Sevim Ak’ın çocuklara doğanın ve yavaşlayabilmenin insanları yakınlaştıran ve iyileştiren gücünü anlattığı, Öykü Akarca’nın resimlediği yeni romanı Herhangi Bir Günden Fazlası, Can Çocuk’tan çıktı.
11 yaş ve üzeri okurlara hitap eden Herhangi Bir Günden Fazlası, başkahramanı Çağlar’ın ara tatilde senarist dayısının Büyükada’daki evinde misafir olmasıyla başlar. Şehrin rutinine ve beklentilerine alışık Çağlar için adanın havası da, insan ilişkileri de farklıdır. Yeni arkadaşlarla tanıştığı bu tatilde yolu, Ninja adını verdiği gizemli ada sakiniyle kesişir. Adanın doğayla, sanatla, oyunla ve sohbetle dolu atmosferine Ninja’nın hikâyesi de eklenince, Çağlar kendine ve hayata yeni bir gözle bakmaya başlar.
“Dün tanıştığı çocuklar kim bilir neredeydi! Çıt çıkmıyordu sokakta. Yol kenarında bulduğu sivri uçlu taşla kapı önündeki betona seksek kareleri çizmeye koyuldu. Bir kareyi tamamlayamadan taşın sivri ucu kırıldı. Elinde kalanla çizmeye çalıştı. İstediği gibi olmuyordu. Taştan vazgeçip karşı kaldırıma fırlattı. Çizime uygun yeni bir taş aranırken ısrarlı bir cam tıklaması duydu. Sesin geldiği yöne doğru istemsiz ve tedirgince bakındı. Birinin, 'Yerleri kirletme,' diyeceğinden adı gibi emin, direnmeden kaldırıma çöktü. Camı tıklatan kimse, pes etmiyordu. 'Kim bu ısrarcı!' diye az buçuk merakla, az buçuk kızgınlıkla, tıklayan cama çevirdi yüzünü.”
22-28 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek 14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali, filmleri Cannes, Venedik, New York Tribeca, Selanik, Göteborg, Zürih, Bosna ve başka birçok festivalde gösterilen, ödüller kazanan, dünya sinemasının yeni yetenekleri sinemaseverlerle buluşturacak.
“Herkes İçin Adalet” ilkesiyle yola çıkan festivalin Uluslararası Yarışması’nda jüri üyeliği yapacak olan iki yönetmen Rusudan Glurjidze ve Assel Aushakimova da yarışma dışı gösterilen filmlerinin Cinewam’daki Türkiye prömiyerlerine katılacak. Film gösterimleri sonrasında yönetmen, yapımcı ve oyuncuların katılımıyla gerçekleşecek soru-cevap seansları izleyicilere dünyamızı saran adaletsizliğe, baskıya ve manipülasyona itirazı olan sinemacıları tanıma olanağı tanıyacak.
Festival, adalet teması etrafında birleşen, dünyanın farklı coğrafyalarından, dünyanın önemli festivallerinde gösterilmiş ve ödüllerle dönmüş yapımları izleyiciyle buluşturacak olan Uluslararası Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nda yer alan Ceviz Yaprakları Sarardığında filminin gösterimi sonrasında yönetmen Mehmet Ali Konar ve oyuncu Korkmaz Arslan izleyiciyle buluşacak. Dünya prömiyerini Göteborg Film Festivali’nde yapan film, 23 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 24 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Yarışmada Türkiye’den yer alan bir diğer yapım olan Gecenin Kıyısı gösterimi de yönetmen Türker Süer’in katılımıyla gerçekleşecek. Venedik Film Festivali Yönetmenlerin Günleri bölümünde dünya prömiyerini yapan, Toronto, Valladolid ve Selanik film festivallerine seçilen film, 24 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 25 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda beyazperdede olacak.
