15 KASIM, SALI, 2022

Büyülü Rüyalar: “Siyah Rüya Taşı”

Cemil Kavukçu'nun genç okurlarına doğanın ihtiyaç duyduğu acil yardımı hatırlattığı, hem sihirli düşlere daldırıp hem de hayatla ilgili önemli dersler verdiği romanı Siyah Rüya Taşı üzerine bir yazı.

Büyülü Rüyalar: “Siyah Rüya Taşı”

Hayatımızdaki en sihirli anlardır rüyalarımız. Kimi zaman büyülü ve macera dolu, kimi zaman ise bilinmez ve korkutucudurlar. İsteyerek rüya görmeyiz ama onun üzerimizde bıraktığı etkileri de kolay kolay unutamayız, rüyanın kendisini unutsak bile.

Yani rüya ucu bucağı görünmeyen kaygan bir yolda çok sağlam ve çok rahat ayakkabılarla yürümeye benzer. Belirsizliğin içinde var olurken kendimizi gerçekten gördüğümüz dünyanın bir parçası zannederiz. Gerçek hisleri gerçek olmayan evrenlerde kurgularız. Beynimizin içinde fırtınalar koparken, bedenimiz en güvenli yerde, evimizin yatağında hareketsizce ve sessizce, göz kapaklarımızın gölgesinde uzanır.

Bazen kaçmak isteriz gördüğümüz rüyadan onun rüya olduğunu anlamadan, bazense bile bile rüyanın güzelliğinde kaybolup hiç uyanmamak isteriz. Siyah Rüya Taşı’ndaki küçük dostumuz Emre de bu birbirine zıt iki duyguyu yaşar gece daldığı düşlerde. Ama onun rüyaları bizimkilerden çok farklı.

Her şey tamamen sıradan bir günde karşısına çıkan sıradan bir yabancının ona pek de sıradan olmayan şeyler söylemesiyle başladı. Dahası bu insan Emre’ye çok sıradan görünen bir taş vermişti. Kim bilebilirdi ki bu alelade taşın Siyah Rüya Taşı olduğunu?

Ona bu taşı veren yaşlı amcanın dediğine göre bu küçük kara şey aslında göründüğünden çok daha özeldi. Çünkü bu taş ait olduğu yeri bulunca ışıl ışıl parlıyordu. Hatta daha da ilginci, sahibinin yatmadan ona fısıldadığı rüyayı gösteriyordu bu taş, yastığın altına konulup uykuya dalındıktan sonra. Ne büyük saçmalık! Şüphesiz Emre’de böyle saçmalıklara kanacak göz yoktu. Hele de yabancı birinden bir şey alacak bir çocuk hiç değildi.

Ama ya bu taş gerçekten sihirliyse? İnsan sihrin ihtimalinden bile kaçabilir mi?

​Tahmin edebileceğiniz gibi cevap: Tabii ki de hayır!

Sihir lafının uyandırdığı meraka karşı koyamayan Emre, bu taşla gerçekten de dilediği büyülü diyarlara gidebilecektir. İşin güzel tarafıysa ne annesi ne de babası ona kızacaktı, çünkü Emre kendi yatağında mışıl mışıl uyurken olacaktı bütün bunlar. Kısacası Emre’nin zihni sihirli rüya maceralarına hazırdı!

Ancak taşı ona veren yabancının söyledikleri aklından çıkmıyordu Emre’nin. Bu taş ona bir sebeple verilmişti. Ayrıca rüyasında gördüğü yaratıklar da ona aynısını söylüyordu. Emre’nin geleceği değiştirmek için bir görevi vardı ve rüyalarıyla tehlikenin farkına varıp dünyanın ve insanlığın geleceğini kurtarmalıydı.

Harap olmuş ormanlar, plastikle dolu denizler, nesilleri tükenen hayvanlar, gitgide eriyen buzullar ve gittikçe ısınan dünya… Bir adım atılmadıkça insanlar kendilerini yok ettiği gibi biricik mavi gezegeni, onunla beraber belki de birçok masum canlının hayatına da son vermeye devam ediyordu. Bu yoldan dönüş için iyilikseverliği ve çok değerli Siyah Rüya Taşı ile Emre, küçük kalbiyle büyük değişiklikler yapmaya göğüs geriyor bu kitapta. Ona bu yolculuktaysa rüyalarındaki farklı gezegenlerden dostlar olduğu gibi, biricik okul arkadaşı Ayça da eşlik ediyor.

Usta öykücü Cemil Kavukçu imzası ile Can Çocuk Yayınları’ndan çıkan Siyah Rüya Taşı hem sihirli düşlere daldırıp hem de hayatla ilgili önemli dersler veriyor okuyucularına. Hepimize endişe verici yarınlarımız için bir şeyler yapmaya çağırırken bu kitap, heyecan dolu ve sürükleyici kurgusu ve diliyle bir solukta bitiyor adeta. Kapağı kapattığınızda farkına varacaklarınızsa belki uzun süre aklınızdan çıkmayacak.

0
3229
0
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage