VİDEO
22 MART, CUMA, 2013

Abaseh Mirvali & Alexander Wagner

Z.B: Abaseh, birçok projeyi eşzamanlı olarak devam ettirmeni sağlayan ve hiç bitmeyecekmiş gibi gözüken bir enerjiye sahipsin. Yürüttüğün çok sayıdaki proje arasında Mana’daki sergiler de mevcut. Genel küratoryel yaklaşımına dair fikir edinmemiz açısından, bu projeler ile ilgili biraz bilgi verebilir misin?

A.M.: Mana’da yürütülen küratoryel programdan sorumluyum ve galerideki muhteşem sanatçılar ve Deniz Gül, Hera Büyüktaşçıyan gibi, süreçlerinin bir parçası olduğum ve gelecek sene içerisinde sergi açacak olan yeni sanatçılar ile birlikte çalışıyorum. Çağdaş sanatı yeniden tanımlayan ve ileride İstanbul’da çok ilginç projeler ile karşımıza gelecek olan bu önemli uluslararası sanatçılar sayesinde, bunun karşılığını fazlasıyla alıyorum. Ayrıca, 2011 yılından beri CEO ve Küratör olarak görev yaptığım “Biennial of the Americas” organizasyonunda anahtar bir rol üstlenecek, yenilikçi ve çığır açıcı şehir mimarisi girişimlerini barındıran bir sergi olan Draft Urbanism’in de baş küratörlüğünü yapıyorum.


Aynı zamanda, 2013’ün Mayıs ayında, Buenos Aires’te yapılacak arteBA fuarının, U-Turn adlı uluslararası bölümünün küratörlüğünü, üçüncü kez yapıyor olacağım. Bu fuar, kâr amacı gütmeyen bir dernek tarafından yürütülüyor. Derneğin başkanları, 22 yıl önce insanların çağdaş sanatın, bir fuar kapsamında daha rahat bir şekilde keşfedebildiğini fark ettiler. Ülkedeki sanat ortamını daha geniş kitlelere yaymak için, fuarda hem deneysel, hem de eğitici projelere yer vermeyi tercih ettiler ve bu konuda büyük bir başarı sağladılar. Premio Petrobras ve Barrio Joven ile benim bölümüm olan U-Turn de, Avrupa’dan ve Latin Amerika’dan bazlı orta kariyer galerileri bir araya getirmeye kararlı. Bu yıl, 9 ülkeden gelen ve 12 ayrı galeri tarafından temsil edilen 25 sanatçıyı ağırlıyoruz. Galerilerin, sanatçıların ve projelerin seçiminden ben sorumluyum ve sunulan işlerin %50’sinden fazlası serginin düzenleneceği alanda yapılıyor. 

A.W.: 42 m2’lik bir stant mı?


A.M.: Sana bu bilgiyi vermeden önce Mana’daki serginin tamamlanmasını bekliyordum.


Z.B.: U-Turn sergi için neden özellikle Alexander’ı seçtin?


A.W.: Alexander’ın yaptığı işler benim için bilgi katmanları arasında bir iletişimin sağlanmasını ifade ediyor. Farklı malzemeler kullanarak kendi dilini oluşturmasını, renk ve mekânla bütünleşen bir iş olarak niteleyebileceğim bir kanal yardımıyla gözlemlenmesini çok etkileyici buluyorum. Eserleri, Helio Oiticica, lygia Clark ve diğer birçok Latin Amerikalı sanatçının eserlerinde müthiş bir şekilde temsil edilen geometrik soyutlama, kavramcılık ve minimalizm gibi diller ile çok doğal bir diyalog içerisinde. Kendisinin ve görsel dilinin diğer sanatçıların yaklaşımlarıyla bir araya gelmesini ve 42 m2’lik bir alan içinde kendi sanatsal üretiminin sınırlarını zorlamasını istedim.


Z.B.: Fuar ile ne kadar zamandır beraber çalışıyorsun? Tek bir sanatçı için 42 metrelik bir stant açmaya ikna etmek zor olmuş olmalı.


A.M.: U-Turn için bir küratoryel konsept yaratmak amacıyla, 2010 yılında davet edildim. Serginin adı “U-Turn”, çünkü manevraları U harfine benziyor. Bunun çok iyi bir başlanıç olduğunu düşündüm ve seçimlerimi çağdaş sanat üretim ve söyleminin güçlü olduğu iki bölge içinden yaptım: Berlin, Almanya ve Latin Amerika. En ilgi çekici eserlerden bazılarının bu iki bölgedeki sanatçılar ve kurumlar tarafından icra edildiğini düşünüyorum. Sınırlar genişledi ama bölge hâlâ aynı. 

