GÜNDEM
  • 13-09-2025

    Pg Art Gallery, Ömer Faruk Yaman’ın insan ile makine arasındaki ilişkiyi yeniden kurguladığı “Anima Machina” başlıklı kişisel sergisini 11 Ekim’e kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Ömer Faruk Yaman’ın pratiği, insan ile makine arasındaki sınırların geçirgenliğine odaklanıyor. Sanatçının bu sergide merkezine aldığı Voyager figürü, çağdaş teknolojik sistemlere dışarıdan bakan kurgusal bir gezgin olarak insan-makine etkileşimlerini kayda geçiriyor. Yaman’ın çizimleri ve formları, ilk bakışta mekanik parçaların birleşiminden oluşmuş gibi görünse de salt endüstriyel bir temsil olmaktan çıkar; makinenin insana eşlik eden duygusal ve varoluşsal katmanlarını açığa çıkarıyor. Her bir iş, parça parça bir araya gelen modüler bir bilincin temsili olarak izleyiciye sunuluyor.

    ​Bu yaklaşım, Gilbert Simondon’un “teknik bireyleşme” kavramını hatırlatır: teknik nesne yalnızca tamamlanmış bir bütün değil, çevresiyle birlikte sürekli evrilen bir varlık. Yaman’ın figürleri de sabitlenmiş formlar yerine, parçaların yeniden birleşmesiyle farklılaşan zamansız bedenler olarak kurgulanıyor. “Anima Machina” evreninde insan ile makine arasındaki sınırlar belirsizleşiyor. Organik ile inorganik arasındaki ayrımlar eriyor; teknik olan, insana dışsal bir unsur değil, içkin bir bileşen olarak görünür hâle geliyor. Böylece sergi, makineleşmenin klasik söylemini tekrar etmek yerine, insanın teknik olanla kurduğu duygusal, bilişsel ve varoluşsal bağları görünür kılıyor.

    0
    0
    212
  • 13-09-2025

    Ayşe Erkmen’in gerçekleşmemiş projelerine odaklanarak fiziksel olarak asla hayata geçirilememiş işlerinin ardındaki kavramsal süreçlere odaklanan yayını Undone, Dirimart tarafından yayımlandı.

    Monografi, yalnızca tamamlanmış yerleştirmelere odaklanmak yerine lojistik, politik ya da mekânsal sınırlamalar nedeniyle durdurulmuş ancak kavramsal düzeyde hâlâ güçlü bir şekilde varlığını sürdüren fikirleri görünür kılıyor. Kitap niyet, bağlam ve potansiyelin önemini öne çıkararak Erkmen’i yalnızca bir heykeltıraş ya da yerleştirme sanatçısı değil, aynı zamanda mekâna, kamusal alana ve olabilecek olanın poetikasına derinden bağlı bir düşünür olarak konumlandırıyor. Gerçekleşmemiş projeleri bir eksiklik ya da boşluk olarak değil, anlam yüklü alanlar olarak ele alan Undone, sanatın rahatsız etme, yeniden tahayyül etme ve –Fulya Erdemci’nin bir zamanlar ifade ettiği gibi– “gerçekliğin dikişlerini gevşetme” gücüne tanıklık ediyor. Kitap, kamusal alan sanatı için önemli bir savunucu olan Erdemci’nin (1962–2022) anısına derlendi.

    Ayşe Orhun Gültekin’in yayına hazırladığı monografi, Friedrich Meschede ve Cem İleri’nin kaleme aldığı iki metinle sanatçının stratejisini, kamusal sanatın geniş bağlamlarını ve güncel sanatta “gerçekleştirme” meselesini çok katmanlı, karmaşık bir süreç olarak ele alıyor. Undone, sanatı yalnızca fiziksel varlığı üzerinden değerlendirmek yerine, alışıldık başarı ölçütlerini sorguluyor ve Erkmen’i mekân, toplum, biçim ve malzemeyle kendi tercihlerine göre ve özenle ilişkiye geçen bir sanatçı olarak ele alıyor. Kitabın çevirilerini Özge Çelik (ALM-İNG), Armağan Ekici (TR-İNG), Steven Lindberg (ALM-İNG) üstleniyor.

    Undone detayları için info@dirimart.com adresi üzerinden bilgi alabilirsiniz.

    0
    0
    246
  • 12-09-2025

    mor ve ötesi’nin solisti Harun Tekin, yeni solo projesi Test 1-2-3’ün lansman konseriyle 9 Kasım akşamı Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşacak.

    Harun Tekin, yeni solo projesi Test 1-2-3’ün lansman konseri ile izleyicilerle bir araya gelmeye hazırlanıyor. İki bölümden oluşan bu özel gösteride Tekin’e bazı parçalarda iki multi-enstrümantalist müzisyen eşlik ediyor ve sahnedeki enerjiyi farklı bir boyuta taşıyor. Daha önce İstanbul, Çeşme, New York, Viyana ve Hamburg’ta çeşitli mekanların programında yer bulan Test 1-2’nin ardından gelen Test 1-2-3, çok daha farklı bir fikre dayanıyor ve seyirciye yepyeni bir deneyim sunuyor. Harun Tekin’in müzikal yolculuğunda özel bir an olarak öne çıkan Test 1-2-3, dinleyicilere unutulmaz bir akşam vaat ediyor.

    ​Harun Tekin Test 1-2-3 etkinliğinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    269
  • 12-09-2025

    Selen Ansen ve Eda Berkmen’in küratörlüğünü üstlendiği “Folia” başlıklı sergi, 21 Eylül 2025-1 Mart 2026 tarihleri arasında Koç Holding’in himâyesinde, Bağlarbaşı Abdülmecid Efendi Köşkü’nde sanatseverlerle buluşacak.

    Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’un “büyülü bahçe” fikrinden hareketle hayata geçirilen “Folia” sergisi, Türkiye ve yurt dışındaki kurum, sanatçı ve koleksiyonerlerden ödünç alınan yapıtların yanı sıra Koç Holding desteğiyle bu bağlamda üretilen eserleri bir araya getiriyor. Doğadaki süreçleri farklı malzemeler ve mecralar aracılığıyla yorumlayan sergi, hayalî bir bahçenin kapılarını aralayarak bitkiler, hayvanlar ve insanlar arasındaki karşılıklı etkileşimleri yeniden düşünmeye teşvik ediyor.

    “Folia” sergisi, Latince “folia” kelimesinin bir yandan ağaç yapraklarına, dolayısıyla da botaniğe ve doğaya, diğer yandan da çılgınlığa ve aşırılığa gönderme yapan ikili anlamından yola çıkıyor. Abdülmecid Efendi Köşkü’nün mimari yapısıyla ve tarihiyle ilişkilenen bu büyülü dünya, ziyaretçileri hayalle gerçeğin, yerle göğün, tuhaf ile tanıdığın, küçük ile devâsa olanın kesiştiği bir alana davet ediyor. Folia’nın vücuda getirdiği çok katmanlı bahçede, insan eliyle üretilen formlarla yaratıklar gelişiyor, serpiliyor, çürümeye yüz tutuyor, yenileniyor, çoğalıyor, birleşiyor ve başkalaşıyor. Sergilenen eserler, doğadaki süreçleri farklı malzemeler ve mecralar aracılığıyla yorumlarken, bitkiler, hayvanlar ve insanlar arasındaki karşılıklı etkileşimleri yeniden düşünmeye teşvik ediyor.

    Tarih boyunca bahçeye atfedilen sembolik ve kültürel anlamlardan beslenen “Folia” sergisindeki eserler, bahçeciliğin mevsimlere dayalı süreçlerine ve barındırdığı çeşitli eylemlere ışık tutmanın yanı sıra sihir, aşkınlık ve ütopya kavramlarını da ele alıyor. Serginin güzergâhı, tarihî köşkün iç ve dış mekânlarını birbirine bağlarken, doğanın canlılığı ve bereketi ile insanın hayal gücü arasında köprü kuran çok duyulu bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Yüze yakın sanatçıyı ve üç yüzü aşkın yapıtı kapsayan sergi, Japonya’dan Güney Afrika’ya kadar farklı coğrafyalardan ve 19. yüzyıldan bu yana tarihin farklı dönemlerinden sanat eserlerini popüler kültür, botanik bilimi ve zanaatla ilişkilenen nesnelerle buluşturuyor.

    Sergiyi 21 Eylül 2025 - 1 Mart 2026 tarihleri arasında Pazartesi günleri hariç 11.00 - 19.00 saatlerinde ziyaret edebilirsiniz.

