Kendi adıma Zeytinoğlu'nun kaleme aldığı yazının, tabirin yerinde olacağını düşünerek özellikle kullanmayı tercih ettiğim başı kesik tavuk gibi nereye gittiğinden habersiz sadece devam etme halinde olan bizlerin ilerlemekte olduğumuz yolculuğun makus tarihine ve talihsizliğimize dair önemli bir hatırlatma olduğunu söyleyebilirim.
İlerlemenin algımızda oluşturduğu ilk algının olumlu oluşunun aksine, ilerleme halinin pek çok olumsuz değişimin sebebi olduğunu söyleyebiliriz. İlerlemeyi seçenler ve seçmeyenler, ilerleme halinin farkında olmayanlar, ileri itilenler ve lütfen ilerler misiniz diyenlerin eylemlerinin neden olduğu sonuçlar kutsallık ve zorbalık arasındaki gerilimin de temelini oluşturuyor.
Küratörlüğünü Emre Zeytinoğlu'nun yaptığı sergi bizlere, içten içe farkında olduğumuz, belki de dile getiremediğimiz ilerleyişle ilgili duygu durumlarımızı görünür kılacak düşüncelerle buluşturan kapıları aralıyor.
Temanın uçsuz bucaksız açılımlarının içinde kaybolma olasılıklarını olabilecek en az düzeye düşüren seçki nokta vuruşlarıyla sade ve yalın ama bir o kadar derinlik kazanmış eserlerle oluşturulmuş. Karma bir sergi olan İlerlemenin Kutsallığı ve Zorbalığı sergisinde Murat Germen, Vahit Tuna, Borga Kantürk, Erol Eskici ve Melih Görgün kendi perspektiflerinden ilerleme halimizi yorumluyorlar.
Murat Germen Kısır Denge adlı eseriyle modern kenti umutlarımızla birlikte çağın ötesine taşımayı vadeden mimari yapılaşmanın; hükümet, sermaye ve inşaat sektörünün oluşturduğu kısır döngü içinde düştüğü dengesiz durumu yorumlarken geleceğe dair refah ve saadet hayallerimizi Ümit Sokak'ı merkeze alarak yeniden inşa ediyor.
Vahit Tuna ise hayatımızın ortasında bir yerlerde gözümüze hep ilişen ama çok da dikkate almadığımız sıradan bir paspasın o kadar da sıradan olmadığını, Almanya'yagöç eden ataerkil toprakların insanlarının gurbetçi oldukları başka bir ülkede değişen ve dönüşen rollerini anlatışıyla vurguluyor. Sergi salonunun kalabalığında yekpare ve dimdik varlığına işaret eden Kirli ve Kibirli paspas, erkin değişen rolüne ve işlevinin sürüklediği daha pek çok değere işaret ediyor.
Birbirlerinden bağımsız bir yerlerde dururken bir iskelenin, batan bir vapurun ve kör bir kayıkçının yolları tarihin hangi izlediğinde kesişebilir? İlerlemenin hızı içinde zamanla aşınarak kayıt dışına çıkmış, tasnif edilmemiş, tasnif edilecek değerde görülmemiş cinayetler Borga Kantürk'ün Cinayet Saati adlı düzenlemesinde batan bir vapur imgesinde Atilla İlhan'ın Cinayeti Kör Bir Kayıkçı Gördü dizeleri eşliğinde İzmir'de bir iskelede sanatçının şahitliğiyle görünürlük kazanıyor.
İlerleyen yaşımıza rağmen ilerleyemeyen bireyselliğimize işaret eden Erol Eskici Nesil İnşası adlı eseriyle zamanın lineer akışı içinde hiçbir zaman büyümesine izin verilmemiş çocukluğumuzdan beklenen erişkin tavrına işaret ederken, çocuk ebeveyn arasındaki ödül ve ceza mekanizmasının ana malzemesi cinsellik aracılığıyla yaratılan çarpık erki ve bu erkin iktidar birey ilişkisi içindeki rolüne işaret ediyor.
11 Eylül 2001 terör saldırılarında failler sizce terörist miydi yoksa özgürlük savaşçısı mı? Çoktan seçmeli sorusuna nasıl cevap verirdiniz? Melih Görgün kimliğimizin başladığı ve bittiği yerden bakarken en primitif güdülerimizden biri olan güvenlik ihtiyacımızın medeniyeti koruma kisvesinden yola çıkışla karşımızdakini ötekileştirmek için nasıl nedensellik kazandığını anlatırken, diğerini anlama yetimizin ilerleme içinde nerede takılıp kaldığını vurguluyor.
Beş sanatçı ve beş eserden oluşan İlerlemenin Kutsallığı ve Zorbalığı Sergisi son yıllarda yer verdiği eser sayısıyla kavramsal düzeyde yatay açılımlara sahip olan sergilerin aksine dikey bir şekilde derinleşen bir sergi oluşuyla 2013'ün mutlaka ziyaret edilmesi gereken sergilerinden biri. Bu serginin gündelik meşgalelerimize, sürekli değişen gündeme ve ilerlemenin hızına rağmen iz bırakacağını düşünüyorum. Sergi, Alan İstanbul'da 2 Şubat'a kadar ziyaret edilebilir.