0 YAPILAN YORUMLAR
97054 GÖRÜNTÜLENME
11 TAKİPÇİ
1 BEĞENİ
Öyle Bir Hikaye

Aşklarda kullanılır çocuğum. Sırtüstü yatarken tavandaki bir noktadan kaçmak için. Soğuk camlardan uzak duramaz ya insan, onlardan uzak durabilmek için... 

Giyinip çıkıyorum erkenden. İnsanlar geçiyor iki yanımdan, tek tek, çift çift, kadınlı erkekli. Sahile çıkıyorum. Kordonu etekleriyle liseli kızlar kapatmış. Dünya göçüyor sanki, bir telaş ki sorma. Bu gün günlerden ne diyorum kendi kendime. Neyi kutluyoruz? Boru trampet takımı burada, gençler burada, yaşlılar burada. Bakıyorum sıralara. O, yok.

Ben varım.

Ben varım. O, yok.

Dayanışmacı bir ruhla geçiyorum bu sokağı. Yağmur başlıyor. Kaldırıp paltomun yakalarını, bir müddet daha yürüyorum. Caddeler, sokaklar değişiyor. İnsanlar, çoğalıyor azalıyor. Kaldırımlar, daralıyor genişliyor.

Boyoz olsa diyorum şimdi. Sıcak sıcak, yerdim.

Derken, bir ses, hafiften;

  • Vavien’e nasıl gidilir?
  • Düz yürü, soldan ilk sokak.

Teşekkür maiyetinde bir tebessüm. Yürüyor.

  • Kaldırımdan yürü diyorum kaldırımdan. Yollar bizim için fazla geniş. Dönüp gülümsüyor omuzunun üstünden. Ve kayboluyor köşeden.

Tam 45 dakika, şimdi olsa ne kadar uzun. Yarım devre. Maç yapıyor olsaydık en az 5 tane yemiştik. O yerde, kulağımda aynı ses duruyorum. O an, bir boşluk, bir çalkantı, gel-git. Neyi düşündün desen; hafızamda yer etmiş bir düşünce yok. Siz farz edin ki, törendeydim ben.

Sonra kendimi, birden Vavien de buluyorum. Hafif bir müzik, Ceyl’an Ertem galiba. Dışarıda hava soğuk, masalarda gurup gurup yalnızlık, yerçekiminden dolayı herkes bir yere oturmuş gibi. Dünya dönüyor ama farkında değil. Ceyl’an Ertem, ne mübarek kadın diyorum içimden. 45 dakika beklediğim köşede de, şimdi hatırlıyorum Ceyl’an Ertem’i çalıyordu bir dj.

Unutulmuş bir köşeye oturuyorum. Bir bira söylüyorum kendime. İki masa yanımda yol tarif ettiğim kadın, bir herifle oturuyor. Kadın aşık. Kadın içkili. Kadın dünyanın sonuna gelmiş gibi ümitsiz. Herifin suçu çok, fırıldak mı fırıldak. Ahlak değerlerimiz suçu önemsemiyor ya; kadın, günahkar!

Görüyorsun ya, aşklarda kullanılıyor çocuğum, gün ışığına çıkana dek. Çünkü bilir, don gömlek sabaha kadar yatılmaz bu herif. Karanlığın içinde bir yer, durur zihnimizde. Anlatamayız ve anlayamayız da.. Aşklarda kullanılır çocuğum. Sırtüstü yatarken tavandaki bir noktadan kaçmak için. Soğuk camlardan uzak duramaz ya insan, onlardan uzak durabilmek için...

Derken, biram bitti. Ceyl’an Ertem de ara verdi. Kadın tuvalete gitti. Herif, 5 dakikada 5 kadına gözleriyle ilişki teklif etti. Vakti, çok iyi kullanıyordu doğrusu. Ben yoruldum. O, yorulmadı.

Kadın geldi. Bir bira daha söylüyorum. Vavien’in loş ışıklarından görüyorum. Kadın ağlamış. Adam umursamaz ve fırıldak. Dünyanın bütün hüznü de, mutluluğu da burada şimdi. Ve ne zaman girsem böyle bir yere, bir kış boyu kendimi ararım içerde.

