
Yekta Kopan’ın zaman içinde fark etmeden uzaklaştığımız ortak geçmişi, hikâyeleri, deneyimleri, hayalleri ve sohbetleri hatırlattığı, Yusuf Tansu Özel’in resimlediği kitabı Ejderhalar, Ağaçlar ve Dedem, Can Çocuk’tan çıktı.
Ejderhalar, Ağaçlar ve Dedem; 9 yaş üzeri tüm okurları hayata katılmaya davet ederken nesilleri buluşturan bir hikâye anlatıyor.
“Sofradaki zeytinin Gemlik'ten mi yoksa marketten mi alındığı önemli mi? Namık dede için önemli. Hayatında yaşla birlikte değişen pek çok şey gibi. Ama sanki ailesi bunu giderek daha az anlıyor. Torunu Kerem dışında... Bir gün, parktaki koca çınarın dallarına yerleştirilen ağaç ev herkesin dikkatini çekiyor. Derken ikincisi… Namık dede ve çocukluk arkadaşı Galip amca bir iş peşinde ama ne olduğuna kimsenin aklı ermiyor. Yine Kerem dışında. Olup biteni anlamak için Kerem'in yapay zekâya da ihtiyacı yok bu kez. Kahramanı ve oyun arkadaşı dedesini gayet iyi tanıyor. Belli ki herkese anlatmak da ona düşüyor. Çünkü anlatamazsa… BADABOOOM!”
Disney müziklerinin büyüsünü sahneye taşıyan “Disney in Concert: Around the World”, 16 ve 17 Ocak 2026’da İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Oditoryumu’nda izleyiciyle buluşacak.
Nesilleri buluşturan hikâyeleri ve hafızalara kazınan melodileriyle Disney evreni, sahnede benzersiz bir atmosfer ile izleyicilere yansıtılacak. NTV ana medya sponsorluğunda gerçekleşecek “Disney in Concert: Around the World”, Avrupa’daki örneklerinde olduğu gibi Türkiye’de de ailelerin birlikte paylaşabileceği bir müzik deneyimi sunacak.
Türkiye sahnesine özel olarak hazırlanan gösteride, Disney’in hafızalara kazınan karakterlerine sesiyle hayat veren sevilen sanatçılar da izleyiciyle buluşacak. Frozen’da Elsa’yı seslendiren Begüm Günceler Göker, Anna ve Rapunzel karakterlerine sesiyle hayat veren Deniz Sujana, Moana’yı seslendiren Ezgi Erol sahnede yer alacak. Ayrıca Snow White, The Little Mermaid live-action filmleri ve Moana’da Matangi karakterini seslendiren Selen Severcan da performansıyla bu özel geceye eşlik edecek.
“Disney in Concert: Around the World” gösterisinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Egemen Kemal Vuruşan’ın “Circus in the City” başlıklı kişisel sergisi 24 Aralık’ta Pg Art Gallery’de sanatseverlerle buluşuyor.
Egemen Kemal Vuruşan bu seride, şehir yaşamının ritmini, gürültüsünü ve kaotik çeşitliliğini sirk metaforu üzerinden yeniden yorumluyor. “Circus in the City”, modern kentin içinde farkında olmadan sürdürdüğümüz küçük performansların; rol değişimlerinin, maskelerin, uyumsuzlukların ve sürprizli karşılaşmaların cam heykel formuna dönüşmüş hâli. Her bir form, adeta şehrin içinden geçip parçalanmış bir duygunun yeniden bir araya gelişi gibi kurgulanıyor.
Maksimalist bir düşünce biçiminin izlerini taşıyan figürlerde; renkler, desenler ve yüzeyler bilinçli bir uyumsuzlukla yan yana geliyor. Bir mikserin içinde dönüp birbirine çarpan, sonra aniden kendi karakterini bulan dinamik bir estetik hissi uyandırıyor. Bu yaklaşım, çağdaş yaşamın karmaşasını olduğu kadar bireyin iç dünyasındaki çelişkileri de görünür kılıyor. Seri, yalnızca biçimsel bir oyun değil; şehrin heterojenliğinin, ritminin ve enerjisinin cam içinde yeniden kodlanması. İlk bakışta neşeli ve oyunbaz görünen her figür, yaklaşıldıkça beklenmedik detaylar, küçük sürprizler ve neredeyse gizlenmiş bir iç diyaloğu açığa çıkarıyor.
