GÜNDEM
  • 22-11-2025

    Alternatif müziğin iki özgün ismi Barış Demirel ve Can Kazaz, “Söz Etsem İsmine Yazık” isimli yeni şarkısını Avrupa Müzik etiketiyle yayımladı.

    Sözü Can Kazaz’a, bestesi ise Barış Demirel’e ait olan şarkı, kırılgan ve dingin bir atmosfer kurarak dinleyiciyi içten bir duygu dünyasına davet ediyor. Sözlerin derinliği ile müziğin yumuşak dokusu bir araya gelerek hem huzur hem de hüzün taşıyan bir bütünlük oluşturuyor. Şarkının prodüktörlüğünü ve aranjesini Barış Demirel üstlenirken, mix ve mastering süreçleri Emre Malikler tarafından tamamlandı. Gitar, synth, bas, vokal ve trompet kayıtlarının tamamında Barış Demirel’in imzası bulunuyor. Parçada Can Kazaz da vokal performansıyla yer alarak eserin duygusal tonunu güçlendiriyor.

    ​Barış Demirel ve Can Kazaz imzalı “Söz Etsem İsmine Yazık” şarkısını buradan dinleyebilirsiniz.

    0
    0
    220
  • 22-11-2025

    Belm’art Space, “Yöntem Olarak Soyutlama: Bir Pratiğin Anatomisi” başlıklı yeni grup sergisi 28 Aralık tarihine kadar sanatseverler buluşuyor.

    İpek Yeğinsü küratörlüğünde izleyici karşısına çıkan “Yöntem Olarak Soyutlama: Bir Pratiğin Anatomisi” sergisi; Gizem Renklidağ, Hayri Esmer, Kerim Dündar, Müge Ceyhan, Nermin Ülker, Seçil Erel, Selçuk Artut, Suat Akdemir, Taner Şekercioğlu ve Y. Bahadır Yıldız’ın farklı teknik ve estetik yaklaşımlara sahip işlerinden oluşuyor. Sergi, Türkiye’de çağdaş sanat alanında soyutlamayı temel yöntem olarak benimsemiş bir grup sanatçı üzerinden, soyut kavramına yönelik yaklaşımlarda görülen çeşitliliği ele alıyor. Yerel ve geleneksel motiflerden organik formlara ve fütüristik yapılara uzanan bu geniş estetik yelpazede bir araya gelen işler izleyiciyi, aralarındaki gerek estetik gerek düşünsel bağlaçları keşfetmeye davet ediyor.

    Adres: Tunalı Hilmi Caddesi, Kuğulu Apt. 112/2 Çankaya / Ankara

    Künye:
    1. Selçuk Artut, Geomart-ut25-8, yaratıcı kodlama, sanatçı ve Zilberman İstanbul'un izniyle
    2. Hayri Esmer, Geride Kalanlar II, tuval üzeri akrilik
    3. Nermin Ülker, Kuşlar Serisi No:8, karbon çeliği üzerine elektrostatik boya, sanatçı ve Labirent Sanat’ın izniyle
    ​4. Suat Akdemir, tuval üzeri akrilik

    0
    0
    368
  • 22-11-2025

    Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, Bursa’nın ilk uluslararası edebiyat festivali BUEF – Bursa Uluslararası Edebiyat Festivali, 27 - 30 Kasım 2025 tarihlerinde edebiyatseverlerle buluşacak.

    Odağına “cesaret” kavramını alan BUEF 2025 sahnesinde Ayda Konez, Ayfer Tunç, Ayşen Işık, Dimitri Verhulst, Enne Koens, Ezgi Tanergeç, Georgi Gospodinov, Hannah Peck, Jente Posthuma, Maylis de Kerangal, Melisa Kesmez, Miray Aydın, Nermin Mollaoğlu, Niels Overgaard, Ova Ceren ve Yasemin Temizarabacı yer alacak.

    BUEF – Bursa Uluslararası Edebiyat Festivali’nin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz. Festivaldeki tüm etkinlikler ücretsiz ve herkese açık olacak. Atölyelere kaydolmak için buef.festival@gmail.com mail adresine ulaşabilirsiniz. Yabancı yazar etkinlerinde İngilizce-Türkçe simultane çeviri yapılacak. Georgi Gospodinov etkinliği Bulgarca-Türkçe simultane çeviri ile olacak. Programdaki son dakika değişiklikleri için festivalin sosyal medyaplarını (@buef_festival  @kultursanatbbb) takip edebilirsiniz. Festivalin gerçekleşeceği Tayyare Kültür Merkezi girişindeki kitap satış noktalarından yazarların kitaplarını festival boyunca satın alabilirsiniz.

    0
    0
    283
  • 21-11-2025

    İklim Tamkan ve Türkü Yavuz, İstanbul’un tarihî kiliselerinde müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. İki sanatçı 29 Kasım Cumartesi günü saat 19.00’da Kırım Kilisesi’nde, 30 Kasım Pazar günü saat 14.00’te ise Boyacıköy Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi’nde konser verecek.

    10 Kasım’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşen, büyük ilgi gören “Atatürk’e Armağan Şarkılar” konserinde birlikte sahne alan iki müzisyen İklim Tamkan ve Türkü Yavuz, bu kez İstanbul’un tarihî kiliselerinde sahne alacak. Piyanist, klavsen sanatçısı ve besteci İklim Tamkan, klasik müzik ile çağdaş yorum arasındaki çizgide yürüyen üretimlerini bu kez Türkü Yavuz ile birlikte “Between the Keys / Tuşların Arasında” adlı projede sunuyor. Erken dönem müziği tarihî enstrümanlar aracılığıyla çağdaş bir duyumla yeniden şekillendiren ikili, klavsen ve orgun iç içe geçtiği bu özgün konser dizisinde geçmişle bugünün tınıları arasında bir yolculuğa davet ediyor. Konserin interaktif yapısı, farklı enstrüman kombinasyonlarını canlı olarak deneyimleme fırsatı sunarken, sanatçılarla doğrudan kurulan diyalog aracılığıyla müziği yaşayan bir paylaşıma dönüştürmeyi hedefliyor.

    ​İstanbul’un çok kültürlü yapısının simgelerinden Boyacıköy Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi, restore edilen tarihî harmonyumunun tınılarını “Soli Deo Gloria” başlıklı özel bir açılış konseriyle yeniden müzikseverlerle buluşturuyor. İklim Tamkan ve Türkü Yavuz’un ev sahipliğinde gerçekleşecek etkinlikte sanatçılara Senem Demircioğlu (mezzo soprano), Zeynep Yılmaz (flüt) ve Ece Naz Durmuş (çello) eşlik edecek. Konserin adı olan “Soli Deo Gloria” (Latince: Yalnız Tanrı’nın Yüceliği İçin), Johann Sebastian Bach gibi büyük bestecilerin eserlerini adarken kullandığı bir deyişi hatırlatarak, konserin sanatsal ve ruhani derinliğine vurgu yapıyor. Konser ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.

    0
    0
    354
  • 21-11-2025

    Dolce Paganne’nin “Hiçbir Yere Ait” başlıklı kişisel sergisi 20 Aralık’a kadar x-ist’in Gümüşsuyu’ndaki mekânında sanatseverlerle buluşuyor.

    Dolce Paganne, “Hiçbir Yer” adını verdiği bu evrende, gerçekliğin sınırlarını çözerek iç dünyanın sembolleriyle yeniden kuruyor. Bu alan hem sığınak hem de deneysel bir laboratuvar; burada doğa, beden ve zihin birbirine karışıyor. Hiçbir Yer, sanatçının kendi köksüzlük ve aidiyet duygularını, çocukluk izlenimlerini, mitleri, rüyaları ve gündeliğin karanlık alt katmanlarını buluşturduğu bir eşik mekânı. Zamanın askıya alındığı, mantığın tek açıklama olmaktan çıktığı bu düzlemde figürler, hikâyeler ve fragmanlar birbirine eklemleniyor; hiçbir imge tek bir anlama teslim olmuyor. İzleyici, tanımlanmış bir anlatıdan çok, kendi deneyimiyle tamamlayacağı açık bir alanla karşı karşıya kalıyor. Dolce Paganne, izleyeni yalnızca bakmaya değil, kendi içindeki çatlaklara, bastırılmış imgelerine ve mümkün başka gerçekliklere bakmaya davet ediyor.

    Burası Hiçbir Yer, benim anavatanım.
    Hiçbir Yer’e ait hissettiğim kadar başka hiçbir yere ait hissetmedim bugüne dek.
    Çünkü Hiçbir Yer’de her şey mümkün; kurumuş bir yaprak yeni açan bir tomurcuğun içine nüfuz eder, maviler kırmızılarla dans eder, zıt kutuplar tek vücut olur bu mekânda.”

