GÜNDEM
  • 04-11-2025

    mor ve ötesi’nin solisti Harun Tekin, yeni solo projesi Test 1-2-3’ün lansman konseriyle 9 Kasım akşamı Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşacak.

    Harun Tekin, yeni solo projesi Test 1-2-3’ün lansman konseri ile izleyicilerle bir araya gelmeye hazırlanıyor. İki bölümden oluşan bu özel gösteride Tekin’e bazı parçalarda iki multi-enstrümantalist müzisyen eşlik ediyor ve sahnedeki enerjiyi farklı bir boyuta taşıyor. Daha önce İstanbul, Çeşme, New York, Viyana ve Hamburg’ta çeşitli mekanların programında yer bulan Test 1-2’nin ardından gelen Test 1-2-3, çok daha farklı bir fikre dayanıyor ve seyirciye yepyeni bir deneyim sunuyor. Harun Tekin’in müzikal yolculuğunda özel bir an olarak öne çıkan Test 1-2-3, dinleyicilere unutulmaz bir akşam vaat ediyor.

    ​Harun Tekin Test 1-2-3 etkinliğinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1412
  • 04-11-2025

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali, Flaman Kraliyet Tiyatrosu - KVS yapımı Bovary’i 8 ve 9 Kasım’da Zorlu PSM’nin Turkcell Platinum Sahnesi’nde izleyicilerle buluşturacak.

    Jane Eyre, Anna Karenina ve Mrs. Dalloway gibi kadın mücadelesine mal olmuş edebi karakterleri çağdaş tiyatroyla buluşturmadaki ustalığıyla tanınan Carme Portaceli ile 2016’dan beri Flaman Kraliyet Tiyatrosu’nun sanatsal direktörlüğünü üstlenen Michael De Cock, Mrs. Dalloway’den sonra Bovary’de yeniden bir araya geliyor.

    Emma Bovary, babasının doktoruyla evlenir. Evlilik onun için en yüce romantik hayallere açılan kapıdır; ama çok geçmeden sıkıcı gündelik hayat, korseleri kadar bunaltıcı gelir ona. Daha fazlasını ister: İlgi, sevgililer, varoluşunun ezici boşluğunu dolduracak yeni heyecanlar… Ancak bu yorumda Emma Bovary, hayalperest bir trajedi kahramanı değil, “21. yüzyılın feminist sesi” olarak çıkıyor izleyici karşısına. Uyarlama, Bovary’nin bütün âşıklarını bir kenara bırakıp Charles’la olan ilişkisini merceğe alıyor. Minimalist sahne tasarımı, iki güçlü oyuncunun taşıdığı gerilimli atmosferi katılaştırıyor. Hikâye geçmişe yerleştirilmiyor, karakterler askıda duran bir zamanda salınıyor. İzleyici oyunun her dakikasında kendini karakterlerde tanıyor.

    Odeabank’ın tema sponsorluğundaki “Bu İşte Bir Kadın Var” başlığı altında sahnelenecek Bovary, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenen 29. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında izleyicilerle buluşacak.

    ​29. İstanbul Tiyatro Festivali hakkında ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    445
  • 04-11-2025

    Ariana Harwicz’in anneliğin, evliliğin ve kadın olmanın bastırılmış dehşetini ustalıkla işlediği romanı Geber Aşkım, Seda Ersavcı’nın çevirisiyle, yayın hayatına yeni başlayan Tersine Kitap’ın ilk kitabı olarak yayımlandı.

    Geber Aşkım, anneliğin parlatılmış anlatılarının aksine, arzunun ve yıkıcı dürtülerin saklanmadığı, bedenin ve zihnin çıplak bir dürüstlükle konuştuğu bir metin.

    Kırların ortasında bir ev. İçeride bir beşik, dışarıda sürüler. Her şey yerli yerinde. Kadın ise paramparça. Yeni doğum yapmış, sevgiyle öfke arasında çırpınırken aynada kendine bakıyor ve gördüğü şeyle baş edemiyor. Bir yandan ait olmak, diğer yandan yakıp kül etmek istiyor her şeyi. Anne olmakla delirmek arasında gidip geliyor. Aşkın sıradanlığı ve arzunun yoğunluğu arasında sıkışmış. Fransız kırsalının pastoral sessizliği, içinde kükreyen şiddeti örtemiyor. Gündelik olanla delilik arasındaki sınır siliniyor; sevgi, şefkat, nefret ve yok etme isteği alıyor bunların yerini.