Künye:
1. gim,advanced hot glass forming and blowing techniques 2025
2. pollo, advanced hot glass forming and blowing techniques 2025
3. rollo chromatic advanced hot glass forming and blowing techniques 2025
4. stripy halo advanced hot glass forming and blowing techniques 2025
5. The urban fool, advanced hot glass forming and blowing techniques 2025
Alessandro Gandini’nin bilimsel literatürle popüler kültürü tek potada eriterek bugünün nostalji kültürüne doğru çıkılan, sınırları belirsiz bir keşif yolculuğuna davet ettiği kitabı Zamanın Ruhu Nostalji, M. Gökhan Aslan’ın çevirisiyle Kolektif Kitap’tan çıktı.
“Popülizm, Çalışma ve “İyi Yaşam” Üzerine” alt başlığındaki kitap sosyal teorilere ve toplumsal gözlemlere dayandığı kadar kişisel deneyimlerden, karşılaşmalardan ve güncel araştırmalardan da besleniyor.
“Savaş sonrası kuşakların çalışma üzerine kurduğu toplumsal düzen çökerken, “kontrolü geri alma” ya da ulusları “yeniden büyük yapma” gibi popülist vaatlerin somutlaştığı, ülkelerin içlerine kapanmaya başladığı bir dönemden geçiyoruz. Ekonomik krizlerin baskısı altında, nostalji Batı toplumlarının kültürel “zeitgeist”ına dönüştü. Bu popülist nostalji söylemleri bir yanıyla da güvenceli istihdam ve kitlesel tüketim üzerine kurulmuş eski toplum modelinin yıkılışına yakılan bir tür kolektif ağıt sanki.”
Bir Film tarafından bu yıl ikinci kez düzenlenecek 11!, sezonun beklenen filmlerini vizyon öncesinde 9-11 Ocak tarihleri arasında İstanbul, Ankara, İzmir, Eskişehir ve Adana’da sinemaseverlerle buluşturacak.
Etkinlik kapsamında bazı filmler yalnızca 11!’e özel gösterimlerle ilk kez Türkiye’de izleyici karşısına çıkacak. Uluslararası festivallerde öne çıkan, dikkat çekici yönetmenlerin imzasını taşıyan ve sezonun merak edilen filmlerinden oluşan seçkisiyle 11!, üç gün boyunca sinemaseverlerle bir araya gelecek. Gösterimlerin yapılacağı sinemalar arasında; İstanbul Beyoğlu Atlas 1948, İstanbul Nişantaşı City’s CineWam, İstanbul Mecidiyeköy Biletinial Torun Center, İstanbul Kadıköy Sineması, İstanbul Caddebostan CKM Sineması’nda, Ankara Arcadium, Ankara Büyülü Fener Kızılay, İzmir Alsancak Karaca Sineması, İzmir Balçova İstinyePark Renk, Adana CinemaPink by Maximum ve Eskişehir Kanatlı CinemaPink by Maximum yer alıyor.
11!’de bu kez geçen seçkinin beğenilenleri, sezonun merak edilenleri ve yeni keşifler izleyicilerle buluşacak. Filmler arasında; Albert Camus’nun ölümsüz eserinden uyarlanan François Ozon imzalı Yabancı (Stranger), Russell Crowe ve Rami Malek’in başrollerini paylaştığı, İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyanın en tartışmalı siyasi davalarından birini konu alan James Vanderbilt filmi Nürnberg (Nuremberg), Scarlett Johansson’nın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu ve seyirci tarafından çok beğenilen incelikle işlenmiş Müthiş Eleanor (Eleanor the Great), efsanevi yönetmen Gus Van Sant’in Bill Skarsgård, Dacre Montgomery ve Al Pacino’nun bulunduğu güçlü oyuncu kadrosu ile 1977’de tüm ülkeyi canlı yayında rehin alan Tony Kiritsis’in gerçek hikâyesinden uyarlanan nefes kesici filmi Dead Man’s Wire, Mary Bronstein tarafından yönetilen, başrolündeki Rose Byrne’a Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı Ödülü’nü kazandıran, kadrosunda Conan O'Brien, Christian Slater ve A$AP Rocky gibi dikkat çekici isimlerle, modern anneliğin kaygılarını konu alan gerçeküstü film Bacaklarım Olsaydı Seni Teklemelerdim (If I Had Legs I'd Kick You), yönetmenler Liane-Cho Han Jin Kuang ve Maïlys Vallade’in, ünlü yazar Amelie Nothomb'un ülkemizde Yağmuru Seven Çocuk adıyla yayımlanan otobiyografik romanından uyarladığı ve Annecy Uluslararası Animasyon Film Festivali’nde İzleyici Ödülü’ne layık görülen animasyonu Küçük Amélie (Little Amélie or the Character of Rain), Michal Kwieciński’nin yönettiği dahi müzisyen Chopin'in Paris'teki hayatını ve yeteneğini sergilerken hastalığı ile savaştığı günleri konu alan Chopin, Chopin!, Cyril Aris’in yönettiği Lübnan’nın bu yılki Oscar® Adayı ve 2025 Venedik Film Festivali’ndeki prömiyerinde seyirci tarafından çok beğenilip izleyicilerden büyük alkış alan, Beyrut’un gölgesinde geçen, umutla kederin iç içe geçtiği otuz yıllık bir aşk hikâyesi olan Hüzünlü ve Güzel Bir Dünya (A Sad and Beautiful World), Gloria ve Muhteşem Kadın’ın Oscar ödüllü yönetmeni Sebastián Lelio’nun imzasını taşıyan ve feminist bir protestoyu hipnotik bir müzikal deneyime dönüştürerek izleyicinin beğenisini kazanan Dalga (The Wave), Özellikle Türkiye prömiyerini geçen seneki 11!’de yapan Babygirl’den hatırladığımız Harris Dickinson’nun ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu 2025 Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış Ödülü kazanan, evsiz bir adamın Londra sokaklarından kendini yeniden keşfetmeye çalışırken içine düştüğü döngüyü anlatan, gerçekçi ve içsel bir dram Serseri (Urchin) ve restore edilmiş versiyonuyla, sanat ile iktidar arasındaki tehlikeli yakınlığı sarsıcı bir biçimde ortaya koyan ve Macar yönetmen István Szabó’ya Oscar® kazandıran başyapıt Mephisto yer alıyor.
11! hakkında detaylı bilgiye buradan, biletlerine ise buradan ulaşabilirsiniz.
Seçkide yer alan filmler:
1. Yabancı (The Stranger), yönetmen: François Ozon
2. Nürnberg (Nuremberg), yönetmen: James Vanderbilt
3. Müthiş Eleanor (Eleanor the Great), yönetmen: Scarlett Johansson
4. Kopma Noktası (Dead Man’s Wire), yönetmen: Gus Van Sant
5. Bacaklarım Olsaydı Seni Tekmelerdim (If I Had Legs I’d Kick You), yönetmen: Mary Bronstein
6. Küçük Amélie (Little Amélie or The Character of Rain), yönetmen: Maïlys Vallade & Liane-Cho Han
7. Chopin, Chopin!, yönetmen: Michał Kwieciński
8. Hüzünlü ve Güzel Bir Dünya (A Sad and Beautiful World), yönetmen: Cyril Aris
9. Dalga (The Wave), yönetmen: Sebastián Lelio
10. Serseri (Urchin), yönetmen: Harris Dickinson
11. Mephisto, yönetmen: István Szabó – 4K Restorasyonlu
Sanatçı Tutku Sevinç’in yazdığı ve resimlediği, okurlarına yeni bir hayatın keşiflerle dolu hikâyesini anlattığı kitabı Dünya Yuvarlak mı?, Nesin Yayınevi’nden çıktı.
Bu resimli kitap 3-7 yaş grubu çocukları ilk adımlarla hayatı keşfetmeye davet ediyor.
“Yolculuğa çıkmak heyecan vericidir. Yenilikler ve keşiflerle doludur. Ancak her yeni macerada zorluklar ve belirsizlikler de bizi bekler. Ama yolun sonunda kendimizi keşfedeceksek, işte bu her şeye değer!”
