GÜNDEM
  • 05-01-2025

    Ümit Güçlü’nün dijitalleşen dünyada sanatın nasıl form değiştirdiğini ve şairlerin bu süreçteki rolünü incelediği çalışması Hakikat Sonrası Şiir, Ketebe Yayınları’ndan çıktı.

    Hakikat Sonrası Şiir, şiirin tarihsel serüvenine dair geniş bir sorgulama yapıp, “post-truth” yani hakikat sonrası döneme karşı nasıl bir direniş gösterebileceğini tartışıyor. Şiirin hem toplumsal hem bireysel anlamda yitimini sorgulayan eser, şiir okurlarını, hakikatin ötesinde bir dünyanın sınırlarını zorlamaya davet ediyor.

    “Şiir üzerine düşünmek, aynı zamanda geriye kalan her şey üzerine düşünmekle mümkün. Bu noktada bir seçim yapmamız zorunlu hâle geliyor. Ya düşünce tarihi ve sanat tarihi ile yoğun bir ilişki kurup bu ilişki biçimini şiirlerimizde görünür kılacağız ya da şair olmanın sadece şiir yazmakla ilgili olduğu yanılgısına kapılıp, daha konforlu ve daha kolay ulaşılan alanlardan şiire yaklaşmaya çalışacağız. Açıkçası sadece şiir yazarak şair olmaya çalışmanın doğru bir yol olduğunu düşünenlerden değilim.”

    0
    0
    964
  • 04-01-2025

    CSO Ada Ankara, ünlü isimlerin konserlerinin yanı sıra çeşitli etkinliklerden oluşan zengin bir programla yeni yılda da müzikseverlerle buluşmaya devam ediyor.

    ​CSO Ada Ankara, ocak ayı boyunca her yaştan katılımcıya yönelik pek çok etkinlikten oluşan geniş bir programı ziyaretçileriyle buluşturacak. Bir ay boyunca filmden konsere pek çok etkinlik CSO Ada Ankara’da gerçekleşecek. Programın detaylarına ve biletlere buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1101
  • 04-01-2025

    Emel Ezal’ın “Huzurlu Bir Rahatsızlık Hissi” başlıklı ilk kişisel sergisi 1 Şubat’a kadar Labirent Sanat’ta sanatseverlerle buluşuyor.

    Emel Ezal’ın sergiye adını veren Huzurlu Bir Rahatsızlık Hissi resminde ve sergide yer alan hemen tüm işlerinde izleyiciler, varoluşsal gerilimlerini yansıttığı, sınırlarını keşfettiği, içsel dünyasındaki zıtlıklarla yüzleştiği deneyim sürecinin yansımalarına dair bir karşılaşmaya tanık oluyor. Ezal’ın Derinin Altına Sığmaya Çalışıyorum isimli işinde, psikolojik olarak, “deri” kavramı, iç dünyasıyla dış dünyası arasındaki sınırı simgeliyor. Anzeui’nin deri-ben kavramı gibi, deriyi hem biyolojik hem de duygusal bir sınır olarak ele alıyor. Emel Ezal’ın resimlerinde kullandığı parlak renkler, egzotik bitkiler, alışılmışın dışında kadrajlar, belli belirsiz mekânlar ve hiçbir zaman tam anlamıyla kavrayamadığımız figürler -ki resimlere verdiği isimlerden bu figürlerin Emel olduğunu anlıyoruz- izleyicide susturulamaz bir merak duygusu uyandırırken bir yandan da bizi derin bir huzursuzluğa sürüklüyor. Merak ve izliyor/bakıyor olmanın verdiği mahcubiyet adeta iç içe geçiyor.

    “Ulu bir ağacın gölgesinde, yıldızlı bir gecede ya da olağanüstü bir günbatımında yaşamımızın ayaklarımızın altından çekildiği bir duraksama anı yaşamayanımız yoktur. Bazen insan, böylesi huzur bulduğu anlarda bile, bir tür rahatsızlık hissiyle karşılaşır. Bu, dış dünyadan gelen yoğun gürültü, hayatın karmaşası ya da zihin içerisindeki çatışmalardan bağımsız bir his olabilir. Huzurun ta kendisi gibi görünen bu durum, insanın içsel dünyasında huzurun ve kaygının bir arada var olabildiği ilginç bir ikilemdir. Kaygı bizi özümüze yaklaştırırken hem olumlu hem de olumsuz duyguları aynı anda uyandırarak, dünyadaki yerimizi yeniden sorgulamamızın potansiyelini de taşır.

