06 MAYIS, PAZARTESİ, 2024

Chris Botti: “Trompet Soluğum, Sesim Olmuştu”

Üç yıl aradan sonra yeniden İstanbul’da dinleyicileriyle buluşacak Grammy ödüllü trompet virtüözü, besteci Chris Botti’nin hayatına ve kariyerine dair gözden kaçırılmaması gerekenlerle dolu bir yazı.

Chris Botti: “Trompet Soluğum, Sesim Olmuştu”

“En İyi Caz Albümü” dalında Grammy ödüllü trompet sanatçısı Chris Botti, 4 Mayıs’ta çıktığı 41 konserlik dünya turnesinin İstanbul ayağında 17 Mayıs’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açık Hava Tiyatrosu’nda İstanbullu hayranlarıyla buluşacak. Konserleri kapalı gişe satan, ülkemizde en son 2021’de, AKM’nin açılış konserleri kapsamında yine biletleri haftalar öncesinden tükenen görkemli bir konsere imza atmıştı. Üç yılın ardından, onu ilk kez “açık hava”da dinleyecek olmanın ayrı bir keyif olacağını düşünüyorum.

Bu yazı, biraz Chris Botti’yi tanımayanlar için olacak.

Chris Botti ile ilgili gözden kaçırılmaması gereken birkaç özellik var. Öncelikle, enstrümanından çıkan imza niteliğindeki sesi… Güçlü ve dengeli notaları, kendinden emin bir biçimde zengin orkestrasyonların arasında dolaşırken, cazın klasik ses manzaralarıyla buluştuğu yerlerde bir anda rock patlamasına şahit olabilirsiniz.

Gözden kaçıramayacağımız bir diğer özellik ise sarışın-soğuk tenini vurgulayan keskin hatları, delici gözleri ve vurucu şıklığı… Enstrümanını yüzüne yaklaştırırken bazen silahını kaldırmış bir savaşçı gibi, bazen Sûr’a üflemek üzere olan İsrâfil gibi. O ilk nefesle oradaki herkes ölmeyecek elbette fakat ruhani bir an hissedecekleri yüksek ihtimal.

​Elbette bunlar onun üzerindeki “dünyanın en çok satan caz enstrümantalisti” etiketini açıklıyor. Bir de -o menajerlerinin bir şakası olduğunu düşünse de- People dergisinin onu “Dünyanın En Güzel 50 İnsanı” listesinde göstermesi de fiziksel özelliğini pekiştirir nitelikte.

Botti, iki yıl önce 60’ıncı yaşını kutlarken, kendi ifadesiyle kariyerinin yeni dönemine geçiş yaparken Blue Note etiketiyle Vol. 1’i yayımladı. Albüm, kariyerindeki ikinci yeni basamağı kutlar nitelikteydi. Vol.1, Botti'nin “My Funny Valentine”, “Bewitched”, “Someday My Prince Will Come” ve “Danny Boy” gibi klasik parçalara yaklaşımını ve Coldplay'in “Fix You” parçasını içeriyor. David Foster’ın yapımcılığını üstlendiği bu zarif koleksiyon, kimilerine göre sanatçının en iyi hâlini sergiliyor.

Albümle, dinleyicilerini adeta şık bir müzikal yolculuğa davet ediyor. O, müzikal yolculuğun nasıl yönetileceğini; Frank Sinatra, Paul Simon, Lady Gaga, Sting, Aretha Franklin, Joni Mitchell ve daha birçok ünlü isimle birlikte çaldığı deneyimlerinden öğrendiğini söylüyor.

Şık müzikal yolculuktan söz etmişken onun “Botti at Sea” macerasına da değinmek keyifli olacak. 2025’te ikincisi gerçekleşecek olan ve yolcu kayıtlarının şimdiden açıldığı “Botti at Sea II”de de ilkinde olduğu gibi Celebrity Summit isimli bir yolcu gemisinde, Botti’nin dokunuşları ve sanat dünyasından farklı isimlerin eşliğinde müzikal bir deniz yolculuğu yapılıyor. Sanatçı yıl boyu dünyanın farklı ülkelerindeki görkemli salon ve diğer konser mekânlarıyla yetinmemiş olacak ki müziğiyle farklı koy ve limanları da fethediyor.

Biraz da Onun Geçmişine Bakalım

Chris Botti’nin müzikle dolu yolculuğu, henüz beş yaşındayken piyanoyla başlamış. Nasıl başlamasın ki, “Annem klasik bir piyanistti, büyükannem profesyonel bir org çalgıcısıydı ve oturma odamızda bir piyano vardı” diyerek anlatıyor o günleri. Fakat müzikle ilk ciddi flörtü, ilkokul yıllarında başka bir aşkla şekillenmiş. “Üçüncü sınıftayken, aniden bir isyan ruhuyla doldum ve artık piyano yerine trompet çalmak istediğimi fark ettim,” diye anlatıyor Botti. Bu isyanın ardındaki gerçek neden ise havalı olmak istemesi. Başka bir söyleşisinde o anı şu cümlelerle anlatıyor: “Bir gün televizyonda Doc Severinsen’in trompet çalarken ne kadar havalı göründüğünü fark ettim. Hemen bir trompet aldım ve bunda pek de kötü değildim. Havalı olmak için Michael Jordan olamayacağım için şansımı trompetle denedim.”

Bu karar sonrası okulunun bando direktörü Bob Ernst ve Oregon Senfoni Orkestrası’ndan Fred Sautter gibi yetenekli eğitmenlerden trompet dersleri alarak her gün on saatini müziğe adıyor. Bu dersler için annesinin onu arabayla, 70 km uzaktaki Sautter’e götürmesini ise minnetle hatırlıyor.  

Botti yazları gece kulüplerinde çalarak kendini geliştirmeye çalışıyor. 14 yaşında, Ron Steen isimli deneyimli bir müzisyen tarafından keşfedilerek işe alınıyor. O günleri, “Gece kulübünün en genç üyesiydim ve büyüklerden, sahnede nasıl bir varlık gösterileceğini öğreniyordum” diye hatırlıyor.

Trompetin onun için tutku hâline dönüşmesini ise, “soluğum, sesim olmuştu” diyerek ifade ediyor.

Henüz 17 yaşında, Mt Hood Caz Festivali’nde 10.000 kişilik bir kalabalığın önünde sahne alarak müzik dünyasına ilk büyük adımını atıyor.

Eğitimine Indiana Üniversitesi’nde devam eden Botti, burada Bill Adam’dan trompet eğitimi alırken, caz tarihinin efsaneleri Miles Davis, Clifford Brown ve Chet Baker gibi isimlerden ise derin ilhamlar almış.

​Onun müzikal yolculuğunda hangi trompetleri çaldığı ise her zaman merak konusu olmuş. Bu merakı, “İlk olarak Bundy kornet çaldım, yeteneklerim geliştikçe Getzen, ardından Bach trompetlere geçiş yaptım” diyerek açıklığa kavuşturuyor.

Müzik kariyerinde birçok dönüm noktası yaşayan Botti, arkadaşı Jim Hale’den aldığı 1939 yapımı Martin Committee Handcraft trompetiyle müzikal ifadesini daha da derinleştirmiş. Hale, bir imza gününde bu özel trompeti Botti’ye getiriyor; Botti bir nota çaldıktan sonra “Bu trompet benimle ölene kadar kalacak” diyor ve o trompet sanatçının yol arkadaşına dönüşüyor.

Bugün geldiği noktada ilk yıllarda olduğu gibi günde on saat trompet çalışmıyor olsa da dört, beş saat pratik yapmaya devam ediyor.

Sporunu ihmal etmeyen, yoga yapan ve gıdasına özen gösteren 62 yaşındaki müzisyenin yeni tutkusu ise arabalar. Artık bir Porsche ve bir McLaren’i var. Araç tutkusunu, “Kullanırken radyo açmıyorum, arabayla yemeğe gitmiyorum. O tür bir şey değil. Sadece biraz gaza basıyorum, müzikal çılgın bir senfoni gibi” diyerek anlatıyor. Fakat bu yeni tutkusu asla enstrümanın önüne geçmiyor. Öyle ki yeni merakından sıklıkla uzaklaşıp neredeyse yılın 365 günü dünyanın farklı bir yerinde konser vermeye devam ediyor.

​Botti'nin hikâyesi, trompetinin kadifemsi sesiyle harmanlanmış bir yaşam öyküsü. Onun tutku dolu hikâyesinden yansıyan büyüye, bu kez yıldızlı bir İstanbul akşamında tanık olmak için 17 Mayıs akşamı Harbiye Açık Hava’da gerçekleşecek konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

0
2114
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage