GÜNDEM
  • 11-10-2024

    Geçtiğimiz günlerde 2024-2025 sezonuna başlayan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Cemal Reşit Rey (CRR) Konser Salonu, ekim ve kasım aylarında zengin bir program ile müzikseverlerle buluşacak.

    CRR’nin yeni sezon programında aralarında Concertgebouw Brass Ensemble, Goldmund Quartet, Pene Pati, Bruno Philippe, Joscho Stephan, Cristina Branco, Dhafer Youssef ve Lena Chamamyan gibi uluslararası alanda tanınmış sanatçı ve topluluklar yer alıyor. CRR Sanat Danışma Kurulu tarafından planlanan program, müzikseverlere klasik müzikten caza, dünya müziğinden geleneksel Türk müziğine ve dans performanslarına uzanan geniş bir yelpaze sunacak.

    Sezon boyunca dünyaca ünlü sanatçıların ücretsiz vereceği masterclass’lar, fuaye söyleşileri, çok sevilen beş çayı konserleri ve “Genç Müzisyenlere Destek Programı” devam edecek. İstanbul’da bulunan üniversitelerin konservatuvar müzik bölümü 3., 4. ve yüksek lisans sınıflarında öğrenci olan gençlere CRR’nin fuaye alanında sahne alma imkânı sağlanıyor. Katılma koşullarını sağlayan gençlere performanslarını gerçekleştirecekleri bir alan sunulurken bir yandan da maddi destek sağlanacak.

    CRR’nin programına buradan biletlerine ise Biletix üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Ekim Programı:
    11 Ekim 2024, Cuma 20.00 – CRR Türk Müziği Topluluğu
    17 Ekim 2024, Perşembe 20.00 – Mirabassi & Zanchini Duo
    18 Ekim 2024, Cuma 20.00 – Elif Çağlar & CRR Caz Orkestrası
    20 Ekim 2024, Pazar 20.00 – Joscho Stephan Trio
    24 Ekim 2024, Perşembe 20.00 – Volkan Öktem #7
    25 Ekim 2024, Cuma 20.00 – Dhafer Youssef
    26 Ekim 2024, Pazar 20.00 – Cristina Branco
    ​30 Ekim 2024, Çarşamba 20.00 – Goldmund Quartet

    0
    0
    1330
  • 11-10-2024

    Tokatlıyan Han’ın beşinci katında düzenlenen Teras sergilerinin ilki olan, küratörlüğünü Eda Yiğit’in üstlendiği “Polifonik Bir Bahçe” sergisi 16-31 Ekim tarihleri arasında sanatseverlerle buluşacak.

    Eda Yiğit’in küratörlüğünde hazırlanan “Polifonik Bir Bahçe” sergisinde A. Serkan Aka, Özge Akdeniz, Orçun Beslen, Kirkor Dabanyan, Ari Hergel, Bilal İmren, Mine Kemertaş, Şafak Kocaoğlu, LÜTFÜ, İlhan Sayın, Funda Susamoğlu’nun eserleri yer alıyor. Yirmi yılı aşkın süre önce oda sakinlerinin mekânı terk etmeye başlamasından bu yana dokunulmamış bir mekân olan Tokatlıyan’ın teras katı ilk kez bir sergiye ev sahipliği yapıyor. 

    Farklı disiplinlerden ve üretim pratiklerinden gelen on bir sanatçıyı bir araya getiren sergi seçkisi, resim, desen, enstalasyon, fotoğraf, video, heykel, seramik, müzik ve ses alanlarında olmak üzere mekâna özgü yeni üretimlerden ve daha önce sergilenmemiş işlerden oluşuyor. Küratörün kendisi ve handa atölyesi olan diğer sanatçıların girişimiyle gerçekleşen, davetli sanatçıların katılımıyla zenginleşen sergi, mekânın geçmişi ile bugün arasında çizdiği zikzaklarla şekillenirken iki yılı aşkın süredir sanatçıların handa örgütlediği yeni yaşam kültürünün rüzgarını arkasına alıyor. Tokatlıyan’ın teras katı ilk kez bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergiyle birlikte aradan geçen zamanın izlerini ve işaretlerini taşıyan mekânda geçmişe tanıklık edenlerin bıraktıkları soyut miras, kolektif bir bakışın konusu oluyor. Zihinlerinde yerin katmanlarını sıyırarak çalışan sanatçılar, mekânı kavramanın yolunu kulpu kopuk bir fincan gibi avuçlarının arasına almakta buluyor.

