Kötülüğün Şeffaflığı ya da Ötekine Bakmak
Kare Sanat Galerisi 6 ocak- 14 şubat 2015 tarihleri arasında "kötülüğün şeffaflığı ya da ötekine bakmak" başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor.
Yukio Mishima, İyiliğin doğasında kendini dışa vurmanın, Kötülüğün doğasında ise gizlenmenin olduğunu söyler. Peki Kötülük neden gizler kendini? Kötülüğün ifşası neden İyi değildir? İyi olan nedir? Ya da Kötülüğü şeffaf kılacak ve onu açığa vuracak şey nerede saklıdır?
Bu soruların yanıtını Fransız düşünür Jean Baudrillard vermeye çalışır. O, İyi olanın, ancak İyi'nin İyi'yi ya da Kötü'nün Kötü'yü üretmesi durumunda varolabileceğine çeker dikkati. İyi'nin Kötü'yü ya da Kötü'nün İyi'yi üretmesi durumunun ise Kötü'yü yaratan şey olduğunu savunur düşünür. Ona göre tüm sorunlar tam da burada vuku bulur; yani karşıtların birbirini doğurmasında. Baudrillard bu durumu, 'yürek hücrelerinin karaciğer hücreleri üretmesi'ne benzetir ve o, 'neden ve sonuçlar arasındaki tüm dengesizliklerin Kötü'nün düzeniyle ilişkili' olduğunu öne sürer.
O halde Kötü, kendini gizlemek zorundadır ya da kendini bir İyi olarak sunmak zorundadır denilebilir. Öyle ki ikinci durum da aslında bir 'kendini gizleme'dir. Ve zaten kendini gizleyen şey Kötü'dür.
Öteki'yle ilişkimiz bize bu konuya ilişkin bir yanıt verir; çünkü Kötünün gizlediği, kendini Öteki'yle ilişkisinde açık eder. Bizim Öteki'yle olan ilişkimiz de kendini en net biçimde Öteki'nin ölümünde gösterir aslında.
Emmanuel Levinas'ın da belirttiği üzere en çok bu durumda Öteki'yle bağ kurarız. Çünkü kendi ölümümüz ancak bu şekilde gündeme gelmektedir. Belki bugünkü, 'arkaik' bir durum gibi karşımıza dikilen, 'Ortaçağ' vahşetine ve bu vahşet karşısındaki tutuma bakılabilinir. 'Modern' ve 'insan haklarıyla' donanmış Şimdi'ye sirayet eden bir vahşet örgütünün katliamları ile bir çok insan yaşamını yitirirken, yaşanan ölümlerle ya da Öteki'nin ölümüyle 'gerçek' bir bağ kurulabiliyor mu; yoksa Öteki'nin ölümüyle sadece 'seyirlik' bir bağ mıdır söz konusu olan? Bugünkü tutumun, televizyon karşısındaki bir izleyicininkinden farklı olduğunu kim söyleyebilir?
Gerçek şudur: Öteki'yle bağ kopmuştur. Herkesin gözü önünde ölümler en vahşi yöntemlerle sürüp gitmektedir. Öteki'nin ölümü sıradanlaşmıştır. Sıradanlaştırılan 'şey'de ise bağ yoktur. Bir bağ olmadığı içindir ki o 'şey' sıradan olabilmiştir.
Bugün artık Öteki'nin olmadığına vurgu yapan Baudrillard da, onun yadsındığını dile getirir ve şunları söyler: "Öteki yok artık. Özne yalnızca bir Aynı'dan ibaret... Oysa Öteki her zaman bir diğerini barındırır, ama Aynı kendinden başkasını barındırmaz."
İşte bu Kötülüğün şeffalığıdır. Kötülük kendini Öteki'ye yaklaşımda ifşa eder. Bu; Öteki'nin yadsınması, dışlanması ve bir Aynı'ya dönüştürülmesidir...
'Kötülüğün Şeffaflığı' sergisi, Öteki'yle bağ kurmayı öncelemektedir; sergi, Öteki'ne sırt çevirmeyen, onu yadsımayan, Aynı'laşmayan bir anlayışı öne çıkarmayı amaçlamaktadır.
SANATÇILAR: Suat Öğüt, Kemal Özen, Emre Ünal, Sezer Arıcı, Tolga Özgal, Murat Kahya, A. Zekeriya Çan, Sadık Arı, Abdulkadir Avcı, Sibel Kocakaya, Serkan Efe, Giacinto Occhionero, Eşref Yıldırım, Yonca Karakaş Demirel