VİDEO
12 OCAK, PAZARTESİ, 2015

İnisiyatifler: Dünyalı mı, Marslı mı? l – Halka Sanat Projesi

Birkaç ay sürecek bu röportaj dizisi süresince benzer sorulara cevap ararken sanat inisiyatiflerinin günümüzde ne anlam ifade ettiklerini ve neyi amaçladıklarını bulmaya çalışacağım. Bu bağlamda, ilk röportajımı ise Halka Sanat Projesi’nin kurucuları ve direktörleri İpek Çankaya ve Sezgi Abalı ile gerçekleştirdim. Bana oldukça Dünyalı göründüler, bilmem siz ne dersiniz...

Halka Sanat Projesi Mayıs 2011’de Yoğurtçu Parkı’nda başladığından beri hayatımızda. Bağımsız bir sanat inisiyatifi başlatma kararını nasıl aldınız? Süreç içinde neler değişti?

Halka sanat projesi, Yeditepe Üniversitesi Sanat Yönetimi yüksek lisans programında ilk kez bir araya gelişimizin ardından yıllar içinde oluşturduğumuz bir sanat inisiyatifi. Güncel sanatın içinde kendi sesimizle var olacağımız bir oluşum başlatmak isteğiyle yola çıktık. Halka, yerleşik bir yapının parçası olmak yerine, var olan sanat ortamından beslenen, aynı zamanda kendi söylemini geliştirip bu ortama yeni bir görüş alanı ekleyen bağımsız bir yapı olacaktı ve süreç içerisinde bu yönde ilerledi.

Martin Wöllenstein - Yetimler, İtina Edenler ve Mandalalar Üzerine Sergisi

Bağımsız olmaktan bahsettiniz, pek çok özel galerinin ve müzenin açıldığı ve açılmaya devam ettiği günlerde, inisiyatif olmak sizin için ve izleyiciler için ne ifade ediyor? Nedir inisiyatif?

İÇ: Türkçe yazı programları kullanarak sanat inisiyatifi yazıldığında program “inisiyatif” kelimesinin altını yeşil renkle çizip bu kelime yerine “öncelik”, “üstünlük” kelimelerini öneriyor. Oysa ironik bir biçimde, sanat inisiyatifi tam tersine öncelik ve üstünlük iddiasında olmayan, olmamanın ötesinde bu eksenin dışında ya da karşısında durmasıyla bir fark yaratma ihtimali bulunan bir sanat oluşumu biçimi. Var olduğuna göre doğal olarak bir güç noktası ama bu yaptırımlarda bulunacağı ya da otoriter bir tavır takınacağı anlamına gelmez.

Sanat inisiyatifi tam tersine, bütün kalıplaşmış yapıların, fikirlerin dışında yeni arayışlara, ihtimallere, aramalara, bulmalara, hatta gerekirse hata yapma özgürlüklerine açık, hem bireysel karakteri olan, hem de kolektif bir ruh taşıyan bir ihtimaller alanını temsil ediyor.

Bu ihtimaller alanı içerisinde, zaman içindeki deneyimlerinize dayanarak inisiyatif olmanın ne tür avantajları ve dezavantajları olduğunu gözlemlediniz?

İÇ: İnisiyatifin verdiği bağımsızlık duygusu, kendinden sorumlu olmayı ve kendine hesap verebilmeyi de gerektiriyor. Çünkü kendi kararların, kendi duruşun söz konusu. Bu bir özgürlük alanı yaratıyor haliyle ve iç sesini yansıtma olanağı veriyor. 

SA: Ancak bir yandan da dış kaynaklara başvurmayan, kendi kaynaklarını yaratıp sürdürebilen bir yapı olmanın ve bu şekilde kalmaya çalışmanın getirdiği zorlukları da unutmamak lazım. 

Bu zorlukların üstesinden işbirlikleriyle geliyorsunuz diyebilir miyiz? Diğer inisiyatiflerle ilişkileriniz nasıl? İleriye yönelik neler planlıyorsunuz?

Güncel sanatın üretim ve temsilinin sadece büyük kurumlar ve ticari yapılar tarafından yürütülmemesi açısından, sanat inisiyatiflerinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Sanatı özelden kamusala taşıyabilecek ifade alanları olarak daha görünür olmaları, kayıtlarının tutulması, arşivlerinin oluşturulması gerekiyor. Ve bu, her birinin tekil önemi adına değil, günümüz üretimlerinin kolektif hafızasını oluşturup, çoksesliliği yaratmak ve korumak adına da önemli. 
Sanat coğrafyasında inisiyatiflerin bir araya gelmesini, birlikte proje üretmesini, geçmişin deneyiminden yararlanıp yeni olanakları araştırmasını çok önemsiyoruz. Bu nedenle Kasım ayında şu an aktif olan sanat  inisiyatiflerini davet ettiğimiz bir buluşmalar dizisi başlattık. Bir araya geldiğimiz ilk toplantıda ileriye dönük fikirler paylaşıldı. Buluşmaların ikincisini 2015 başında yaparak, bir haritayla yola birlikte devam etmek istiyoruz.

Etkinliklerinizi Moda’da iki ayrı, birbirine komşu mekanda sürdürüyorsunuz. Son zamanlarda, sanat çevresinin Kadıköy ve çevresine gösterdiği yoğun ilgiyi düşünecek olursak, sizin deneyiminiz nasıl oldu?

Yoğun ilgi derken Anadolu Yakası'nda açılan sanatçı atölyelerini ve son zamanlarda başlayan sanat gezilerini kastediyorsak bu iki ayrı çerçevede tartışılması gereken bir mesele. Kadıköy’de, Yeldeğirmeni ya da Moda çevresinde uzun süredir yaşayan sanatçılar, atölyeler ve oluşumlar vardı zaten. Ancak Kadıköy’ün hala suyun öbür yakası ve “karşı” taraf olduğu algısında kırılmalar oldu, bu önemli. 

Galeri alanınızı sergi, tasarım ve atölye amaçları için kullanıyorsunuz. Bu alanda gelen izleyiciyi neler bekliyor?

Halka Sanat Projesi’nin birbirini kesen iki komşu sokakta bir rezidans, bir de sergi alanı var. Rezidans biraz konuk sanatçıların özel alanı gibi de işlediği için dışardan ziyaretlere çok açık bir mekan değil. Öte yandan halka sanat/ galeri olarak adlandırdığımız mekan öncelikle bir sergileme alanı. Sanatın ve sanatçının tanımını genişletmeye yönelik, bireysel, politik ve şiirsel işlerle, kültürel temalar çerçevesinde, kişileri ortak paydalarda buluşturan sergiler düzenlemeye özen gösteriyoruz; ya da bir sergi fikriyle gelenlere mekanı açabiliyoruz. Söz konusu sergiler hem yerel, hem de uluslararası sanatçılara açık, bireysel ya da grup sergileri şeklinde gerçekleşiyor.

Ana uğraşı sergileme olmasının yanında, Halka, bir tartışma ve paylaşım alanı olarak eleştirel düşünceyi ve zihin açıcı paylaşımları besleyen atölyeler ve etkinlikler düzenliyor. 

İskender Giray, Güncel Nadire Kabinesi

Ayrıca rezidans (konuk sanatçı) alanınızda da gelen başvurulara göre seçilen sanatçılara özel dönemsel yaşama ve çalışma imkanı sunuyorsunuz. Son zamanlarda art arda kapanan konuk sanatçı programlarını düşünecek olursak, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? 

“Rezidans programı” fikrinin, kavramsal olarak Türkiye’de henüz tam olarak oturmadığını düşünüyoruz. Kaldı ki dünyadaki örneklerine bakılacak olursa tek bir formatı yok.  Sanatçının hareketliliğinin ve bu yer değiştirmeyle gelen farklı bir coğrafyada yaşama ve üretme halinin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu sadece yabancı sanatçıların İstanbul’a gelmesi demek olmamalı, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşayan sanatçıları da Halka’ya davet ve dahil edebilmeliyiz. Bunun için başta yerel yönetimler olmak üzere politika yapıcıların konuya dahil olması gerekiyor.