    ​Mekân, harabe, hafriyat ve hafıza ilişkisi üzerine düşünen, farklı mekânsal ölçeklerde üreten, duyuların ve duyumsanır olanın alanında gezinen sanatçılar sergi kapsamında bir araya geliyor. Mekânı bir enstrüman gibi kullanarak mimari unsurları ve yapı elemanlarını sanatsal üretimlerinin malzemesi kılıyorlar. Hafızanın birer taşıyıcısına dönüştürdükleri etrafa saçılmış, parçalanmış ya da atılmış materyalleri yeni anlamlar ve formlar türetmek için işliyorlar. Mekânın harabiyetinin anlam yüklü doğası içinde sanatçıların hanı keşfetmeleri, yaptıkları dalgın gezintilerle mümkün oluyor. Bireysel üretim alanları olan atölyelerinden hana doğru kayan düşünsel üretimlerin mutfağında karşılaşmalar, tartışmalar ve paylaşımlar çoğalıp çeşitleniyor. Tanıklık edilmeyen görünmez bir geçmişin fiziksel izleri mekânsal pratiklerle, öznelere dönük tahayyüllerle ve sezgilerle kavranıyor.

    Künye:
    1. Bilal İmren, video art, 2024, timelapse, 04'00''
    2. Özge Akdeniz, Boşluğun Kıyısı, 2024, enstalasyon, ahşap ve plastik şişe, A4 fotoğraf
    3. Serkan Aka, Buralarda Bir Yerde, 2024, atık porselen eşya, elektronik aksam, Fotoğraf: Emirkan Cörüt
    4. Funda Susamoğlu, Otel Rüyası, 2024, terracotta ve çimento
    5. Tokatlıyan Han, sergi mekânı, Fotoğraf: Bilal İmren
    ​6. Tokatlıyan Han, sergiye ilham veren bahçe, Fotoğraf: Bilal İmren

    0
    0
    4183
  • 11-10-2024

    Tasarım ürünleri markası KAFT, ülkemizin köklü müzik mağazalarından ZUHAL ve müzik ekipmanı üreticilerinden Fender iş birliğinde ikonikleşen Stratocaster ve Telecaster gitarlarından ilhamla bir kapsül koleksiyon hazırlandı.

    Bu koleksiyon, müziğin sınırları aşan, kültürler ve zamanlar arasında köprüler kuran yolculukları odağına alıyor. Serinin hikâyesi “Mekânı olmayan bu dilde zaman, genişliyor bir şarkı süresi kadar” olarak anlatılıyor.

    Koleksiyon serisi içinde yer alan ürünler “Riff Hands”, “Uprising”, “En Route”, “Vintage Room”, “Neon Stage”, “Lead Time”.

    Fender serisine dair ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1255
  • 10-10-2024

    Şâmil Yılmaz’ın kaleme aldığı Sezen Keser’in yönetmenliğini üstlendiği ve Oğulcan Arman Uslu’nun rol aldığı 9/8’lik Kıyamet oyunu, prömiyerini 12 Ekim Cumartesi akşamı Kadıköy Boa Sahne’de yapacak.

    “Yakın gelecek… İklim krizinin vurduğu bir dünyadayız! Kıyamet gibi ‘acayip’ bir şey olmuş, ama tam öyle de olmamış! Hiçbir ülkenin istemediği, Parazitler denen göçebe topluluklar çıkmış ortaya. Bir oğlan: Diyar! Bu yeni toplumun hikâye anlatıcılarından biri. Her akşam, ateş başında toplanan Parazitler’e, kıyametin ilk günlerine dönüp darbukasıyla bir hikâye anlatıyor.

