Zeynep Miraç’ın incelikli sorularıyla Metin Akpınar'ı bir zaman tüneline sokarak onun hem tiyatro tutkusuna hem de özel hayatına dair anılarını gün yüzüne çıkarttığı, aynı zamanda bir Türkiye tarihi kesiti sunduğu biyografik çalışması Metin Akpınar: Sahneye Adanmış Bir Ömür, Mundi Kitap’tan çıktı.
Kitap; Metin Akpınar'ın tiyatro tutkusunu, en yakını Zeki Alasya'yla dostluklarını, eşi Göksel Akpınar'la aşkını, Anadolu'daki turnelerini, Ulvi Uraz'dan Haldun Taner'e "hocalar"ını bir bir anlatıyor. Ayrıca bu anlatı muhtıralar, ihtilaller, sansürler, davalarla belki örselenen, ama asla tutkusundan vazgeçmeyen tüm sanat emekçilerinin çok iyi bildiği bir direnme hikâyesi barındırıyor.
Aksaray'da kalabalık bir konakta doğan, etrafı gözleyerek büyüyen, her duyduğunu zihnine kaydeden bir çocuk… Daha lisedeyken öğretmenine, "Sen en iyisi tiyatrocu ol oğlum," dedirtecek kadar mayasını belli eden, gizli cevher bir genç… Eşiyle altmış iki yıl aynı yastığa baş koyacak kadar derin bir âşık… Türkiye'de kabare kültürünü başlatan, yüzlerce temsilde yer alan, Yeşilçam'da da birbirinden unutulmaz karakterlere hayat vermiş bir oyuncu… Karşınızda her yönüyle Metin Akpınar.
“Herkes kendini inşa eder, şu veya bu şekilde. Metin Akpınar büyük olanaklar içine doğmuş, sahip olduklarını kolay edinmiş biri değil. Kötüyü, kötülüğü görüp oyunu iyiden yana kullanmış, yolunu güzeli aramak için çizmiş, emeğini ve enerjisini doğruya yöneltmiş biri. Kendi hamurunu yoğururken azla yetinmemiş, çoğa da boyun eğmemiş. Bahanelere sığınmayan, bilme iştahını yitirmeyen, sadece esprileriyle değil varlığıyla da yüzümüzü güldüren bir hayat hikâyesi bu... Bize "başka türlü bir yaşam"ın da mümkün olduğunu gösteriyor.”