Yarışmanın gerçek olaylara dayanan filmlerinden Hayaletler / Ghost Trail gösteriminde yönetmen Jonathan Millet izleyicilerin sorularını yanıtlamak üzere salonda olacak. Cannes Film Festivali Altın Kamera adayı olan ve Eleştirmenlerin Haftası’nın açılışını yapan film, 25 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 26 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Locarno Film Festivali Bugünün Sinemacıları bölümünde dünya prömiyerini yapan ve Vancouver Film Festivali’nde İzleyici Ödülü kazanan festivalin yarışma filmlerinden Kırmızı Çocuklar / Red Path gösterimi yönetmen Lotfi Achour’un katılımıyla gerçekleşecek. Terörizm ve terörizmle yetersiz mücadelenin sonuçlarına odaklanan bu çok katmanlı film, 26 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 27 Kasım’da saat 19.00’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Selanik, Prizren ve Kopenhag film festivallerinde ödüller kazanan hibrit belgesel Boşluktaki Bedenler / Stray Bodies gösterimi sonrasında yapımcı Ivan Madeo belgesele dair merak edilenleri yanıtlayacak. Film, 27 Kasım’da saat 19.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 28 Kasım’da saat 16.30’da Kadıköy Sineması’nda izleyiciyle buluşacak.
Ivan Madeo, Türkiye prömiyerini festivalin Adalet Terazisi bölümü kapsamında yapacak Michael Krummenacher imzalı Hain / The Traitor filminin de yapımcısı olarak gösterime katılacak. Film, 27 Kasım’da saat 21.30’da CineWAM Nişantaşı City’s’de, 28 Kasım’da saat 14.00’da Kadıköy Sineması’nda izleyiciyle buluşacak. Vuk Ršumović, Saraybosna Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan son filmi Tanrıların Arasında / Dwelling Among the Gods gösterimi sonrası filme dair soruları yanıtlayacak. Adalet Terazisi bölümde yer alan film, 25 Kasım’da saat 19.00’da Kadıköy Sineması’nda, 26 Kasım’da saat 21.30’da CineWAM Nişantaşı City’s’de gösterilecek.
Rusudan Glurjidze, Venedik Film Festivali’nde prömiyerini yapan ikinci uzun metraj filmi Antika / The Antique’in 25 Kasım’da saat 21.30’da CineWAM Nişantaşı City’s’de gerçekleşecek gösterimine katılacak. Festivalin bu yıla özel bölümlerden 4. Kuvvet Direniyor’da yer alan Bisiklet Satrancı / Bikechess filminin 24 Kasım’da saat 14.00’da CineWAM Nişantaşı City’s’de gerçekleşecek gösterimi sonrası Kazak yönetmen Assel Aushakimova izleyicilerin sorularını yanıtlamak üzere salonda olacak.
Altın Terazi Uluslararası Kısa Metraj Film Yarışması’nda yer alan Yakup Tekintangaç’ın yönettiği ve dünya prömiyerini prestijli Oberhausen Film Festivali’nde yapan kurmaca kısa film Morî, Atakan Yılmaz’ın yönettiği Merhaba Anne, Benim, Lou Lou, Elnaz Ghaderpour ve Reza Gamini’nin yönettikleri İran yapımı İbrahim / Abraham ve Cansu Baydar’ın dünya prömiyerini Venedik Film Festivali’nin Orizzonti bölümünde yapan ve Antalya’dan En İyi Kısa Film Ödülü alan filmi Neredeyse Kesinlikle Yanlış gösterimleri yönetmenlerin katılımıyla gerçekleşecek. Filmlerin gösterimleri 26 Kasım ve 27 Kasım’da saat 14.00 ve 16.30 seanslarında İBB Beyoğlu Sineması’nda ücretsiz olarak gerçekleşecek.
Festival’in Filistin ile Dayanışma başlığı altında ve bu amaçla gösterdiği, 22 kısa filmden oluşan Filistinli usta Rashid Masharawi’nin Gazze'de Sıfır Noktasından - Gazze’nin Anlatılmamış Öyküleri gösterimi sonrasında ekip üyesi Ala Abou Ghoush izleyicilerle buluşacak. Filmler, 25 Kasım’da saat 19.00’da Beyoğlu Sineması’nda, 27 Kasım’da saat 21.30’da Kadıköy Sineması’nda gösterilecek. Ala Abou Ghoush, Uluslararası Kısa Film Yarışması’nda jüri üyeliği görevini de üstlenecek.