    Bir ihanet hikâyesi! 

    İklim krizinin ilk günleri! İstanbul’dayız! Büyüyen açlık ve kıtlığa eşlik eden büyük bir isyan! Krizi fırsata çeviren muhafazakâr bir hareket: İzan! Diyar’ın bütün hikayesini değiştiren ‘acayip’ gizemli bir kız: Leylâ!

    Büyük yangınların, hastalıkların, göçlerin, kan sıcaklarının, açlık ve susuzluğun zamanında, bir soru bütün sorulardan daha önemli hâle geliyor: Bildiğimiz dünya elimizden kayıp giderken, biz kimin elini tutacak, kimlerle yan yana yürüyüp kimlere ihanet edeceğiz?”

    12 Ekim Cumartesi akşamı Kadıköy Boa Sahne’de izleyicilerle buluşacak 9/8’lik Kıyamet oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    Künye:
    Yazan: Şâmil Yılmaz
    Yöneten: Sezen Keser
    Oynayan: Oğulcan Arman Uslu
    Yönetmen Yardımcısı: Merve Ülgentay       
    Kostüm: Hilal Polat
    Işık: Utku Kara
    Perküsyon Eğitmeni: Cem Mazlum
    Afiş Fotoğrafı: Cemil Batur Gökçeer
    Afiş Tasarım: Behiç Cem Kola
    Süre: 65-70 dk
    Yapım Desteği: Ilgın Sönmez / KOMA Sahnesi
    ​Özel Teşekkürler: Umut Sönmez, Seçkin Erdi, Ata Çağan Timur, Elif Aydın, Esin Aslan, Pat Atölye, Olcay Yusufoğlu

    0
    0
    1834
  • 10-10-2024

    Osman Bozkurt’un “HATIRLA [REMEMBER]” başlıklı kişisel sergisi 26 Ekim’e kadar Merdiven Art Space’te sanatseverlerle buluşuyor.

    Kentin sosyal coğrafyası, mimarisi ve kültürel tarihini inceleyen Osman Bozkurt’un sergi kapsamındaki çalışmaları demografi, kentleşme ve haritacılık üzerine yürüttüğü metodik araştırmalara dayanıyor. Sanatçı, “HATIRLA [REMEMBER]” sergisinde İstanbul’da süregelen yıkım, inşa ve yeniden inşa sürecine tanıklıklarından yola çıkıyor. Bu biteviye döngüyü kentin harabelerinden topladığı yapı artıklarını kullanarak irdeliyor. Zaman ve hafıza kavramlarını sorgulayan Bozkurt, fotoğraf, video, heykel, ses ve yerleştirmelerle molozlaştırılmış bir kentin silinen hafızasını somut kanıtlarla izleyiciye hatırlatıyor. Bu son dönem ve bazı geçmiş işlerini İstanbul’da ilk kez sergiliyor.

    “Serginin giriş katındaki ‘MŌLĒS I’ (2024) ve ‘MŌLĒS II’ (2024) hem geçmiş hem gelecekle bağlantı kuruyor. Bozkurt’un kent genelinden topladığı moloz parçalarıyla ürettiği bu totemler, taş taş üstünde bırakmayan bir geçmişle hesaplaşma girişimi olabileceği gibi, yıkıntılardan yeni bir gelecek kurulabileceği fikrine de işaret ediyor. İyi şans getirdiği düşünülen ve meditatif bir içsel denge arayışı olarak da dikkate alınabilecek taş istifleme (stone stacking) eylemini topladığı moloz parçalarıyla gerçekleştiriyor. Geleceğe umutlu ve ihtiyatlı bir bakışla girişilen bu ‘geri sarma’ (rewind), bir ‘ŞAKUL’ [PLUMB LINE] (2024) gerektiriyor. Bozkurt’un üretimi, ilk olarak bu katta arkeolojik çalışmalarla kesişiyor. ‘DÖNGÜ’ [CYCLE] (2024) siyah-beyaz iki fotoğraf karesini tek bir baskıda birleştiriyor: sol tarafta yakın geçmişten bir moloz yığını, sağ tarafta ise Keban Barajı’nın tamamlanması ile 1975’ten itibaren yavaş yavaş sular altında kalan Norşuntepe höyüğü yer alıyor. En kadim yapıların harabeye dönüşebileceğini anımsatan bu iş, insanlığın yapı inşa etme geçmişi ve dürtüsü üzerinden antik çağı bugüne bağlıyor.

    ‘DESTRUCTION’ [YIKIM] (2007), Bozkurt’un bir Budapeşte ziyaretinde, yenilenmekte olan MÉMOSZ (Macar İnşaat İşçileri Ulusal Birliği) kongre binası önünde yakaladığı mükemmel bir anı donduruyor. Yapımı 1950’de tamamlanan binanın cephesindeki devasa rölyef, komünizm ideali ‘kadın-erkek birlikte çalışılan’ bir inşaat sahasını betimlerken 2007 yılında aynı binanın yıkımında çalışan işçiler bu rölyefin önündeki hafriyat kamyonuna kalas taşırken görülüyor. Böylelikle Bozkurt, altını çizdiği zaman döngüsünü o an orada olmanın tesadüfüyle tek kareye sığdırıyor. Bu fotoğraf çoğunlukla göz ardı edilen iş gücüne dikkati çekerken üst kattaki işlere de göz kırpıyor: ‘KİREMİTLER’ [TILES] (2024) ve ‘TUĞLA’ [BRICK] (2024).

    Serginin üst katında Bozkurt’un, yıllar boyu katman katman kazmaya devam ettiği konu ve süreçleri içeren işleri barındırıyor. Covid-19 salgınının sebep olduğu karantina günlerinde sanatçının ana meşgalesi, yıkımı virüs nedeniyle durdurulan komşu binadan artakalan maddi kalıntıları toplamak oluyor. Marsilya ve Selanik menşeli çatı kiremitleri, tuğlalar, beton parçaları, boru ve çivilerden oluşan bu buluntu yapı kalıntıları mütevazı bir koleksiyonu ortaya koyuyor. Keşifleri sırasında çektiği bir dizi fotoğrafı derleyen ‘DOMESTIC ARCHEOLOGY’ [DOMESTİK ARKEOLOJİ] (2020) videosu, saha araştırmasını özetliyor. Videoya eşlik eden ‘KİREMİTLER’ [TILES] (2024) ve ‘TUĞLA’ [BRICK] (2024), ‘PİK’ 60/500 (2024) ve ‘ANTEN’ [ANTENNA] (2024) ise alelade birer yapı buluntusu olmanın ötesinde, molozlaştırılmış bir kentte yaşanmışlıklara dair elle tutulur kanıtlar sunuyor.

    Galerinin sokak cephesinde yer alan ‘BAHAR’ [SPRING] (2024) isimli fotoğraf tüm buluntuları temsilen muzip bir bahar gününü yansıtıyor. Üst kattaki öz portresi ‘CARANTINA DAYS – INTERRUPT’ [KARANTİNA GÜNLERİ – KESİNTİYE UĞRATILMIŞ] (2021) işiyse sanatçının hayattan izole yaşadığı günlerdeki değişimini tüm cesaretiyle resmediyor.”  

    0
    0
    953
  • 10-10-2024

    İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 28. İstanbul Tiyatro Festivali, Shakespeare’in üç büyük klasiğini tiyatroseverlerle bir araya getirecek. Schaubühne Berlin yapımı III. Richard, usta yönetmen Declan Donellan’dan Hamlet ve ödüllü yönetmen Nikita Milivojević imzalı Macbeth festivalde izleyicilerle buluşacak.

    Mehmet Birkiye’nin küratörlüğünde, Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Entek, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda gerçekleştirilen 28. İstanbul Tiyatro Festivali, 22 Ekim - 19 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek. 20 yıl aradan sonra tekrar festivale konuk olan usta yönetmen Declan Donnellan’ın rejisi ve 165 yıllık tarihinde pek çok unutulmaz oyuna imza atmış Marin Sorescu Ulusal Tiyatrosu’nun usta oyuncularının performansıyla, her detayında ayrı bir lezzet barındıran Hamlet, 7 ve 8 Kasım’da DasDas’ta izleyici karşısına çıkacak. 30 yılı aşan kariyeri boyunca ülkesinde almadığı tiyatro ödülü neredeyse kalmayan yönetmen Nikita Milivojević’in, ülkenin kültürel kimliğine katkı sağlamış en önemli kurumlardan biri kabul edilen Sırbistan Ulusal Tiyatrosu ile sahneye koyduğu gerçeküstü Macbeth yorumu 12 ve 13 Kasım’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda N Kolay’ın yüksek katkıda bulunan gösteri sponsorluğunda izleyici karşısına çıkacak. Schaubühne Berlin ise, on yılın ardından yönetmen Thomas Ostermeier’in yönetiminde, yıldız oyuncu Lars Eidinger’in başrolünde oynadığı III. Richard’ı 18 ve 19 Kasım tarihlerinde Zorlu PSM’de sahneleyecek. MeylDiageo’nun katkı sağlayan kuruluş olarak destek verdiği gösteri, Zorlu PSM’nin yüksek katkıda bulunan mekân sponsorluğunda gerçekleşecek.

    ​28. İstanbul Tiyatro Festivali’nin programına buradan, biletlerine ise buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1002
  • 10-10-2024

    Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından 7-15 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek 35. Ankara Film Festivali’nin afişi belli oldu.

    Bu yıl 35.si gerçekleşecek Ankara Film Festivali’nin Türkiye’deki grafik tasarımı bölümlerinin öğrencileri ve mezunlarına yönelik düzenlediği yarışma sonucunda seçilen afiş, festivalin yüzü olacak. Ressam Habip Aydoğdu, akademisyen Birsu Semra Çeltek, görsel iletişim tasarımcısı Mahir Akkoyun, karikatürist Aslı Alpar ve Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İrfan Demirkol’un jüriliğinde yapılan değerlendirme sonucu bu yılın festival afişinde, Zeynep Bozkır’ın tasarımı yer alacak. Ayrıca Bozkır, 15 Bin TL değerinde para ödülünün de sahibi oldu.

    35. Ankara Film Festivali’nin Onur Ödülleri de belirlendi. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu’nun kararıyla belirlenen ödüller dört farklı kategoride verilecek ve 7 Kasım’da yapılacak Açılış Töreni’nde sahiplerini bulacak. Bu yıl Aziz Nesin Emek Ödülü, oyuncu, yönetmen, şair ve eğitmen Müjdat Gezen’e, Sanat Çınarı Ödülü, flüt virtüözü Şefika Kutluer’e ve Kitle İletişim Ödülü de prodüktör Kurtuluş Özyazıcı’ya sunulacak. Festivalin bu yıl üçüncüsünü sunacağı Vakıf Özel Ödülü ise kurgucu, yönetmen ve yapımcı Selda Taşkın ile oyuncu Berkay Ateş’e verilecek.

    ​35. Ankara Film Festivali hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    2082
  • 10-10-2024

    Bu sene “Tükenmeden Önce Yeni Değerler Evreni” temasıyla düzenlenen Sinopale 9, 11 Ekim’de Sinop Tarihi Cezaevi’nde gerçekleşecek buluşma ile başlıyor.