Z.B.: O sergi de, burada, aşağı katta bulunan sergi gibi duvar çalışmalarından mı oluşacak?

A.M. ve A.M.: Şu an için bilmiyoruz. Alexander’ın U-Turn için geliştireceği dile, Buenos Aires’i deneyimleyip diğer sanatçılar ile tanışıp, Jorge Macchi, David lamelas, Guillermo Kuitca gibi, daha büyük ve köklü sanatçıların eserlerini inceledikten sonra karar vermesinin daha yerinde olacağını düşünüyorum.


Z.B.: Aşağı katta bulunan duvar çalışması çok etkileyici. Bildiğim kadarıyla duvar çalışmalarına yeni başladın, Alexander.


A.W.: Duvar çalışmalarını bu sergi için ürettim. Neredeyse tamamlandı ancak geliştirmek istediğim bazı bölümler var. Boyanın azaldığı bölümler gibi... Renkler kuru bir bez kullanılarak duvara aktarılıyor. Bu benim için çok zor bir iş, tüm süreci tamamen kontrol etmenize izin vermiyor. Bu eserlerin son hali üzerine konuşmaya, ben buraya geldikten sonra başladık.


A.M.: Bazen, o son kararı verebilmek için mimari yapının önünde durmanız gerekir. Tüm eserlerdeki mekân algısını incelemek ve aktarmak istediğimiz şeyi en iyi şekilde yakalayan versiyona karar vermek zorundaydım. Ayrıca Alexander’ı iş üzerinde izlemek ve sonucu görmek istedim. Alexander’ı bir duvar performansı esnasında izlemenin büyüleyici bir tarafı var.


Performans diyorum, çünkü 3 ila 6 gün arası sürüyor ve tüm gün boyunca düzenli olarak pigmenti yumuşatıyor, duvara sürüyor veya duvarı, yüzey simsiyah olana değin, bir grafit kalem kullanarak karalıyor. Bu eserlerin oluşumunu sağlayan iş, el becerisi ve sanat, onun duvar çalışmaları hikâyesinin bir parçası. Sadece duvar çalışmalarını sergilemek değil, kalan duvarları boş bırakarak bu çalışmayı çerçevelemesi için büyük bir alan oluşturmak da istedim.

Z.B: Alexander, bu sergide bulunan tablolara ve ipek baskılara baktığımda, tamamlanmış eserlerden çok, üretim sürecinin izlerini taşıdıklarını görüyorum. Bu da kullandığın metoda edimsel bir taraf katıyor.


A.W.: Evet, eserlerin oluşum süreçleri ve onları oluşturan malzemelere çok önem veriyorum. Örneğin, aşağıdaki duvar çalışmalarında daha karanlık şeyler yapabilirsiniz, daha aydınlık değil. Belki de böyle işleri üretmenin etmenin farklı yolları vardır. Ayrıca bütün bunarın el ile yapılıyor olması benim için önemli. Ancak bazı ufak iyileştirmeler yapmak hâlâ mümkün. Bu, malzemenin bir parçası. Malzemenin kendi kendine çalışmasına izin veriyorum.


Z.B.: Reflecting on Reflections’taki duvar çalışması da benzer bir etkiye sahip.


A.W.: Duvardaki o parça grafit ile yapılmıştı. Bu durumun tamamen malzeme ve süreç ile değil, malzemenin doğasının ve kimyasının kavramsal bir şekilde kullanılması ile de alakalı olduğunu da söylemem gerekiyor.


A.W.: En önemli nokta da bu. Bana göre, eseri tam olarak icra etmemek de bunun bir parçası. Eserin çok yoğun bir emek gerektirdiğini biliyorsunuz ama öyle bir görüntü vermiyor. Yalnızca mimari ile bütünleşiyor.


A.M.: Grup sergisini ve kavramsal yapıyı düşünmeye başladığım anda aklıma bu eserin fikri geldi ve etrafındaki anlatımı inşa ettim.


Z.B.: Bir galeri sergisinin küratörlüğünü yapmak ve hem büyük boyutlu çalışmalar, hem de sanatçı seçimleri açısından ticari bir mekânda çalışmak senin için zor oldu mu?


A.M.: Galeri değil de müze ve büyük boyutlar bağlamında konuşursak, kendimi değiştirmiyorum. Çalışmanın kaç metre olduğu ile ilgilenmiyorum. Yalnızca, çalışma için en iyi koşulları bulmanız gerektiğine inanıyorum. İnsanlar gelip bunun bir galeri sergisi değil, bir müze sergisi olduğunu söylüyorlar. Bence bunu düşünmeyi bırakıp, sanatçıya bakmalı ve “Yaptıkları şey bu” demelisiniz. Bu bağlamda, benim işim de eserin anlaşılması için bir yapı oluşturmak veya onu tercüme etmek.



