İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından restore edilerek Haliç Sanat 1, Haliç Sanat 2 ve Haliç Sanat 3 adıyla birer kültür sanat merkezine dönüştürülen Balat’taki Fener Evleri’nde üç yeni sergi, 31 Ağustos’a kadar sanatseverlerle buluşuyor.
Ali Gün Yıldırım’ın ilham verici öyküsünü yeni çizimleriyle buluşturan kişisel sergisi “Bu Sayılmaz” Haliç Sanat 1’de; Seydi Murat Koç’un 20 yıllık sanat üretimini ve malzemeyi yücelten pratiğini mekâna özel bir düzenlemeyle bir araya getiren “Taş Kâğıt Metal” sergisi Haliç Sanat 2’de; Tan Cemal Genç’in, çizginin kadim ama dinamik doğasına dair çok katmanlı bir anlatı sunan “Çizgi Yağmurları” adlı sergisi ise Haliç Sanat 3’te yer alıyor. Birbirine çok yakın noktalarda bulunan galeriler, peş peşe ziyaret edilebilerek gezilebiliyor.
Ali Gün Yıldırım’ın yeni kişisel sergisi “Bu Sayılmaz”, sanatçının yaklaşık yarım asırlık çizim serüvenine, bedenle sınanmış bir irade gücüne ve yeniden doğuşun yarattığı yaratıcı motivasyona tanıklık ediyor. IPF (İdiopatik Pulmoner Fibrozis) teşhisiyle hayatında bir kırılma noktasına gelmesine rağmen yaşamla sanatı arasında güçlü bir bağ kurmaya devam eden Yıldırım, 2023 yılında gerçekleşen akciğer nakliyle yeniden hayata tutundu. Bu zorlu sürecin ardından fiziksel yetkinliğinde yaşanan geçici sınırlamalara rağmen kalemden kopmayan sanatçı, “Bu Sayılmaz” sergisiyle üretmeye ve paylaşmaya dair kararlılığını ortaya koyuyor.
Mekânı odağına alarak şekillenen “Taş Kâğıt Metal” sergisi, hem Seydi Murat Koç’un yirmi yıllık sanat üretiminin farklı dönemlerinden dikkat çeken örneklerini hem de sanatçının malzemeyi yücelten pratiğini izleyici ile bir araya getiriyor. Küratörlüğünü Deha Çun’un üstlendiği sergi, Koç’un sanatı boyunca farklı dönemlerde yoğunlaştığı üç temel unsuru, taş, kâğıt ve metali hem fiziksel hem de simgesel katmanlarıyla izleyiciye sunuyor.
Tan Cemal Genç’in “Çizgi Yağmurları” adlı sergisi, sanatçının uzun yıllara dayanan üretim pratiğinden süzülerek çizgiyi evrensel bir düşünme ve ifade biçimi olarak ele alıyor. Çizgiyi insanlık tarihinin en eski ve en yalın anlatım dili olarak gören Genç, eserlerinde çizginin zenginliğini ve sınırsız potansiyelini gözler önüne seriyor.