    Bir gün doğumunu izlerken hissettiğimiz huzurun yanında, bu doğal güzelliğin geçici olduğunu ve zamanla kaybolacak olan her şeyin üzerine düşündüğümüzde hissettiğimiz rahatsızlık vardır. Doğanın büyüleyici manzarası, aynı zamanda insanın kendi varoluşunu sorgulayan bir içsel çatışma yaratır. İçsel bir huzur, dışsal huzurun varlığıyla çelişebilir. Bu rahatsızlık, aslında kişinin huzurun ardındaki geçiciliği ve kaçınılmaz sonları kabul etme korkusuyla yüzleşmesidir.”


    Künye:
    1. İsimsiz, 2022, tuval üzerine akrilik, 62x140cm
    2. Otoportre, 2024, tuval üzerine akrilik ve yağlı boya, 65x50cm
    3. Huzurlu Bir Rahatsızlık Hissi, 2023, tuval üzerine akrilik ve yağlı boya, 140x93cm

    0
    0
    1117
  • 04-01-2025

    Uzman Klinik Psikolog Lucy Maddox’un bir yıl döngüsünü çerçeve olarak kullandığı, her aya özel psikolojik terapi fikirleriyle farklı konularda yenilenme reçeteleri sunduğu kitabı Bugün Yeniden Başlıyorsun: Terapi Odasından Tavsiyeler, Hilal Söğütlü’nün çevirisiyle Düşbaz Kitaplar’dan çıktı.

    Zihinsel dayanıklılığı artırmaya ve daha bilinçli bir yaşam tarzı benimsemeye yönelik pratik öneriler içeren bu kitap, bilimsel araştırmalara dayalı basit egzersizler ve farkındalık teknikleriyle okurlarına daha mutlu, dengeli ve tatmin edici bir hayat yolunda adım adım rehberlik ediyor. Maddox, yılı aylara bölerek bu süreçlerde duygu durumumuzda olacak muhtemel değişimleri ve bunları nasıl faydalı hale dönüştürebileceğimizi, danışanlarından örnekler vererek açıklıyor.

    “Attığımız her adımın temelinde psikoloji var. Eylemlerimizde, kararlarımızda, vazgeçişlerimizde, arzularımızda… İnsan olmanın doğasında duygu, dolayısıyla psikoloji var ve hissettiğiniz bütün o duygular o kadar doğal ve geçici ki… Yeter ki bunun farkında olalım.”

    0
    0
    880
  • 03-01-2025

    Tiyatro Fütursuz yapımı Yüzleşme oyunu, 11 Ocak Cumartesi saat 20.30’da Tiyatro Oyun Kutusu Sahnesi’nde, 25 Ocak Cumartesi saat 20.30’da ise Tatavla Sahne’de tiyatroseverlerle buluşacak.

    Bir zamanlar, gerçekte yaşanmış bir olayı kaleme alan İngiliz yazar Graham Farrow’un oyunu Yüzleşme, Sevda Deniz Karali’nin çevirisi ve Yeşim Sarı’nın yönetimiyle sahneye taşınıyor. Tiyatro Fütursuz’un ilk projesi olan Yüzleşme’de Orhan Gediz ve Sevser İskifoğlu’nun rol alıyor. Oyunun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    Kaybıyla, dibe çakılan bir adam. Adalet dengesini sarsabilecek medyatik bir güçle; toplumsal yaklaşımların yönünü etkileyebilen bir kadın. Sonucunda neredeyse parlatılmış bir suç. Bunun tam ortasında kendine düşen adaleti sağlamak için dipten sürprizlerle çıkan, aynı adam. Belki de sorulacakların ve söyleneceklerin yönüne yeniden karar verilecek bir yüzleşme hâli...”