    Yönetmen Lynne Ramsay tarafından sinemaya uyarlanan, başrollerinde Jennifer Lawrence, Robert Pattinson’ın yer aldığı Geber Aşkım, 2025 Cannes Film Festivali’nde prömiyer yaptı. Ülkemizde ise Filmekimi’nde izleyiciyle buluştu.

    “Birbirlerinden nefret ettikleri halde hiç düşünmeden sürekli ‘aşkım’ sözcüğünü kullanan çiftler vardır ya hani, onlardan biriyiz işte biz de; seni bir daha asla görmek istemiyorum aşkım.”

    0
    0
    394
  • 04-11-2025

    Alternatif rock sahnesinin önemli gruplarından The Neighbourhood, (((((ultraSOUND))))) isimli yeni albümünün turnesi kapsamında, Epifoni organizasyonuyla, 27 Nisan 2026 tarihinde KüçükÇiftlik Park’ta sahne alacak.

    2022’deki dağılma kararının ardından sessizliğe gömülen grup, (((((ultraSOUND))))) albümü ile geri dönmeye hazırlanıyor. Grup, 14 Kasım’da yayımlanacak albüm kapsamında bir dünya turnesine çıkacak. Turnenin en özel duraklarından biri ise İstanbul olacak. Grup, 27 Nisan 2026 tarihinde KüçükÇiftlik Park’ta Epifoni organizasyonuyla Türkiye’deki hayranlarıyla buluşacak. Konserin biletleri ise 5 Kasım Çarşamba günü ön satışa açılacak.

    ​2011 yılında Newbury Park, Kaliforniya’da kurulan The Neighbourhood, vokalist Jesse Rutherford, gitaristler Jeremy Freedman ve Zach Abels ile basçı Mikey Margott ve davulcu Brandon Fried’den oluşuyor. Dünya çapında milyonlarca dinleyicisi olan grup, 2010’ların en ikonik indie-pop-rock gruplarından biri olarak kabul ediliyor. “Sweater Weather” adlı şarkıları, 4 milyarı aşan dinlenme sayısıyla Spotify’da tüm zamanların en çok dinlenen 4. şarkısı konumunda. Melankolik atmosferi, hip-hop dokunuşları ve sinematik sound’uyla tanınan grup, yeni albümünde hem köklerine sadık kalıyor hem de yepyeni bir dönemin kapılarını aralıyor.

    0
    0
    614
  • 04-11-2025

    CerModern, Art On iş birliğiyle, Zeki Demirkubuz’un “Hayatta ve Fotoğrafta En İyi Pozu Yalnızlar Verir” başlıklı kişisel sergisine 30 Kasım’a kadar ev sahipliği yapıyor.

    Zeki Demirkubuz’un farklı coğrafyalarda çektiği karelerden oluşan seçki, yalnızlık temasını yalın, müdahalesiz ve sahici bir bakışla ele alıyor. Küratörlüğünü Ebru Yılmaz’ın üstlendiği “Hayatta ve Fotoğrafta En İyi Pozu Yalnızlar Verir” sergisi, yönetmenin sinemasında iz bırakan içe dönük ve sahici anlatım dilini bu kez fotoğraf kareleri üzerinden görünür kılıyor.

    Demirkubuz, sabitlenmiş karelerle farklı coğrafyalara yayılmış anları kullanarak yalnızlık bağlamında düşünsel bir alan açıyor. Sergide yer alan seçki, dramatik yapı ve görsel yönlendirmelerden uzak durarak, yalın ve müdahalesiz bir bakışın izini sürüyor. Fotoğraflar, herhangi bir anlatıya yaslanmadan yalnızlığın doğrudanlığıyla var oluyor; izleyiciye söz üretmeyen ama duygu taşıyan bir sessizlikten süzülen anlarla karşılaşma zemini sunuyor. Hazırlıksız, biçim verilmemiş hâller; çevre, boşluk ve ışıkla kurulan ilişkiler; yönetmenin Avrupa, Amerika, Asya coğrafyalarını taradığı karelerle yalnızlık bakışını belirginleştiriyor. Demirkubuz’un sinemasındaki içe dönük tavır, fotoğraflarında “anlatısızlık” olarak yeniden tanımlanıp içselleştirilmiş bir sahicilik prensibine tutunuyor. Zamanın askıya alındığı, akışı var eden yansımalar; izleyiciyi yalnızlıkla bireysel bir sorgu alanına davet ediyor.

    0
    0
    344
  • 04-11-2025

    Amerikalı yazar Rodman Philbrick’in dehşet verici bir orman yangınının ortasında kalan iki çocuğun kurtulma macerasını anlattığı romanı Deli Yangın, Mine Kazmaoğlu’nun çevirisiyle Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.

    Patlayan alevlerden ve dumanlardan kaçarak ailelerine ulaşmaya çalışan ikili, Amerika tarihinin en büyük doğal afetlerinden birinde sürükleniyor. Doğada hayatta kalmaya dair ipuçları barındıran roman, kayıpları, hayal kırıklıklarını, hataları geride bırakıp yola devam etme umudu veren bir film tadında.

    ​Maine ormanlarındaki yaz kampına katılan Sam, Büyük Kuzey Ormanı Yangını'nın ortasında kalır. Kamp ekibini tahliye eden otobüsü kaçırınca, yangından kurtulmak için soluksuzca kaçar. Babasından öğrendiği hayatta kalma taktikleri, cesareti ve ormanda bulduğu eski bir ciple alevleri arkasında bırakmaya çabalarken karşısına onun gibi kaybolmuş Delphy çıkar. Ormanı hızla yutan yangın ve kundakçılar peşlerinde, tüm kaçış yolları alevler içindeyken, iki çocuk güçlerini birleştirip hayatta kalabilecek midir?..

    0
    0
    310
  • 03-11-2025

    Pera Müzesi’nin ara tatilde sanatı deneyimlemek ve üretmek isteyen herkesi bir araya getirdiği “Açık Atölye” programı 11-16 Kasım tarihleri arasında gerçekleşecek.

    Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi Öğrenme Programları, ara tatil boyunca tüm ziyaretçilere açık ve ücretsiz programı “Açık Atölye” ile müze koleksiyonları ve güncel sergilerden ilhamla katılımcılara kendi yaratıcılıklarını özgürce ifade edebilecekleri bir paylaşım ve üretim alanı sunuyor.

    Pera Müzesi’nin -1. katında yer alan Pera Öğrenme Atölyesi’nde düzenlenen “Açık Atölye”, yaş, deneyim ya da teknik bilgi fark etmeksizin herkesin katılımına açık bir üretim alanı sunuyor. Müze koleksiyonları ve güncel sergilerden ilham alan etkinlikte, ziyaretçiler kendilerine sunulan malzemelerle istedikleri üretimi gerçekleştirebiliyor ve ortaya çıkan ürünü yanlarında götürebiliyor.

    Katılımcılar boya, kolaj, kil gibi farklı malzemelerle kendi ifade biçimlerini özgürce keşfederken, üretim süreci bireysel bir deneyimden çok daha fazlasına dönüşüyor. Müzedeki sergiler, fikirleri ve duyguları besleyen bir arka plan olarak bu deneyime eşlik ediyor. Atölye, yalnızca bireysel üretimle sınırlı kalmıyor; katılımcıların birlikte çalıştığı kolektif bir duvar projesiyle çok katmanlı, ortak bir sanat eseri ortaya çıkıyor. Her bir katkı, bütünün içinde yerini bulurken, ziyaretçilerin birlikte yarattığı paylaşımcı bir sanat deneyimi şekilleniyor.

    ​“Açık Atölye” programı hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    451
  • 03-11-2025

    Defne Suman’ın kimlik, hafıza ve toplumsal kayıplar üzerine kurduğu romanı Rüyaya Benzer, Doğan Kitap’tan çıktı.

    Rüyaya Benzer, 1990’ların çalkantılı Türkiye’sinde bir üniversite öğrencisinin İstanbul’u, kendini ve hayatı keşfetme hikâyesini anlatıyor. Aşkla, dostlukla çevrili; siyasi uyanışlarla sarsılmış bir genç kadının hafızasından süzülen bir anlatı sunuyor okura Suman.

    Azra Tekin’in kısa yaşamı Beyoğlu’nda eski bir hanın asansör boşluğunda sona ermiştir. Hayatına kasteden kimdir, kendini nasıl burada bulmuştur? Bedeninden ayrılan Azra, hikâyesinin parçalarını toplamaya, İstanbul’da yaşadığı yedi yılın anılarını birleştirmeye koyulur.

    “Geçmiş karanlık bir kuyu. İçinde debeleniyorum. Hatırlamaya çalışırken ucu kaçıyor. Birtakım hisler var. Hafıza boşluğunda yankılanan birbirine karışmış sesler, renkler, izler. Net olarak bildiğim tek şey hatırlamam gerektiği.”