21 Kasım akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek, onur ve sinemaya katkı ödüllerinin sahiplerine takdim edileceği açılış töreni ile başlayacak festival, film gösterimleri ve söyleşilerin yanı sıra ücretsiz düzenlenecek Uluslararası Akademik Program ve VisionIST etkinlikleri ile hukuk ve sinemayı adalet ilkesi çerçevesinde bir araya getirecek. 14. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali hakkında detaylı bilgiye ve gösterim programına buradan ulaşabilirsiniz.
Quick Art Space, Nergis Abıyeva’nın küratörlüğünde düzenlenen “Bilgelik Terazisi” başlıklı grup sergisini 31 Aralık’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
“Bilgelik Terazisi” sergisi; Alp İşmen, Başak Kaptan, Beyza Boynudelik, Çiğdem Menteşoğlu, Damla Sari, Merve Zeybek, Selin Göksel ve Züleyha Altıntaş’ın resim, video, enstalasyon, heykel gibi farklı türlerdeki yapıtlarını izleyiciye sunuyor. “Bilgelik Terazisi” sergisi ismini Şârika İslam Medeniyetleri Müzesi koleksiyonunda bulunan, Orta Çağ İslam dünyasında tasarlanan ve üretilen en karmaşık hidrostatik terazi olan bilgelik terazisinden alıyor. Bir metafor olarak ele alınan “bilgelik terazisi” ile ihtimam/bakım, tereddüt/tekrar, sorgulama/tartma ve dengede kalma süreçlerine odaklanılıyor. Sergi ev içi yaşamla profesyonel yaşam arasındaki bağları, ilişkileri ve sınırları sorguluyor. “Bilgelik Terazisi” sergisinde çoğunlukla görünmez kılınan ev içi emek, kendine ve başkalarına ihtimam göstermek, alma/verme dengesini tutturmak, karşılıklılık gibi meseleler irdeleniyor. Birçoğu sergiye özel olarak yapılan ve ilk kez izleyicilerle buluşacak olan yapıtlar, birbirleriyle ve serginin farklı veçheleriyle diyalog kuruyor.
GalataPerform’un 2006’dan beri devam eden Yeni Metin Yeni Tiyatro Projesi kapsamında Portekiz’in Porto şehrindeki A Turma Tiyatrosu ile geliştirdiği ortak projesi Yeni Gerçeklikler Üzerine Yazmak (Writing on New Realities) başlıklı oyun yazarlığı projesi IO Tiyatro Festivali kapsamında gerçekleşecek.
A Turma’dan Tiago Correia’nın “Duman” ve Antonio Parra’nın “Deneyim” isimli metinleri 23 Kasım Cumartesi günü Saat 15.00 ve 17.00’da Akbank Sanat’ta oyun okuması olarak seyirciyle buluşacak. Tiago Correia’nın “Duman” metnini Yeşim Özsoy; Antonio Parra’nın “Deneyim” metnini ise Okan Urun yönetecek.
Projenin ikinci aşamasında ise GalataPerform kurucu sanat yönetmeni, yazar ve yönetmen Yeşim Özsoy’un “Aksak Deliryum” ile dramaturg, çevirmen ve yazar Ferdi Çetin’in “Televizyonun Karşısında Özel Mülkiyetin Kökeni Üzerine Düşünürken Uyuyakalmışım, Babamın Sesine Uyandım” adlı Portekizceye çevrilen oyunlarının okumaları Porto’da gerçekleşecek. Okumalar aralık ayında Porto şehrindeki A Turma Tiyatrosu ev sahipliğinde Porto Devlet Tiyatrosu’nda (Teatro Nacional Sao Joao) yapılacak.
Tiago Correia’nın “Duman” oyunu hakkında: “Carolina uzun bir aradan sonra bağımsız bir araştırma gazetesinin editoryal personellerinin ilk evine veda edeceği gün geri döner. Gazetenin yeni paradigması ile geri dönüşü birkaç hassas ve çözülmemiş konu ile yüzleşmesine sebep olur. Mesleki bağların, samimi aşk ve dostluk ilişkileri ile iç içe geçtiği ve herkesin, kendilerini etkileyen yakın tarihli bir travmayla kendi yöntemleriyle uğraştıkları bir grup içinde basın özgürlüğü ve temel değerler üzerine bir oyun.”