    Künye:
    Yazan: Graham Farrow
    Çeviren: Sevda Deniz Karali
    Yöneten: Yeşim Sarı 
    Oyuncular: Orhan Gediz, Sevser İskifoğlu
    Kostüm ve Işık Tasarım: Efe Arslan
    Müzik Beste: Beste Kaptanoğlu
    Sahne Düzenleme: Yeşim Sarı
    Yönetmen Yardımcısı: Resul Yıldız
    Reji Asistanı: Seniye Ezgi Baykal
    Afiş Tasarım ve Fotoğraf: Yeşim Sarı 
    Afiş Uygulama ve Kitap Basım: Erkan İskifoğlu
    Asistan: Eylül Öztekin
    Oyun Fotoğrafları: Volkan Erkan
    ​Yapım: Fütursuz

    0
    0
    967
  • 03-01-2025

    Avustralyalı yazar ve senarist Dylin Hardcastle’dan AIDS salgınında hayatları değişen iki kadının tutku dolu hikâyesini anlattığı Uzuvların Dili, Emre Utaş’ın çevirisiyle Amorf Kitap’tan çıktı.

    Sony Picture tarafından dizi hakları satın alınan roman kadın gücünü esas alan tarzıyla dikkat çekiyor. Uzuvların Dili; sanatın, dostluğun, kalp kırıklığının, neşenin ve bizi birbirimize bağlayan görünmez bağların anlatısını sunuyor. Ayrıca okura yeni şarkılar, yeni sanatçılar ve sanatla ilgili öngörüler keşfetme fırsatı sunuyor.

    1980 yazında, cinsel tercihleri ve hayat hikâyeleri birbirinden farklı iki kadın sakin bir yaz gecesinde arzularının peşinden koşmakla onları bir kez daha bastırmak arasında bir seçim yapmak zorundadır. Biri kırgın bir evlilikten diğeri de trajik bir ilişkiden geçen iki kadın kendilerini bulmak için çıktıkları yolda aşka, anneliğe, evliliğe, yasa, geçmiş travmalara, seçimlere ve bağlara dair yepyeni deneyimler yaşarken, hayatları otuz yıl sonra bir yayınevinde kesişir.

    ​Kitabın yayıncısı şu cümlelerle anlatıyor: “Dylin’in doğal bir edebi yeteneğe sahip olduğu aşikâr romanı, üslubuyla orijinal bir şey sunarken aynı zamanda tarihin bir kesitini anlatmasıyla da benzersiz. AIDS salgınının etkisinin tasviri de benim için önemliydi. Belki de övgüye değer en önemli nokta, Dylin'in karakterlerinin yaşadığı neşe ve kederi ustalıkla dengelemeyi başarması ve iki insanın on yıllar boyunca süren yaşamlarının gerçekçi bir tasvirini yaratmasıdır.”

    0
    0
    1190
  • 03-01-2025

    Fransız bale efsanesi Maurice Béjart’ın koreografisi, Queen ve Mozart’ın müzikleri ve Versace’nin tasarımlarıyla Ballet For Life, 7 Mart Cuma günü Volkswagen Arena’da izleyicilerle buluşacak.

    30 yılda dünyanın her yerinde 400’den fazla gösteri yapan Ballet For Life Japonya turnesinden sonra 7 Mart Cuma günü Volkswagen Arena’da olacak. Gösteri, Mozart ve Queen, Jorge Donn ve Freddie Mercury’i ve aşk ve ölüm, tutku ve nefret, siyah ve beyaz gibi zıt duyguları etkileyici bir koreografiyle sahnede bir araya getiriyor.

    Béjart tarafından yaratılan ve kostümleri Gianni Versace tarafından tasarlanan Ballet For Life, ilk kez Ocak 1997’de Paris’teki Theatre de Challot'da Madame Chirac, Elton John ve Queen’in hayatta kalan üç üyesi John Deacon, Brian May ve Roger Taylor'ın katılımıyla sahnelendi. O tarihten bu yana bale dünya çapında kapsamlı bir turne gerçekleştirmeye devam ediyor.

    ​7 Mart Cuma günü Volkswagen Arena’da sahnelenecek Ballet For Life biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1310
  • 03-01-2025

    Salt Beyoğlu’nda sanatseverlerle buluşan “Tasarımcının Notu” başlıklı sergi kapsamında düzenlenen programlar Esen Karol, Savaş Çekiç ve Sadık Karamustafa’nın açık dersleriyle devam ediyor.

    Garanti BBVA tarafından kurulan Salt’ın “Tasarımcının Notu” sergisi, 1970’lerden 1990’lara Türkiye’de grafik tasarım alanında yaşanan hızlı değişimi kitap üzerinden ele alıyor. Tasarımcının, belirleyici bir aktörü olduğu “kitap”taki eksik anlatısını kurmayı amaçlıyor. 2 Şubat’a dek Salt Beyoğlu’nda görülebilecek sergiye, kitap ve tasarım ilişkisini farklı yönleriyle değerlendiren bir dizi açık ders eşlik ediyor.

