Bienal Belleği 10
14. İstanbul Bienali kapsamında şimdiye kadar Beyoğlu bölgesindeki mekânları gezme olanağı bulduğunu belirten blogger Güven Turan, en beğendiği eserin ise Vault Karaköy The House Hotel'de olduğunu söylüyor.
“Küçük bir oda, büyük bir eser... Tarihi Sümerbank binası şimdilerde Vault Karaköy The House Hotel olarak kullanılmakta. Binaya yolum ilk kez bienal sayesinde düştü. İçeri girip biraz ilerledikten sonra sol tarafınızda bir piyano göreceksiniz. Piyanonun tuşlarına dokunma arzunuzu kendinize saklayıp ilerlemeye devam edin ve iki kat aşağı inin. Koridorun sonunda küçük bir oda ve içeriden müzik sesi gelmekte. Sesi takip edin; karşınızdaki masada iki kukla olacak; şaşırmayın. Janet Cardiff ve George Bures Miller’in "Sad Waltz and the Dancer who couldn't dance" adlı eserini benim gibi birkaç kez izlemek isteyebilirsiniz. Piyano çalan ve müzikle uyumlu olarak dans eden iki kukla... 2012 yılında vefat eden Ermeni bestekar Edvard Mirzoyan'ın eseri "Sad Waltz"u piyanist Arjen Seinen'den dinliyoruz. Kuklaları hareket ettirense insan gücü değil, robot teknolojisi. Enstalasyonu bu denli sevmemdeki neden belki de, bana hayal kurduran klasik müziğin, donuk yüzlerinde binbir anlam barındıran kuklaların ve onları harekete geçiren, bir nevi enerji verip hayata döndüren teknolojinin bir araya gelmiş olması olabilir. Bienal kapsamında mutlaka görülmesi gereken dediğim işlerdendi...
Sanatçıların kendileri tarafından paylaşılan video: https://www.youtube.com/watch?v=Gn5MgbRF9TE”