Antonio Afonso Parra’nın “Deneyim” oyunu hakkında: “Maxim Gorki’nin ‘’Yaz Halkı’’ eserinden özgürce esinlenerek yazılan bu oyunda aynı olay örgüsü kullanılıyor: Arkadaşlar dinlenmek ve işle ilgili günlük rutinlerden kaçmak için kırsalda birkaç gün geçirirler. Konuştukça içerler, içtikçe maskeleri düşer ve kendilerini birbirlerinin şüphelerine ve heyecanlarına daha bağlı varlıklar olarak ortaya koyarlar. Hepimiz kendimizi tamamlanmış hissettirecek, dolayısıyla doyuma ulaştıracak bir şeyi arayan kayıp ruhlarızdır.”
23 Kasım Cumartesi Akbank Sanat’ta gerçekleşecek program:
15:00 – “Deneyim” Oyun Okuması
Yazan: Antonio Parra
Çeviren: Bengi Paixao
Yöneten: Okan Urun
Oyuncular: Atakan Akarsu, Canan Atalay, Bedir Bedir, Ceren Taşçı, Okan Urun
17.00 – “Duman” Oyun Okuması
Yazan: Tiago Correia
Çeviren: Bengi Paixao
Yöneten: Yeşim Özsoy
Oyuncular: Fehmi Karaaslan, Erdem Kaynarca, Gözde Kocaoğlu, Sanem Öge
19.00 – Yeni Gerçeklikler Üzerine Yazmak – Söyleşi
Katılımcılar: Tiago Correia - Antonio Parra, Yeşim Özsoy - Ferdi Çetin
Etkinliklere buradan kayıt olabilirsiniz.
İstanbul Caz Festivali’nin, yetenekli ve umut vadeden yeni müzisyenlerin profesyonel müzik dünyasına adım atmasına destek olmak için düzenlediği Genç Caz+ projesinin dördüncü albümü yayımlandı.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından, Garanti BBVA sponsorluğunda ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle gerçekleştirilen İstanbul Caz Festivali’nin Türkiye’de amatör veya yarı profesyonel olarak müzikle ilgilenen genç müzisyen ve topluluklara festival programında yer alabilecekleri bir platform oluşturmak amacıyla başlattığı Genç Caz+ projesi, dördüncü albümü Genç Caz+ 24’ü, İKSV Genç Sanatçı Fonu ile Mehmet Uluğ Fonu desteği ve Sony Music Türkiye iş birliğiyle yayımlandı. Genç Caz+ 24 albümünde, 28 yaş altı genç müzisyenlerden oluşan, caz, funk, R&B, neo-soul, elektronik müzik, hip-hop türlerinde veya türler arası müzik yapan altı müzik grubunun daha önce yayımlanmamış birer özgün bestesi bulunuyor.
Bu yıl da programa seçilen gruplar İstanbul Caz Festivali’nin Parklarda Caz konserlerinde sahnede yer aldı. Seçilen gruplardan Mojo 5 ayrıca festivalin ödül gecesinde, Saint Privat konseri öncesinde sahneye çıktı. Gruplar eylül ayında stüdyoya girip müzik tarzlarına göre eşleştirildikleri deneyimli müzisyenlerin prodüktörlüğünde Genç Caz+ 24 albümü için kendi bestelerini kaydettiler. Hayyam Stüdyoları’nda gerçekleştirilen kayıtlarda, Boba Quartet’e Kıvılcım Konca, Zozeï’ye Çağıl Kaya, ALÂN’a Volkan Öktem, Mojo 5’e Selen Gülün, Blue Kiss Collective’e Kamucan Yalçın ve Zekeriya Şahiner Quartet’e Korhan Futacı prodüktör olarak destek oldu. Albümün kayıt, miks ve masteringini Sinan Sakızlı yaptı; grup fotoğrafları ise Muhsin Akgün’e ait. Albümün tanıtım konseri, 19 Kasım saat 21.00’de Pera 77’de düzenlenecek.
Genç Caz+’nın bu seneki seçici kurulunda müzisyen Ayşe Tütüncü, müzisyen Selen Gülün, müzisyen Volkan Öktem, radyo programcısı Dr. Hakan Rauf Tüfekçi, yazar Yekta Kopan, müzisyen Okan Kaya, Sony Music Türkiye Genel Müdürü Özden Bora, Akra Caz Festivali Direktörü Kadir Dursun, müzisyen Çağıl Kaya, Pozitif ve Babylon’un kurucularından Ahmet Uluğ ve İstanbul Caz Festivali Direktörü Harun İzer yer aldı.
