27 MART, PAZARTESİ, 2023

Taşın Yeri, Sesin Kimliği, Evin Tarifi

Pera Müzesi’nde, “Zamane İstanbulları” sergisi kapsamında gerçekleşen, İstanbul'da yaşayan dört göçmen sanatçının şehre dair gözlem ve tecrübelerini aktardığı “Diyalog Projesi – İstanbul” adlı disiplinlerarası performansa dair bir yazı.  

Taşın Yeri, Sesin Kimliği, Evin Tarifi

I. taşın yeri

“Herkesin, her şeyin kendi çevresinde önem taşıdığını anlatan bir söz.” olarak açıklıyor TDK, “Taş yerinde ağırdır” cümlesini. Muhtemelen daha önce defalarca duymuş olduğum bu cümle, bir performans sırasında, önündeki taşları kucağına alıp boyayan, karıştıran, paketleyip bağlayan bir göçmen sanatçının ağzından çıkınca bambaşka bir hâle büründü.

Uğur Tanyeli’nin ifadesiyle “vecize bağımlısı”[1] bir toplumun, vecizelerin standart tanımları üzerinden sınavlara tabi tutulduğu bir eğitim sisteminden geçtiğim için elbette bu cümlenin anlamını biliyordum, tabii ki okullarda öğretilen “standart” anlamını. Fakat bu cümlenin ağırlığını hiç hissetmemiştim. Bu cümle ile artık yerinde olmayan / bir yeri olmayan / yerinden edilen bir göçmen olarak karşılaşmamıştım. Sanatçı, bu sözü alıyor, “çağdışılığı yeniden ve yeniden üretmemek için standart tanımların ötesine geçmek gerektiğini” söyleyen Tanyeli’nin dediği gibi[2] düşünmemiz için önümüze koyuyordu.

Performanstan çıkarken kafama takılan, beni bir diyalog yöntemi olarak bu yazıyı yazmaya iten üç şeyden biriydi bu sözün yarattığı etki.

Bahsi geçen performans; salgın sırasında/sonrasında sanatsal ve finansal olarak olumsuz etkilenen göçmen profesyonel sanatçıların ihtiyaçlarına çözüm yaratmayı amaçlayan “Diyalog Projesi”nin[3] “Zamane İstanbulları”[4] isimli fotoğraf sergisi kapsamında Pera Müzesi’nde gerçekleştirilen ilk gösterimi. Göçmenlerin yaratıcı endüstrinin bir parçası olmaya çalıştıkları Berlin, Amsterdam, Brüksel ve Viyana gibi başka kozmopolit kentlerde de gerçekleştirilmesi planlanan “Diyalog Projesi”nin İstanbul versiyonunda, İstanbul’da yaşayan, farklı kültür ve sanatsal disiplinlerden gelen dört göçmen sanatçının; Saghar Daeri (İran), Enzo İkah (Kongo Demokratik Cumhuriyeti), Marina Nazarova (Ukrayna) ve Ali Bonyadi’nin (İran) anlatımlarıyla; belgesel tiyatro, ses enstalasyonu, görsel sanatlar ve canlı müzik gibi farklı türler ve yedi dil bir araya geliyor. Odağına fotoğraf sanatını almasına rağmen, küratörleri Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler’in ifadesiyle[5] “Zamane İstanbulları” sergisinin “İstanbul’un içinde bulunduğu değişim ve dönüşüm hâline dair güncel anlatıları bir araya getirip kentin bugününe dair katmanlı bir bakış oluşturma umudu” ile örtüşen bu performansa sergide yer açılmış olması performansın ve serginin katmanlarını ve dolayısıyla mevcut diyalog araçlarını çoğaltıyor.