Dünyanın önde gelen oda müziği topluluklarından Janoska Ensemble, 7 Şubat 2026 Cumartesi akşamı Atatürk Kültür Merkezi (AKM) sahnesinde müzikseverlerle buluşacak.
Klasik müzikle cazın özgürlüğünü ve Orta Avrupa’nın köklü Roman müzik mirasını aynı sahnede bir araya getiren Janoska Ensemble, Sevgililer Günü’ne özel hazırlanan programıyla İstanbul’da sahne alacak.
Müzikal virtüöziteleri, sahnedeki enerjileri ve kendilerine özgü “Janoska Stili” ile uluslararası arenada büyük ilgi gören topluluk, İstanbul konserinde Sevgililer Günü’ne özel hazırlanan programla sahne alacak. Aşk, tutku ve zarafet temalarını merkeze alan seçkide klasik başyapıtların yanı sıra Janoska Ensemble’ın imzası niteliğindeki sürpriz düzenlemeler de yer alacak. Organizasyon, yalnızca bir müzik performansı değil; romantizmin, estetiğin ve kültürel zenginliğin iç içe geçtiği seçkin bir sanat deneyimi olarak konumlanıyor.
Romantik teması, AKM’nin ikonik atmosferi ve Janoska Ensemble’ın dünya çapındaki ünü nedeniyle konser için yoğun talep bekleniyor. Topluluk, daha önce Avrupa’da gerçekleştirdiği Sevgililer Günü konserlerinde kapalı gişe performanslar sergiledi. Konserin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
border_less EDITIONS pop up sergisi, 23 Aralık 2025-3 Ocak 2026 tarihlerinde Dirimart Pera’da sanatseverlerle buluşuyor.
border_less EDITIONS pop up sergisi, 2025’te seriye dahil olan altı yeni işle devam ediyor. Sergide sanatçı davetleriyle üretilen ve yıl boyunca çevrim içi tanıtımları yapılan serinin yeni işlerine, önceki yıllarda üretilen edisyonlar eşlik ediyor. Sergide yeni üretimleriyle sanatçılar Kei Wing Hui, Selin Tahtakılıç, Çağla Ulusoy, Ilgın Seymen, Yasemin Özcan ile seri için ikinci işini üreten Sevil Tunaboylu; ayrıca 2021 yılından itibaren border_less EDITIONS için işler üreten Ecem Yüksel, Cem Dinlenmiş, Lara Ögel, Hera Büyüktaşcıyan, Eda Gecikmez, Vardal Caniş, İz Öztat, Aslı Çavuşoğlu, Neslihan Başer, Sinan Tuncay, Gülşah Mursaloğlu, Burak Ata, Emre Hüner, Sena Başöz, Berkay Tuncay, Ahmet Civelek, Ece Ağırtmış, Volkan Aslan, Mert Öztekin, Dilek Winchester ve Huo Rf yer alıyor. Aynı zamanda, sergiye Burak Delier’in border_less tarafından desteklenen yayını da eşlik ediyor.
Künye:
1. Kei Wing Hui, in a dreamland, 2025, 24,5 x 18 cm, kağıt üzerine mezzotint baskı, 10 Edisyon + 1 AP + 2 PP.
2. Kei Wing Hui, half asleep half awake, 2025, 24,5 x 18 cm, kağıt üzerine mezzotint baskı, 10 Edisyon + 1 AP + 2 PP.
3. Sevil Tunaboylu, Kaybolup Beliren, 2025, 50 x 35 cm, serigrafi, 56 Edisyon + 3 AP + 3 PP.
4. Selin Tahtakılıç, Pompeii, 2025, 34 x 28 cm, kumaş üzerine akrilik, elyaf dolgusu ve nakış, 18 Edisyon + 1 AP + 2 PP.
3-4. Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz
Döne Otyam ve Hakan Irmak’ın direktörlüğünde, Mardin Sinema Derneği’nin ev sahipliğinde düzenlenen, küratörlüğünü Çelenk Bafra’nın üstlendiği Mardin Bienali’nin 7. edisyonu, 15 Mayıs-21 Haziran 2026 tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak.