    0
    0
    358
  • 03-11-2025

    İsviçre’nin en köklü ve prestijli festivallerinden Locarno Film Festivali’nin 78. edisyonunda öne çıkan yapımlar, 20-30 Kasım tarihleri arasında İstanbul Modern Sinema’nın ev sahipliğinde sinemaseverlerle buluşacak.

    Türk Tuborg A.Ş’nin katkıları, Goethe Institut Istanbul, İsviçre İstanbul Başkonsolosluğu ve Avusturya Kültür Ofisi destekleriyle gerçekleştirilecek programdaki tüm filmler, Türkiye’de ilk kez gösterilecek. Ağustos ayında gerçekleşen festivalden derlenen programda, 10 film yer alıyor.

    ​Bağımsız ve yenilikçi sinemayı savunan yaklaşımıyla dünya film festivalleri arasında özgün bir konuma sahip olan festivalin öne çıkan filmleri arasında yönetmen Kamal Aljafari’nin 2001 yılında Gazze Şeridi’ni ziyaret ederek eski bir hücre arkadaşını bulmaya çalıştığı dönemde çektiği Hasan ile Gazze’de (With Hasan in Gaza) ve Sophy Romvari’nin Vancouver Adası’nda ailesinin geçmişiyle yüzleşen genç bir kadının hikâyesini anlattığı Mavi Balıkçıl (Blue Heron) yer alıyor. Seçkideki diğer filmler arasında ise Locarno Film Festivali’nin en büyük ödülü olan Altın Leopar’ın sahibi Japon film İki Mevsim, İki Yabancı (Tabi to Hibi) ve bir hastane ameliyathanesinde gece vardiyasında görevli bir hemşireyi izleyen, İsviçre’nin Oscar yarışındaki adayı olan Gece Vardiyası (Heldin) bulunuyor.

    0
    0
    718
  • 03-11-2025

    Tuba Önder Demircioğlu’nun porselenin kırılgan ve dirençli doğasını merkeze alarak şekillendirdiği heykellerinden oluşan “Karşılaşma” (Encounter) başlıklı kişisel sergisi 18 Kasım - 28 Aralık tarihleri arasında Decollage Art Space’te sanatseverlerle buluşacak.

    “Karşılaşma” başlıklı sergi, Tuba Önder Demircioğlu’nun hem kendi iç dünyası hem de izleyiciyle kurduğu derinlikli ilişkiyi gözler önüne seriyor. Her şeyin karşılaşmayla başlama ihtimalinden yola çıkan sergi, bir yüzle, bir düşünceyle, bir sessizlikle ya da sadece bir biçimle kurulan temasın, insanın içsel dönüşümündeki yerini sorguluyor. Sanatçının pratiğinde karşılaşma yalnızca bir tema değil; aynı zamanda bir varoluş biçimi olarak kendini gösteriyor. Porselenin 1250°C'de biçimlenme süreci, sanatçının maddeyle kurduğu ontolojik ilişkinin bir sirayeti olarak sergideki her eserde hissediliyor.

    Sanatçının eserleri, felsefi ve etik düzlemde de güçlü göndermeler içeriyor. Rolla May’in sanat ürününün doğuşu aşamasında vurguladığı “yoğunlaşma ve bağlanma” eylemi karşılaşmanın en yüksek noktası, Emmanuel Levinas’ın tanımıyla ise karşılaşma bir “etik olay”. Sanatçının her bir heykeli, bir varlıkla temasın, bir bakışın ya da bir sessizliğin yoğunlaştığı alanlar.

    “Karşılaşma”, iki aşamalı bir deneyim sunmayı amaçlıyor: Sanatçının kendi varlığıyla olan karşılaşması ve izleyicinin sanatçının ifadesi olan nesnellikle karşılaşması. Bu bağlamda sergi, izleyiciyi pasif bir gözlemci olmaktan çıkarıp, aktif bir diyalog alanına davet ediyor. Demircioğlu’nun porselen yüzeylerinde bazen dingin, bazen gerilimli bir sessizlik hüküm sürüyor. Bu sessizlik, tamamlanmışlıktan çok bir bekleyiş hâli olarak okunabilir – tıpkı yaşamla, zamanla ve kendimizle kurduğumuz bitmeyen karşılaşmalar gibi.

    0
    0
    644
DAHA FAZLA
Geldanlage