Genç Caz+ 24 albümünü buradan dinleyebilirsiniz.
Fotoğraf: Muhsin Akgün
Beyoğlu Caz Festivali kapsamında İBB Kültür AŞ ortaklığıyla M. Cevahir Akbaş küratörlüğünde düzenlenen “Yolculuğa Bakmak: Cazın Hafızası” başlıklı sergi 20 Aralık’a kadar Taksim Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor.
Beyoğlu Caz Festivali’nin ana etkinlikleri arasında yer alan “Yolculuğa Bakmak: Cazın Hafızası” sergisi Türkiye caz tarihine odaklanıyor. Türkiye’de caz tarihinin arşivini, dönemin toplumsal gelişmelerini göz önünde bulundurarak araştırmayı ve görselleştirmeyi merkezine alan sergi, cazın ritmini ve enerjisini yansıtarak müziğin heyecanını izleyiciye taşımayı ve onu Türkiye’ye getiren ustalara saygı sunmayı amaçlıyor. Sergi, arşivlerden fotoğraflar, gazete küpürleri ve afişlerle semtteki caz kültürünün gelişimini görselleştirirken, Beyoğlu tarihini müzikal bir perspektiften inceliyor.
İstanbul’da ve özellikle Beyoğlu’nda caz kültürünün başlangıcı ve yaygınlaşma sürecine odaklanan sergi, bugüne kadar ulaşmış arşivler aracılığıyla küratöryel bir seçki sunarak cazın Türkiye’ye girişi ve yaygınlaşmasını, kulüp kültürünün doğuşunu, caz kulislerini, kadınların caz müziğindeki yerini, swing dansının coşkusunu ve geçmişteki festivallerin hikâyelerini aktararak cazın Türkiye’deki yolculuğunu anlatmayı hedefliyor.
Fotoğraf: Mert Bayrakcı
Şener Şükrü Yiğitler ile illüstratör Büşra Kaygın Gafarov’un küresel ısınmadan etkilenen iki kardeş ayının ve onlara yardım etmeye çalışan bir çocuğun uyku yolculuğunu anlattıkları resimli öykü Derin Uykular Tatlı Rüyalar, Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.
5 yaş ve üzeri tüm okurlarına bir çatı katından kutuplara uzanan renkli bir hikâye anlatıyor Derin Uykular Tatlı Rüyalar.
“Büyük Ayı ve kardeşi Küçük Ayı, aşırı sıcaklar yüzünden bir türlü uyuyamıyordu. Odasının üstünde yaşayan ayı kardeşlere yardım etmek isteyen İnci, kış uykusuna yatabilmeleri için onlara masal kitapları okumaya başladı. Ama bu da işe yaramadı. Sonunda bir dünya haritası İnci'ye yol gösterdi: Kardeş ayılar, soğuk Kuzey Kutbu'nda rahatça uyuyabilirdi. Oraya ulaşmak içinse İnci'nin parlak bir fikri vardı!..”
Dune filmlerinin spin-off dizisi Dune: Prophecy bugün (18 Kasım) BluTV’de yayımlandı.
HBO yapımı Dune: Prophecy, Dune evreninin gizem dolu dünyasının kapılarını aralayarak, izleyicileri Paul Atreides’in yükselişinden 10.000 yıl öncesine götürüyor. Dizi, iki Harkonnen kız kardeşin insanlığın geleceğini tehdit eden güçlerle savaşmasını ve Bene Gesserit olarak bilinecek efsanevi tarikatı kurmasını konu alıyor. Brian Herbert ve Kevin J. Anderson tarafından kaleme alınan Sisterhood of Dune romanından esinlenilerek hazırlanan dizinin kadrosunda Emily Watson, Olivia Williams, Travis Fimmel, Jodhi May, Mark Strong, Sarah-Sofie Boussnina, Josh Heuston, Chloe Lea, Jade Anouka, Faoileann Cunningham, Edward Davis, Aoife Hinds, Chris Mason, Shalom Brune-Franklin, Jihae, Tabu, Charithra Chandran, Jessica Barden, Emma Canning ve Yerin Ha yer alıyor. Dizinin yapımcılığını Max ve Legendary Television ortaklaşa üstlenirken, Legendary aynı zamanda ilki altı Akademi Ödülü kazanan ve eleştirmenlerin beğenisini kazanan iki bölümden oluşan film serisinin de yapımcılığını üstleniyor.