    Sinopale 9 kapsamında Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden gelen sanatçılar Sinop’ta bir araya gelecek. Bu yıl bienalde yer alan sanatçılar arasında; Ahmet Aksu & Elke Groen, Ali İbrahim Öcal, Aytekin Olgunsoy, Banu Uğural, Can Bora, Clemens Lauer, Çiğdem Borucu, Ezgi Kılınçaslan, Ferhat Satıcı & Hülya Özdemir - Videoist, Gülce Nur Ertopuz, Güngör Erdem, Işık Güner, Kate Price, Korhan Başaran, Mariam + Detu, Neva Özcü Örs, Nezaket Ekici, Özgür Demirci, Pınar Akkurt, Seçil Yaylalı, Server Demirtaş, Suat Öğüt, Tayfun Erdoğmuş, Yeşim Uzunöz, Youssef Tabti ve Zafer Akşit bulunuyor. Aynı zamanda, Sinopale 9’un ana sergisinin yanı sıra Çanakkale Bienali’nden bir seçki de Sinop’ta sanatseverlerle buluşacak. “Çanakkale Bienali Seçkisi” kapsamında Jakob Gautel, Mert Karaçıkay, Nikita Alexeev ve Rüstem Aslan’ın eserleri izleyici karşısına çıkacak. 11 Ekim’deki açılışın ardından, ekim ayı boyunca pek çok atölye, performans ve etkinlik gerçekleştirilecek.

    ​12 Ekim’de Sinop Sabahattin Ali Kültür Merkezi'nde saat 10.00’da başlayacak Sinopale Forum, ilk oturumunda “Yerel Kültür Politikaları ve Sivil Toplum” başlığı altında, kültür politikalarının toplumsal değişime nasıl öncülük edebileceği üzerine odaklanacak. Türkiye ve dünyanın farklı yerlerinden önemli kültür-sanat yöneticileri ile yerel yöneticilerin katılımıyla gerçekleşecek forum, yerel politikaların öncelikli alanları arasında kültürün nasıl yer alabileceğini, Sinopale, Çanakkale Bienali ve diğer örnekler üzerinden ele alacak. Forum’un “Sanat, Ekoloji ve Kent İlişkisi” başlıklı ikinci oturumunda ise Sinope’nin Bahçeleri projesi kapsamında yaşadığımız kenti nefes alan, sağlıklı bir yaşam ortamı olarak koruyabilmek için bireysel ve kurumsal olarak neler yapabileceğimiz tartışılacak. Ayrıca, Nil İlkbaşaran tarafından yürütülen Sinope’nin Bahçeleri projesi kapsamında, 12 Ekim'de Kültür İçin Alan desteğiyle bir Master Class buluşması düzenlenecek. 12 Ekim saat 20.30’da Sabahattin Ali Kültür Merkezi’nde besteci ve piyanist Çiğdem Borucu bir konser verecek. 13 Ekim Pazar saat 13.00’te Sinop Sabahattin Ali Kültür Merkezi’nde Hal Kolektif tarafından yürütülen “Yerinde ve Birlikte” projesi kapsamında bir panel düzenlenecek. Bienalin etkinlikleri hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

    0
    0
    1430
  • 10-10-2024

    Hikmet Hükümenoğlu’nun coşkulu bir polisiye hikâyenin peşinden gittiği yeni romanı Sonra Gözler Görür, Can Yayınları’ndan çıktı.

    Yenikent, haritada belirsiz bir nokta. Ezgi Sezgin, çocukluğunun geçtiği kente yıllar sonra dönen meşhur bir gazetecidir. Bir anda kendisini karmaşık bir cinayet ve ilişkiler ağının içerisinde bulan Mert, Orhan, Mercan, Cüneyt ve diğerleri. Romanda; Ezgi Sezgin’in bir yandan kendi hayatını yoluna koyma çabası, diğer yandan çözmek zorunda kaldığı karanlık bir cinayet onu zamanla bambaşka arayışlara itiyor ve olaylar gelişiyor.

    “Doğup büyüdüğü ve gençliğinde daralıp arkasına bakmadan kaçtığı Yenikent, yokluğunda neredeyse hiç değişmemişti. Bu ufacık şehirde zaman İstanbul’a kıyasla hâlâ yavaş akıyordu. Atmosferi oluşturan moleküller normalden daha ağırdı sanki ya da yerçekimi daha güçlüydü ve gözle görünmeyen bir kütle insanın sırtına çöküp hareketlerini yavaşlatıyordu.”

    0
    0
    1612
  • 09-10-2024

    İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sahnelediği Carmina Burana, ekim, kasım ve aralık ayındaki temsilleri ile Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Türk Telekom Opera Salonu’nda sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

    Geçtiğimiz sezon prömiyer yapan Carmina Burana; solistleri, orkestrası, korosu, bale sanatçıları, çocuk korosu ve balesi, Modern Dans İstanbul sanatçıları ve özel tasarım ekiplerinin oluşturduğu yaklaşık 250 kişilik kadrosu ile “koreografik sahne kantatı” olarak sahneleniyor. AKM Türk Telekom Opera Salonu sahnesinin tüm teknik imkanlarının kullanıldığı eserde izleyiciler, döner sahne, sağ ve sol ön ve arka vagonların geçişleri, sofito borularının (sahnede dekorların hareket etmesini sağlamak için yapılmış parmaklıklı tavan) her birine bir zaman kodu verilerek adeta hepsinin birden dans ettiğine şahit oluyor.

    Eserin rejisini Devlet Opera ve Balesi Genel Müdür Yardımcısı Volkan Ersoy ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Bale Başkoreografı Ayşem Sunal Savaşkurt üstleniyor. Carmina Burana’da yer alan 24 parça, Volkan Ersoy’un yanı sıra Deniz Özaydın, Berk Sarıbay, Özgür Adam İnanç, Alper Marangoz ve Ferhat Güneş koreografileri ile sergilenirken MDT İstanbul sanatçıları ve İstanbul DOB Bale sanatçılarının bu eserde ilk kez bir araya geliyor. Eserde İstanbul Devlet Opera ve Balesi solistleri; soprano Nazlı Deniz Süren ve Evren Işık Yasemin, tenor Caner Akın ve Ufuk Toker, bariton Burak Kul ve Kevork Tavityan sezon boyunca dönüşümlü olarak İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu ile sahne alacak.

    “Beuern Şarkıları” olarak da bilinen Carmina Burana, Münih’teki Bayern Kütüphanesi’nde bulunan, 11., 12. ve 13. yüzyıldan kalan 254 şiir ve dramatik metinden oluşuyor. Müzisyen kökenli bir aileden gelen Alman Carl Orff tarafından bu metinlerden seçilmiş şiirler üzerine sahne kantatı olarak 1936 yılında bestelendi ve ilk kez 8 Haziran 1937’de Frankfurt Operası’nda sahnelendi. Carmina Burana, Carl Orff'un Tironfi (Zaferler) üçlemesinin ilk eseri. Doğayı ve aşkı dile getiren metinlere dayanan eserin çoğu bölümleri Orta Çağ Latincesi ve bazı bölümleri Orta Çağ Almancası kullanılarak yazıldı. Eser ritmik ve metrik yapıya sahip olan şarkılardan oluşuyor.

    Carmina Burana, 9-10 Ekim, 21-23 Kasım, 4 Aralık tarihlerinde AKM Türk Telekom Opera Salonu’nda sanatseverlerle buluşacak. Etkinliklerin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

    Carmina Burana
    Koreografik Sahne Kantatı / 1 Perde
    Orijinal Metin: Johann Andreas Schmeller
    Libretto: Carl Orff / Michel Hofmann
    Orkestra Şefi: Tolga Atalay Ün / Zdravko Lazarov
    Reji: Volkan Ersoy/ Ayşem Sunal Savaşkurt
    Koreografi: Volkan Ersoy, Deniz Özaydın, Berk Sarıbay, Özgür Adam İnanç, Alper Marangoz, Ferhat Güneş
    Dekor Tasarımı: Ferhat Karakaya
    Kostüm Tasarımı: Olcay Engin Kaymaz
    Işık Konsept: Burhan Sezer
    Koro Şefi: Paolo Villa
    Mekatronik Tasarımı: İbrahim ERDEM
    ​Ses Efekt: Rahman Altın

    0
    0
    1378
DAHA FAZLA
Geldanlage