    Künye:
    1. İnkâr, Denial, Kağıt üzerine kuru boya, toz pastel, toz pigment | Colored pencil, soft pastel, and powder pigment on paper, 100 x 93 cm, 2025
    2. Dekoratif Drama, Decorative Drama, Kağıt üzerine kuru boya, toz pastel, toz pigment | Colored pencil, soft pastel, and powder pigment on paper, 100 x 76 cm, 2025
    3. Timbuktu, Timbuktu, Kağıt üzerine kuru boya, toz pastel, toz pigment | Colored pencil, soft pastel, and powder pigment on paper, 100 x 80 cm, 2025

    0
    0
    394
  • 21-11-2025

    Vid Simoniti’nin 21. yüzyılın başlarında güncel sanatın politikayla ilişkisini incelediği kitabı Dünyayı Baştan Yaratan Sanatçılar – Bir Güncel Sanat Manifestosu, Akın Emre Pilgir’in çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

    Dünyayı Baştan Yaratan Sanatçılar, sanatın dünyayı anlama biçimimize getirdiği yeni bakışlarla ilgileniyor ve sanatçıların yarattıkları dünyaların peşine düşüyor. Okuru, iklim krizi, sosyal adalet gibi konuları ele alan sanateserleri üzerinden Ai Weiwei, Olafur Eliasson, Wangechi Mutu, Naomi Rincón-Gallardo ve Hito Steyerl’in aralarında olduğu sanatçıları keşfetmeye çağırıyor.

    ​Güncel sanat üzerine düşünmek için yeni araçlar buluyor ve sanatın sesine kulak veriyor: “Pratiklikten uzak ama uzakları gören bir tanık olan sanat, savaş alanlarının üstünde süzülür, geçici bir halüsinasyon ve bir mola anıdır belki ama hayatın ve dünyanın başka türlü olabileceğini mırıldanır.”

    0
    0
    305
  • 21-11-2025

    Ünlü heavy metal grubu Lamb of God, Stagepass organizasyonuyla 24 Temmuz 2026’da Bonus Parkorman’da konser verecek.

    İstanbullu hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan Lamb of God öncesinde sahneye Orbit Culture ve Black Tooth çıkacak. Richmond, Virginia çıkışlı Lamb of God, groove’un kalın damarları, politik öfke ve milimetrik davul ataklarıyla dolu sahne enerjisiyle tanınıyor. Kariyerlerinde 30 yılı geride bırakan, 11 albüm yayımlayan ve Grammy adaylıklarıyla metal tarihine adını yazdıran Randy Blythe ve ekibi sevilen şarkılarını seslendirecek.

    Lamb of God öncesinde, melodik death metalin yeni nesil yıldızı İsveçli Orbit Culture sahne alacak. Grup; epik melodiler, endüstriyel katmanlar ve karanlık atmosferiyle, metalcore ile groove metal arasında kurduğu benzersiz dengeyi İstanbul sahnesine taşıyacak. Geceyi, Türkiye’nin groove metal sahnesindeki öncü gücü Black Tooth, yılların sahne deneyimiyle Bonus Parkorman’da açılışı yapacak. 2004’ten bu yana enerjisiyle, doğrudan vuran riffleriyle ve uluslararası festival deneyimleriyle tanınan grup, etkinliğin açılışını yapacak.

    ​Lamb of God konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    355
  • 21-11-2025

    Galerist, İpek Duben’in “’70-” başlıklı kişisel sergisini 22 Kasım 2025-3 Ocak 2026 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.

    “’70-” sergisi, İpek Duben’in 1970’lerde başlayan ve bu dönemle sınırlı kalmayarak sonraki üretimlerine de yön veren erken dönem desenlerine odaklanıyor. Bu desenler, Duben’in ilerleyen yıllarda biçimlenecek pratiğinin katmanlı ve mekânsal duyarlılığının ilk izlerini görünür kılıyor. Farah Aksoy ve Amira Arzık’ın küratörlüğünü üstlendiği sergi, sanatçının resimlerinin biçimsel temellerine ışık tutuyor.

    “1960’ların sonunda Siyaset Bilimi doktorasının sonuna geldiği noktada bırakıp sanata yönelen İpek Duben, bu kararıyla yalnızca alanını değil, düşünme biçimini de dönüştürür. 1972-1976 yılları arasında New York Studio School’da aldığı eğitim, onun pratiğinde bir dönüm noktası olur. Figüratif alıştırmaların soyut jestlerle iç içe geçtiği bu yoğun desen dönemi, Duben’in çizimi bir temsil aracından çıkarıp düşünmenin ve hissetmenin bedensel bir biçimi olarak ele almasını sağlar. İstanbul’a döndüğünde, akademik çevrelerin dışında ama onlarla diyalog hâlinde, sessiz ve kararlı bir üretim sürecine girer. Bu dönemde sezgisel yönelimlerle farklı malzemeler arasında dolaşır; ilerleyen yıllarda belirginleşecek çok yönlü pratiğinin temellerini atar.

