Halid Halife’nin ölümün kadim bir şehri ve sakinlerini nasıl şekillendirdiğini gözler önüne serdiği romanı Mezarlarında Dua Eden Olmadı, Mustafa İsmail Dönmez’in çevirisiyle Delidolu Yayınları’ndan çıktı.
Çağdaş Arap edebiyatının ödüllü yazarlarından Halife, başta Halep olmak üzere Suriye’nin on yıllar içindeki değişimine ve dönüşümüne ayna tutuyor. Okuru geçmişle geleceğin gelgitlerindeki çıkmaz sokaklarda dolaştırırken Mardin’e, İstanbul’a ve oradan Venedik’e kadar götürüyor. Halife; doğası, imkânsız aşkları, hayalleri, mucizeleri, katliamları, liberalleri, muhafazakârları, isyancıları ve modernleriyle kaderine boyun eğmeye zorlanan bir toplumun kanayan damarlarını ince ince işliyor.
Ölüm bazen yanı başımızda yalınayak yürür; kapı aralıklarından, sokak köşelerinden, sarsılıp çöken binalardan, elden ele dolaşan öfkeli meşalelerden ya da bir nehrin taşan sularından yayılır. Hanna ve Zekeriya'nın 1907 kışında Fırat Nehri’nin azgın sularının yarattığı bir tufanla kökünden sarsılan yaşamlarını konu eden bu çoksesli roman, bir ömrü beraber yürüyen, biri Hıristiyan diğeri Müslüman iki erkeğin dostluğu üzerinden sürekli sınanan bir coğrafyanın hikâyesini anlatıyor.
“Bu toprakların toplu mezarlarla, çaresiz insanların kemikleriyle dolu olduğunu düşündü.
Ne cenazelerini defneden olmuştu ne de onlar için dua eden.”
KüçükÇiftlik Park’ın hayvan bakımevlerine destek sağlamak amacıyla üçüncü kez düzenlediği KüçükÇiftlik Bark, bu yıl 25 Mayıs Pazar günü gerçekleşecek.
Büyük Ev Ablukada, Jabbar ve Nova Norda’nın sahne alacağı KüçükÇiftlik Bark’ın bilet satışından elde edilecek tüm gelir, her yıl olduğu gibi bu yıl da hayvan bakımevlerine bağışlanacak. Konserlerin yanı sıra gün boyunca hayvan dostlarımızla ilgili söyleşi, eğitim ve atölye çalışmaları da gerçekleştirilecek.
KüçükÇiftlik Bark’ta hayvan sağlığı, beslenmesi, hayvanları koruma yasası ve yaşama hakkı gibi birçok farklı konu üzerine alanında uzman isimlerle söyleşiler düzenlenecek. Projenin partnerlerinden, köpek eğitmeni Berker Arslan ve BAC Team eğitmenleri, köpeğinizle ilişkinizi daha iyi hâle getirmek ve sorunları çözüme kavuşturmak için gün boyu danışmanlık verecek; grup dersleriyle köpek davranışı ve itaat üzerine çalışmalar yapacaklar. Hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik yaratıcı atölye çalışmalarının da gün boyunca devam edeceği festivalde, barınaklarla sağlanan iş birliği sayesinde katılımcılar yuva arayan miniklerle tanışma, terapi ve servis köpekleri hakkında bilgi edinme imkânı da bulacaklar. Evcil hayvanlara özel ürün ve hizmetlerin tanıtımlarının yapılacağı festival alanında ayrıca hayvan dostlarımızın ihtiyaçlarına yönelik alışveriş stantları da yer alacak. KüçükÇiftlik Bark, Büyük Ev Ablukada, Jabbar ve Nova Norda’nın akşam saatlerinden itibaren vereceği konserlerle sona erecek. Festivalin detaylı programı önümüzdeki günlerde açıklanacak.
URU organizasyonuyla düzenlenen KüçükÇiftlik Bark’ın biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
KAIROS, 15 sanatçının katılımıyla, Burçak Yakıcı küratörlüğünde düzenlenen “Corpora” başlıklı sergiyi, 7-28 Mart tarihleri arasında sanatseverlerle buluşturacak.
Anlamın sürekli yeniden üretildiği, normatif yapıların sorgulandığı ve yeni söylemlerin ortaya çıktığı bir diyalog olan “Corpora” sergisinde Anna Raimondo, Ecem Yüksel, Elif Özen, Fatma Çiftçi, Işıl Kurmuş, Kristina Steinbock, Maik Gräf, Mena Guerrero, Murat Balcı, Nermin Er, Nil Yalter, Semiha Berksoy, Ümmühan Yörük ve Zeynep Kayan yer alıyor. Sergi adını Latince gövdeler anlamına gelen ve aynı zamanda metinler bütünü anlamı da taşıyan “Corpora” sözcüğünden alıyor. Çevirmen ve yazar Helen Vassallo’nun çeviri eylemini kesişimsel aktivizm ve dönüştürücü bir potansiyel olarak gören yaklaşımından ilhamını alan “Corpora”, çeviriyi yalnızca bir aktarım süreci değil, sanatın, dil aracılığıyla direnişin ifade alanlarını nasıl genişlettiğini ortaya koyan ve kesişimsel feminist mücadeleyi büyüten bir dayanışma pratiği olarak konumlandırıyor.
Çeviri, bir dilin diğerine basit bir aktarımı olmaktan öte, tıpkı sanat pratiği gibi, anlamın sürekli yeniden üretildiği, dönüştüğü ve yeniden hayal edildiği bir süreçtir. Bu dönüşüm, serginin direniş deneyimlerini, normatif beden algısını sorgulayan duyusal ve sosyal etkileşimlere dayalı üretimleri bir araya getirerek, çeşitli anlatıların ifade bulduğu kapsayıcı bir mekân yaratmasına olanak tanıyor. “Corpora”, sanatçıların üretimlerini ve güçlü dil kullanımını çeviri eyleminin bir yansıması olarak ele alarak, izleyiciyi her iki disiplinin yaratıcılık ve direniş gücünü deneyimlemeye davet ediyor.
Künye:
1. Elif Özen, Quiet Manipulation, Oil on paper 50x70 cm 2025
2. Zeynep Kayan, A Present That Remembers- Reclining Chairs, AScene, Hahnemuhle Fotoğraf Kağıdı Üzerine Ultrasmooth Baskı, 71,5 x 105 cm, 2024
3. Maik Gräf (And Counting) 2025 135 x90 cm Cyanotype on Denim
Phill Hickes’in gizemlerin hep çözüldüğü ve ruhların dinlenmeye çekildiği tüyler ürpertici dizisinin son kitabı Aveline Jones’un Kayboluşu, Keith Robinson’ın resimleri, Duygu Dölek’in çevirisiyle Can Çocuk’tan çıktı.
Aveline Jones, 10 yaş ve üzeri okurları el fenerlerini yakmaya ve son macerasına katılmaya davet ediyor.
Aveline annesi ve teyzesiyle birlikte, kendisinden yıllardır haber alınamayan dayısının evine gittiğinde, dayısının gizemli kayboluşunun ardındaki gerçeği öğrenmeyi aklına koyar. Annesiyle teyzesi, Rowan Dayı'nın döneceğine dair umutlarını yitirmiş, evini satmaya karar vermişlerdir. Ancak Aveline'le arkadaşı Harold'ın başka planları vardır. Dayısının çalışma odasına gizlice giren Aveline, onun tarihi bir höyüğün etrafındaki olası doğaüstü aktiviteyi araştırdığını ve kayboluşunun höyükle alakalı olabileceğini keşfeder. Karanlık güçler yine iş başındadır ve gizli kalmak için ne gerekiyorsa yapacaklardır.
Alman heavy metal gitaristi Axel Rudi Pell, 22 Mart Cumartesi gecesi Epifoni organizasyonuyla, +1’in katkılarıyla Holly Stone Performance Hall sahnesinde konser verecek. Konserin açılışını ise Saints 'N' Sinners grubu yapacak.
1984 yılında Steeler grubuyla çalmaya başlayan, 1988 yılında gruptan ayrılarak solo kariyerine odaklanan gitarist ve söz yazarı Axel Rudi Pell, üretmeye devam ediyor. Geçtiğimiz sene 22. stüdyo albümü Risen Symbol’ü yayımlayan gitarist, kendine öz tarzıyla büyük bir dinleyici kitlesine sahip.
Axel Rudi Pell ile ilgili en iyi şeylerden biri, solist Johnny Gioeli’nin etkileyici sesi. Amerikalı vokalist dünya çapında en seçkin rock şarkıcılarından biri ve Pell, eski Rainbow davulcusu Bobby Rondinelli ve iki uzun süreli ARP üyesi Ferdy Doernberg (klavyeler) ve Volker Krawczak (bas) ile birlikte on yılı aşkın bir süredir hayranlarını ve medyayı büyüleyerek mükemmel bir şekilde işleyen bir makinenin ayrılmaz bir parçası oldu. Birlikte sahnede eşsiz bir uyum yakalayan bu ekip 22 Mart gecesi ilk İstanbul konserini verecek.
Axel Rudi Pell konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Kun Art Space, Feyzan Alasya’nın “7067 SOKAK” başlıklı kişisel sergisini 22 Mart’a kadar sanatseverlerle buluşturuyor.
Feyzan Alasya’nın “7067 SOKAK” sergisi, tek bir konuya indirgenemeyecek kadar çok sesli ve çok boyutlu eserlerden oluşuyor. Klasik figüratif teknikle düşsel anlatımın birleşiminden doğan, seyircinin kendi iç dünyasında yankı bulmasını hedefleyen bir bütünlük içinde şekilleniyor.
“Sanat zamanın ruhuyla şekillenen bir tanıklık alanıdır. Kendi imgelerimizin olgunlaşmasını beklerken, çevremizi ve yaşadıklarımızı tuvale dökmek, kişisel olanı evrenselleştiren bir eyleme dönüşür. ‘7067 SOKAK’, bu sürecin mekânsal ve ruhsal bir yansıması olarak, imgelerin ve anlamların iç içe geçtiği bir sanat deneyimi sunarken, bir anlatıdan ziyade ipuçları ve sezgilerle dolu bir resimsel alan yaratıyor. Geçmişin ve anın iç içe geçtiği, düşler ve gerçeklik arasında gezinen, bilinçaltından taşan imgelerle kurulu bir bütünlük… Günlük rutinlerin içinde sıradan görünen ancak derinlik kazandığında devasa bir okyanusa dönüşen yaşam, bu serginin özünde yer alıyor.
‘7067 SOKAK’, sadece fiziksel bir mekânın adı değil, aynı zamanda sanatın ve düşüncenin serbest dolaştığı, imgelerin bir araya gelerek yeni anlamlar kazandığı bir alan. Rüyalar, mitler, konuşmalar, günümüzün görsel ve duygusal yükleri, irrasyonel biçimlerin anlamlı formlara evrildiği katmanlı bir süreç olarak tuvalde yerini alıyor. Sanat, tanımlardan kaçtığında özgürleşir. ‘7067 SOKAK’, kendine özgü anlatısıyla izleyicisini keşfe davet eden, anlamın sürekli dönüşüm içinde olduğu bir sergi. Burada her şey, görenin gözünde tamamlanacak.”
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 2007-2036 Bienal Sponsoru Koç Holding’in desteğiyle düzenlenecek 18. İstanbul Bienali’nin başlığı ve kavramsal çerçevesi “Üç Ayaklı Kedi” olarak açıkladı.
Christine Tohmé’nin küratörlüğünde üç yıla yayılan bir program sunacak 18. İstanbul Bienali, 20 Eylül-23 Kasım tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçının eserlerini bir araya getirecek bienal sergileriyle başlayacak. Performanslar, gösterimler ve konuşmalardan oluşan bir kamusal program da sergilere eşlik edecek. 20 Eylül-23 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek bienalin ilk ayağı, kendini koruma ve gelecek olasılıkları temaları etrafında biçimlenecek.
Christine Tohmé, kaleme aldığı küratoryal metinde bienalin üç yıla yayılan yapısını şöyle açıklıyor:
“Üç ayağı üzerinde 2025’ten 2027’ye uzanan 18. İstanbul Bienali, her yönüyle bir kediyi andırıyor. Zaman içinde esneyerek ayaklarını yere basıyor; sohbetlerden, egzersizlerden ve aralıksız haber akışından beslenen bir ritmi benimsiyor.
Tema olarak kendini koruma ile gelecek olasılıklarını merkeze alan bienalin ilk ayağı, 20 Eylül–23 Kasım 2025 tarihleri arasında 40’tan fazla sanatçının eserini içeren bir sergiyle birlikte performanslar, gösterimler ve konuşmalar sunuyor.
2026’daki ikinci ayak, bir akademi oluşturmaya ve yerel inisiyatiflerle iş birliği içinde bir kamusal program dizisi geliştirmeye odaklanıyor.
2027’de ise bienal üçüncü ayağına yaslanarak dinleniyor; yol boyunca karşılaştıklarını bir araya getiren son bir sergi ve atölye programıyla tamamlanıyor.”
Fotoğraf: Salih Üstündağ
Edebi eserlerin müzikle buluştuğu İş Sanat dinletileri, 4 Mart akşamı modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden Oktay Akbal’ın eserlerinin seslendirileceği “Berber Aynası”na ev sahipliği yapacak.