II. sesin kimliği

“Tanışma”, “Yol”, “Ev ya da Başka Dünya” isimli üç bölümden oluşan performans farklı dillerde anonslarla başlıyor. Sahnede kimse yokken bir süre yalnızca sesleri duyuyoruz. “Gelecek İstasyon: Uzunçayır. Gelecek İstasyon: Zincirlikuyu…” Benzer anonsları farklı dillerden de dinliyoruz. “Tanışma”nın bir durakta; “son zamanlarda yurt dışına gitmek için bir çeşit istasyona dönen”[6] İstanbul’da geçtiğini anlıyoruz böylece.

Önümüze, günümüzün başka bir İstanbul’u çıkıyor. “Zamane İstanbulları” sergisinde yer alan, Ahmet Sel’in sergi için özel olarak ürettiği Bizim orada başlıklı fotoğraf serisi bu performans ile doğrudan konuşan bir iş. Serginin kataloğunda[7] göç temalı bu fotoğraflardan yola çıkılarak kaleme alınan “Karşılaşma” başlıklı metinde Gamze Toksoy, güvenli bir alan arayışındaki insanlara yönelik düşmanlaştırıcı ve dışlayıcı söylem ve pratikler ile göç hâlini tek tipleştiren görüntülerin ilişkisini vurguluyor. Belirli bir “göçmen” tanımı oluşturulup bu tanımın kendini sürekli yeniden üreten bir dışlama mekanizmasına dönüşüm hâlinden bahsediyor.[8] Tabii bu durum yalnızca görseller için geçerli değil, duyduğumuz hikâyeler, gazetelerdeki haberler de bu rejimin tamamlayıcıları.

Standart tanımların ötesine geçme çabası burada önemli bir nokta hâline geliyor. Hem sergide yer alan Ahmet Sel fotoğraflarında hem de performansta göçün öznelerine teker teker bakıyor, hepsinin tek bir “göçmen” kelimesine sığdırılamayacak birbirinden farklı hikâyelerini görüyoruz; yüzlerini, seslerini tanıyoruz. Sergideki fotoğraflarda Ahmet Sel farklı ülkelerden göçen farklı yaş ve cinsiyetteki bireyleri çalıştıkları, yaşadıkları çevrelerde fotoğraflayıp hikâyeleri ile karşımıza çıkarırken “Diyalog Projesi-İstanbul”da da göçmen sanatçılar, geldikleri yeri, göç hikâyelerini ve İstanbul’daki yaşamlarından bazı kesitleri bazen kendi kendilerine, bazen izleyici ile bazen de kendi aralarında konuşarak aktarıyorlar. 

Böylece onları daha iyi tanıyor, tanıdıkça öğrenilen “göçmen” kalıplarının dışına çıkıyor, biz de değişiyoruz.

Performansın başında aşırı teatral bulduğum için mesafe ile dinlediğim sesin bir “ses eğitmeni”nden geldiğini öğrendiğim andan itibaren sesini istediği gibi yönlendirebilen bir sanatçının performansı olarak görmeye başladım bu durumu. Sesin sahibini bildiğimizde o ses kulağımıza nasıl daha farklı gelebiliyor?

Sanatçıların benimle diyaloga geçebildiklerinden emin olduğum ikinci durumdu bu, ve bu yazının ikinci alt başlığı.

III. evin tarifi

Vecize, şiir, şarkı sözü, mektup gibi dilin farklı mecralarına yer açılan bu etkinlikte tarif formatında hazırlanmış bir içerik de vardı. Evin, hayalin, özgürlüğün ekmek pişirmek gibi basit bir tarifi olabilir mi?

Malzemeler:
- 4 duvar,
- Bir ton hayal,
- Mutluluk Aroması,
- Bir Gram Umut,
- Bir Çimdik Kültürel ve Etnik Bellek…”[9]

Sanatçı “bir ev hayali tarifi”ni vermeye başladığında çok klişe bulduğum bu anlatı formatı nedeniyle bir anda performanstan kopmam, ama dinlemeye devam ettikçe içeriğe odaklanarak bambaşka bir duyguya kapılmam da beni bu yazıyı yazmaya iten üçüncü diyalog ânı oldu.

Ev hayali tarifi doğduğu evde yaşayan benim için klişeydi belki ama her gün evini arayan insanlar için farklı olmalıydı muhakkak.

“İlk önce en önemli içeriğimiz olan yani Hayal’i kurup dört duvar arasında yerleştireceksiniz. Hayal’i kurmak için de bellek, hafıza, kültürel etnik ve kimliğinizi yeni bir manzarada yerleştireceksiniz…”[10]

​Mutsuzluk, kaygı, üzüntü, çaresizlik, korku, umutsuzluk gibi duygular arasında gidip geldiğimiz, hiç ama hiç iyi olmadığımız bugünlerde vicdani çelişkileri sırtlayarak izlediğim performanstan; sanatın “iyi hissetmek”, “iyileşmek” için değil daha iyiye ulaşabilmek için bir araç, “ortak yaşam için ortak bir zemin” olabilme ihtimalini görmüş olarak ayrıldım.

[1] Uğur Tanyeli, “Vecize Bağımlısı Toplumda Düşünmek”, Rüya, İnşa, İtiraz: Mimari Eleştiri Metinleri, Boyut Yayınları, s.489
[2] A.g.e.
[3] Etkinliğin ilk gösterimi 16 Mart 2023 tarihinde saat 19:00’da, Pera Müzesi, Pera Café’de gerçekleşti. Hazırlıkları 2022 yılının Nisan ayında başlayan proje, Avrupa Birliği (Sivil Düşün) desteği ile geliştirilmiş. Etkinlik Künyesi: Göçmen Sanatçılardan İstanbul’a Bakış: “Diyalog Projesi – İstanbul”. Yapımcı ve Yönetmen: Burak Safa Calis; Yardımcı Yapımcı ve Ses Tasarım: Kıvanç Sarıkuş Süpervizör: Bengü Gün; Hikâye Anlatanlar: Enzo İkah, Marina Nazarova, Saghar Daeri, Ali Bonyadi; Sinematografi – Canlı Yayın: Mert Coşar, Cem Celal Bilge; Sahne Tasarımı – Afiş: Oliviera Prins; Proje Asistanı: A. Can Güngör

[4] 30 Nisan 2023 tarihine kadar Pera Müzesi’nde gösterimde kalacak olan sergi, Silva Bingaz, Osman Bozkurt, Ci Demi, Kıvılcım Güngörün, Ekin Özbiçer, Emin Özmen, Ahmet Sel, Ali Taptık, Kerem Uzel, Erdem Varol ve Cansu Yıldıran’ın eserlerine yer veriyor
[5] Refik Akyüz&Serdar Darendeliler, “Zamane İstanbulları”, Zamane İstanbulları Sergi Katalogu, s. 26, Pera Müzesi, İstanbul
[6] Prof. Dr. Murat Güvenç kendisiyle yapılan söyleşide İstanbul’un son zamanlarda yurt dışına gitmek için bir çeşit istasyona, bir bekleme odasına döndüğünün söylenebilecğinden bahsediyor. Bkz: “İstanbul’un Değişen Göç Alanları”, Röportaj: Caner Murat Doğançayır, İPA İstanbul Kent Araştırmaları ve Düşünce Dergisi, sayı: 8, s. 26.
[7] Katalogda Yaşar Adnan Adanalı, Fırat Genç, Şebnem İşigüzel, Melisa Kesmez, Biray Kolluoğlu, Gamze Toksoy, Sibel Yardımcı’nın metinleri yer alıyor.
[8] N. Gamze Toksoy, “Bir Karşılaşma Mekânı Olarak Fotoğraf”, Zamane İstanbulları Sergi Katalogu, s. 106, Pera Müzesi, İstanbul
[9] “Saghar-Bir Ev Hayali Tarifi”, Diyalog Projesi-İstanbul Saghar Daeri Final Konuşması. Sanatçının izniyle alıntılanmıştır. 
​[10]  A.g.e

0
3555
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage