
Leyla Pekmen’in insan ve doğa ilişkisini ölçek, temsil ve merkez kavramları üzerinden yeniden düşündüğü “İçerisi” başlıklı kişisel sergisi, 23 Aralık 2025-27 Ocak 2026 tarihleri arasında BüroSarıgedik’te sanatseverlerle buluşacak.
Leyla Pekmen seride, şekilli tuvallerle modernist resim yüzeyinin katı çerçevesini bilinçli biçimde bükerek; izleyiciyi doğanın belirlediği yeni bir düzenin içerisine davet ediyor. Sergide doğa olağanüstü boyutlara sahip: dev dalgalar, abartılı büyük çiçekler ve orantısız ağaçlar. İnsan ise küçük, geçici ve kırılgan. Bu yer değişikliği bir karamsarlık önermiyor; aksine, insan merkezli bakışın yerini doğanın ağırlığına bıraktığı farklı bir ölçekleme sunuyor.
Gündelik hayat sahnelerinde insanlar sıradan hayatlarına devam ederken, doğa artık edilgen bir fon olmaktan çıkıyor; izleyen, kaydeden, tanıklık eden bir özneye dönüşüyor. Çiçeklerin içindeki gözler, polenlerin birbirine dokunuşu ve sanatçının kendi boyadığı kumaşların duyusal dokusu, doğayı hem hassas hem de dikkatle izleyen bir varlık olarak görünür kılıyor. Seramikten üretilmiş dev dalgalar, kırılgan malzemeleri ve etkileyici kütleleriyle tehdit ve korunma arasında ince bir denge kurarken; yanlarına yerleştirilen küçük plastik insan figürleri, insanlığın hem maddi hem kavramsal kırılganlığına işaret ediyor. Sergide ayrıca sanatçının Kızkardeşlik adını verdiği iki yeni seramik eseri ve bu seriyle ilişkili kâğıt üzeri resimleri yer alıyor. Bu çalışmalar, kadın figürlerinin birbirine yaslanan, birbirini taşıyan ve ortak bir ritim içinde var olan temsillerini öne çıkarıyor. Organik formlar ve simetrik yüzey düzenlemeleri, dayanışmanın hem görsel hem de kavramsal bir motif olarak tekrarlandığı bir beden dili oluşturuyor. Pekmen bu serilerde doğa-insan ilişkisini kadın figürleri üzerinden yeniden düşünerek, birlikte var olmanın sessiz ama güçlü bir estetiğini kuruyor.
Serginin kumaştan üretilmiş dev bir çiçek heykeli de yer alıyor. Kumaşlardan yapılmış bu büyük ölçekli çiçek hem narin hem de dirençli bir beden olarak ortaya çıkıyor. Çiçeğin yaprakları ve birbirine dokunan organik uzantıları, hassasiyet ve temas fikrini heykelsi bir jest hâline getiriyor. “İçerisi”, doğayı romantikleştirmeden; onu ölçüyü, hafızayı ve sahneyi belirleyen bir varlık olarak yeniden düşünmeye çağırıyor. Pekmen’in resim alanını bükerek kurduğu bu dünya, izleyiciyi insan-merkezli bir bakıştan sıyrılmaya ve doğanın merkez aldığı yeni bir algı mekânına adım atmaya davet ediyor.