Peugeot’nun ana sponsorluğunda gerçekleştirilecek olan Mardin Bienali’nin “GÖKzemin” kavramsal çerçevesi açıklandı. Mardin Bienali’nin kavramsal çerçevesi günümüz sanatının gerçek ile hayal, maddi ile manevi, politik ile poetik arasında kurduğu ilişkileri Mardin bağlamında görünür kılıyor.
Gök ile yer, bireysel ile kolektif, geçmiş ile gelecek arasında bir düşünce ve duygu hattı kuran bienal, izleyiciyi, birbirine tezat gibi görünen uçlar boyunca katmanlı bir yolculuğa davet ediyor. Ufku ikiye bölen “gök” ve “zemin”i yan yana getiren 7. Mardin Bienali, birbirine uzak sanılan dünyalar arasında sessiz bir geçit açıyor. İzleyiciyi hem yukarıya hem de içeriye doğru uzanan çok katmanlı bir deneyime davet eden bienalde, bölgenin kültürel hafızasında özel bir yere sahip olan kuşlar rehberlik ediyor. Mardin’in taşlarına sinmiş hikâyeleri ve coğrafyasına özgü rüzgârları ardına alan kuşlar; gökyüzü ile yeryüzü arasında süzülürken, kentin farklı noktalarındaki sergiler, mekâna özgü yerleştirmeler ve performanslar arasında rotalar çiziyor.
Bienalin kavramsal pusulası, Türkiye’nin batısı ve doğusundan, ilk bakışta birbirine karşıt gibi görünen iki edebi yapıta işaret ediyor: Aristophanes’in Kuşlar adlı komedyası ve Ferîdüddîn Attâr’ın Kuşlar Meclisi olarak bilinen mesnevisi Mantıku’t-Tayr. Her iki metin de kuşları yalnızca doğanın bir parçası olarak değil; arayışın, eleştirinin, direnişin ve dönüşümün simgeleri olarak ele alıyor. 2010’dan bu yana düzenlenen Mardin Bienali, tarihinde ilk kez, bu edisyonuyla birlikte, eski şehrin sınırlarının dışına çıkarak Dara Antik Kenti, Deyrulzafaran Manastırı ve Kızıltepe’deki sergileriyle izleyiciyi bölgenin farklı coğrafi ve kültürel katmanlarını keşfetmeye davet ediyor.
Künye:
1. Mardin
2. Mardin Sabancı Müzesi
3. Deyrulzafaran Manastırı
4. Dara Antik Kenti
5. Kızıltepe Ateşler Hamamı
1950’lerin efsanevi Rydell High ruhunu yeniden alevlendiren Grease Müzikali, 14-19 Nisan 2026 tarihleri arasında Zorlu PSM’de sanatseverlerle buluşacak.
Yüksek enerjili unutulmaz hitler ve büyük bir prodüksiyonla Sandy ve Danny’nin ikonik hikâyesini anlatan Grease Müzikali, nefes kesici koreografiler ve canlı sahne tasarımıyla İstanbul’da izleyicilerle buluşmaya hazırlanıyor. Kuşaklar boyunca izleyicileri peşinden sürükleyen, rock’n’roll’un özgür ruhunu İstanbul’da yeniden canlandırmaya hazırlanan bu pop kültür fenomeni Zorlu PSM ve People Entertainment Group & MAC Global iş birliğiyle sahnelenecek.
Grease Müzikali, enerjisi yüksek müziği, ışıl ışıl koreografileri ve sahne üstündeki dur durak bilmeyen temposuyla izleyicileri 1950’lerin unutulmaz Rydell High atmosferine davet ediyor. Sandy ve Danny’nin romantik hikâyesi, “You’re the One That I Want”, “Greased Lightnin’” ve “Summer Nights” gibi kült şarkılarla birleşerek seyircileri baştan sona eşlik etmeye çağıran coşkulu bir geceye dönüşüyor. Hollywood’dan Broadway’e, West End’den İstanbul’a uzanan bu evrensel hikâye, gençlik aşkını, hayallerin peşinden gitmeyi ve rock’n’roll’un özgür ruhunu sahneye taşıyor.
Grease Müzikali biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.