Dune: Prophecy dizisinin fragmanını buradan izleyebilirsiniz.
KAIROS, 17 sanatçının, 19. yüzyıl Pera’sına zaman kavramıyla odaklandığı “Pera’nın Yüzyılı Prolog: Kayıp Zaman” sergisini 30 Kasım’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
“Pera’nın Yüzyılı Prolog: Kayıp Zaman” sergisinde; Albrecht Dürer, Burhan Kum, Can Akgümüş, Can İncekara, Deniz Aktaş, Deniz Pasha, Elif Özen, Gurur Birsin, Gülnihal Yıldız, Hera Büyüktaşcıyan, İbrahim Özsözgün, Kazım Şimşek, Murat Balcı, Sinan Tuncay, ŞANT, Ümmühan Yörük, Vildan Hoşbak yer alıyor.
“İnsan varoluşunun, yaşamla ilk ilişkisinin başladığı ve son ilişkisinin de onunla bittiği şey kuşku yok ki zamandır. Aslına bakarsak, insanın varoluşu zamanda başlar ve de onda biter. Zaman bütün varoluşu sarıp sarmalar; böylece hem yaratım hem de yıkımın onun içinde meydana gelir. Ancak onun varlığı ele avuca gelmez. Nehrin içinde devinen sonsuz sayıda su zerresini nasıl birbirinden ayıramıyorsak artık, bu bütünlüğü de ayrıştırarak bozamayız. Onun sürekli ve sonsuz akması gerekir hem öteye hem de geriye. Bu açıdan bakıldığında zaten zerrenin ne önemi kalır?”
Sergi bu oluşun öncesini, şimdisini ve sonrasını işaret eden üç ana bölümden oluşuyor. Sanatçıların sezgisel olarak yakınlaştıkları bu oluş hissi, onların tasarladığı alternatif gerçekliklerle çatallanırken imgenin gücüyle izleyen gözlere temas ediyor. İçinde yaşadığımız dünyanın güncel koşullarıyla iki zıt yöne akan bir nehir görmemiz mümkün olmayabilir, ancak bu anlatı eğer ona derinden kulak verirsek gözlerimizin önüne serilebilir.
“Pera’nın Yüzyılı Prolog: Kayıp Zaman” sergisini, 30 Kasım’a kadar salıdan cumartesiye 12.00-19.00 saatleri arasında KAIROS Galeri’de ziyaret edebilirsiniz.
Elizabeth O'Connor’ın değişimin eşiğindeki dünyada geçen, çağrışımlarla dolu bir ergenliğe giriş hikâyesi anlattığı romanı Balinanın Ölümü, Sevinç Sanem Erzurumlu’nun çevirisiyle Timaş Yayınları’ndan çıktı.
Balinanın Ölümü, uçurumun kenarındaki bir topluluğun ve bir kadının incelikli portresini, üzerlerine kapanan dış dünyayla yüzleşmek zorunda kalan insanların hikâyesini anlatıyor.
1938 yılında, uzak bir Galler adasının kıyılarına ölü bir balina vurur. Tüm hayatını adada geçirmiş Manod için bu, hem bir kıyamet alameti hem de adanın kıyılarının ötesinde neler olabileceğinin bir sembolü gibidir. Babası ve kız kardeşiyle yaşayan genç Manod, ailesinin nesiller boyunca yuva bildiği, güzel ama bir o kadar da hırçın adanın ötesindeki hayatı keşfetme arzusundan kurtulamaz.
Kıyıya vuran balinanın ardından ada kültürünü incelemek üzere gelen iki İngiliz etnograf, ona hem kendi adasının uzağındaki hayata bir bakış hem de bir kaçış ihtimali sunar. Manod, topluluğunun yanlış anlaşıldığına dair şüphelerine rağmen, bambaşka duygularla hesaplaşmak zorunda kalacaktır.