Zaman bir hayli ilerledi. İçeri yavaş yavaş seyreliyor. Saate bakıyorum 11:45. Kadın, ümidini kesmiş gibi sadece oturuyor. Adam fırıldak, dönüp duruyor. Bir telefon geldi. Gidiyor.

Kadın masada yalnız, içmiş ve ağlıyor.  Yalnız olacak bundan sonra. Çünkü biliyor bu gidişin sonunu. Çantasını karıştırdı bir müddet. İntikamını alacak silahını unutmuş evde. Kendine teselli veriyor durmadan ve kime ne söyleyecekse hepsi hazır. Şimdi buradan çıkıp bir otele gidecek. Yüksek tavanlı bir oda seçecek. Birilerine bir not bırakacak belki, sonra bu dünyadaki son nefesini alıp gidecek.

Bir ara göz göze geliyoruz. Hafiften gülümsüyor, ama ağlıyor aslında. Ben vururum diyorum onu, iki masa öteden. Yanımdan geçen garson, dönüp bakıyor...

Dünyayı böyle herifler kirletiyor her gece, sonra uğraş dur. Bütün masumiyet gidiyor. Kadınlar böyle gecelerde soğuyor adamlardan. Ve adamlar böyle böyle yalnız kalıyor.

Saat 12:15 kadın çıktı. Ceyl’an Ertem de susmuş zaten, bende çıkıyorum. Kapı tenha, sigara içiyor. Yaklaşıp yanına;

  • Ben vururum diyorum yeniden. Anlamadım der gibi gülüyor.

Soğuk ve tırtırlı bir sesle:

  • Bildiğin bir otel var mı diyor.

Ne güzel gülüyor oysa. Gülerek anlatsa, adam anlardı. Ağlayınca olmuyor diyorum kendimce. Ne dediğini hatırlamak için duraksıyorum sonra.

  • Otel diyor.
  • Gülümsüyorum. İnsanlığı uyutan dünyada, otel olmaz mı diyorum. Nasıl uyuyacaksa! Benim kötü senaryom tutuyor gibi. İyice huzursuzlanıyorum.

Yürüyoruz. İçindeki tüm boşluklar birleşiyor. Bir anda uçurum oluyor sanki. Yüksek tavanlı otel odasına gerek kalmadı diyorum. Yine de belli etmiyor. Sokağın sonunda bir otel, kapılarını açmış onu bekliyor. Boş odamız yok desin diye bir fikir geçiyor içimden ama nafile. Mevsim kış, kimse sevdiğini bırakıp da otelde yatmıyor. Kimse bu mevsimde bilmediği şehirlere seyahatte etmiyor. Bu mevsim, böyle şehirlere gelmek  için anlamsız.

  • Nasıl bir oda olsun diyor?Resepsiyondaki kız.
  • Denizi gören ferah bir oda olsun diyor.
  • Evet, ruhu çok baskı gördü bu gün. Ferah bir oda da olmalı insanın sonu diyorum içimden. Ben, nedense bu gün tüm söylenecekleri içimden söylüyorum. İçime tüküreyim ha! Bir insanı ölüme gönderiyorum.
  • O an söylenecek muhtemel bir sürü söz varken, görüşürüz diyorum. Başını eğiyor.
  • Belki diyor. 

Çıkıyorum otelden. Kendimi 45 dakika yaşamın dışına çıkardığım yere doğru yürüyorum. Aklıma o “belki” geliyor. Bu “belki” ne anlama geliyorsa, ya da ne anlama gelmiyorsa benim bir şeyler yapmam gerekir diyorum ve gecenin o saatinde kimi görsem, “belki” ne demek diye soruyorum. Kimse bir anlam veremiyor. Bir anlam veremiyorum bu gidişe.

Köşeden dönüyorum. O fırıldak. Yanında bir kadın, vururum demiştim. Vuruyorum. Önüm çıkmaz sokak. Arkam polis lokali, sese atılıyorlar.

Kaçıyorum!

Vur emrim var!Bağlantı

“Görüşürüz belki”, gelirim anlamı da taşıyorsa; bu sesin anlamını bilir.Gelir diyorum “belki”. Durun! Dinlemeyip vuruyorlar.

Uyanıyorum!

Kadın yok. Adam ölmüş.

Herif yaşıyor!


Hüseyin Arda SALKAYA.

16.09.2015 

0
2697
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage