Tomris Uyar’ın yapıtlarından esinlenerek yazılan ve kadın-erkek ilişkilerini şiirsel bir kara komedi içinde ele alan tek kişilik oyun Tomris, İstanbul, İzmir ve Antalya’da tiyatroseverlerle buluşacak.

Janset Paçal’ın rol aldığı tek perdelik Tomris oyunu, bir akıl hastanesi odasında kendini Tomris Uyar zanneden bir okurun duygu ve düşüncelerini anlatıyor. Tomris Uyar’ın yapıtlarından esinlenerek yazılan oyun, kadın-erkek ilişkilerini şiirsel bir kara komedi içinde ele alıyor.

​Tomris, 27 Ekim’de İstinye Saloon Amfi Sahne’de, 1 Aralık’ta Mall of İstanbul Biletinial Moi Sahne’de ve 13 Aralık’ta Biletinial Torium Sahne’de İstanbul izleyicisiyle buluşacak. Oyun, ayrıca 9 Kasım’da Mall of Antalya Biletinial Moa Sahne ve 15 Aralık’ta İzmir İstinyeArt’ta sahnelenecek. Biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nın okurları yazarlar ve çevirmenlerle bir araya getiren etkinliği “Okur Buluşmaları” 24 Ekim’de Regaip Minareci’nin katılımıyla başlıyor.

Kafka’nın ölümünün 100. yıldönümü olan 2024’ün “Kafka Yılı” seçilmesi vesilesiyle, “Okur Buluşmaları” etkinliğinin ilk konuğu, yazarın Şato, Amerika, Babaya Mektup, Ottla’ya ve Aileye Mektuplar gibi eserleriyle birlikte Reiner Stach’ın Bu Kafka mı? isimli kitabını da Almancadan dilimize kazandıran çevirmen Regaip Minareci olacak. Söyleşinin moderatörlüğünü Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Modern Klasikler Dizisinin editörlerinden Gamze Varım üstlenecek.

​​24 Ekim Perşembe günü saat 19.00’da Nişantaşı’ndaki İş Mekan’da düzenlenecek etkinliğe katılım ücretsiz olacak ancak sınırlı sayıda katılım olacağı için İş Mekan uygulaması üzerinden rezervasyon yaptırılması gerekecek. İş Mekan uygulamasını buradan indirebilirsiniz.

İki yaşında otizm tanısı alan ve sekiz yaşında çizime olan yeteneği keşfedilen Remzi Yılmaz’ın “Ezber Bozan” başlıklı kişisel sergisini 28 Ekim’e kadar Artsy - Atakule’de sanatseverlerle buluşuyor.

Caner Yedikardeş’in küratörlüğünde ve Artsy’nin desteğiyle oluşturulan “Ezber Bozan” başlıklı sergi, Remzi Yılmaz’ın sanatın kalıplarını yıkarak yeni ifade alanları yaratan çizim ve seramik çalışmalarını bir araya getiriyor. Geleneksel sanat anlayışlarına meydan okuyan sergi, izleyiciyi sadece sanatı izlemeye değil, aynı zamanda sanatı zihinsel bir meydan okuma olarak deneyimlemeye davet ediyor.

“Remzi Ankara’da yaşayan Yılmaz ailesinin ikinci çocuğu. 2 yaşını geçtiğinde yakından gelen seslere tepki vermemesi üzerine ailesi Remzi’yi doktora götürdü. Doktor ziyareti sonunda, Remzi’nin gelişiminin birçok insandan farklılaştığını fark eden aile, otizm alanında bir destek mekanizması oluşturmaya başladı. Remzi’nin konuşma yetisinin az olması kendisini ifade etmek için alternatif yolları bulmasına yol açtı. Bunlardan biri çizimdi. 7 yaşındayken Remzi isteklerini çizerek anlatıyordu. 8 yaşında annesiyle gittiği bir misafirlikte çok sıkılan Remzi bu sefer kalemi aldı ve isteklerini değil düşündüklerini çizmeye başladı. Giderek gelişen çizim yeteneğini desteklemek için ailesi Remzi’yi seramik sanatına yönlendirdi. Remzi`nin çizimleri birer projeye dönüştü. Artık Remzi önce çiziyor, sonra çizimlerinden birer seramik yaratıyordu.

2015 senesinde, Remzi’nin çalışmalarını desteklemek ve otizm hakkında farkındalığı artırmak için Remzi`nin abisi Tayfun, Remo adında bir marka kurdu. Remo iki kardeşin markası hâline geldi. Remzi`nin çizimleri birer tasarım ürüne dönüştü. Remo, Remzi’nin Ankara, İstanbul ve Norveç'in başkenti Oslo’da açtığı sergileri fonladı. Remzi`nin abisi Tayfun Yılmaz, ‘Remzi gibi otizmli bireylerin toplumda çoğunlukla dışlandığını görüyoruz. Maalesef Remzi için de durum pek farklı değildi. Ben de ona destek olmak için Remo markasını kurmaya karar verdim. Remo birçok aileye ilham oldu; Remzi’nin sanatını herkesle paylaşmasına yol açtı.’

​Remzi ilk ve orta okulu devlet okulunda okudu. Bu yıllarda okulun Remzi’yi kabul etmesi için yasaları yanına alan aile, okuldaki farkındalığı artırmak ve Remzi’nin kabulünü sağlamak için çaba harcadı. Güzel sanatlar lisesine, engelli bireyleri kapsayacak ortaöğretim yönetmeliğine ilgili maddenin eklenmesi ile kaynaştırma öğrencisi olarak kaydolan Remzi, yine yetenek sınavı ile öğrenci alan fakültelerde engelli kontenjanı oluşturma çalışmalarının netice vermesiyle Hacettepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümüne kabul oldu. Var olan yasaların uygulanması sayesinde üniversite öğrencisi olan Remzi şimdi son sınıfta.”

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi’nin güncel müzik sahnesinin güçlü kadın seslerini konuk ettiği konser serisi “Bir Arada”, yeni sezona 25 Ekim’de gerçekleşecek Evrim Özşuca ve Nilüfer Verdi konseriyle başlayacak.

Sezonun bu ilk konserinde, uluslararası caz sahnesinde dikkat çeken, ödüllü caz vokalisti Evrim Özşuca, sahnesinde Türkiye’nin ilk kadın caz piyanisti Nilüfer Verdi’yi konuk edecek. 25 Ekim’de Pera Café’de gerçekleşecek bu buluşmada, iki sanatçı güçlü müzikal birikimleriyle dinleyicilere caz dolu bir akşam yaşatacak.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin müzik sahnesinde güçlenmesine katkı sağlamayı hedefleyen bir sosyal girişim olan Kreşendo iş birliğinde düzenlenen “Bir Arada” konser serisi, ayın son cuma günü Pera Café’de gerçekleşen konserlerle, müzikseverleri kariyerinde dikkat çeken sanatçılarla bir araya getiriyor. Konsere katılan seyirciler, “Uzun Cuma” kapsamında 18.00-22.00 arasında Pera Müzesi’ni ücretsiz gezme olanağı da buluyor.

​25 Ekim’de gerçekleşecek “Bir Arada” konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Erdil Yaşaroğlu’nun dokuz metrelik dev boyutu ve dikkat çekici parlak rengiyle dikkat çeken Sokak Köpeği eseri Contemporary Istanbul kapsamında Türkiye’de ilk kez sergilenecek.

Erdil Yaşaroğlu’nun 2023 tarihli işi Sokak Köpeği, yüzyıllardır birlikte yaşadığımız sokak hayvanlarını onore eden, onlara dikkat çeken bir “anıt” olarak izleyici karşısına çıkıyor. Yaşaroğlu’nun 2019 yılında yaptığı ve bir sokak köpeğinin sırtında gururla dikilen sokak kedisini tasvir eden Kedi Şehri’nin ardından Sokak Köpeği işi de kentin asıl sahiplerinin kim olduğu sorusunu soruyor.

Erdil Yaşaroğlu eseri hakkında şunları söylüyor: “Sokak köpeği, çekingen ama meraklı burnunu bize doğru uzatmış. Ama bu sefer onun sırtı gök kadar yüksekte, yanında küçük ve savunmasız kalan ise biziz. Bu ölçek oyunuyla bakanın sokak köpeğiyle empati kurmasını umuyorum.”

Sokak Köpeği; Avrupa’nın en büyük ölçekli sanat sergisi Nord Art’ta iki yıl sergilendi. Nord Art 2023’te “Odaktaki Ülke Türkiye” sergisi kapsamında ilk kez sergilenen heykel, ardından Nord Art 2024 için heykel bahçesine davet edildi.

​Sokak Köpeği, 23-27 Ekim tarihleri arasında Tershane İstanbul’da gerçekleşecek Contemporary Istanbul 2024 kapsamında The Yard seçkisi içinde ziyaret edilebilecek. Erdil Yaşaroğlu’nun diğer eserleri ise BüroSarıgedik’in standında sergilenecek.

Hanno Sauer’in insanlığın ahlaki evrimini, ahlakın kökenini ve tarihsel dönüşümünü anlattığı kitabı Ahlak - İyinin ve Kötünün İcadı, Orhan Kılıç’ın çevirisiyle Metis Yayınları’ndan çıktı.

Sauer kitabında şu soruların peşinden gidiyor: İyi ve kötü nedir? Neyi yapmalı, neyi yapmamalıyız? Ahlakın temelini oluşturan bu sorular her dönemde insanların zihnini meşgul etti. Peki ahlak nasıl ve hangi koşullarda doğdu? Tarih boyunca ahlak anlayışımız nasıl değişti ve çeşitli toplumlarda nasıl farklılaştı? Kültürel ve teknolojik gelişmeler ahlaki evrimi nasıl etkiledi? Bugün tanık olduğumuz ahlaki kutuplaşmanın kaynağı ne? Günümüzün ahlaki krizlerini geçmişin ışığında nasıl yorumlayabiliriz?

​“Hikâyemiz Doğu Afrika’daki henüz insan olmayan ilk atalarımızdan başlayıp, çağdaş dünyanın metropollerinde kimlik, eşitsizlik, baskı ve şimdiki zamanı yorumlama ayrıcalığı hakkında sürdürülen güncel çevrimiçi çatışmalara kadar insanlığın temel ahlaki dönüşümlerinin izini sürüyor. Toplumumuzun çağlar boyunca nasıl değiştiğini, değerlerimize ve normlarımıza paralel olarak yeni kurumların, teknolojilerin, bilgi birikimlerinin ve ekonomi biçimlerinin nasıl geliştiğini anlatıyor ve bu değişimlerin her birinin birden fazla veçhesi olduğunu söylüyor.”

Kedilerin gözünden günlük hayatın dilini anlatan Miyav oyunu, 27 Ekim Pazar günü Zorlu PSM’de İstanbul prömiyerini yapacak.

6-7 Şubat 2023’de yaşanan depremlerin ardından hem bölgedeki çocuklara hem de ailelerine moral aşılaması için hayata geçirilen Miyav oyunu, ilk kez Adıyaman’da sahnelendi. Tito Lorefice’in yönettiği, Burcu Görek’in yazdığı oyun kaybolan kedi Minnoş’un yeni yuvasına ve dostlarına kavuşmasını anlatıyor. İki kedi ve iki insanın kesişen yollarını ve küçük tesadüflerin büyük dostluklara nasıl kapı açabileceğini konu alan oyun, kedilerin gözünden günlük hayatın tesadüflerle dolu sihirli dokunuşlarını mizahi ve duygusal bir dille sahneye taşıyor.

27 Ekim Pazar günü saat 14.00’te Zorlu PSM %100 Stüdyo’da sahnelenecek Miyav oyununun biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.

Künye:
Yazan: Burcu Görek
Yöneten: Miguel Tito Lorefice
Besteci: Mauricio Perez Mondadori
Türkçe Şarkı Sözü Yazarı: Atahan Uysaler
İngilizce Şarkı Sözü Yazarı: Elisa Malen
Yönetmen Yardımcısı: Atahan Uysaler
Reji Asistanı: Zeynep Ceren Özden
Dekor Tasarımı: Merve Heper
Kostüm Tasarımı: Bu Kolektif
Hareket Tasarım: Fethi Arda Ergül
Proje Geliştirici: Svetlomira Stoyanova
Kayıt Stüdyosu: X Production
Müzik Prodüksiyon: Osman Çetin
Müzik Prodüksiyon Asistanı: Mert Yıldız
Vokal Koçu: Melis Kar
Oyun Fotoğrafları: Eylül Kalacı
Yapımcı: Bu Yapım
​Oyuncular: Defne Kar, Erdi Kökerer, Tara Haçikoğlu, Zeynep Güngör

Ana sponsorluğunu İş Sanat’ın üstlendiği “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Taviloğlu Koleksiyonu” sergisinden geniş bir seçki 15 Aralık’a kadar İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluşuyor.

Mustafa Taviloğlu’nun 1972 yılından başlattığı ve 50 yılı aşkın süredir büyüttüğü sanat koleksiyonu İstanbul’daki yedi farklı mekânda izleyicilerle bir araya geliyor. İş Sanat ana sponsorluğunda düzenlenen ve toplamda 903 sanatçının 2412 eserini barındıran “Bir Koleksiyoner Hikâyesi: Taviloğlu Koleksiyonu” sergisinin küratörlüğünü Derya Yücel ve Marcus Graf üstleniyor. Mekânlara göre tematik bir kurguda sunulan serginin Kibele Sanat Galerisi’ndeki seçkisinde sanatçılar, dönemler, üsluplar ve teknikler açısından büyük bir çeşitlilik gösteren koleksiyondan 70 sanatçının 100’e yakın eserinin yer alıyor.

İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten sergi ile ilgili şunları söyledi: “Ülkemizde sanat eseri koleksiyonculuğu denince akla gelen ilk isimlerden biri, Sayın Mustafa Taviloğlu. Yıllardır plastik sanatların usta isimlerinin retrospektif sergilerine ev sahipliği yapan Kibele Sanat Galerimizde kendisinin koleksiyonundan ödünç alınan birçok esere yer verdik. Bugünse galerimiz onun yarım asırlık sanat yolculuğuna eşlik ediyor. Bu önemli koleksiyonundaki eserlerin sanatseverlerle buluşmasını desteklemekten ve sergi mekânlarından biri olarak koleksiyona ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyuyoruz.”

​Serginin küratörleri Derya Yücel ve Marcus Graf, Kibele Sanat Galerisi’ndeki seçki için şunları söyledi: “Kibele Sanat Galerisi bu serginin bir parçası olarak 70 çağdaş sanatçının 95’ten fazla eserine ev sahipliği yapıyor. Uluslararası bir nitelik taşıyan bu sergide günümüz dünyasının baş döndürücü hikâyelerini anlatan figüratif eserler izleyiciyle buluşuyor. Ek olarak neondan tuval resmine birçok tipografik eser Kibele Sanat Galerisi’nde sergileniyor. Sergide organik soyutlamalardan geometrik soyuta uzanan geniş bir yelpazede soyut eser yer alıyor. Kibele Sanat Galerisi’nde çağdaş heykelciliğin çoğulcu karakterini ve yaşantımızın dinamik akışını yansıtan heykeller ve nesneler izleniyor.”

2008’den bu yana İstanbul Araştırmaları Enstitüsü tarafından düzenlenen bu yıl çevrim içi gerçekleşecek “Arka Oda Toplantıları” serisinin 23 Ekim’deki ilk etkinliğinde Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin önde gelen mimar ve restoratörlerinden Mualla Eyüboğlu konuşulacak.

Sezonun ilk etkinliği olan “Fakat bir an içinde yaşamak: Mimar-Restoratör Mualla Eyüboğlu (1919-2009)” adlı konuşmada İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün yayımladığı Kurmak ve Onarmak: Mimar-Restoratör Mualla Eyüboğlu (1919-2009) kitabının yazarları Işıl Çokuğraş ve İrem Gençer ile kitabın editörü Yonca Güneş Yücel bir araya gelerek kitabın temalarını ve Eyüboğlu’nun kişisel arşivine dair araştırma süreçlerini tartışacak.

Konuşmada; 1940’larda Türkiye’de Köy Enstitüleri’nin kuruluşunda bulunan ve kariyerinin ilerleyen dönemlerinde Topkapı Sarayı ve Rumelihisarı gibi önemli Osmanlı eserlerinin restorasyon projelerinde görev alan Mualla Eyüboğlu’nun yaşamına ve çalışmalarına dair derinlemesine bir bakış sunacak.

​23 Ekim günü saat 19.00’da çevrim içi olarak gerçekleşecek ve İAE’nin YouTube kanalından canlı yayımlanacak etkinlik, Eyüboğlu'nun mesleki hayatını ve Cumhuriyet dönemi mimarlık düşün ve uygulama ortamını detaylı bir şekilde ele alacak.

İngiliz şarkıcı ve gitarist Charlie Cunningham, Epifoni organizasyonu ile 25 Ekim akşamı IF Performance Hall Beşiktaş’ta konser verecek.

Birleşik Krallık dışında da büyük bir dinleyici kitlesine sahip olan Charlie Cunningham, müziğe ilgi duyduğu ilk yıllarda Sigur Rós ve Mogwai gibi isimlerden ilham aldı. Deneysel, indie ve hardcore gruplarının ardından flamenkoya hayranlık beslemeye başladı ve İspanya’ya gitti. İndie-folk melodilerini flamenko tekniğiyle harmanlayan sanatçı, bu şekilde dikkatleri üzerine çekti.

2017’de yayımlandığı gibi büyük başarı kazandığı ilk albümü Lines, BBC Radio 1’ın favorileri arasına girdi. Albüm, 2018 Pop Ödülleri’nde “En İyi Albüm Ödülü”ne layık görüldü. 2019 tarihli Permanent Way isimli ikinci albümü, Cunningham’ın sade, içe dönük ve güçlü şarkılarının daha da olgunlaştığı bir albüm olarak dikkat çekti. Cunningham, bu yıl Frame isimli üçüncü albümünü hayranlarıyla buluşturdu.

​25 Ekim akşamı IF Performance Hall Beşiktaş’ta gerçekleşecek Charlie Cunningham konserinin biletlerine buradan ulaşabilirsiniz.