    Künye:
    1. Sergiden genel görünüm Folia Abdülmecid Efendi Köşkü 21 Eylül 2025 — 1 Mart 2026 Photo credit: Hadiye Cangökçe
    2. CAMILA ROCHA 2025 Asılı Eğrelti Otu II Metal Sanatçının ve Öktem Aykut’un izniyle Photo credit: Hadiye Cangökçe
    3. 2020/2025 Proteus’a Sunular Özel balmumu, Protea çiçekleri, metal çubuk Sanatçının izniyle Değişken boyutlar Photo credit: Hadiye Cangökçe
    4. Sergiden genel görünüm Folia Abdülmecid Efendi Köşkü 21 Eylül 2025 — 1 Mart 2026 Photo credit: Hadiye Cangökçe
    5. PALOMA VARGA WEISZ 2023 Yabaniler 3, 6, 18 Bronz Paloma Varga Weisz telif hakkıyla Sadie Coles HQ, Londra ve Konrad Fischer Galerie, Düsseldorf izniyle Photo credit: Hadiye Cangökçe

    0
    0
    323
  • 12-09-2025

    Türkiye kripto varlık ekosisteminin oluşumuna ve gelişimine öncülük eden Paribu tarafından, disiplinlerarası üreticilere yeni bir sahne olarak hazırlanan Paribu Art ziyaretçileriyle buluşmaya hazırlanıyor.

    Geçtiğimiz günlerde basın mensupları ile gerçekleşen ön keşifte açılacak yeni sahnenin hedeflerini Paribu Art direktörü Özge Bakırçalı ve Paribu kurucu ve CEO’su Yasin Oral paylaştı. Paribu’nun kültür sanat alanındaki uzun soluklu destek yaklaşımının somut bir yansıması ve çağdaş, yenilikçi, kapsayıcı bir sanat platformu olan Paribu Art; sanatın teknolojiyle buluştuğu, disiplinler arası üretimi odağına alan, sanatın erişimini genişleten ve etkileşimi çoğaltan yeni nesil bir yaratım alanı oluşturmayı hedefliyor. Paribu Art; dijital dönüşümün sunduğu olanakları, üretim, sergileme ve erişim süreçlerine entegre ediyor. Yerel kültürden ilham alan, küresel diyaloğa açık, özgün ve çağdaş bir sanat ekosistemi kurmayı amaçlıyor.

    Terminal Kadıköy’de bulunan mekân ana sahnesinde 639 kişilik oturma kapasitesiyle, 2000 kişiye kadar ulaşan etkinlik alanıyla yeni düşünce biçimlerine, yaratıcı ifadelere ve kolektif deneyimlere, konserler, tiyatro gösterileri ve sergiler gibi sanatın farklı disiplinlerine ev sahipliği yapacak. Türkiye’de sanatın etki alanının genişlemesine katkı sağlamak amacıyla kurulan yeni sahnenin ilk konuğu 16 Eylül’de Atina Epidauros Tiyatro Festivali’nin “en iyi oyun” ödülüne sahip olan The Dogs olacak.

    Yakın dönemde ise Fringe Istanbul kapsamında gerçekleşecek multidisipliner sahne yaklaşımıyla dikkat çeken asses.masses gösterimi; cazdan popa uzanan özgün müzikleriyle Theo Croker ve The Wanton Bishops konserleri, etnik ve dünya müziğini çağdaş bir yorumla sahneye taşıyan Bab L’bluz gibi çok yönlü performansları izleyiciyle buluşacak. Sezon boyunca her yaştan izleyiciye hitap eden, sahne sanatlarından dijital sanata uzanan zengin ve çok disiplinli bir etkinlik programına ev sahipliği yapacak.

    Paribu Art’ın programına Instagram hesabından ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    459
  • 12-09-2025

    Dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde yapan, İstanbul Film Festivali’nden En İyi Senaryo ödülü alan Pelin Esmer’in yazıp yönettiği O Da Bir Şey Mi filmi, 17 Ekim’de vizyona girecek.

    Pelin Esmer’in son filmi O Da Bir Şey Mi, festival yolculuğuna da devam ediyor. 17 Ekim’de vizyonda sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanan film 18 Eylül Perşembe günü Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ndeki gösterimi sonrasında 32. Adana Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Yarışma bölümünde seyircilerle buluşacak. Söke’de doğup büyüyen otel görevlisi bir genç kızla, İstanbul’da yaşayan tanınmış bir yönetmenin iç içe geçen hayatlarını konu alan filmin vizyon afişi ve fragmanı paylaşıldı.

