Yu Hua’nın ölümün bir sınır gibi ayırdığı iki dünyanın iç içe geçtiği, yedi gün süren bir araf yürüyüşünü anlattığı usta işi romanı Yedinci Gün, Alper Dayıoğlu’nun Çince aslından çevirisiyle Jaguar Kitap’tan çıktı.
Ölümden sonra ne oluyor sorusunun ilginç bir yanıt bulduğu Dantevari öykü Yedinci Gün’ün başkahramanı Yang Fei’nin doğumu gibi ölümü de hayret verici, olağandışıdır. Öteki dünyada gözlerini açtığında kendisini bir sisin içinde dolaşırken bulur. Yang Fei ölüdür ve henüz yakılmamış, gömülmemiş diğer ölülerle birlikte araftadır. Yedi gün süren bu araf yürüyüşünde kendisinden önce veya sonra ölenlerle karşılaşır. Hem onların hikâyelerini dinler hem de dünyada geçirdiği kendi kırk bir yıllık yaşamının izini sürer.
“Kendimi, ormanına geri dönen ağaç, nehre karışan bir damla su, toprağa dönen bir toz zerresi gibi hissediyordum. Her yeni gelen siyah kurdeleli tıpkı bir sesin sessizliğe karışması gibi yerine oturuyordu. Ateşin çevresindeydik. Derin bir ıssızlığın ortasında binlerce söz havada uçuşuyordu. Sayısız küçük ve âciz canın kendi kendine anlattığı hikâyelerdi bunlar. Her biri veda ettiği öteki dünyada dönüp hatırlamak istemediği talihsiz şeyler yaşamıştı. Hepsi yalnız ve çaresizdi. Buraya kendi yasımızı tutarak gelmiştik, ancak bu zümrüt yeşili şenlik ateşinin çevresinde toplandığımızda, artık hiçbirimiz yalnız da değildik çaresiz de.”