    ​8 Ocak Çarşamba saat 18.30’da gerçekleştirilecek “Ne Seninle Ne Sensiz: Kitabın Geçmiş ve Geleceğine İlişkin Kişisel İzlenimler” başlıklı açık derste Esen Karol, kitabı, tarihindeki farklı kırılma noktaları üzerinden ele alacak. 14 Ocak Salı saat 18.30’da Savaş Çekiç, “Fotoğrafın Kitaplaşma Serüveni: İzlenim ve Önermelerle Fotoğrafçı-Tasarımcı Birlikteliğine Bir Bakış” başlıklı bir açık ders yapacak. Çekiç, fotoğraf temelli sanat projelerinin kitaplaşma sürecinde farklı tasarım yaklaşımlarının belirleyici rolü üzerinde duracak; fotoğrafçı-tasarımcı iş birliklerine dair deneyimlerini aktaracak. 21 Ocak Salı saat 18.30’da ise Sadık Karamustafa, görsel iletişim tasarımının Türkiye’deki serüvenini değerlendirecek. “Tasarımcının Evrak-ı Metrukesi” başlıklı açık dersin ilk bölümünde üç yayın örneği merkeze alınacak. Ardından Karamustafa’nın, dijitalleştirme ve kataloglama çalışmaları Salt Araştırma bünyesinde yürütülen arşivinden seçili belgeler incelenecek.

    Künye:
    1. Sadık Karamustafa, Uluslararası Brno Grafik Tasarım Bienali’nde, 1990 Salt Araştırma, Sadık Karamustafa Arşivi
    2-4. Tasarımcının Notu sergisinden görünüm, Salt Beyoğlu, 2024 Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

    0
    0
    970
  • 03-01-2025

    Clive Gifford’un iklim değişikliğinin nedenlerini, gezegenimiz üzerindeki etkilerini ve neler yapılabileceğini anlattığı Ekaterina Gorelova ile Ana Seixas’ın resimlediği, İklim Değişikliğinin Neden ve Sonuçları …ve gezegenimizi nasıl koruruz? adlı kitap Ata Türkoğlu’nun çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

    “Meraklı Genç Zihinler İçin Çok Kısa Giriş” Kitapları serisinde yayımlanan bu kitap 9 yaş ve üzeri okurlarının bilim insanları gibi konuşması için gereken bilgi, rakam ve kelimeleri önüne seriyor. Fotoğraflar, görseller, eğlenceli çizgi roman kesitleri ve iklim kahramanlarının hikâyeleriyle ilham veriyor.

    “İklim değişikliğinin ne olduğunu hiç merak ettin mi? Peki, nasıl yavaşlatılacağını öğrenmek istemez misin?”

    0
    0
    846
  • 02-01-2025

    Stephen King’in kısa öyküsünden uyarlanan, Osgood Perkins imzalı The Monkey filmi, tüm dünyayla aynı anda Türkiye’de de 21 Şubat’ta vizyona girecek.

    TestereRuhlar BölgesiAquaman and The Lost Kingdom filmlerinin yapımcısı James Wan’ın yapımını üstlendiği, Stephen King’in The Monkey isimli kısa öyküsünden uyarlanan filmin başrollerinde Theo James, Elijah Wood ve Tatiana Maslany yer alıyor. Perkins’in yazıp yönettiği film, vizyona girmeye hazırlanıyor.

    “İkiz kardeşler Hal ve Bill, çocukluklarında karşılaştıkları lanetli bir oyuncak maymunun peşlerini bırakmadığını keşfederler. Oyuncak maymun, onu eline geçiren her kişiye dehşet ve ölüm getirirken, kardeşler hem geçmişlerinin karanlık sırlarıyla hem de bu uğursuz mirasla yüzleşmek zorundadır. Yıllar sonra tekrar bir araya geldiklerinde, masum bir çocuğun hayatını kurtarmak için bu laneti durdurmaya çalışırlar.”

    ABD’de dağıtımını NEON’un üstlendiği film, Türkiye’de Filmartı dağıtımıyla 21 Şubat’ta gösterime girecek. Filmin fragmanını buradan, filmden paylaşılan kısa bir sahneyi ise buradan izleyebilirsiniz.

    0
    0
    1610
DAHA FAZLA
Geldanlage