    Başrollerini Timuçin Esen ve ilk kez kamera karşısına geçen genç oyuncu Merve Asya Özgür paylaşırken filmin oyuncu kadrosunda ayrıca İpek Bilgin, Nur Sürer, Mehmet Kurtuluş, Şebnem Hassanisoughi, Asiye Dinçsoy, Sermet Yeşil, Fehmi Karaarslan, Laçin Ceylan, Deniz Karaoğlu, Oğuz Kara gibi isimler yer alıyor.

    Dilde Mahalli (Rosa Film), Pelin Esmer (Sinefilm) ve Kerem Çatay’ın (Ay Yapım) yapımcılığını üstlendiği O Da Bir Şey Mi, Türkiye- Bulgaristan- Romanya ortak yapımı olarak gerçekleştirildi. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nden ve Eurimages ortak yapım desteği alan filmin tüm çekimleri Söke ve İstanbul’da tamamlandı.

    ​Pelin Esmer’in son filmi O Da Bir Şey Mi, 17 Ekim’de Bir Film dağıtımıyla Türkiye’de vizyona girecek.

    0
    0
    430
  • 12-09-2025

    Arter, Nilbar Güreş’in “Kadife Bakış” başlıklı Türkiye’deki ilk kurumsal kişisel sergisini 12 Nisan 2026 tarihine kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    Emre Baykal’ın küratörlüğünü üstlendiği “Kadife Bakış” sergisi, Nilbar Güreş’in yirmi beş yılı aşkın bir süreye yayılan pratiğine geniş bir pencere aralayarak, sanatçının üretimini biçimlendiren görsel ve düşünsel katmanların izini sürmeye olanak tanıyor. Sergi, sanatçının insan ile insan olmayan, gerçek ile kurmaca ve temsil ile soyutlama arasındaki sınırları muğlaklaştıran pratiğine odaklanıyor. Güreş’in erken dönem işlerini yeni eserleriyle bir araya getiren sergi, resim, gravür, kolaj, fotoğraf, heykel ve video gibi farklı mecralarda üretilmiş çalışmalardan oluşan kapsamlı bir seçkiyi izleyicilerin beğenisine sunuyor.

    Hikâye anlatıcılığını eleştirel ve muhalif söylemlerle buluşturan Güreş, yapıtlarında insanların, hayvanların, bitkilerin ve mitolojik öğelerin iç içe geçtiği ve her an yeniden şekillenen ilişkiler içerisinde hayal edildiği renkli bir dünya kurar. Özellikle toplumsal cinsiyet normlarını sorgulayan yeni söz dağarcıkları yaratma yönünde güçlü bir potansiyel taşıyan eserleri, dünyayı kavrayışımızı belirleyen karşıtlık ve çatışma temelli yapıları ve yerleşik düşünce kalıplarını aşındırarak, izleyiciyi birlikte yaşamanın alternatif yollarını keşfetmeye çağırır. Sanatsal pratiğinin başlangıcından bu yana farklı mecraları ve üretim biçimlerini ayrım gözetmeksizin kullanan Güreş, kimi zaman sıkı sıkıya tutunduğu bir fikri çeşitli mecralarda tekrar tekrar işler, kimi zamansa farklı mecraları tek bir yapıt içinde buluşturur. Sanatçının yapıtının vücut bulmasını sağlayan malzeme ve üretim yöntemlerindeki bu çeşitlilik, ilgilendiği konuların ortak paydasını oluşturan türlerin bir aradalığı, formların melezliği ve ötekileştirilmeye direniş gibi konulara özgü çok katmanlılığı da yansıtır.

    “Kadife Bakış” sergisine sanatçının pratiğini farklı katmanlarıyla irdeleyen bir kitap da eşlik ediyor. Tasarımını Didem Uraler Çelik’in üstlendiği bu yayında Emre Baykal, Silvia Eiblmayr ve Lora Sarıaslan’ın kaleme aldıkları yeni metinler yer alıyor.

    ​Künye: Nilbar Güreş “Kadife Bakış” Sergiden görünüm Küratör: Emre Baykal Arter, 2025 Fotoğraflar: Kayhan Kaygusuz

    0
    0
    350
  • 12-09-2025

    Polat Özlüoğlu’nun bireysel hafıza ile toplumsal belleğin kesişiminden doğan bir hikâye anlatan ilk romanı Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar, İthaki Yayınları’ndan çıktı.

    Kalbin Durduğu Bütün Zamanlar yalnızca bir roman değil, yakın tarihin onarılması güç travmalarını en sert hâliyle belgeleyen edebi bir kayıt olarak çıkıyor okurun karşısına. Özlüoğlu; kırılgan üslubuyla ortak hafızadaki işkencelere, kayıplara, yarım kalmış hayallere ayna tutuyor.

