanmayan bir şiir. Natama, tamamlanamayan bir hikâyeydi ve bu hikâye böyle de güzel ve gitti. Başka projelerde buluşmak dileğiyle merhab.”
Bu sayıda yer alanlar:
“Bu sayının şairleri Güven Turan, Betül Tarıman, Gökhan Bakar, Mehmet Öztek, Emin Metin, Mehmet İşten, Ali Selçuk, Canan Yaka, Aysu Akcan, Burak Demirtaş, Süreyyya Evren, Alptuğ Topaktaş, Deniz Schwarzwald, Reha Yünlüel, Ali Aydemir, Mert Can Aksoy, Rıdvan Ardıç, Vedat Barga, Betül Aydın, Devrim Çıray, Turgut Uyar, Enver Topaloğlu, Mustafa Eyigün, Sylvain Cavaillès ve Berfin Hayal Mutlu.
Enis Akın’ın -‘İmgeci Şiir’ Değil ‘İmajist Şiir’- başlıklı yazısının ardından, İmajizm’in üç temel temel metninin çevirisi yer alıyor: Gün A. Utkan, F. S. Flint’in “İmajizm” ve Ezra Pound’un “Bir İmajist’in kaçınması gereken birkaç şey,”; Merve Sena Sevindik ise Thomas Ernest Hulme’un “Modern Şiir Üzerine Ders” adlı yazılarını çevirdi. Enis Akın “İmge, L’art Pour L’art’ın yeniden tesisi, Pound ve İmajizm üzerine” adlı yazısında İmajist Şiir’in temel kaynaklarıyla imgenin etimolojik köklerini karşılaştırırak şiir ve imge hakkında anlaşılır bir zeminde konuşup yazmanın imkanlarını araştırıyor.
Çeviri şiir dosyalarının ilki Rus şiirinden. Günümüz Rus şairlerinden Pavel Bıkov, Natama’nın bu sayısı için yazdığı “Gümüş Çağı’nın sütunları: Aleksandr Blok ile Nikolay Gumilyov” başlıklı yazısında 20. yüzyılın başlarında yazan ve Rus şiirinde rakip addedilen iki Rus şairin şiir evrenlerini karşılaştırıyor. Bıkov’un giriş yazısını, Blok ve Gumilyov’un kısa biyografilerini ve şiirlerini Sabri Gürses çevirdi. Bu sayının çeviri sayfalarında Sare Rabia Öztürk çevirisiyle çeşitli gazete ve dergilerde editörlük, çevirmenlik gibi işlerin yanısıra dönemin politik hareketleri, siyasi partileri içinde aktif rol alan ve 41 yaşında ölen Filistinli şair Rashid Hussein’in şiirlerinden bir seçki de yer alıyor.
Aysu Akcan Graz’da 1977 yılında bir okulda “genç yazarlar için edebiyat dergisi” olarak kurulan ve günümüze kadar yayımlanmaya devam eden Perspektive dergisinin iki editöründen biri olan Stefan Schmitzer ile –diğeri Ralf B. Korte’dir– bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşi derginin poetik duruşunun yanısıra Avusturya şiiri ve modern şiir üzerine kapsamlı yorumlar da içeriyor.
Ali Aydemir eski Litvanya topraklarındaki bugün Belarus sınırları içinde kalan Novogrodek’de doğan ve Osmanlı topraklarında, İstanbul’da 1855’te ölen Polonyalı “Vatansız şair” Adam Mickiewicz`in şiiri ve hayatı üzerine yazdı. Enis Akın “Geçerken Konuşulanlar” serisine Semiramis Uyar ile devam ediyor. Semiramis Uyar’ın çocukluğu, gençliği, babası Turgut Uyar ve ailesi üzerine genişleyen sohbet Turgut Uyar’ın da hayatının bir dönemine ışık tutuyor. Görsel dosya sayfaları bu sayıda “Taşlar ve yeni taşlar” başlıklı derlemesiyle Ahmet Doğu İpek’i ağırlıyor. Sanatçının taşlar üzerine yazdığı tanıtım yazısıyla açılan dosya görsellerle devam ediyor. Enis Akın “Turgut Uyar’ın yeni bulunan birkaç şiiri ve Toplandılar” başlıklı yazısında Turgut Uyar’ın kendi külliyatına dahil etmediği, toplu şiirlerinde yer almayan üç şiiri ve bu şiirlerle ilgili keşif sürecini anlatıyor. Emin Metin “Sırtıma üç kusur yazıldı: Biri garibanlık, biri fakirlik, biri şairlik” başlıklı yazısında son yerel seçimleri kaybettikten sonra yazıp seslendirdiği şiirle gündem olan muhtar adayı Aydın Battal’ı Cemal Süreya’nın “Halk Şiiri” başlıklı yazısıyla diyalog kurarak yazdı. Aysu Akcan yapay zekanın sanat üretimine etkisini şiir özelinde düşünerek ChatGPT’ye Turgut Uyar’ın üç şiirini temel alarak şiir yazdırdı. Akcan bu deneyimi “ChatGPT ile Uyarlama Saati” başlığıyla Natama sayfalarında paylaşıyor. Kitap değerlendirme yazıları bu sayıda da sürüyor. Enis Akın “Mektuplar Genellikle ‘Sevgili’ Diye Başlar, Bu Mektup Öyle Başlamıyor” başlıklı yazısında eski bir mektubu okurlara ulaştırıyor. Cuma Duymaz Osman Erkan’ın Muhteşem Uç kitabına kapsamlı bir bakış sunuyor. Dilara Elitaş Rıdvan Ardıç’ın Meksika Açmazı kitabını psikanalitik bir bakışla değerlendiriyor.”
İngiliz rock / metal grubu Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs (Pigs x7) ilk İstanbul konserini 6 Aralık Cuma gecesi Asmalımescit Blind’da verecek.
2012 yılında Newcastle upon Tyne’da kurulan İngiliz metal grubu Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs (Pigs x7) Feed the Rats isimli ilk albümünü 2017’de yayımladı. Vokalist Matt Baty, gitaristler Sam Grant ve Adam Ian Sykes, basçı John-Michael Hedley ve davulcu Ewan Mackenzie tarafından kurulan grup, kısa sürede dikkatleri üzerine çekti.
Black Sabbath ve Monster Magnet’ten etkilenen grup, çağdaşları Part Chimp ve Hey Colossus ile benzer bir gürültü sevgisini paylaşıyor. Pigs x7’nin rock medyasında tanıdık bir isim hâline gelmesiyle, grup yeraltı sahnesinden yükseldi, daha büyük mekânlarda çaldı ve Birleşik Krallık’ta kapalı gişe konserler verdi. Grup, Land of Sleeper isimli dördüncü albümünü 2023’te yayımladı.
Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs Pigs, son albümünün turnesi kapsamında ilk kez İstanbul’da müzikseverlerle buluşacak. Konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
The Letter Art Gallery, Ozan Emre Han’ın doğa ve insanlar arasındaki güç dengesine dair eleştirel bir bakış sunan “İstilacı Türlere Özgürlük” başlıklı kişisel sergisini 7 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
“Resimlerim, modern tarım politikalarının totaliter ve hatta faşizan denebilecek boyutlara varan eğilimlerini, açık ve uyarıcı bir dille anlatmaktadır. Aslında bir protesto ve isyan sergisidir denebilir. Yıllar boyunca yaşam hakları elinden alınmış, çeşitli yöntemlerle katledilmiş ‘istenmeyen’ ya da ‘zararlı’ denilen otların yaşam hakkını savunmak için resimler yaptım. Gittikçe artan herbisit kullanımı toprağı zehirliyor ve insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Ancak resimlerle dikkatini çekmek istediğim konu bu otların gözünden neler yaşandığıdır. Bu bitkilerin yaşamları tamamen yok sayılıyor. Onların varoluş hakkı yokmuş gibi davranılıyor. Tarlalarda katlediliyorlar. Bastırılıyorlar. Halbuki onların da yaşam hakkı var. Toprak sahibi onlardır. Herhangi bir memelinin toprak sahibi sayılması absürt değil midir? Nitekim bugüne kadar hiç kimse bu kayda geçmemiş bitki haklarını ortadan kaldıramadı. İnsanların reddettiği bu haklar vardır ve göz ardı edilemez. Bu ‘istenmeyen’ bitkiler direnişteler, yasak sayılsa da tohumlarıyla seyahat ediyorlar. Her geçen gün toprağı kirleten herbisitlere karşı daha dayanıklı oluyorlar ve yeni türlere evriliyorlar. Burada önemli husus özgür olma mücadelesinin var olma hakkıyla özdeşleşmesidir. Bunlar bastırıldıkça, mücadele daha da keskinleşir. Resimler de bu istilacı türlerin var olma mücadelesiyle özdeşleşiyor. Kısaca, resimler, bu dilsizlerin çektiği acıların ve mücadelelerin tercümesidir. Sonuç olarak insanlığın bu bitkilerle ilişkileri son derece karmaşık ve sorunludur. Ortada çözülemeyen bir dava olduğu bellidir. Burada resimlerimle bir nevi avukatlık da yapmış olduğumu söyleyebilirim.”
Ozan Emre Han’ın “İstilacı Türlere Özgürlük” sergisi, The Letter Art Gallery iş birliğiyle Goyahub’ın mekân sponsorluğunda gerçekleştiriliyor.
Künye: Ozan Emre Han, “Hamlet”, Herbisit serisi, 2024, kağıt üzerine karakalem ve dijital baskı, 47x29 cm (detay)
Marie Jaffredo’nun annesini kaybetmiş küçük bir kızın Japon anneannesini ve kültürünü tanıma yolculuğunu konu alan dünyaca ünlü çizgi romanı Sakura Baharı, Türkçede Athica – Kara Karga ortaklığında yayımlandı.
Sekiz yaşındaki Sakura, Fransız babasıyla beraber Tokyo’da yaşar. Küçük kız, annesini birkaç sene önce bir kazada kaybettiğinden beri acısının üstesinden gelemez. İş dolayısıyla birkaç haftalık bir seyahate çıkacak olan babası, kızını Japon büyükannesine emanet etmeye karar verir. Ancak doğanın ritmine uygun geleneksel bir yaşam biçimi benimsemiş bu büyükanneyle geçirdiği ilk günler Sakura’yı büyük bir şaşkınlığa iter ve bu yolculuk Sakura’yı derinlemesine değiştirir.
Sakin geçen bahar günlerinde küçük kız kendi içindeki gözle görülmez kaynakları keşfeder, bu sayede yaşadığı dramı geride bırakıp yeniden hayata açılır. Duyularının uyanışı ve basit zevklerin keşfi -deniz kabuklularını toplama, dorayakilerin lezzeti, sıcak kumun hissiyatı, sazlıkların şarkısı, bahçenin kokuları, deniz havası, kasabalılarla kurduğu dostluklar ve hatta bir kedinin şefkatli refakati- metanetini korumasına yardım eder.