
+1 Sunar: Pozitif Vibrations’ın 19 Aralık’ta Volkswagen Arena’da gerçekleşecek ZHU edisyonuna elektronik müziğin yenilikçi temsilcileri Pavel Petrov ve Gaia Ekho gibi iki güçlü isim daha katıldı.
Grammy adayı Amerikalı prodüktör, vokalist ve DJ ZHU, 2014’te yayımladığı Faded ile dünya çapında büyük çıkış yaptı. Ardından gelen Generationwhy, Ringos Desert ve Dreamland gibi albümleriyle elektronik müzikte duygusal derinliği ve karanlık atmosferi bir araya getiren ZHU, sahnede ise görsel-işitsel bir deneyim sunmasıyla tanınıyor.
EXE AUDIO ve EXE Group’un kurucusu Pavel Petrov, Sofya’nın elektronik müzik sahnesine yeni bir soluk getiren EXE etkinliklerinin küratörü olarak tanınıyor. Dünyaca yükselen genç prodüktörler arasında gösterilen Petrov, enerjiyi hızla yükselten setleriyle gecenin temposunu belirleyen isimlerden biri olacak.
Klasik müzik temelli bir eğitimden gelen Gaia Ekho ise melodik tınıları elektronik müzikle harmanlayan özgün yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Housekeeper Podcast Contest birinciliğiyle güçlü bir çıkış yakalayan sanatçı, sahnede yarattığı atmosfer ve çok katmanlı müzikal anlatımıyla uluslararası arenada hızla yükselmeye devam ediyor.
+1 Sunar: Pozitif Vibrations’ın biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Batıkan Bostancı’nın “Çıkmazda Yön, Açmazda Form” başlıklı ilk kişisel sergisi 4-30 Aralık tarihleri arasında Artopol Galeri’de sanatseverlerle buluşuyor.
Batıkan Bostancı’nın son 10 yıla yayılan üretim ve yaratım sürecini kapsayan bu kapsamlı seçki; heykel, rölyef, resim ve dijital üretimlerden oluşuyor. Sergi, bireyin ve toplumsal yapının yön duygusunu yitirdiği bir dönemde, anlamın nerede ve nasıl yeniden kurulabileceğine dair güçlü bir sorgulama sunuyor.
“Çıkmazda Yön, Açmazda Form” sergisi; kıtlık–bolluk, tutsaklık–özgürlük, mutasyon–dönüşüm gibi karşıt kavramların çatışma ve kesişme noktalarına odaklanıyor. Bostancı’nın çizgisel örgülerle kurduğu labirent benzeri yüzeyler, bir portreyi temsil etmekten çok, içsel bir haritanın yapısal izleri gibi okunuyor. Her çizgi bir sınır olmaktan çıkıp yön değiştiren, bölünen ya da yeniden birleşen bir akışa dönüşüyor. Bu akışın içinde ortaya çıkan formlar hem bir açmazın yükünü hem de bir başlangıcın potansiyelini taşıyor.
Sanatçının sıcak tonlarla kurduğu renk alanları duygusal yoğunluğu artırırken, gri ve nötr bölgeler dış dünyanın dalgalı, çoğu zaman kaygan gerçekliğine işaret ediyor. Bostancı’nın kompozisyonlarında mimari düşünce belirgin: Katmanlar üst üste binerken, boşluklar ve geçişler adeta zihinsel bir mekânın planını oluşturuyor. İzleyici, bu yapılarla karşılaştığında yalnızca bir imge değil; çözülmeyi, takip edilmeyi ve yeniden yorumlanmayı bekleyen bir sistem görüyor.
“Çıkmazda Yön, Açmazda Form”, Batıkan Bostancı’nın psikolojik derinliği, geometrik kurguyu ve figüratif soyutlamayı aynı yapıda bir araya getirdiği üretiminin yoğun ve rafine bir kesitini sunuyor. Seçki, çıkmazın yalnızca bir sıkışma değil; aynı zamanda formun yeniden kurulabileceği bir eşik olduğunu hatırlatıyor.
Şükrü Erbaş’ın 1983 yılında yazdığı, ilk kez 1995’te bir kitapta yer bulan şiirlerinden oluşan Ömür Hanım’la Güz Konuşmaları, müstakil bir kitap olarak Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlandı.
Erbaş’ın kaleme aldığı ve okurların diline, belleğine, kalbine yerleşen şiirler bu özel baskıyla ve Melis Rozental’in desenleri eşliğinde sunuluyor. Erbaş’ın bütün şiirlerinde yankılanan o tanıdık insan sesi, bu kitapta bir kadına, bir yaşama, bir mevsime dönüşüyor: “Ömür Hanım” kimi zaman bir sevgili, kimi zaman bir özlem, kimi zaman da insanın ta kendisi olarak karşımıza çıkıyor.
Ömür Hanım’la Güz Konuşmaları’ndaki bir güz mevsimi kadar dingin, bir ayrılık kadar derin, bir aşk kadar yakıcı bu şiirler; zamanın, yalnızlığın ve sevmenin anlamına dair içli bir yolculuğu dizelerinde barındırıyor.
Alternatif müziğin iki özgün ismi Barış Demirel ve Can Kazaz, “Söz Etsem İsmine Yazık” isimli yeni şarkısını Avrupa Müzik etiketiyle yayımladı.
Sözü Can Kazaz’a, bestesi ise Barış Demirel’e ait olan şarkı, kırılgan ve dingin bir atmosfer kurarak dinleyiciyi içten bir duygu dünyasına davet ediyor. Sözlerin derinliği ile müziğin yumuşak dokusu bir araya gelerek hem huzur hem de hüzün taşıyan bir bütünlük oluşturuyor. Şarkının prodüktörlüğünü ve aranjesini Barış Demirel üstlenirken, mix ve mastering süreçleri Emre Malikler tarafından tamamlandı. Gitar, synth, bas, vokal ve trompet kayıtlarının tamamında Barış Demirel’in imzası bulunuyor. Parçada Can Kazaz da vokal performansıyla yer alarak eserin duygusal tonunu güçlendiriyor.
Barış Demirel ve Can Kazaz imzalı “Söz Etsem İsmine Yazık” şarkısını buradan dinleyebilirsiniz.
Belm’art Space, “Yöntem Olarak Soyutlama: Bir Pratiğin Anatomisi” başlıklı yeni grup sergisi 28 Aralık tarihine kadar sanatseverler buluşuyor.
İpek Yeğinsü küratörlüğünde izleyici karşısına çıkan “Yöntem Olarak Soyutlama: Bir Pratiğin Anatomisi” sergisi; Gizem Renklidağ, Hayri Esmer, Kerim Dündar, Müge Ceyhan, Nermin Ülker, Seçil Erel, Selçuk Artut, Suat Akdemir, Taner Şekercioğlu ve Y. Bahadır Yıldız’ın farklı teknik ve estetik yaklaşımlara sahip işlerinden oluşuyor. Sergi, Türkiye’de çağdaş sanat alanında soyutlamayı temel yöntem olarak benimsemiş bir grup sanatçı üzerinden, soyut kavramına yönelik yaklaşımlarda görülen çeşitliliği ele alıyor. Yerel ve geleneksel motiflerden organik formlara ve fütüristik yapılara uzanan bu geniş estetik yelpazede bir araya gelen işler izleyiciyi, aralarındaki gerek estetik gerek düşünsel bağlaçları keşfetmeye davet ediyor.
Adres: Tunalı Hilmi Caddesi, Kuğulu Apt. 112/2 Çankaya / Ankara
Künye:
1. Selçuk Artut, Geomart-ut25-8, yaratıcı kodlama, sanatçı ve Zilberman İstanbul'un izniyle
2. Hayri Esmer, Geride Kalanlar II, tuval üzeri akrilik
3. Nermin Ülker, Kuşlar Serisi No:8, karbon çeliği üzerine elektrostatik boya, sanatçı ve Labirent Sanat’ın izniyle
4. Suat Akdemir, tuval üzeri akrilik
Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen, Bursa’nın ilk uluslararası edebiyat festivali BUEF – Bursa Uluslararası Edebiyat Festivali, 27 - 30 Kasım 2025 tarihlerinde edebiyatseverlerle buluşacak.
Odağına “cesaret” kavramını alan BUEF 2025 sahnesinde Ayda Konez, Ayfer Tunç, Ayşen Işık, Dimitri Verhulst, Enne Koens, Ezgi Tanergeç, Georgi Gospodinov, Hannah Peck, Jente Posthuma, Maylis de Kerangal, Melisa Kesmez, Miray Aydın, Nermin Mollaoğlu, Niels Overgaard, Ova Ceren ve Yasemin Temizarabacı yer alacak.
BUEF – Bursa Uluslararası Edebiyat Festivali’nin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz. Festivaldeki tüm etkinlikler ücretsiz ve herkese açık olacak. Atölyelere kaydolmak için buef.festival@gmail.com mail adresine ulaşabilirsiniz. Yabancı yazar etkinlerinde İngilizce-Türkçe simultane çeviri yapılacak. Georgi Gospodinov etkinliği Bulgarca-Türkçe simultane çeviri ile olacak. Programdaki son dakika değişiklikleri için festivalin sosyal medyaplarını (@buef_festival @kultursanatbbb) takip edebilirsiniz. Festivalin gerçekleşeceği Tayyare Kültür Merkezi girişindeki kitap satış noktalarından yazarların kitaplarını festival boyunca satın alabilirsiniz.
İklim Tamkan ve Türkü Yavuz, İstanbul’un tarihî kiliselerinde müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. İki sanatçı 29 Kasım Cumartesi günü saat 19.00’da Kırım Kilisesi’nde, 30 Kasım Pazar günü saat 14.00’te ise Boyacıköy Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi’nde konser verecek.
10 Kasım’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşen, büyük ilgi gören “Atatürk’e Armağan Şarkılar” konserinde birlikte sahne alan iki müzisyen İklim Tamkan ve Türkü Yavuz, bu kez İstanbul’un tarihî kiliselerinde sahne alacak. Piyanist, klavsen sanatçısı ve besteci İklim Tamkan, klasik müzik ile çağdaş yorum arasındaki çizgide yürüyen üretimlerini bu kez Türkü Yavuz ile birlikte “Between the Keys / Tuşların Arasında” adlı projede sunuyor. Erken dönem müziği tarihî enstrümanlar aracılığıyla çağdaş bir duyumla yeniden şekillendiren ikili, klavsen ve orgun iç içe geçtiği bu özgün konser dizisinde geçmişle bugünün tınıları arasında bir yolculuğa davet ediyor. Konserin interaktif yapısı, farklı enstrüman kombinasyonlarını canlı olarak deneyimleme fırsatı sunarken, sanatçılarla doğrudan kurulan diyalog aracılığıyla müziği yaşayan bir paylaşıma dönüştürmeyi hedefliyor.
İstanbul’un çok kültürlü yapısının simgelerinden Boyacıköy Surp Yerits Mangants Ermeni Kilisesi, restore edilen tarihî harmonyumunun tınılarını “Soli Deo Gloria” başlıklı özel bir açılış konseriyle yeniden müzikseverlerle buluşturuyor. İklim Tamkan ve Türkü Yavuz’un ev sahipliğinde gerçekleşecek etkinlikte sanatçılara Senem Demircioğlu (mezzo soprano), Zeynep Yılmaz (flüt) ve Ece Naz Durmuş (çello) eşlik edecek. Konserin adı olan “Soli Deo Gloria” (Latince: Yalnız Tanrı’nın Yüceliği İçin), Johann Sebastian Bach gibi büyük bestecilerin eserlerini adarken kullandığı bir deyişi hatırlatarak, konserin sanatsal ve ruhani derinliğine vurgu yapıyor. Konser ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.
Dolce Paganne’nin “Hiçbir Yere Ait” başlıklı kişisel sergisi 20 Aralık’a kadar x-ist’in Gümüşsuyu’ndaki mekânında sanatseverlerle buluşuyor.
Dolce Paganne, “Hiçbir Yer” adını verdiği bu evrende, gerçekliğin sınırlarını çözerek iç dünyanın sembolleriyle yeniden kuruyor. Bu alan hem sığınak hem de deneysel bir laboratuvar; burada doğa, beden ve zihin birbirine karışıyor. Hiçbir Yer, sanatçının kendi köksüzlük ve aidiyet duygularını, çocukluk izlenimlerini, mitleri, rüyaları ve gündeliğin karanlık alt katmanlarını buluşturduğu bir eşik mekânı. Zamanın askıya alındığı, mantığın tek açıklama olmaktan çıktığı bu düzlemde figürler, hikâyeler ve fragmanlar birbirine eklemleniyor; hiçbir imge tek bir anlama teslim olmuyor. İzleyici, tanımlanmış bir anlatıdan çok, kendi deneyimiyle tamamlayacağı açık bir alanla karşı karşıya kalıyor. Dolce Paganne, izleyeni yalnızca bakmaya değil, kendi içindeki çatlaklara, bastırılmış imgelerine ve mümkün başka gerçekliklere bakmaya davet ediyor.
“Burası Hiçbir Yer, benim anavatanım.
Hiçbir Yer’e ait hissettiğim kadar başka hiçbir yere ait hissetmedim bugüne dek.
Çünkü Hiçbir Yer’de her şey mümkün; kurumuş bir yaprak yeni açan bir tomurcuğun içine nüfuz eder, maviler kırmızılarla dans eder, zıt kutuplar tek vücut olur bu mekânda.”
Künye:
1. İnkâr, Denial, Kağıt üzerine kuru boya, toz pastel, toz pigment | Colored pencil, soft pastel, and powder pigment on paper, 100 x 93 cm, 2025
2. Dekoratif Drama, Decorative Drama, Kağıt üzerine kuru boya, toz pastel, toz pigment | Colored pencil, soft pastel, and powder pigment on paper, 100 x 76 cm, 2025
3. Timbuktu, Timbuktu, Kağıt üzerine kuru boya, toz pastel, toz pigment | Colored pencil, soft pastel, and powder pigment on paper, 100 x 80 cm, 2025
Vid Simoniti’nin 21. yüzyılın başlarında güncel sanatın politikayla ilişkisini incelediği kitabı Dünyayı Baştan Yaratan Sanatçılar – Bir Güncel Sanat Manifestosu, Akın Emre Pilgir’in çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.
Dünyayı Baştan Yaratan Sanatçılar, sanatın dünyayı anlama biçimimize getirdiği yeni bakışlarla ilgileniyor ve sanatçıların yarattıkları dünyaların peşine düşüyor. Okuru, iklim krizi, sosyal adalet gibi konuları ele alan sanateserleri üzerinden Ai Weiwei, Olafur Eliasson, Wangechi Mutu, Naomi Rincón-Gallardo ve Hito Steyerl’in aralarında olduğu sanatçıları keşfetmeye çağırıyor.
Güncel sanat üzerine düşünmek için yeni araçlar buluyor ve sanatın sesine kulak veriyor: “Pratiklikten uzak ama uzakları gören bir tanık olan sanat, savaş alanlarının üstünde süzülür, geçici bir halüsinasyon ve bir mola anıdır belki ama hayatın ve dünyanın başka türlü olabileceğini mırıldanır.”
Ünlü heavy metal grubu Lamb of God, Stagepass organizasyonuyla 24 Temmuz 2026’da Bonus Parkorman’da konser verecek.
İstanbullu hayranlarıyla buluşmaya hazırlanan Lamb of God öncesinde sahneye Orbit Culture ve Black Tooth çıkacak. Richmond, Virginia çıkışlı Lamb of God, groove’un kalın damarları, politik öfke ve milimetrik davul ataklarıyla dolu sahne enerjisiyle tanınıyor. Kariyerlerinde 30 yılı geride bırakan, 11 albüm yayımlayan ve Grammy adaylıklarıyla metal tarihine adını yazdıran Randy Blythe ve ekibi sevilen şarkılarını seslendirecek.
Lamb of God öncesinde, melodik death metalin yeni nesil yıldızı İsveçli Orbit Culture sahne alacak. Grup; epik melodiler, endüstriyel katmanlar ve karanlık atmosferiyle, metalcore ile groove metal arasında kurduğu benzersiz dengeyi İstanbul sahnesine taşıyacak. Geceyi, Türkiye’nin groove metal sahnesindeki öncü gücü Black Tooth, yılların sahne deneyimiyle Bonus Parkorman’da açılışı yapacak. 2004’ten bu yana enerjisiyle, doğrudan vuran riffleriyle ve uluslararası festival deneyimleriyle tanınan grup, etkinliğin açılışını yapacak.
Lamb of God konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.