    Bir kadın... Adı Meşhur. Çocukluğu kimsesizlikle, gençliği yasaklı yıllarla, kadınlığı suskunlukla örülmüş bir hayat yaşadı. Karanlığı, yalnızca meydanlarda değil zihinlerde de derin izler bırakan 12 Eylül 1980 darbesi, onu uzun yıllar bir gölge gibi takip etti. Ancak sığındığı peruk dükkânında yalnızlığından sıyrılarak hem hayata tutundu hem de görünen görünmeyen, yas ve korkularının ağ tuttuğu onca yarasını örttü.

    “Bütün hikâyeler birbirine benziyordu. Bütün filmler aynı hikâyeyi anlatıyordu. Sanki hepsini aynı adamlar yapıyordu. Hepsinin faili aynı kişilerdi. İşkencelerin şekli şemaili bile aynıydı. Bütün kötü adamlar birbirine benziyordu. Yaşanan acılar da, açılan yaralar da, kırılan, dağılan kemikler de, kanayan dudaklar da aynıydı. Ölüler bile birbirine benziyordu. Kurbanların çektiği acılar değişmiyordu. Acı yuva yapıyordu içlerine. Kimliksiz, benliksiz, aidiyetsiz bir ortaklık vardı yaşananlarda. Kıyamet bu muydu? Herkesin birbirinin aynı olması mıydı? Herkesin birbirine benzemesi miydi?”

    0
    0
    471
  • 11-09-2025

    İngiliz prodüktör Felix Clary Weatherall, sahne adıyla Ross From Friends, “Bubble Love” projesiyle 24 Ekim akşamı “PSMLoves2Dance” konser serisi kapsamında Zorlu PSM %100 Studio’da olacak.

    Ross From Friends’in gitar, klavye ve saksafon gibi enstrümanların elektronik altyapılarla kusursuz şekilde harmanlandığı etkileyici performansı “Bubble Love” projesi bugüne kadar Coachella, Glastonbury, Primavera, Sonar gibi dünyaca ünlü festivallerde dinleyicilerle buluştu.

    “PSMLoves2Dance” serisinin bir parçası olarak 24 Ekim’de gerçekleşecek bu gecede Ross From Friends; house, techno ve lo-fi tınılarını bir araya getiren yenilikçi müzikal yaklaşımını dinleyicilerle buluşturacak.

    ​PSM Loves2Dance: Bubble Love (Ross From Friends) etkinliğinin sınırlı sayıdaki biletlerine passo.com.tr’den ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    455
  • 11-09-2025

    Duygu Süzen’in hafızanın katmanlı zamansallığına ilgisini yansıttığı çalışmalarından oluşan kişisel sergisi “Benzer Yerler Farklı Zamanlar”, 13 Eylül - 11 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında The Letter Art Gallery’de izleyici ile buluşacak.

    Bir sokak lambası, boş bir bank, yolda izlenen bir manzara—hafızada yer eden, ardından dönüşerek bilince geri gelen sıradan detaylar. Süzen, otobiyografik bu yerlerin parçalarını yeniden ele alıyor ve içsel manzaralardan oluşan görsel bir harita yaratıyor. Sanatçı, doğal ve kentsel çevrenin parçalarını yeniden yapılandıran işler aracılığıyla hafıza, mekân ve hayal gücünün hassas kesişimlerini araştırıyor.

    Mürekkep, suluboya, kurşun kalem, kömür ve akrilikle çalışan Süzen, geçmiş ve şimdinin iç içe geçtiği katmanlı anlatılar yaratmak için siyah ve beyazın keskin karşıtlıklarını benimsiyor. Her iş, mekânların asla durağan olmadığı; hafıza, algı ve deneyim tarafından şekillenerek zaman içinde değiştiği fikrini taşıyor. Benzer Yerler Farklı Zamanlar, hafızanın algıyı nasıl etkilediğine, sıradan olanın sembolik olana nasıl dönüştüğüne ve farklı zamanların aynı mekânlara nasıl yeni anlamlar kattığı üzerine düşünmeye davet ediyor.

    ​“Benzer Yerler Farklı Zamanlar”, 13 Eylül - 11 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında pazartesiden cumartesiye 12.00-18.00 saatleri arasında The Letter Art Gallery’de ziyaret edebilirsiniz.

    0
    0
    534
DAHA FAZLA
Geldanlage