A.W.: Evet, eserlerin oluşum süreçleri ve onları oluşturan malzemelere çok önem veriyorum. Örneğin, aşağıdaki duvar çalışmalarında daha karanlık şeyler yapabilirsiniz, daha aydınlık değil. Belki de böyle işleri üretmenin etmenin farklı yolları vardır. Ayrıca bütün bunarın el ile yapılıyor olması benim için önemli. Ancak bazı ufak iyileştirmeler yapmak hâlâ mümkün. Bu, malzemenin bir parçası. Malzemenin kendi kendine çalışmasına izin veriyorum.


Z.B.: Reflecting on Reflections’taki duvar çalışması da benzer bir etkiye sahip.


A.W.: Duvardaki o parça grafit ile yapılmıştı. Bu durumun tamamen malzeme ve süreç ile değil, malzemenin doğasının ve kimyasının kavramsal bir şekilde kullanılması ile de alakalı olduğunu da söylemem gerekiyor.


A.W.: En önemli nokta da bu. Bana göre, eseri tam olarak icra etmemek de bunun bir parçası. Eserin çok yoğun bir emek gerektirdiğini biliyorsunuz ama öyle bir görüntü vermiyor. Yalnızca mimari ile bütünleşiyor.


A.M.: Grup sergisini ve kavramsal yapıyı düşünmeye başladığım anda aklıma bu eserin fikri geldi ve etrafındaki anlatımı inşa ettim.


Z.B.: Bir galeri sergisinin küratörlüğünü yapmak ve hem büyük boyutlu çalışmalar, hem de sanatçı seçimleri açısından ticari bir mekânda çalışmak senin için zor oldu mu?


A.M.: Galeri değil de müze ve büyük boyutlar bağlamında konuşursak, kendimi değiştirmiyorum. Çalışmanın kaç metre olduğu ile ilgilenmiyorum. Yalnızca, çalışma için en iyi koşulları bulmanız gerektiğine inanıyorum. İnsanlar gelip bunun bir galeri sergisi değil, bir müze sergisi olduğunu söylüyorlar. Bence bunu düşünmeyi bırakıp, sanatçıya bakmalı ve “Yaptıkları şey bu” demelisiniz. Bu bağlamda, benim işim de eserin anlaşılması için bir yapı oluşturmak veya onu tercüme etmek.



A.W.: Evet, eserlerin oluşum süreçleri ve onları oluşturan malzemelere çok önem veriyorum. Örneğin, aşağıdaki duvar çalışmalarında daha karanlık şeyler yapabilirsiniz, daha aydınlık değil. Belki de böyle işleri üretmenin etmenin farklı yolları vardır. Ayrıca bütün bunarın el ile yapılıyor olması benim için önemli. Ancak bazı ufak iyileştirmeler yapmak hâlâ mümkün. Bu, malzemenin bir parçası. Malzemenin kendi kendine çalışmasına izin veriyorum.


Z.B.: Reflecting on Reflections’taki duvar çalışması da benzer bir etkiye sahip.


A.W.: Duvardaki o parça grafit ile yapılmıştı. Bu durumun tamamen malzeme ve süreç ile değil, malzemenin doğasının ve kimyasının kavramsal bir şekilde kullanılması ile de alakalı olduğunu da söylemem gerekiyor.


A.W.: En önemli nokta da bu. Bana göre, eseri tam olarak icra etmemek de bunun bir parçası. Eserin çok yoğun bir emek gerektirdiğini biliyorsunuz ama öyle bir görüntü vermiyor. Yalnızca mimari ile bütünleşiyor.


A.M.: Grup sergisini ve kavramsal yapıyı düşünmeye başladığım anda aklıma bu eserin fikri geldi ve etrafındaki anlatımı inşa ettim.


Z.B.: Bir galeri sergisinin küratörlüğünü yapmak ve hem büyük boyutlu çalışmalar, hem de sanatçı seçimleri açısından ticari bir mekânda çalışmak senin için zor oldu mu?


A.M.: Galeri değil de müze ve büyük boyutlar bağlamında konuşursak, kendimi değiştirmiyorum. Çalışmanın kaç metre olduğu ile ilgilenmiyorum. Yalnızca, çalışma için en iyi koşulları bulmanız gerektiğine inanıyorum. İnsanlar gelip bunun bir galeri sergisi değil, bir müze sergisi olduğunu söylüyorlar. Bence bunu düşünmeyi bırakıp, sanatçıya bakmalı ve “Yaptıkları şey bu” demelisiniz. Bu bağlamda, benim işim de eserin anlaşılması için bir yapı oluşturmak veya onu tercüme etmek.



0
2838
0
Fotoğraf: Galeri Mana
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage