GÜNDEM
  • 20-02-2025

    Pera Müzesi, kuruluşunun 20’nci yılını “Samih Rifat: Çok İş Var Yapacak” ve “Marcel Dzama: Ay Işığıyla Dans” adlı iki sergiyle kutluyor. Sergiler 20 Mart’tan 17 Ağustos’a kadar sanatseverlerle buluşacak.

    Samih Rifat: “Çok İş Var Yapacak” - fotoğraflar, filmler, çizimler, şiirler, defterler, kitaplar ve müzik…” başlıklı sergi, kültür dünyasının “hezârfen”i Samih Rifat’ın düşünsel yolculuğunu, disiplinler arası geçişlerini ve şiirsel duyarlılığını ortaya koyarak onun sanat ve düşünce evrenini ziyaretçilere sunacak. Bu sergi aynı zamanda, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın ilk yıllarında vakfın kurucu sanat danışmanlığını üstlenen, Pera Müzesi’nde pek çok diğer projenin yanı sıra Henri-Cartier Bresson ve Josef Koudelka gibi dünyaca ünlü fotoğrafçıların sergilerine de imza atan çok yönlü aydın Samih Rifat anısına, Pera Müzesi’nin 20. kuruluş yılında gerçekleştirdiği bir vefa projesi olma özelliği de taşıyor.

    Rifat’ın başta fotoğrafları ve desenleri olmak üzere tüm yaratım sürecinden bir seçki sunulacak. Rifat’ın, antik dünyaya olan ilgisi, dillerle kurduğu derin bağ ve titiz çeviri anlayışı; küratörlüğünü Serhan Ada’nın, fotoğraf editörlüğünü Esra Özdoğan ve Ahmet Elhan’ın, sergi ve katalog tasarımını Bülent Erkmen’in üstlendiği serginin önemli bölümlerinden biri olarak öne çıkarken; belgeselleri, şiir ve müzikle olan ilişkisi de izleyiciyle buluşacak.

    Marcel Dzama: “Ay Işığıyla Dans - Arkadaşı Raymond Pettibon’dan küçük bir yardımla” sergisinde ise sanatçı Dzama’nın müzik ve dansla harmanladığı renkli hayal dünyasından başlayarak günümüzde dünyanın karşı karşıya kaldığı kötü yönetimler, çevresel yıkım ve savaşların sebep olduğu felaketler çerçevesinde ürettiği eserlerden oluşan seçki ile birlikte, sanatçının uzun zamandır birlikte çalıştığı New York'lu sanatçı dostu Raymond Pettibon ile ürettiği eserler yer alacak.

    Küratörlüğünü Alistair Hicks’in üstlendiği sergi, Dzama'nın sanat pratiğinde öne çıkan üç temel temayı mercek altına alıyor: Yönetimlerin eleştirisi, çevresel yıkım ve savaşların sebep olduğu felaketler. Dzama, bu konuları kimi zaman kara mizahla kimi zaman da salt bir ilham kaynağı olarak değil, bir ortak olarak gördüğü ve aynı ön adı taşıdığı Marcel Duchamp'tan esinlendiği satranç metaforuyla ele alıyor.

    Sanatçının pratiği, yalnızca çizim ve resimle sınırlı kalmıyor; diorama, kukla, kostüm, sahne tasarımı, film, şarkı, fanzin ve heykel gibi pek çok farklı disiplini kapsıyor. Farklı anlatım biçimlerini bir araya getiren bu üretim anlayışı, Dzama’nın dünyasını daha da derinleştirirken, sanatıyla kurduğu ilişkide sınırları ortadan kaldırıyor. Çeşitli projelerde Spike Jonze, Maurice Sendak, Beck, Kim Gordon, Raymond Pettibon, Bob Dylan ve New York City Ballet gibi isimlerle gerçekleştirdiği iş birlikleri de sanatçının çok yönlü yaklaşımını ve geniş ilgi alanlarını gözler önüne seriyor.

    “Çok İş Var Yapacak” ve “Ay Işığıyla Dans”, 20 Mart - 17 Ağustos 2025 arasında ziyaret edilebilecek.

    0
    0
    1421
  • 20-02-2025

    Türkiye İş Bankası’nın 100. yılında Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın teknoloji merkezi MEXT iş birliğiyle gerçekleştirilen ve Refik Anadol tarafından hayata geçirilen “Büyük Doğa Modeli: Türkiye” projesinin saha çalışmaları tamamlandı.

    Refik Anadol’un uluslararası çapta geliştirdiği “Büyük Doğa Modeli” projesinin Türkiye ayağı İş Bankası’nın katkılarıyla ve MEXT iş birliğiyle gerçekleştirildi. Proje için Türkiye genelinde 33 milli parkı kapsayan veri toplama ve işleme çalışmaları, İş Bankası’nın 100. kuruluş yılı olan 2024’ün Temmuz-Kasım ayları arasında tamamlandı. Sahalardan toplanan ses, görüntü ve tarama verileri ile açık kaynaklı akademik veriler, özel veri işleme teknikleriyle düzenlenerek yapay zekâ geliştirme süreçlerinde kullanıldı.

    “Büyük Doğa Modeli: Türkiye”, doğaya dair verileri işleyerek akademisyenler, araştırmacılar, sanatçılar ve doğaseverler için etkileşimli bir Yaşayan Ansiklopedi oluşturdu. Popüler dil modellerine benzer bir yapıda tasarlanan Yapay Zekâ Ansiklopedisi’nde kullanıcılar kısa metin komutları (prompt) aracılığıyla farklı türlerde içerikler oluşturabiliyor. “Research” (Araştırma) modülüyle akademik bilgiye erişilirken, “Create” (Yaratıcılık) modülü bitki ve hayvan türlerine dair görsel tasarımları mümkün kılıyor. “Dream” (Rüya) modülü ise yapay zekânın öğrenilmiş imgelerinden hareketle doğanın sürekli değişen görsel temsillerini üreterek, hayal gücünü zenginleştiren dijital sanat deneyimleri sunuyor. Ayrıca Sanatçı Refik Anadol, proje kapsamında oluşturulan veri tabanı ve yapay zekâ modelinden yararlanarak ülkemizin doğal yaşamını temsil eden bir veri heykeli tasarlamak üzere çalışmalarını sürdürüyor.

    İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran, proje hakkında şunları söyledi: “‘Büyük Doğa Modeli’nin en heyecan verici yanı, sanata yönelik doğa temalı ilk yapay zekâ projesi olması. Ülkemizdeki 33 milli parkta bitki ve hayvan türlerinden kuş seslerine kadar doğada keşfedilmeyi bekleyen tüm güzelliklerin verileri, bu projeyle sanatçıların, araştırmacıların, akademisyenlerin, doğa meraklılarının hizmetine sunuluyor. 100 yıldır ülkemizde sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın lokomotifi, değişimin öncüsü, kültür ve sanatın destekçisi olan Bankamız ikinci yüzyılına başlıyor. Böyle bir dönemde sanatı ve yapay zekâyı, doğaya ve insana saygı çerçevesinde birleştiren bu anlamlı ve kıymetli küresel projenin Türkiye ayağına destek vermekten ve ülkemizin projeye dahil edilmesine vesile olmaktan büyük gurur ve mutluluk duyuyoruz.”

    Sanatçı Refik Anadol, şunları söyledi: “‘Büyük Doğa Modeli: Türkiye’, ülkemizin zengin ve çoğu zaman gözden kaçan doğal ritimlerini veri ve yapay zekâ aracılığıyla görünür kılmayı amaçlıyor. Türkiye’nin farklı ekosistemlerinden toplanan görseller, sesler, hareketler ve formlar dijital sanatın diliyle yeniden yorumlanarak insan ve doğa arasındaki bağı güçlendiriyor. Bu proje, Türkiye’nin benzersiz doğal mirasını keşfetmek ve onunla etkileşime geçmek için yeni bir kapı aralıyor.”

    ​MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ise şunları söyledi: “MEXT Teknoloji Merkezimizin, projenin teknoloji ve operasyon ortaklığını üstlenmesinden büyük mutluluk duyuyorum. MEXT, ülkemizin ve bölgemizin dijital ve yeşil dönüşüm yolculuğunun lokomotifi. Kurulduğu günden bu yana 700 şirkete danışmanlık hizmeti sunan ve 30 bin kişiye eğitim veren teknoloji merkezimiz, sanayinin dönüşümüne öncülük ediyor. Bunun yanı sıra, MEXT liderliğinde kurulan ‘AI EDIH Türkiye’ konsorsiyumu, Avrupa Dijital İnovasyon Merkezleri Ağı’na katılmaya hak kazandı. Sanayimizde yapay zekâ dönüşümünü hızlandırmak amacıyla eğitim ve danışmanlık hizmetleri sunmaya başladık. Tüm bunları yaparken, yapay zekânın en temel unsuru olan veri konusunda da bu güzide çalışmayı üstlendik. Teknoloji Merkezimiz MEXT’in böylesine vizyoner bir projede yer almasından gurur duyuyoruz.”