Etkinlikte Akbal’ın insan ruhunun derinliklerini, günlük yaşamın tekdüzeliği ve toplumsal dönüşümler karşısında insanlık hallerini işlediği hikâyeleri yer alacak. Dinleti “İpek Çorap Varsın Düşsün”, “Dünya Cümbüşü”, “Berber Aynası”, “Kadınla Erkek” ve “Hücrede Karmen” hikâyelerinden oluşacak.
Hikâyeleri Metin Belgin, Bülent Emin Yarar ve Hakan Gerçek, nostaljik bir radyo tiyatrosu dekorunda seslendirecek. Metnini Atilla Birkiye’nin hazırladığı, müzik direktörlüğünü Serdar Yalçın’ın, sahneye uygulanmasını ise Mehmet Birkiye’nin üstlendiği dinletide hikâyelere Şemsa İdil Ural (çello), Seda Subaşı (keman) ve Serdar Yalçın (piyano) eşlik edecek.
“Berber Aynası” 4 Mart Salı günü 20.30’da İş Kuleleri Salonu’nda düzenlenecek. Ücretsiz olarak düzenlenen hikâye ve şiir dinletileri için buradan rezervasyon yapabilirsiniz.
Nordik folk müziğinin en güçlü temsilcilerinden Wardruna, Epifoni ve Stagepass ortak organizasyonuyla 9 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda konser verecek.
Eski İskandinav geleneklerinden ilham alarak doğanın, tarihin ve ruhun sesini müziğe dönüştüren Wardruna, Viking çağının derin mistisizmini sahneye taşıyor. Game of Thrones, Assassin’s Creed: Valhalla ve Vikings gibi kült yapımlarda yer alan ezgileriyle tanınan grup, güçlü vokalleri, geleneksel enstrümanları ve hipnotik atmosferiyle dikkat çekiyor.
Eski İskandinav dilinde dişi ayı anlamına gelen altıncı stüdyo albümü Birna’yı geçtiğimiz günlerde yayımlayan Wardruna, albümlerini; ormanın bekçisi, doğanın koruyucusu ve onun yeryüzündeki savaşlarına adanmış bir sanat eseri olarak tanımlıyor.
Einar Selvik, Wardruna ile yaptığı çalışmaların yanı sıra Vikings ve Assassin’s Creed - Valhalla gibi televizyon ve oyun yapımları için müzik besteledi, Eski İskandinav edebiyatı, müzikoloji, enstrümanlar ve felsefe üzerine dersler verdi ve Mari Boine, Tina Guo, Matoma ve Eivør gibi sanatçılarla çalıştı ve Norveç, Danimarka ve Polonya ulusal televizyonlarında yer aldı.
9 Ağustos’ta Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşecek Wardruna konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Itamar Gov’un “Şeylerin Ailesinde” başlıklı kişisel sergisi 4 Mart-15 Mayıs tarihleri arasında Zilberman’ın Beyoğlu, Mısır Apartmanı’ndaki ana mekânında sanatseverlerle buluşacak.
Adını, Mary Oliver’ın 1986 tarihli Wild Geese (Yaban Kazları) adlı şiirinden alan “Şeylerin Ailesinde”, Itamar Gov’un bireysel ve kolektif kimlikleri oluşturan kültürel gelenekler, konvansiyonlar ve jestlere yönelik sorgulamasının etrafında şekilleniyor. Sergide, mekân, malzeme ve irdelediği kavramlar bakımından çeşitlilik gösteren yeni çalışmalar sunan sanatçı, mevcut olana dair her şeyin ötesine geçerek bizi kuşkuyu kabullenmeye ve sorgulayıcı bir sürecin parçası olmaya davet ediyor. Ayrıca, doğal bir düzen içerisinde yer alan; insanlar, hayvanlar, bitkiler, nesneler ve formlardan oluşan farklı şeyler ailesinin özünü araştırıyor.
“Şeylerin Ailesinde”, izleyicileri duraklamaya, merak etmeye, tarihin ağırlığını ve geleceğin çekiciliğini hissetmeye davet ediyor. Sergideki yapıtlar çocukluk oyunları ile savaşın acımasızlığının iç içe geçtiği ve sınırların belirsizleştiği, nostaljik anıların tekinsizleştiği, yıkım ve onarımın yan yana var olduğu, kişisel olanın politik olanın aynası olduğu ve tarihin öğrenilmemiş derslerinin havada asılı kaldığı bir dünya oluşturuyor. Sergi boyunca içimizdeki kuşkunun yerleşmesine izin verdiğimiz müddetçe, şeyler ailesindeki yerimiz bize tekrar tekrar hatırlatılıyor.