Biz Halka’nın bir sanatçı oteli olmaması gerektiğini savunarak yola çıktık. Her başvuruyu, geliştirilecek bir proje fikri olarak ele alıyoruz. Başvuran sanatçı, küratör, yazar ya da araştırmacıların kalış sürelerinin bir araştırmaya ya da üretime yeterli olmasını önemsiyoruz. Her sanatçıyı kaldığı süre boyunca desteklemeye özen gösteriyoruz ve kalış süresi sonunda bir paylaşımda bulunmasını bekliyoruz. Bu paylaşım bir sergi olabileceği gibi, işin niteliği ve geldiği noktaya göre bir sunum ve sanatçı konuşması da olabiliyor.

Halka sanat’da benim en çok ilgimi çeken Kabine Nadire oldu. Halka Merak Odası fikri nasıl doğdu? Biraz projeden bahsedebilir misiniz?

Kabine Nadire dünyanın tek bir oda içinde yeniden üretilebileceği, saklanabileceği ve sergilenebileceği fikrinden yola çıkan, Halka’nın merak odası. İlhamını 14. ve 15. Yüzyıl nadire kabinelerinden (cabinet of curiosity) alan ve bugünün nadirelerini bir araya getirip sergileyen bir zaman dolabı olarak 2012 yılından beri hayatımızda.

Kabine Nadire’nin dünyası sanatçı kitaplarından, baskılardan, sanat yapıtları ve tasarım nesnelerinden, geri dönüştürülmüşlerle elde dikilmişlerden, efemera ve her türlü şahaneden oluşur. 

Doğu Çankaya, Beyaz Çizgi Sergisi

Bu sene Contemporary İstanbul Sanat Fuarı’nda inisiyatifler bölümünde bir standınız vardı. Fuar hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum, bir inisiyatif olarak fuarda olmak nasıl bir duyguydu?

Ticari galerilerin arasında diğer inisiyatiflerle beraber olmak güzel bir duyguydu. Sanat inisiyatiflerinin kendilerini dört gün gibi kısa bir sürede yetmiş beş bin kişiye anlatmaları, sanatsal, sosyal ya da politik her nasıl bir yaklaşım benimsiyorlarsa onunla orada olmaları önemli. Bu açıdan Contemporary İstanbul’un inisiyatiflere bir alan açması iyi düşünülmüş bir hareket. Sonuçta fuarın bütününe de olumlu katkısının olduğu söylenebilir.

Biz kavramsal bir bütünlüğün olmadığı ve fuarların doğası gereği bunun aranmadığı bir ortamda konuya kendimiz gibi yaklaşmayı tercih ettik ve tematik bir sergi ile katıldık.

Belkıs Taşkeser, Beyaz Çizgi Sergisi

Önümüzdeki günlerde de programınız oldukça yoğun görünüyor. Biraz gelecek projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Her ay, o ayki rezidans sanatçılarımıza ait en az bir sergi ya da bir sanatçı konuşması düzenliyoruz, bazen bu sayı artabiliyor. Örneğin 3 Aralık 2014 - 6 Ocak 2015 tarihleri arasında şu anki konuk sanatçılarımızdan Julian Vadas'ın"Kendinden Aşikar" isimli sergisi var. 17- 24 Aralık tarihleri arasında bir başka konuk sanatçımız Clara Cortes Garcia'nın şehrin soyutlamalarına dair video ve fotoğraflarından oluşan mini sergisi izlenebilir. 25 Aralık- 3 Ocak tarihleri arasında Alman sanatçılar Karla König, Martin Wöllenstein ve Sarah Schuschkleb'in video, fotoğraf ve yerleştirmelerinden oluşan bir sergi gerçekleşecek. 14-30 Ocak 2015 tarihleri arasında San Francisco Artship sanat inisiyatifiyle ortaklaşa gerçekleştireceğimiz bir dizi performans ve sergiye ev sahipliği yapıyoruz. 6-26 Şubat tarihleri arasındaysa genç sanatçılardan oluşan yaklaşık 14 kişilik bir grubun korku temalı sergisini Halka’da izleyebilirsiniz. 

0
11306
1
800 Karakter ile sınırlıdır.
Yorum Ekle
Geldanlage