    0
    0
    957
  • 20-02-2025

    Varlam Şalamov’un mahkûmların soğuk ve uzun kamp günlerini, ölümlerin dünyasını, insanın tüm bu zorluklar karşısında büründüğü çeşitli ruh hâllerini ustalıkla resmettiği öykülerden oluşan kitabı Karaçamın Dirilişi, Gamze Öksüz’ün Rusça aslından çevirisiyle Jaguar Kitap’tan çıktı.

    Kolıma öyküleri Karaçamın Dirilişi ile devam ediyor. Bu kez Kuzey’in vahşi doğası da olanca muhteşemliği ve canlılığıyla karşımızda. Yeri geliyor ölmek, yok olmak, vazgeçmek üzere olan birisini küçük bir karaçam dalı tekrar yaşama bağlıyor. Ama bu kez sadece Kolıma’ya dair değil, mahkûmiyet sonrası yaşama dair şeyler de var öykülerde.

    “Diriliş için güç ve inanç gerekir. Bir dalı suya koymak tek başına yeterli değildir. Ben de bir karaçam ağacının dalını su dolu bir kavanoza koymuştum; dal kurudu, cansızlaştı, kırılganlaştı ve gevredi, hayat onu terk etti. Dal unutulup gitti, kayboldu, dirilmedi. Ama şairin evindeki karaçam, bir kavanoz suyun içinde canlandı.

    Karaçam çok ciddi bir ağaçtır. Bu, iyiyi ve kötüyü bilmenin ağacıdır; bir elma ağacı, bir huş ağacı değildir! Âdem ile Havva’nın cennetten kovulmasından önce Cennet Bahçesi’nde duran ağaçtır.”

    0
    0
    1044
  • 20-02-2025

    Oi Va Voi, mayıs ayında yayımlamaya hazırlandığı The Water’s Edge albümünün “Sad Dance” isimli ilk teklisini Gülbaba Records etiketiyle yayımladı.

    Oi Va Voi, Doğu Avrupa’dan Orta Doğu’ya uzanan ritmik ilhamını, kendi kültürel mirasıyla harmanlayarak dinleyicisine her zaman derin bir bağ sunuyor. Grup, Gülbaba Records tarafından, 2 Mayıs’ta yayımlanacak The Water’s Edge isimli yeni albümünde bölünmelere karşı insani bir duruş sergileyerek umut ve dayanışmanın altını çiziyor. Albümün açılış şarkısı “Sad Dance”, 2023’te Türkiye ve Suriye’yi vuran yıkıcı depremden etkilenerek yazıldı. Depremden sonraki gün stüdyoya giren grup, yaşanan trajediye karşı sanatsal bir tepki arayışına girdi. “Sad Dance” şarkısı müzikal olarak yas ve umudu bir araya getirerek dileyicilere sunuyor.

    Albüm, özellikle 2023 sonrası Avrupa’daki değişen sosyo-politik atmosferin getirdiği yeni anlamlarla şekillendi. Davulcu Josh Breslaw ve vokalist/klarnetçi Steve Levi-Kallin, bu süreçte müziğin bir ses ve dayanışma aracı olması gerektiğini hissettiklerini belirtiyor ve şunları ekliyor: “Siyasi bir albüm yapmak istemedik ama etkilenen insanlara ve korku içinde yaşayanlara bir dayanışma mesajı göndermek istedik. Bu his, albümün temelini oluştururken, özellikle ‘Dance Again’ şarkısında hayat buldu.”

    Bu albümde Memory Drop ile tanıdığımız Zohara Niddam vokalleriyle öne çıkarken, Sarah Anderson ise hem keman melodileri hem de ortak besteciliğiyle The Water’s Edge’in ruhunu şekillendiriyor. Gitarist John Matts ve trompetçi David Orchant, albümdeki dokunaklı melodilere derinlik katarken, yapımcı Mike Spencer da “Shine A Light” ile gruba yeniden dahil oluyor. Oi Va Voi, The Water’s Edge ile geçmişin acılarını unutmadan, birlikte iyileşmenin mümkün olduğunu hatırlatıyor. 

    ​Oi Va Voi’nin “Sad Dance” isimli yeni teklisini buradan dinleyebilirsiniz.

    0
    0
    1622
  • 20-02-2025

    Misafir Sanatçı Programı Atelier’in altıncı edisyonu, Kaan Kuşuluoğlu, Melis Beyda Önbaş, Merve Aydar ve Nilay Uluğ Bakış’ın üretimlerini “Atölye Sergi Günleri” kapsamında 3 Mart’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.

    The Letter Art Gallery tarafından düzenlenen ve genç sanatçılara görünürlük kazandırmayı amaçlayan misafir sanatçı programı Atelier, altıncı edisyonunda İzmir’de yaşayan genç sanatçılar; Kaan Kuşuluoğlu (d. 2002, İzmir), Melis Beyda Önbaş (d. 2002, Balıkesir), Merve Aydar (d. 2000, İzmir) ve Nilay Uluğ Bakış’ın (d. 1993, İzmir) katılımıyla gerçekleşti. Altı hafta boyunca paylaşımlı atölyeyi birlikte kullanan genç sanatçıların ürettikleri çalışmaları düzenlene sergi ile izleyicilerin beğenisine sunuluyor. Misafir sanatçı programı Atelier, Goyahub’ın mekân sponsorluğunda gerçekleştiriliyor. 

    “Kaan Kuşuluoğlu (d. 2002, İzmir) İzmir'de yaşıyor ve çalışıyor. Ege Üniversitesi’nde felsefe ve Anadolu Üniversitesi’nde görsel iletişim tasarımı lisansı okumaktadır. Atelier 6 Misafir Sanatçı Programı kapsamında ‘Reverse’ projesi üstüne çalıştı. ‘Merleau Ponty’nin reversibility (tersine çevrilebilirlik) kavramından ilham alarak, bedenin ortadan kaldırılamaz dilini açığa çıkarmayı amaçladı. Havayla dolu sözcük paketlerini yırtıp açtıktan sonra, geriye kalan gürültünün müziğe nasıl dönüştüğünü göstermeyi denedi.’ Sergide video, fotoğraf ve kolaj çalışmaları yer alıyor.

    Melis Beyda Önbaş (d. 2002 Balıkesir) İzmir'de yaşıyor ve çalışıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Atölyede gerçekleştirdiği çalışmalarda bireyin kimlik arayışını, benlik ile toplum arasındaki gerilimi ve yabancılaşma hissini ele almaktadır. Portre merkezli resimlerinde, bireyin iç dünyasını, bilinçaltındaki çatışmaları ve varoluşsal sorgulamalarını yansıtmayı amaçlıyor. 

    Merve Aydar (d. 2000, İzmir) İzmir'de yaşıyor ve çalışıyor. 2025’te Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Sanat ve Tasarım bölümü Sanatta Yeterlik programında eğitimine devam etmektedir. Merve Aydar, Atelier’de UYUM adlı seri üzerinde serisi, beton yapıların oluşturduğu formlar içinde var olmaya çalışan bireylerin hem fiziksel varlığının hem de kimliğinin ve potansiyelinin şekillenmesini ele alıyor.

    Nilay Uluğ Bakış (d. 1993) İzmir, İzmir'de yaşıyor ve çalışıyor.  2021'den bu yana Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü'nde Doktora Programı'na devam ediyor. Atelier kapsamında ürettiği ‘Günden Kalanlar’ kişisel hafıza ile kolektif belleğin kesişiminde; aile fotoğrafları ve buluntu kağıtlarla sanatçının otobiyografik bir haritasını çizmektedir. Parçalar hâlinde bir araya getirilen bu anlatı ‘kaybolan’ ve ‘kalan’ sınırlarında gezinirken metafizik bir deneyim alanı sunmakta, rastlantı ve biriktirmenin estetik potansiyeli üzerine düşünmeye davet etmektedir.”

    0
    0
    891
  • 20-02-2025

    Esprili ve duygu yüklü çocuk kitaplarıyla tanınan ödüllü yazar Hacer Kılcıoğlu’nun zamanın durduğu bir çocukluğun hikâyesini anlattığı kitabı Leb Demeden Leblebi, Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı.

    Kılcıoğlu, bu kitabında yakın komşuluk ilişkilerinin yaşandığı, gazoz şişeleriyle, fotoğraf albümleriyle, bahçe oyunlarıyla ve haylazlıklarla dolu, teknolojiden uzak yılları hatırlatıyor. Toplumsal yaşamımızın kültürel değerleri üzerine gülümseterek düşündürüyor.

    “Duru, gözünü açtığında kendini bahçeli, tek katlı evlerle çevrili, tanımadığı bir kasabada bulur. Karşısına daldan dala atlayarak soluksuz konuşan, cepleri leblebi dolu yaşıtı Jale çıkınca, mecburen onun peşine takılır. Laklak leyleklerin gölgesinde, kayıp horoz Pataros'un peşinde, buzcu dükkânından tren garına, pişi ziyafetinden postanede telefon bağlatmaya uzanan macerada bilmediği sözcükler ve kendi yaşamından çok farklı anılar toplamaya başlar. Duru, hiç tanımadığı bu eski kasabaya nasıl ve neden geldiğini çözebilecek midir?..”

    0
    0
    1035
  • 19-02-2025

    Türkiye’nin metal festivali %100 Metal Sunar: Headbangers' Weekend, üç günlük geniş kadrosuyla 4, 5 ve 6 Temmuz tarihlerinde İstanbul Life Park’ta gerçekleşecek.

    Geçmişinde de efsanevi kadrolara imza atmış olan festival 2025 yılında yoğun bir programla geri dönüyor. Bahçeköy’de yer alan İstanbul Life Park, 3 gün boyunca 2 sahnede 20’den fazla grup ve binlerce müzikseveri ağırlayacak. Festival, birbirinden ünlü grubun sahne performanslarıyla tam anlamıyla bir metal müzik deneyimi sunacak.

    Program:
    4 Temmuz: Manowar, Candlemass, …
    5 Temmuz: Kreator, Machine Head, Dark Tranquillity, Soen, …
    6 Temmuz: Opeth, Katatonia, Paradise Lost, Ensiferum, Leprous, Cemetery Skyline, …

    %100 Metal Sunar: Headbangers' Weekend biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.​

    0
    0
    2001
  • 19-02-2025

    “Bir Koleksiyoner Hikâyesi” sergisinin hazırlık sürecini ve küratöryel aşamalarını ele alan, Sıla Ünlü İntepe imzalı “Taviloğlu Koleksiyonu Sergi Kurulum Belgeseli” 22 Şubat Cumartesi günü saat 14.00’te Yapı Kredi bomontiada’da gösterilecek.

    Taviloğlu Koleksiyonu serginin hazırlık sürecine dair derinlemesine bir bakış sunan belgesel gösteriminin ardından, Taviloğlu Koleksiyon yöneticisi Neslihan Muratbeyoğlu Aktürk, serginin eş küratörleri Derya Yücel ve Marcus Graf ile bir söyleşi gerçekleştirecek. Söyleşide, serginin fikir aşamasından uygulanmasına kadar geçen süreç sanatseverlerle paylaşılacak.

    Yapı Kredi bomontiada, Taviloğlu Koleksiyonu’nun 52 yıllık serüvenini İstanbul’un yedi önemli kültür mekânında sanatseverlerle buluşturan “Bir Koleksiyoner Hikâyesi” sergisinin çekirdeğini oluşturan “Yarım Asırlık Serüven” başlıklı özel bir seçkiye ev sahipliği yapıyor. Taviloğlu’nun, koleksiyona kattığı ilk yapıtlardan 2000’li yıllardan itibaren çeşitlenen medyumların ilk örneklerine kadar koleksiyonun her döneminden eserlere yer verilen seçkide, koleksiyonun hikâyesi Mustafa Taviloğlu’nun anekdotlarıyla ziyaretçilere aktarılıyor.

    ​Yapı Kredi bomontiada F Blok’ta 30 Mart’a kadar, pazartesi hariç her gün 10.00-19.00 saatleri arasında ücretsiz ziyaret edilebilecek olan sergide, Taviloğlu’nun koleksiyona kattığı ilk yapıt olan Necdet Kalay’ın “Köy Evi”nden Komet’e, Mehmet Güleryüz’ün meşhur “Kırmızı Araba” isimli eserinden Türkiye sanat tarihine yön vermiş ustaların işlerine kadar birçok eser bir arada izleyiciye sunuluyor.

    0
    0
    942
  • 19-02-2025

    Kaan Müjdeci’nin senaryosunu Ercan Kesal ile birlikte kaleme aldığı, yapımcılığını Olena Yershova ve Kanat Doğramacı’nın üstlendiği yeni filmi Dreamgirl, 22. Berlinale Ortak Yapım Marketi’nde ARTEKino Uluslararası Ödülü’nü kazandı.

    Berlin Uluslararası Film Festivali (Berlinale) kapsamında düzenlenen Berlinale Ortak Yapım Marketi (Berlinale Co-Production Market), dünya çapında yaratıcı projelerin yatırımcı ve yapımcılarla buluşmasını sağlayan en önemli sinema platformlarından biri. 27 ülkeden toplam 35 projenin yer aldığı etkinliğe Türkiye’den seçilen tek proje olan Dreamgirl’ün aldığı bu ödül Alman-Fransız kültür kanalı ARTE tarafından verildi.

    ​Yönetmenliğini Müjdeci’nin üstleneceği Dreamgirl, toplum tarafından dışlanmış bir Roman kızıyla yaralı yarış atı Dreamgirl’ün yollarının kesişmesini ve bu karşılaşmanın her ikisinin kaderini nasıl değiştirdiğini konu alıyor. Masumiyetle vahşetin, dostlukla kıskançlığın, hayallerle gerçeklerin çarpışmasını merkezine alan film, şiddet ve umutsuzlukla dolu bir dünyada direnme ruhunu ve umudun kırılganlığını gözler önüne seriyor. Dreamgirl, hayatta kalma mücadelesinin odağında, umudun derinliklerine inen güçlü, gerçekçi ve şiirsel bir anlatım sunuyor. Çekimlerinin 2026 kışında başlaması planlanan Dreamgirl’ün yapımcılığını, Toronto, Tribeca, Berlinale gibi uluslararası festivallerde birçok ödül kazanan filmlerin yapımcıları Olena Yershova (TatoFilm) ve Kanat Doğramacı (Asteros Film) üstleniyor.

    0
    0
    919
  • 19-02-2025

    Tatbikat Sahnesi’nin dikkat çeken oyunu Küvetteki Gelinler, 23 Şubat Pazar akşamı 20.30’da Alan Kadıköy’de tiyatroseverlerle buluşacak.

    1800’lü yıllarda yaşanmış gerçek bir olaydan esinle Beth Graham, Charlie Tomlinson ve Daniela Vlaskalic tarafından kaleme alınan, Erdal Beşikçioğlu rejisiyle sahnelenen Küvetteki Gelinler’de Hazal Türesan, Selin Zafertepe ve Naz Göktan birlikte rol alıyor. Oyunun büyüleyici dekor tasarımı Barış Dinçel’in, koreografisi Evrim Akyay’ın, ışık tasarımı Yakup Çartık’ın, kostüm tasarımı ise Alisse Nuera’nın imzasını taşıyor. Kadın kimliği, toplumsal baskılar, bireysel özgürlük, yüzleşme gibi konuları çarpıcı bir dille ele alan oyun, hayaller ve gerçekler arasında sıkışmış kadınların iç dünyalarını ustalıkla gözler önüne seriyor.

    İzleyicileri bir trajediye ve derin bir sorgulamaya davet eden Küvetteki Gelinler, üç kadının, aynı adam tarafından kandırılıp, dolandırılıp, yalnızlaştırılıp, sahte sözlerle sevilip ardından bulunmalarının bavulda, çöpte ya da küvette bitmesinin hikâyesini anlatıyor. Birbirine yabancı gibi görünen üç kadın, aynı çatı altında bir araya gelir ve geçmişin izleri su yüzüne çıkmaya başlar. Ancak, herkesin anlatacakları kadar sakladıkları da vardır.

    ​23 Şubat Pazar akşamı saat 20.30’da Alan Kadıköy’de sahnelenecek Küvetteki Gelinler oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    942
DAHA FAZLA
Geldanlage