    Bu sergi, İpek Duben’in resimlerinden çok, o resimlerin nasıl mümkün hâle geldiğine bakar. 1970’lerde ürettiği desenler, burada bir ön hazırlık değil; sanatçının görsel düşünme biçiminin kendisidir. Kendisini “espas çalışan bir sanatçı” olarak tanımlayan Duben, çizgiyle renk, figürle yüzey, bedenle mekân arasındaki geçişleri araştırır. Bu erken desenlerde sezilen yüzey duyarlılığı, 1990’lardaki serilerinde katmanlı bir yüzey araştırmasına, 2010’larda ürettiği tuval çalışmalarında ise bedensel bir gerilime dönüşür. ’70-, sanatçının erken dönem arayışlarıyla sonrasında biçimlenen çok katmanlı işleri arasında bir köprü kurar; izleyiciyi çizimin düşünceyle elin hareketi arasındaki o keşif anına davet eder.”

    0
    0
    318
  • 21-11-2025

    Mine Soysal’ın 32 kısa öykü ile günümüz gençlerinin kitap okuma hâllerini etkileyen psikolojik ve toplumsal koşulları ayrıntılarla hikâyeleştirdiği Yaşasın Kitap!, Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.

    Yaşasın Kitap!, okuma kültürümüzde benzersiz bir iz bırakan ilk kitaptan yıllar sonra, herkesin “kitap” ve “okuma” kavramlarına bakış açılarını yenileyecek farklı bir yolculuk sunuyor.

    “Ekran bağımlısı diye suçlananlar, yapay zekâyla ödev hazırlayanlar, tek başına uzun yolculuklara çıkanlar, okuma kulübüne konuk olanlar, depremde kaybettiklerinin acısını dindirmeye çalışanlar, mahalle kitapçısını kaybedenler, öfke kontrolü için terapiye gidenler, kitap fuarının yolunu gözleyenler, yalnızlık çeken göçmen işçiler, zorbalığa uğrayan arkadaşlarını savunanlar, meslek seçiminde kitaplarla yolunu bulanlar ve satır aralarında beklenmedik öneriler…”

    0
    0
    346
  • 20-11-2025

    Mehmet Ali Nuroğlu’nun yönettiği ve rol aldığı Dünyada oyunu, 28 Kasım saat 20.30’da Kino Vertov’da tiyatroseverlerle buluşacak.

    Geçtiğimiz bahar ayında Kadıköy/Moda’da açılan Kadıköy Oda Tiyatrosu, sonbahar dönemi ile birlikte Kino Vertov adı altında izleyicilerle buluşmaya devam ediyor. Kino Vertov’un Dünyada oyununda Mehmet Ali Nuroğlu, metnin içsel monoloğuna, dışsal hareketin o anki gerçekliğini ekleyerek sahneyi izleyici için görünür kılıyor. Bu yönüyle sahne, sinema dilinde anlatılan bir monolog, bir tür iç-oyun etkisi yaratıyor. İzleyicide yankı bulan ortak gerçekliğe dokunarak, birlikte deneyimlenen anlar bütününün doğal bir parçası oluyor.

    “Dünyada çıplak, ulu orta, apaçık şekilde, sonsuz sayıda kelime ve anlamlar bütününün bir araya geldiği bir zihnin, alelade insani anlatımı… Her doğan ve her ölenin yaşam yolunda deneyimlediği kederi ve neşeyi, aitliği ve yabancılığı, bilmeyi ve bilmemeyi içeren varoluşsal anların bir tarifi. Kendince, kendi sesince! ‘Sesimin sesi böyle, napıyım’ diyor Adam. Mana’yı kendi gözünden sezerken elediği manasızlığa da sarılarak. Yaşamdaki ilerleyişin, burada, şimdi, tam şu an oluşuna selamla. Sahnede.”

    Dünyada oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    Künye:
    Yönetmen/Oyuncu: Mehmet Ali Nuroğlu
    Yardımcı Yönetmen: Ayşegül Nuroğlu
    Dramaturg: İnönü Bayramoğlu
    Reji Asistanı: Batuhan Kurt, Hatice Şanlı, Emir Güzel
    Yapım Danışmanı: Büke Akşehirli
    Görüntü Yönetmeni: Ayşe Irmak Şen
    Işık Tasarımı: Ömer Rauf Aksoy
    Ses Tasarımı: Muaz Ceyhan
    Afiş Tasarımı: Sevil Alkan, İlknur Can
    Sosyal Medya: Ezgi Turan
    Müzik: Çağrı Sinci
    Yazar: Will Eno
    ​Çevirmen: Ayberk Erkay 

    0
    0
    372
DAHA FAZLA
Geldanlage